lübabe
Aktif Üyemiz
Evlilik hayatı nasıl bir anlayışla kurulmalı?
Evlilikte sağlam başlangıç şarttır. Başlangıçtaki hatalar belki de bir evlilik boyu sürüp gider. Sonraki derin pişmanlık fayda getirmeyebilir.
Bunun için sadece hislere dayalı tercihlerle başlatılan evlilikler sıhhatli olmayabilir. Gençler sanırlar ki hayat, sadece hislerle sürüp gider, başkaca bir tercih unsuru söz konusu olmaz. Halbuki hislerin etkisi kısa zamanda geçer. Tarafların öz meziyetleri, mizaçları, bilgi ve becerileri çıkar ortaya. İşte ömür boyu sürüp gidecek gerçekler bu öz varlıklar, ayrılmaz mizaç ve alışkanlıklardır.
Bunu ise birbirlerine tümüyle hisleriyle bakan gençler pek fazla mühimsemezler ve göremezler. Birbirlerinden hoşlanmışlarsa her şeyi geriye iterler. Hoşlanmanın vereceği görmezlikler, hoşgörüler tarafları her türlü olumsuzluklara o an razı eder. Tabii o an ve o günler, sonraki aylar ve seneler değil, çünkü sonraları yaprağı dökülüp dikeni kalan güller gibi olurlar.
Bunun içindir ki gençlerin başkalarının yanında vakar içinde görüşüp konuşmaları, birbirlerini iyi tanıyıp anlamaları şarttır. Hatta sadece kendi tercihlerini bile kafi bulmayıp hisleriyle değil de akıllarıyla, mantıklarıyla, tecrübeleriyle de olaya bakan ana baba gibi büyüklerin de tercihlerine değer vermeleri gerekmektedir.
Zaten Şafiide gencin yakınının da izni ve rızası bulunması şartı söz konusudur. Hanefide ise şayet taraflar denk ise mesele yoktur. Değillerse babaya ayırmak için itiraz etme hakkı söz konusudur.
Evlilikte sabır, tahammül ihmal edilmeyen geçerli vasıf olmasına rağmen ideal olan değildir. İdeal olan evlilik taraflardan birinin sabrına ve tahammülüne bağlı olmayıp karşılıklı anlayışla sorumlulukları paylaşan evliliktir.
Herkes kendi görevini biliyor, vazifesinin şuuruna eriyor, birbirlerini sabra, tahammüle zorlamıyorsa mesele yoktur. Aksi halde bir taraf hep sabır, hep tahammül ve gerilim içinde evlilik hayatını sürdürüyorsa elbette bunun mükafatı çok yüksektir. Belki de bu sabırlı hayat onu cennet hanımlarının, yahut da beylerinin arasına götürecektir. Ama herkes her zaman bunu göze alamayabilir. Böylesine hayatı sürdürmek de kolay olmayabilir.
Zorlanmadan yaşanmalıdır müşterek hayat.
Evlilikte sağlam başlangıç şarttır. Başlangıçtaki hatalar belki de bir evlilik boyu sürüp gider. Sonraki derin pişmanlık fayda getirmeyebilir.
Bunun için sadece hislere dayalı tercihlerle başlatılan evlilikler sıhhatli olmayabilir. Gençler sanırlar ki hayat, sadece hislerle sürüp gider, başkaca bir tercih unsuru söz konusu olmaz. Halbuki hislerin etkisi kısa zamanda geçer. Tarafların öz meziyetleri, mizaçları, bilgi ve becerileri çıkar ortaya. İşte ömür boyu sürüp gidecek gerçekler bu öz varlıklar, ayrılmaz mizaç ve alışkanlıklardır.
Bunu ise birbirlerine tümüyle hisleriyle bakan gençler pek fazla mühimsemezler ve göremezler. Birbirlerinden hoşlanmışlarsa her şeyi geriye iterler. Hoşlanmanın vereceği görmezlikler, hoşgörüler tarafları her türlü olumsuzluklara o an razı eder. Tabii o an ve o günler, sonraki aylar ve seneler değil, çünkü sonraları yaprağı dökülüp dikeni kalan güller gibi olurlar.
Bunun içindir ki gençlerin başkalarının yanında vakar içinde görüşüp konuşmaları, birbirlerini iyi tanıyıp anlamaları şarttır. Hatta sadece kendi tercihlerini bile kafi bulmayıp hisleriyle değil de akıllarıyla, mantıklarıyla, tecrübeleriyle de olaya bakan ana baba gibi büyüklerin de tercihlerine değer vermeleri gerekmektedir.
Zaten Şafiide gencin yakınının da izni ve rızası bulunması şartı söz konusudur. Hanefide ise şayet taraflar denk ise mesele yoktur. Değillerse babaya ayırmak için itiraz etme hakkı söz konusudur.
Evlilikte sabır, tahammül ihmal edilmeyen geçerli vasıf olmasına rağmen ideal olan değildir. İdeal olan evlilik taraflardan birinin sabrına ve tahammülüne bağlı olmayıp karşılıklı anlayışla sorumlulukları paylaşan evliliktir.
Herkes kendi görevini biliyor, vazifesinin şuuruna eriyor, birbirlerini sabra, tahammüle zorlamıyorsa mesele yoktur. Aksi halde bir taraf hep sabır, hep tahammül ve gerilim içinde evlilik hayatını sürdürüyorsa elbette bunun mükafatı çok yüksektir. Belki de bu sabırlı hayat onu cennet hanımlarının, yahut da beylerinin arasına götürecektir. Ama herkes her zaman bunu göze alamayabilir. Böylesine hayatı sürdürmek de kolay olmayabilir.
Zorlanmadan yaşanmalıdır müşterek hayat.