Muhtazaf | M.Salih AYDIN
Ey İnsan Uyan!
Fatiha suresi ile giriş yapalım yazımıza:
Bu sûreyi günde 5 vakit namazlarımızda okuyoruz.
Bu girişten sonra hayatımız çeşitli nedenlerle bazı etki alanlarına giriyor.
İnsan işte bazen esiyor bazen gürleyip bazen ateşin içinde buluyor kendisini.
Bazende batacağını hissedince adeta kurtulmak için çırpınıyor.
İnsan işte, karanlıktan çıkmak istedikçe çırpındıkça bataklığa saplanıp kalıyor.
Niçin?
Çünkü?
Nura ulaşmak aslında çok da zor değil, ama ah o saplantılar, arkadaş çevremiz, alışkanlıklarımız, rahat, lüks ve diğerleri.
Kıyamadığımız bedenimizin bizlere ne menem bir dertler açtığını bir bilebilsek.
Zaten hayatımızın büyük bir zamanını onun rahatı ve temizliği vesair için harcıyoruz.
Onun kaprisleri, kibirleri, ve nazıyla çile çekiyoruz.
Nice dostlarımızı arkadaşlarımızı onun için kaybediyoruz.
Çünkü dostları dışlayıp, yağcıları çevremizde topluyoruz.
Kendini beğendirme nöbetleri ile düşünme rekorları kırıyoruz.
.‘’Ey insan sen bir avuç topraksın.’’
Kendine gel desen, ses gelen tarafa şöyle bir bakarak süzüyoruz.
Kızgınlık ve nefretimizden adeta kan beynimize sıçrıyor.
‘’Yaşamak güzel, hayat güzel’’ diye söylenip kendimizi avuturken, kulağımıza bir fısıltı ile ses geliyor, ‘’Çok haklısın’’ bu nefsimizin hoşuna gidiyor.
‘’Ben zaten çok haklıyım’’ diye kendimize moral veriyoruz.
‘’Şu kısacık ömürde hayatı dolu, dolu niçin yaşamayayım’’
diye kendimize takviye yapıyoruz.
Bir derdimiz olunca köşedeki yatır süpürgeci dedeye koşuyoruz, bir namaz örtüsü sererek isteklerimizi sıralıyoruz.
Ondan sonrada kendimizi rahatladım zan ediyoruz.
Oysa Rabbim Ayetinde:
Buyuruyor......
Çocuğumuz olmuyor koşuyoruz, yatır sütçü babaya, isteklerimizi söylüyor ve bir seccade seriyoruz, sonra bekliyoruz çocuğumuz olacak diye. Eğer bir çocuğumuz olursa nimeti hurafada zan ediyoruz.
Allah (c.c.) Şöyle buyuruyor:
Ve o bedenin ihtirasları devam ediyor, gittikçe artarak.
Dünya onu adeta büyülemiştir artık, birgün ölüp ALLAH’a teslim olacağını unutarak.
Arada bir sevdiklerimizin vefat ettiğini gördüğümüz halde, uzun, uzun planlar yapıyoruz.
Fakat ayrıntıyı halâ fark edemiyor, en sevdiğimiz kişiler bir, bir etrafımızı boşaltarak sessizce ayrılıyorlar.
Bir daha hiç dönmemek üzere çekilip gidiyorlar.
İnsanlar taziye yerinde tarlalarından, yediklerinden, sevdiklerinden ve kalan miraslardan konuşuyorlar.
Eh bu arada geriye kalan üç beş malı, parayı çarçur etmek için hatta daha fazlasına sahip olmak için canımız gibi sevdiğimiz kardeşlerimizle aramız bozuluyor.
Halbuki yaptığımız yanlışları bir bilebilseydik.
Yine Allah (c.c.) ayetinde Şöyle buyuruyor:
Lâkin birgün ömür denen zaman son noktayı koyunca geriye dönüşü olmayan bir yola giriyoruz.
Kendisinin, kendimizin başkalarının cenazesinde ne yapmışsak aynısı tekerrür ediyor.
Kupkuru, bomboş bir hayat ve öteki, aykırı bir hayat daha hitama eriyor.
Ne boş bir hayat oysa insanlığa ve kendine yapacağı iyilikler vardı, bir türlü o düşünceler hayata geçirilememişti.
Elveda, elveda dünya.
Halbuki Allah (c.c.) Şöyle buyuruyor:
Hüsrana uğramamak için zamanı değerlendirmek en akıllı bir iştir.
Bunca cin ve insan şeytanlarına rağmen vesselâm.
ALLAH’a emanet olun dostlarım.
Selâm ve dua ile.
M.S.A.
Fatiha suresi ile giriş yapalım yazımıza:
AYET-İ KERiME
Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
O, rahmândır ve rahîmdir.
Ceza gününün mâlikidir.
(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
Bize doğru yolu göster.
Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
Fatiha Sûresi 1-7 Ayetler.
Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
O, rahmândır ve rahîmdir.
Ceza gününün mâlikidir.
(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
Bize doğru yolu göster.
Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
Fatiha Sûresi 1-7 Ayetler.
Bu girişten sonra hayatımız çeşitli nedenlerle bazı etki alanlarına giriyor.
İnsan işte bazen esiyor bazen gürleyip bazen ateşin içinde buluyor kendisini.
Bazende batacağını hissedince adeta kurtulmak için çırpınıyor.
İnsan işte, karanlıktan çıkmak istedikçe çırpındıkça bataklığa saplanıp kalıyor.
Niçin?
Çünkü?
Nura ulaşmak aslında çok da zor değil, ama ah o saplantılar, arkadaş çevremiz, alışkanlıklarımız, rahat, lüks ve diğerleri.
Kıyamadığımız bedenimizin bizlere ne menem bir dertler açtığını bir bilebilsek.
Zaten hayatımızın büyük bir zamanını onun rahatı ve temizliği vesair için harcıyoruz.
Onun kaprisleri, kibirleri, ve nazıyla çile çekiyoruz.
Nice dostlarımızı arkadaşlarımızı onun için kaybediyoruz.
Çünkü dostları dışlayıp, yağcıları çevremizde topluyoruz.
Kendini beğendirme nöbetleri ile düşünme rekorları kırıyoruz.
.‘’Ey insan sen bir avuç topraksın.’’
Kendine gel desen, ses gelen tarafa şöyle bir bakarak süzüyoruz.
Kızgınlık ve nefretimizden adeta kan beynimize sıçrıyor.
‘’Yaşamak güzel, hayat güzel’’ diye söylenip kendimizi avuturken, kulağımıza bir fısıltı ile ses geliyor, ‘’Çok haklısın’’ bu nefsimizin hoşuna gidiyor.
‘’Ben zaten çok haklıyım’’ diye kendimize moral veriyoruz.
‘’Şu kısacık ömürde hayatı dolu, dolu niçin yaşamayayım’’
diye kendimize takviye yapıyoruz.
Bir derdimiz olunca köşedeki yatır süpürgeci dedeye koşuyoruz, bir namaz örtüsü sererek isteklerimizi sıralıyoruz.
Ondan sonrada kendimizi rahatladım zan ediyoruz.
Oysa Rabbim Ayetinde:
AYET-İ KERiME
Ey iman edenler!
Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.
Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
Bakara Sûresi Ayet 153.
Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.
Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
Bakara Sûresi Ayet 153.
Çocuğumuz olmuyor koşuyoruz, yatır sütçü babaya, isteklerimizi söylüyor ve bir seccade seriyoruz, sonra bekliyoruz çocuğumuz olacak diye. Eğer bir çocuğumuz olursa nimeti hurafada zan ediyoruz.
Allah (c.c.) Şöyle buyuruyor:
AYET-İ KERiME
Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz.
Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar.
Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.
Nisa Sûresi Ayet 48.
Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar.
Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.
Nisa Sûresi Ayet 48.
Dünya onu adeta büyülemiştir artık, birgün ölüp ALLAH’a teslim olacağını unutarak.
Arada bir sevdiklerimizin vefat ettiğini gördüğümüz halde, uzun, uzun planlar yapıyoruz.
Fakat ayrıntıyı halâ fark edemiyor, en sevdiğimiz kişiler bir, bir etrafımızı boşaltarak sessizce ayrılıyorlar.
Bir daha hiç dönmemek üzere çekilip gidiyorlar.
İnsanlar taziye yerinde tarlalarından, yediklerinden, sevdiklerinden ve kalan miraslardan konuşuyorlar.
Eh bu arada geriye kalan üç beş malı, parayı çarçur etmek için hatta daha fazlasına sahip olmak için canımız gibi sevdiğimiz kardeşlerimizle aramız bozuluyor.
Halbuki yaptığımız yanlışları bir bilebilseydik.
Yine Allah (c.c.) ayetinde Şöyle buyuruyor:
AYET-İ KERiME
“Şüphesiz ki Allah, adaletli davranmayı, (başka bir tefsire göre tevhidi ve Lâ ilahe illallah kelimesine şehadet etmeyi), insanlara iyilikte bulunmayı ve (onları affetmeyi) akrabalara da yardım etmeyi (yani onları gözetmeyi) em*reder. Fuhşu, kötülüğü ve zulmü yasaklar. Allah sizlere düşünüp yapmanız için öğüt verir”.
Nahl Sûresi Ayet 90.
Nahl Sûresi Ayet 90.
Kendisinin, kendimizin başkalarının cenazesinde ne yapmışsak aynısı tekerrür ediyor.
Kupkuru, bomboş bir hayat ve öteki, aykırı bir hayat daha hitama eriyor.
Ne boş bir hayat oysa insanlığa ve kendine yapacağı iyilikler vardı, bir türlü o düşünceler hayata geçirilememişti.
Elveda, elveda dünya.
Halbuki Allah (c.c.) Şöyle buyuruyor:
AYET-İ KERiME
"(Ey Nebi!) Andolsun ki sana ve senden önceki (elçi)lere şöyle vahyedildi:
Eğer Allah’a (ibâdette başkasını) ortak koşarsan, muhakkak ki amelin boşa gider ve (hem dünyada, hem de âhirette) hüsrana uğrayanlardan olursun."
Zümer Sûresi Ayet 65.
Eğer Allah’a (ibâdette başkasını) ortak koşarsan, muhakkak ki amelin boşa gider ve (hem dünyada, hem de âhirette) hüsrana uğrayanlardan olursun."
Zümer Sûresi Ayet 65.
Bunca cin ve insan şeytanlarına rağmen vesselâm.
ALLAH’a emanet olun dostlarım.
Selâm ve dua ile.
M.S.A.
Moderatör tarafında düzenlendi: