Fatiha Suresi

MURATS44

Özel Üye
fatiha-banner.jpg


Fatiha Suresi, Müddesir suresinden sonra Mekke'de inmiştir. 7 ayetten oluşmaktadır. Tam olarak inen ilk suredir. Resmi sıralamada birinci, nüzul sırası itibarıyla beşinci sûredir. Kur'an'ın ilk sûresi olduğu için açış yapan, açan manasına "Fâtiha" denilmiştir. Halk arasında yaygın olarak "El-Hamdülillah" suresi olarak da bilinir. Bu sureye "ana kitap" manasında "Ümmü'l-Kitâp", "dinin esaslarını ihtiva eden" manasında "el-Esâs" isimleri verildiği gibi, ana hatlarıyla İslâm'ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Seb'u'l-Mesânî", birçok sırrı taşıdığı için "el-Kenz" gibi isimler de verilmiştir. Peygamberimiz "Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz" buyurmuştur. Bundan dolayı beş vakit namazın her rek'atında bu sûreyi okumak vâciptir. Namaz kılan her Müslüman, bu sureyi günde kırk kere okumaktadır.

Bismillahirrahmanirrahim.

"Elhamdü lillâhi rabbil’alemin. Errahmânir’rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na’budü ve iyyâke neste’în, İhdinessırâtel müstâkim. Sırâtellezîne en’amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn."

Anlamı : "Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü’nün sahibi olan Allah’a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir. "

Manası itibariyle Fâtiha, en büyük dua ve münâcâttır. Kur'an'ın ihtiva ettiği esaslar ana hatlarıyla Fâtiha'da vardır. Fâtiha'da, övgüye ve ibadete lâyık tek Allah'ın varlığı, O'nun hakimiyeti, kulluğun yalnız Allah'a yapılacağı, yardımın yalnızca Allah'tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah'ın iradesine dayandığı, hayrı ve şerri yaratanın Allah olduğu hususları ifade edilmiştir. Ayrıca bu surede Allah'ın "rabb", "rahman" ve "rahim" gibi yüce sıfatlarından da bahsedilmektedir. Rab; terbiye eden, besleyip büyüten, istediği şekle sokan, kullarına "yap, yapma!" diye tekliflerde bulunan, bazen sevindiren, bazen korkutan ve yavaş yavaş yetiştirip kemâle erdiren demektir.

fatiha-suresi.jpg

Rahmân, bu surede Allâh'ın ikinci sıfatı olup pek merhametli, sonsuz ve umûmî rahmet sahibi demektir. Başka bir deyişle Rahmân; her varlığa yaradılışının gerektirdiği gayeye göre bir takım kabiliyetler veren, şahsının ve türünün yaşaması için gereken her şeyi hepsine birden, bunların isteyip istemediğine, çalışıp çalışmadığına, îmanlı veya îmansız olduğuna bakmayarak vermiş olan ezelî, geniş, sonsuz rahmet sahibi demektir. Rahîm; çok merhamet edici demektir. Bu da, Allah'ın üçüncü sıfatıdır. Allah'ın Rahîm sıfatını taşımasının anlamı şudur: Akıl ve iradeye, iyiyi kötüden seçme kudretine sahip olarak yaratmış olduğu insanlara Allah, rahman sıfatının gerektirdiğinden fazla olarak, çalışmalarının karşılığı artı nimetler verir. Allah'ın bu nimetlerine kavuşmak için her şeyden evvel, insanın iradesini kullanarak çalışması, Allah'ın gösterdiği yoldan yürümesi gerekir. Allah isterse onun bir amelini bin bir mükâfat ile de karşılar. Bu rahîm sıfatının gereğidir.
"Mâliki yevmi'd-dîn" (Din Günü'nün Sahibi), Yüce Allah'ın surede geçen diğer sıfatıdır. Bu sıfatı gereğince Allah, insanın yaptığı her iyi ve kötü işin karşılığını mutlaka ahirette verir.
Fâtiha'da Allâh'ın yüce sıfatları böylece belirtildikten sonra, bu sıfatlara sahip Allah'a karşı kulun tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiği ifade edilir. Kul, yalnızca bu yüce sıfatlara sahip Allah'a ibadet etmeli ve ona sığınmalı, ondan kendisini hidayete erdirmesini dilemelidir.
 

MURATS44

Özel Üye
Fatiha Suresi Meali

Müddesir sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 7 (yedi) âyettir. Kur'an'ın ilk sûresi olduğu için açış yapan, açan manasına "Fâtiha" denilmiştir. Diğer adları şunlardır: Ana kitap manasına "Ümmü'l-Kitâp" dinin asıllarını ihtiva eden manasına "el-Esâs", ana hatlarıyla İslâm'ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Seb'u'l-Mesânî", birçok esrarı taşıdığı için "el-Kenz". Peygamberimiz "Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz" buyurmuştur. Onun için, Fâtiha, namazların her rekâtında okunur. Manası itibariyle Fâtiha, en büyük dua ve münâcâttır. Kulluğun yalnız Allah'a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah'tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah'ın iradesine dayandığı, çünkü hayrı da şerri de yaratanın Allah olduğu hususları bu sûrede ifadesini bulmuştur. Kur'an, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir. Kur'an'ın ihtiva ettiği esaslar ana hatları ile Fâtiha'da vardır. Zira Fâtiha'da, övgüye, ta'zime ve ibadete lâyık bir tek Allah'ın varlığı, O'nun hakimiyeti, O'ndan başka dayanılacak bir güç bulunmadığı anlatılır ve doğru yola gitme, iyi insan olma dileğinde bulunulur. Hicretten önce nazil olmuştur. 7 ayettir.

1. Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
2. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
3. O, rahmândır ve rahîmdir.
4. Ceza gününün mâlikidir.
5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
6. Bize doğru yolu göster.
7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
 

MURATS44

Özel Üye
Fatiha Suresi Tefsiri

Fatiha, fethetmek yani açmak kökünden gelen bir kelimedir. Kur’ân-ı Kerim bu sure ile açıldığı için sureye “Fatiha Suresi” denilmiştir. Fatiha Suresine Kur’ânın hülasası, anası ve esası anlamında “Ümmü’l-Kitap” ve “Ümmü’l-Kur’ân” denilmiştir. Yüce Allah Fatiha’ya “Seb’ul-Mesanî ve’l-Kur’âni’l-Azîm” (Hicr, 15:87) adını verir. Peygamberimiz (sav) bunun Fatiha Suresi olduğunu açıklamıştır. (Buhârî, Tefsîrü'l-Kur'ân, 1; Fezâilu'l-Kur'ân, 9) Sadece “Fatiha Suresi” inzal edilmiş olsaydı iman için yeterli olacağından bu sureye “Kâfiye” ve “Vâfiye” de denilmiştir. Çünkü “Fatiha” içinde bütün Kur’ân-ı Kerimin özünü toplamıştır.

Fatiha Suresi peygamberimize (sav) iki defa nazil olmuştur. Birincisi Vahyin ilk başlangıcında Cebrail (as) peygamberimize nafile olarak sabah-akşam namaz kılmayı öğrettiği zaman “Fatiha Suresini” de öğretmiş ve abdest ile beraber ibadet olarak namazı talim etmiştir. Peygamberimiz (sav) “Tevrat’ta, Zebur’da ve İncil’de benzeri olmayan bir sure” olarak tarif ettiği bu sureye ayrıca “Hamd Suresi” denilmektedir. Çünkü sure “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd” ile başlamaktadır.

Fatiha Suresi insanlara yaratılış amacını, ibadet ve ahlak esaslarını tam olarak talim ettiği için Tercümanü’l-Kur’ân olan Hz. Abdullah b. Abbas (ra) “Kur’ânın esası Fatiha’dır, Fatiha’nın esası da Besmele’dir” (İbn-i Kesir, Tefsir, -1388-Beyrut) 1:8) Fatiha o kadar değerli bir suredir ki her mü’minin kalbindedir ve Fatihasız namaz makbul değildir. Peygamberimiz (sav) “Fatihasız namaz olmaz” buyurmuşlardır. Hz. Ali (ra) “Fatiha’yı şefaatçi yaparak ne isterseniz Allah verir” buyurmuştur. Bu sebepten dolayı Fatiha Suresi nazil olunca şeytan korku ve dehşete kapılarak feryat etmiştir. Peygamberimiz (sav) “Fatiha’yı okumak bütün dertlere devadır. Her nevi zehire karşı şifadır.” (Feyzü’l-Kadir, 4:418, 420)

1. Fatiha Suresinin Meâl-i Âlisi:

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile... Hamd ve sena, şükür ve minnet yalnızca tüm âlemlerin Rabbi olan Allah’a hastır. O Allah Rahmandır, rahmeti bütün âlemleri kuşatmıştır. Rahimdir, şefkati ile tüm inananları ahirette cehennemden korur. Ahiret âlemlerinin, din gününün sahibi yalnız O’dur. Biz bütün varlıklar yalnız Sana ibadet eder, sadece Senden yardım isteriz. Bizi Sırat-ı Müstakimde istikamet üzere doğru yolda hidayete erdir. Kendilerine nimet verdiğin peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yoluna ilet. Gadaba uğramış olan felsefecilerin ve yoldan çıkmış ehl-i dalalet ve ilhadın yoluna değil…”
2. Surenin Tefsiri:

1. “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…” Bu ayet “Besmele” olarak isimlendirilir. Peygamberimiz (sav) besmele ile ilgili olarak “Besmele ile ism-i azam gözün siyahı ile beyazı gibidir” (İbn-i Kesir, Tefsir, 1:17) buyurmuşlardır.

Kur’ân-ı Kerimin takip ettiği dört temel amaç vardır: “Tevhit, Nübüvvet, Haşir, Adalet ve İbadet.” Besmele her dördüne işaret eder. “Bismillah” tevhide, “Rahman” nizam ve adalete, “Rahim” haşre ve surenin başında gizli olan “Kul” ise nübüvvete işaret eder. (İşaratu’l-İ’câz, 2006, s. 30) “Allah” ism-i zat olduğu için yüce Allah’ın bütün isim ve sıfatlarına işaret eder. “Rahman” Rezzak ve Hallak anlamında olup dünyayı, “Rahim” şefkat ve merhameti ile ahirete işaret eder.
Yüce Allah’ın isimleri içinde Lafzatullah’tan sonra öne çıkan “Rahman” ve “Rahim” isimleridir. Bu isimlerden “Rahman” Allah’ın celal isimlerini temsil eder, “Rahim” ise cemal isimlerini ifade eder. Böylece bin bir esmanın tümünü içine alır. Besmelenin bu uluvv-ü şanından dolayıdır ki İmam-ı Şafi (ra) “Besmele bir tek ayet olduğu halde Kur’ân-ı Kerimde 114 defa nazil olmuştur.”
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri İşaratu’l-İ’câz isimli tefsirinde “Yüce Allah’ın “Zâtî İsimleri” olduğu gibi “Fiilî İsimleri” de vardır. Bu fiilî isimleri Gaffar, Rezzak, Muhyî ve Mümît gibi pek çok nevileri vardır. Bu isimler Kudret-i Ezeliyenin mevcudatın nevilerine ve fertlerine olan nispet ve taallukundan husule gelirler. Bu itibarla “Bismillah” Kudret-i Ezeliyenin taalluk ve tesirini celp eder ve o taalluk abdin kesbine ve işine yardım edici bir ruh gibi olur. Öyle ise hiç kimse, hiçbir işini besmelesiz bırakmasın” (İşaratu’l-İ’câz, 32) demektedir.
Kur’ân-ı Kerim ilminde ihtisas sahibi olan İslam bilginleri derler ki “Besmelenin her surenin başında ayrı ayrı nazil olmuştur. Çünkü sahabeler Kur’ân-ı Kerimde olmayan bir şeyi asla yazmamışlardır” demişler ve “Âmin!” cümlesi fatihanın sonunda daima söylendiği halde Kur’andan olmadığı için yazılmadığına dikkatlerimizi çekmişlerdir. İbn-i Abbas (ra) “Besmele okumayı terk eden Kur’andan 114 ayet terk etmiş olur” demiştir.
“Bismillah” Allah adıyla, onun namına, onun izni ve rızası ile bir işe teşebbüs etmeyi ifade eder. Allah’a dayanarak ve güvenerek iş yapan arkasına Allah’ın yardımını almış olur. Peygamberimiz (sav) “Bismillah her kitabın anahtarıdır” (Ramuzu’l-Hadis, 241) buyurmuştur. Bediüzzaman Said Nursi (ra) bu hadisi “Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi onunla başlarız” (Sözler, 2005, s.15) ifadeleri ile açıklamıştır. Peygamberimiz (sav) “Mü’min gayretlidir, mütevekkildir, gücü yettiği işlerde müteşebbistir, Allah’a güvenerek canla başla çalışır. Gücü yetmediği işlerde ise ‘keşke gücüm yetse de bunu da, şunu da yapabilsem diye hasret içinde olduğunu görürsün” (Feyzu’l-Kadir, 3:229) buyurur.
Besmele işlerin hayrı ve bereketidir. Peygamberimiz (sav) “Hangi iş ki besmele ile başlanmazsa sonunda hayır ve bereket olmaz” (Ahmed b. Hanbel 2:359; Camiu’s-Sağir, 3:80) buyurmuşlardır. “Bismillahirrahmanirrahîm” zikirdir. Bunun için devamlı okunması Allah’ı zikretmek demektir. Yemeğe başlarken de başta “Bismillah” zikir ve sonunda “Elhamdülillah” şükürdür. Şafii ulemasından İmam Nevevî, Ezkâr’ında Bismillah “Besmele’nin adı olduğu için kısaca böyle söylenmiştir. Efdal olanı ‘Bismillahirrahmanirrahîm’ demektir” demiştir.

2. “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a Hamd olsun.”

“Allah” ismi yüce Allah’ın özel adıdır. Bunun için hiçbir mahlûka bu isim verilemez. Bu ismin kendisi de özel olduğu için müfrettir, müsennâ ve cemisi, müzekker ve müennesi yoktur. Allah’tan başkasına ancak “Abdullah” şeklinde isim olarak verilebilir. Bunun için “Allah’tan başka Allah yoktur” denilmez ancak “Allah’tan başka ilah yoktur” diyerek şirk reddedilir. İmam-ı Azam “Fıkh-ı Ekber” isimli risalesinde bu sebeple “Allah sayı itibariyle değil, şeriki olmaması yönü ile birdir” demiştir. Allah kelimesinin hiçbir dilde karşılığı da yoktur. O her yerde Allah olarak bilinir. Başka dillerde ancak “İlah” manasında farklı kelimeler kullanılır.
“Rab” Yüce Allah’ın “Rububiyetini” ifade eder. Rububiyet ise, yaratma, rızık verme ve terbiye etme fiillerinin bütününe verilen isimdir. Bu üç fiili birbirini gerektirir. Rabbü’l-âlemin ise bütün âlemlerin rabbi, yaratıcısı, rızıklarını veren ve onları terbiye edenin Allah olduğunu ifade eder.
“Âlemîn” “Bütün Âlemler” demektir. Bu âlemlerin on sekiz bin olduğu ifade edilmiştir. Semavatta binler âlemler vardır. Yıldızların bir kısmı her biri bir âlem olabilir. Yerde de her bir cins mahlûkat birer âlemdir. Hatta her bir insan dahi küçük bir âlemdir. “Rabbu’l-âlemîn” tabiri “Doğrudan doğruya her bir âlem Cenâb-ı Hakkın rububiyetiyle idare ve terbiye ve tedbir edilir” demektir. (Mektubat, 2004, s. 550)
“Hamd” teşekkür, medih ve minnet anlamındadır. “Elhamdü Lillah” “Ne kadar hamd ve medih varsa, kimden gelse, kime karşı da olsa, ezelden ebede kadar hastır ve layıktır o zata ki Allah denilir” demektir. (Mektubat, 666)
Müfessirler “Elhamdü Lillah” cümlesini Abdullah b. Abbas’ın (ra) anlattığı gibi “Şükür Allah’adır, O’na iman edip itaat ederek boyun bükmek, saygı duymak, Ulûhiyet ve Rububiyet haklarını tanımak, Ondan gelen her nevi iyilik ve nimete, kötülük ve musibete, inâyet ve hidâyete karşı ikrar ve teslimiyette bulunmak ve O’na layıkı ile şükür edilemeyeceğini yakînen bilmektir” şeklinde yorumlamışlardır. (İbn-i kesir, Tefsir, 1:22) Peygamberimiz (sav) “Zikrin en efdali Lâ ilâhe İllallah” şükrün en efdali de “Elhamdülillah” kelimesidir” (Feyzu’l-Kadir, 2:33) buyurarak buna işaret etmiştir.

3. “O Allah “Rahman”dır ve “Rahim”dir.”

Yüce Allah Fatiha’nın ilk ayeti olan ‘Besmele’de zikretmiş olduğu “Rahman ve Rahim” isimlerin burada tekrar etmesi “Rahman ve Rahim” isimlerinin “İsm-i Azam” olup Allah’ın Celâlî ve Cemâlî bütün esmasına kaynak olmalarından ve bu iki ismin “Uluvv-ü Şanından” dolayıdır.
Burada “Âlemleri terbiye etme” yönü ile bu iki isim ele alınmıştır. Terbiyenin ise “Biri menfaatleri celp, diğeri mazarratları def etmek üzere iki esası vardır. Âlemlere bakan yönü ile “Rezzak” manasında olan “Rahman” menfaatleri celp etme yönüne, “Gaffar” manasında olan “Rahim” ismi ise mazarratı def etme cihetine bakmaktadır ve bunun için ikinci defa tekrar edilmiştir. Bu sebepten dolayı da ikisi birbiri ile bağlanmıştır. (İşaratu’l-İ’câz, 38-39)
4. O Allah “Din Gününün Meliki, Mâliki ve Sahibidir.”

Marifetullah ibadetlerde olduğu gibi kitabî, tevkıfî ve sem’îdir; içtihâdî ve keşfî değildir. Biz Allah’ı kitabının bize anlattığı ve peygamberinin açıkladığı şekli ile bilir ve tanırız. Aklî ve kıyâsî değildir. Bunun için iman esasları akıl ve kıyas yolu ile bilinemez, semî, tasdîkî ve teslîmîdir. Bununla beraber akıl nassları anlamak ve yorumlamak için kıyas ve temsiller ile izah edebilir; ancak bu izahlar nassların zahiri ile çelişmemelidir.
“Din Günü” ahiret ve dünyadaki çalışmaların ve ibadetlerin mükâfatının verileceği yer olduğu için “Rahmettir.” Rahman ve Rahim sıfatlarının sonucudur. Çünkü rahmetin rahmet olması devamlı olmaya bağlıdır. Bu cihette Allah’ın rahmeti ve şefkati saadet-i ebediyenin en büyük delilidir. “Evet, rahmetin rahmet olması ve nimetin nimet olması, ancak ve ancak haşir ve saadet-i ebediyeye bağlıdır.” (İşaratü’l-İ’câz, 39)
Evet, saadet-i ebediye olmazsa, en büyük nimetlerden sayılan akıl, insan kafasında onu devamlı taciz ve rahatsız eden bir yılan vazifesi görmekten başka bir şeye yaramaz. Ayrıca en lâtif ve güzel nimetlerden sayılan şefkat ve merhamet, ebedî bir ayrılık düşüncesi ile en büyük elemler sırasına geçer.
“Yevm” kelimesi haşrin vukuunu gösteren em büyük delillerden birisidir. Zira “gün” demek olan yevm kelimesinin ifade ettiği anlam çok geniştir. Nasıl ki saniye, dakika, saat ve günleri gösteren haftalık bir saatin millerinden birisi devrini tamamladığı zaman behemehâl, ister-istemez ötekilerin de devirlerini tamam edeceği kanaati hâsıl olur. Aynı şekilde “yevm” insan ömrü ve dünya ömrü içinde tayin edilen manevi millerden birisi devrini tamam edince öbürünün de velev uzun bir zaman içinde de olsa devrini tamamlayacağına hükmedilir. Yine bir gün ve bir sene içinde meydana gelen küçük kıyamet ve haşirleri gören adam, büyük haşrin vukuu ile saadet-i ebediyenin insanlara ihsan edileceğine şüphe etmez. (İ.İ, 40)
“Din Günü” demek cezâ günü demektir. Çünkü o gün hayır ve şerlere ceza verilecek gündür. Hayrın cezası mükâfat ve cennet, şerrin cezası ise cehennem ve azaptır. Yine “Din Günü” Hakaık-ı diniyenin tam manası ile ortaya çıkacağı gün demektir. O gün sebepler ortadan kalkar ve daire-i itikat, daire-i esbaba galebe çalar.
Yüce Allah dünyada sonuçları sebeplere bağlayarak kâinatın nizamını temin etmiştir. Her şeyi bu nizama uymaya ve o nizamla kalmaya yöneltmiştir. İnsanı da sebepler dairesine müracaat ederek bunlara uymakla mükellef kılmış ve dünyada başarıyı sebeplere sarılma şartına bağlamıştır. Ahirette ise buna ihtiyaç olmadığı için sebepler ortadan kalkacak ve her şey itikat ettiğimiz şekilde kudret-i ilâhiye ile cereyan ettiği gözle de görülecektir. Bunun için imtihana gerek kalmayacaktır. Bu sebeple ahirete “Din Günü” denilmiştir. (İ.İ, 40-41)

5. “Ey Rabbimiz! Biz ancak Sana ibadet eder ve ancak Senden yardım isteriz.”

İtikatta ve ibadette “Tevhit” esastır. Bu ayet “ibadet ve istiâneyi” sadece Allah’a tahsis etmekle tevhide işaret etmiştir. İmanda ve ibadette istikamet budur. İbadetin ibadet olası için Allah’a has olması gerekir. Buna “İhlâs” denir. İhlâstan yoksun bir ibadet, ibadet olmaktan uzaktır. Bu ayet bu hususu net bir şekilde ifade etmektedir.
Nitekim İslam bilginleri ibadetin tarifini “El-İbadetü’lletî kânet vacibeten ale’l-ibâdi ve hiye küllühâ bi-emrillehi” yani, “İbadetler ancak Allah’ın emri ile kullarına vacip olur.” “El-İbadetü, iclâlü’r-Rabbi ve ta’zîmühû” yani, “İbadet Allah’ı yüceltmek ve tazim amacı ile yapılır” demişlerdir. (Fıkh-ı Ekber, Şerh-i Ebu’l-Müntehâ, s. 14)
Öz ve özet olarak ibadet, Allah’ın emrine itaattir ve ancak Allah için yapılır. İbadetin esası Allah’ın emrini ta’zîm, yani yüceltmektir. İbadet kulun Allah’a yaklaşmasına ve rızasına ulaşmasına sebep ve vesiledir.
İslam bilginleri ibadet için “Sebeplere sarılmak peygamberlerin sünnetidir. Yüce Allah sebepsiz insanı cennete ve cehenneme koymaz. Cennetin sebebi iman ve Salih amel, cehennemin sebebi ise küfür ve isyandır. Amel-i salihe yapışmak sebebe yapışmaktır. Bu bakımdan farz ve vaciptir. Basamaksız, merdivensiz yukarı çıkmak mümkün olmadığı gibi, amelsiz maksada ulaşmak da mümkün değildir. Zira, amel Allah’ın emridir ve Allah cenneti bu amele göre vermektedir. Cehenneme de sebepsiz yere değil, isyan ve günahların cezası ve neticesi olarak gönderecektir” demişlerdir.
İbadetin üç temel şartı vardır: Birincisi ve en mühimi “Niyet”tir. Niyet âdeti ibadete çeviren ve ibadeti de hükümsüz hale getiren bir iksirdir. Niyet, âdeti ibadetten ayırmak için meşru kılınmıştır. Bu sebeple ibadetin farzlarında birisidir. “Ameller niyetlere göredir” (Buhari, Bed’ul-Vahy, 1) hadisi bu hususu açıklamaktadır. İbadetin sahih ve kâmil olması için niyet şarttır. Niyet, kalbin ameldir. Bir amelin ibadet sayılması için kalbî niyete, yani bir işe yönelmesi ve azmetmesi gerekir. Bunun için İslam bilginleri ibadeti “niyete mukarin olan ameldir” şeklinde tarif etmişlerdir. İbadetin ikinci şartı, dünyevi bir beklenti içinde olmamaktır. İbadet ve sevabı tamamen uhrevî ve mânevîdir. Yüce Allah buyurdu: “Kendilerine ilim verilenler dediler ki: Yazık size! İman edip Salih amel işleyenler için Allah’ın sevabı elbette daha hayırlıdır. Buna da ancak sabredenler kavuşurlar.” (Kasas, 28:80)
İbadetin üçüncü şartı ise “İhlâs”tır. İhlâs, halis, arı ve duru tevhit inancıdır. Bunun için tevhidi anlatan ve Allah’ın zatî sıfatlarını ders veren “Tevhit Suresi”ne “İhlâs Suresi” yüce Allah “İhlâs Suresi” adını vermiştir. Nitekim yüce Allah “Her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, amel-i salihte bulunsun ve Rabbine olan ibadetinde hiçbir şeyi ortak etmesin” (Kehf, 18:110) buyurmaktadır. Peygamberimiz (sav) bir hadislerinde “Ey İnsanlar! Amellerinizde hâlis olun. Allah ihlâs ile yapılmayan amellerden hiçbirini kabul etmez. Kim de Allah’a halis bir şekilde iman eder, namazını dosdoğru kılar ve zekâtını vermiş olarak dünyadan ayrılırsa Allah’ı kendisinden razı etmiş olarak ayrılmış olur.” (Münzirî, Terğib ve Terhib, 1:53-55) buyurmuşlardır. İhlâsın zıddı riyadır. Riya ise gizli şirktir.
Amellerin makbul olması için de “İman, ihlâs, niyet ve sünnet” üzere olması şarttır. Çünkü iman olur amel olmazsa kurtuluş mümkün olmaz, amel olur iman olmazsa bu zaten küfürdür. İman ve amel olur da ihlâs olmazsa amel makbul olmaz. Amel olur, niyet olmazsa o zaman da nifak olur. Amel şayet sünnete uygun olmazsa o zaman da bid’at olur. Çünkü, kulun sünnete uygun olmayan bütün fiilleri keyfî ve nefsânî yaşayıştan ibarettir. Kim Resulullah’ın (sav) sünnetine uymadan amel işlerse onun bu ameli batıldır.
Hz. Ali (ra) sohbetlerinde ve hutbelerinde daima “El-Ferâiz, El-Ferâiz…” buyurarak farzlara dikkatleri çeker. Peygamberimizin (sav) hadisleri ile sabittir ki “Farz ibadetler kadar insanı Allah’a yaklaştıran ibadet yoktur.” Nafile ibadetler ancak farz ibadetlerin ifasından sonra kişiyi Allah’a yaklaştırmaya devam eden ibadetlerdir. Farzları terk ederek işlenen nafileler insanı Allah’tan uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramaz. Çünkü bu Allah’ın rızasına ve isteğine göre değil, insanın nefsinin ve aklının heva ve hevesine göre hareket etmesi anlamına gelir.

3. TETİMME:

Fatiha Suresinin İsimleri: “Fatiha, Seb’ul Mesânî, Ümmü’l-Kitap, Suretu’l-Hamd, Esas, Vâfiye, Kâfiye, Kenz, Salât, Sure-i Şükür, Sure-i Dua, Sure-i Şifâ” gibi isimleri vardır.
Fatiha Suresinin Fazileti:
Peygamberimiz (sav) buyurdular: “Fatiha Suresi her derdin devasıdır.” (Kenzu’l-Ummal, 1:559; Dârimî, Fezailu’l-Kurân, 12) “Ümmü’l-Kur’ânı okumayanın namazı yoktur.” (Müslim, Salât, 36, 40) “Fatihatu’l-Kitâp, Arş’ın altındaki bir hazineden indirilmiştir.” (Kenzu’l-Ummal, 1:557) “Sana Kur’ândaki en büyük sureyi öğreteyim mi? Bu Seb’ul-Mesânî, namazda tekrar edilen yedi ayettir ve bana verilen eşsiz bir suredir.” (Buhari, Fezailu’l-Kurân, 9)
İbn-i Abbas (ra) “Hasta olduğun veya bir yerinden şikâyet ettiğin zaman Esas’a ve Fatiha’ya sarıl” buyurdular. (Kurtubî, 1:113)
Peygamberimiz (sav) yine buyurdular: “Dört şey Arşu’r-Rahman’ın altındaki hazineden inzal edilmiştir. Bunlar: Fatiha Suresi, Ayete’l-Kürsi, Bakara Suresinin son âyetleri, Kevser Suresi” (Kenzu’l-Ummal, 1:558) “İblis dört defa kahrından bağırdığı ifade edilmiştir. Lânetlendiği zaman, yeryüzüne indirildiği zaman, Hz. Peygambere (sav) risalet verildiği zaman ve Fatiha-i Şerife nazil olduğu zaman” (Ebu Nuaym, Hilye, 297)
 

MURATS44

Özel Üye
Fatiha Suresinin İnişi

Fatiha, Kuranı Kerim 'in ilk suresi olduğu için açış yapan, açan anlamında " Fatiha " denilmiştir. Fatiha suresi, Kuran'ın getirmiş olduğu esasların bir özeti olduğu için kendisine, Ümmül Kitap, el - Esas, el - Vafiye, el - Kafiye, es-Seb'ul-Mesani, el - Kenz gibi adlar da verilmiştir. Mekke'de tam olarak nazil olan ilk suredir ve 7 ayettir.

Fatiha suresi farz ve nafile olarak kılınan bütün namazlarda okunması gereken bir suredir. Hz. Peygamber (s.a.v)
" Fatiha 'yı okumayanın namazı olmaz " buyurmuşlardır. (Müslim, 1.296) Bunun için Fatiha namazların her rekatında okunur. Fatiha suresi, Kuranı Kerim'in adeta bir önsözü gibidir. Kuran'ın ihtiva ettiği esaslar özet olarak Fatiha'da vardır.
Fatiha, Kuran'ın hulasasıdır. Onda övgüye ve ta'zime layık olan Yüce Allah'ın varlığı ve O 'nun hakimiyeti anlatılmaktadır.
Kulluğun yalnız Allah'a yapılacağı ve yardımın yalnız O 'ndan beklenileceği esasları açıklamaktadır. Çünkü Allah'tan başka
insanların dayanacak bir güçlerinin olmadığı ve insanları doğru yola iletenin yalnız Allah olduğu belirtilmektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v) : " Zikirlerin en güzeli, la ilahe illallah, duaların en güzeli de, el-Hamdü lillah " tır. demiştir.
Yine sahih-i Müslim'de geçen ve Ebu Hureyre (r.a) 'den nakledilen bir hadiste:
" Yüce Allah: Ben namazı, benimle kulum arasında ikiye ayırdım. Yarısı benim, diğer yarısı da kulumundur. Kulumun dilediği kendisine verilecektir. Kul, Alemlerin Rabbı olan Allah'a hamdolsun, dediği zaman, Yüce Allah: Kulum bana hamd etti, der.
Rahman ve Rahim'dir dediği zaman, Yüce Allah: Kulum bana sena etti der. Ceza gününün sahibi dediği zaman, kulum beni ta'zim etti der. Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz, dediği anda, Yüce Allah : İşte bu, ancak benimle kulum arasında bir husustur. Kulumun dilediği kendisine verilecektir, der. Kul: Bizlere doğru yolu göster. Kendilerine nimet verdiklerinin yolunu, gazabına uğrayanların ve sapık olanların yolunu değil, dediği zaman, Yüce Allah: Bu da ancak kuluma ait bir husustur, dilediği kendisine verilecektir, buyurmuştur. "
Fatiha suresinin nüzul sebebi : Bir gün Hz. Peygamber s.a.v. Hz. Hatice'ye (r.a) :
--- Ya Hatice, ben bir yerde yalnız kaldığım zaman bir ses duyuyorum. Vallahi bunun bir kötülük olmasından korkuyorum, dedi.
Bunun üzerine Hz. Hatice (r.a) :

--- Allah korusun, Cenabı Hakkın sana bir kötülük yapacağını sanmam. Sen emaneti yerine getirir, akrabaya iyilik yapar ve sözü doğru söylersin, diye teselli etti. Sonra Hz. Peygamber s.a.v. Hz. Hatice (r.a) ile Varak'a gittiler, Hz. Peygamber s.a.v. ona:
--- Tenhada kaldığım zaman, Ya Muhammed, diye bir ses duyuyorum ve hemen korkup kaçıyorum, dedi. Varaka :
--- Bir daha öyle yapma, ses geldiği zaman orada dur, ne söylediğini dinle, sonra gel bana haber ver, dedi. Hz. Peygamber eve döndü. Yalnız kalınca şöyle bir ses duydu:
--- Ya Muhammed, kul bismillahirrahmanirrahim. Elhamdu lillahi...veleddallin, diye Fatiha'yı sonuna kadar okudu. Sonra
Hz. Peygamber bu durumu Varaka'ya anlatınca, Varaka :
--- Müjde ya Muhammed, müjde. Ben şehadet ederim ki sen Meryem'in oğlu İsa'nın müjdelediği zatsın. Sen Musa'nın namusu gibi bir namus üzerindesin ve sen Allah tarafından gönderilmiş bir nebisin. Sen cihada memur olacaksın, dedi. İşte bazı kaynaklarda Fatiha suresinin nüzul sebebi böyle açıklanmaktadır.
 

MURATS44

Özel Üye
Fatiha Suresi Kaç Ayettir?

Fatiha Suresi Toplam 7 ayettir

Fatiha Suresi Kur'an'daki ilk suredir. İslami inanışa göre Mekke döneminde 5. sure olarak indiği kabul edilir. Toplam yedi ayettir.
Kur’anın ilk suresi olduğu için başlangıç anlamına Fatiha adını almıştır. Fatiha Suresi ayrıca ikinci ayetinin başlangıcına binaen Elham olarak anılır.
Fatiha Suresi namaz haricinde okunduğunda genellikle İhlas Suresi de üç defa tekrarlanır. Bu dörtlemeye halk arasında genellikle üç Kulhü bir Elham denir. Fatiha ve İhlâs surelerinin beraber okunması suretiyle İslam'daki Allah kavramı ana hatlarıyla özetlenmiş olur.
 

MURATS44

Özel Üye
Fatiha Suresi Fazileti

Fatiha Suresi övgü ve dua olarak ikiye ayrılır. Allah, Fatiha Suresini okuyanı över. Fatiha Suresini okuyan kişi tüm Kuran’ı okumuş gibi sevaba nail olur. Fatiha Suresi 7 ayettir. Fatihayı çok okuyan kişiye bu ayet Cehennem kapılarında kapak olur. Cehennem üzerinden salim olarak geçer. Fatiha ve Ayetel Kürsiyi okuyan; cin, şeytan ve insan şerrinden emin olur. Fatihayı okuyan Allah’a şükrünü yerine getirmiş olur. Fatiha Suresi şifa verir. Ruhsal ve bedensel hastalıkları iyileştirir. Fatiha; istekdir, münacaattır, dua dır. Fatiha Suresi her derde devadır. Fatiha Suresi indiğinde şeytan feryat etmiştir. Çünkü Fatiha okuyanın mükafatı, Cehennem ateşinin ona haram olmasıdır.

Fatiha Suresi ile sırra erişilir. Arzuladığına hemen kavuşursun, şeref ve makama sahip olursun. Fakirlik, kötülük ve korkulardan emin olursun. Dünya ve ahiret saadetine kavuşursun.
Fatiha Suresinde bin zahir, bin de batın olmak üzere toplam iki bin hassa vardır. Ayet sayısı 7 dir. Fatiha 25 kelimedir. Kimi alimlere göre 123, kimine göre 125, bazısına görede 130 harf dir.
Hasta üzerine 41 Fatiha okunursa hasta şifa bulur.
Her gün Sabah namazının farzı ile sünneti arasında 41 defa Fatiha okuyan kişi; makam ve mevki sahibi olur. Fakirlik görmez, hastaysa şifa, zayıfsa kuvvet bulur. Emniyet içinde bulunur. Kısırsa çocuğu olur. İzzet ve şeref elde eder.
Her farz namazlarının ardından 7 Fatiha okuyan kişiye hayır kapıları açılır.
25 Estağfurullah, 11 İhlas, 7 Fatiha, 33 Selatü Selam okuyup; Peygamberimizin (s.a.v.), evliyanın, ashabı kiramın ruhlarına hediye edip, onların yüzü suyu hürmetine şifa isteyen kişiye Allah şifasını verir.
Farz namazları arkasından 20 defa Fatiha okuyan kişinin rızkı genişler, durumu düzelir, iç alemi nurlanır.
Sabah namazından sonra 30, öğle namazı sonrası 25, ikindi namazı sonrası 20, akşam namazı sonrası 15, yatsı namazı sonrası 10 defa Fatiha Suresi okunur. Toplam 100e ulaşır. Buna devam eden kişiye Allah istediğini verir.
Farz namazları ardından 100 Fatiha okuyan maksat ve arzusuna hemen kavuşur.
Sabah namazı ardından 125 Fatiha okuyan istediği şeyi elde eder.
Fatiha Suresini 125 bin defa okuyana büyük faydaları vardır.
Her gün Fatihayı 313 defa okuyanın isteği ve arzusu yerine gelir. Tembellik ve korkudan kurtulur. Allah okuyanın içini ve dışını temizler.
Yatarken Fatiha ile 3 İhlasla, Felak ve Nas surelerini okuyan herşeyden güven içinde olur.
İçi su dolu kaba 40 Fatiha okuyup, hastanın bedeni o su ile yıkanırsa hasta şifa bulur.
Haceti, isteği olan, akşam namazının ardından 40 Fatiha okuyup dileğini Allah’dan isterse dileğine kavuşur.
Göz ağrısı için sabah namazının sünneti ile farzı arasında 40 fatiha okuyup, şifasını Allah dan dilesin. Tükrüğünü parmak ucuyla gözüne sürsün veya okuyan kişi hastanın yüzüne üflesin.
Yola gidecek kişi kapıdan çıkarken 40 defa Fatiha okursa, güven içinde geri döner.
Sağ elini ağrıyan yere koyup, 7 defa Fatiha okur ve “Allah’ım hissettiğim acı ve ağrının kötülüğünü bender gider. Peygamberin Muhammed s.a.v. davetiyle beni bu acıdan kurtar” diye dua ederse Allah şifa verir.
Rızık için, yeni ayın pazar günü aya bakılır ve 70 Fatiha okunur. Pazartesi 60, salı 50, çarşamba 40, perşembe 30, cuma 20, cumartesi 10 olarak 7 gün okunur ve buna her ay devam edilir.
Fatiha Suresini seher vakti 41 defa okumayı adet haline getirene Allah rızık genişliği verir, işlerini kolaylaştırır.
Hayır için veya bir musibetten kurtulmak için günde 313 defa okunur veya 3 günde 1000 defa okunur.
Halvete çekilip günde 1000 defa Fatiha okuyarak gündüzleri oruç tutan, okurken buhur yakan (ud ve anber) bir takım esrarlara vakıf olur. (7 gün okunur)
Susuzluk ve açlık çeken; sabah Fatiha Suresini okuyup eline üflesin, sonra ellerini yüzüne ve karın bölgesine dokundurursa bu hislerden kurtulur.
Fatiha Suresi bir kaba yazılıp, su konulur ve yazı silindikten sonra hastaya içirilirse şifa bulur. Aynı şekilde ağrıyan yere 3 defa sürülürse ve Allah’ım sen afiyet ver. Sen afiyet verirsin diye dua edilir.
Ruhi deprasyonda olan hasta için; Fatiha Suresi bir kaba yazılır, içine su konulur, yazı silindikten sonra hasta o suyla yüzünü yıkarsa şifa bulur. İçerse sakinleşir.
Fatiha Suresi, safran, misk ve gül suyu karışımı ile yazıp, bunu su ile silip içersen zekan açılır. İşittiğini unutmazsın. Gül yağı ile silip kulak ağrısı için kulağa damlatıldığında ağrı geçer. Yine bir kaba yazıp kına çiçeği yağıyla silip 70 kere Fatiha okuyup ağrı olan yere veya felç, romatizmalı yere sürülürse şifa bulur.(tıbbi müdahele imkanı olmayan durumlarda uygulanır)
Akrep ve yılan sokan kişi, zehir çıkarıldıktan sonra, ağrının geçmesi için bir kaba su ve tuz konulur. 7 defa Fatiha okunur ve içirilir. Ağrı geçer.
Bir kişiden itibar görmek veya zalim kişinin yanına gitmek zorunda kalan kimse, 19 defa Fatiha okuyup, o kişinin yüzüne üflerse, onun şerrinden emin olur, itibar görür.
Cuma günü sabah namazının ardından 41 defa Fatiha Suresini yazıp üzerinde taşıyan kişi; cin, şeytan ve insan şerrinden korunur.
Gece, gündüz Fatiha okuyan tembellikten, ağır davranmaktan kurtulur. Hastalıklardan, cin, şeytan ve insanlardan gelecek zararlardan korunur.
Gözü ağrıyan sabah 3 Fatiha okuyarak parmağıyla göz kapaklarına sürerse ağrı geçer.
Bir isteği, haceti olan, maksadının olması için 2 rekat Allah rızası için namaz kılar ve namaz kıldıktan sonra 7 Fatiha okuyup dua ederse isteği olur.
Bir haceti, isteği olan maksadının olması için 40 gün ara vermeden, sabah namazının ardından, güneş doğmadan 41 defa Fatiha okuyarak Ya Rabbel Alemin, Ya Rabbel Azim, Fatiha Suresinin hürmetine isteğimi yada hacetimi ihsan buyur diye dua ederse haceti olur.
Yatağa uzandığın zaman; Fatiha, Ayetel Kürsi, Ve inne Rabbeküm AYETİNİ muhsinin ‘e kadar, Haşr suresinin Huvalla Hülleziyi sonuna kadar, İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyarak, yatıp, uyunursa 2 melek gelir ve tüm tehlikelerden korumak için sabaha kadar beklerler.
Hasta olan kişi; bir kap içine zemzem yada yağmur suyu koyup, üzerine 70 defa Fatiha, 70 Ayetel Kürsi, 70 İhlas, 70 Felak, 70 Nas surelerini okur ve içerse hastalığı iyileşir, şifa bulur.
Hastaya ve büyüye maruz kalana Fatiha Suresi, Ayetel Kürsi ve 4 İhlas; 7 şer defa okunur.
Bir ölünün ardından 1 Fatiha 11 İhlas okuyup öncelikle Peygamber Efendimizin S.A.V. mübarek ruhlarına, peygamberlere, ashabı kirama, evliyaya ve ölen kişinin ruhuna hediye etmek çok faydalıdır. Hem ölüye, hemde okuyana hayır getirir.

10 SURE 10 ŞEYİ ENGELLER:

FATİHA: Allah’ın gazabını

YASİN: Kıyamet gününde susuzluğu

DUHAN: Kıyamet korku ve dehşetini

VAKIA: Fakirliği, miskinliği

MÜLK: Kabir azabını

KEVSER: Hasımların kinini

İHLAS: İki yüzlülüğü, samimiyetsizliği

FELAK: Hased edenlerin hasedini

NAS: Vesveseyi engeller

AMİN 4 HARFTİR. ALLAH AMİN DİYENİ 4 BELADAN KORUR:

1) İmanın kalbden ayrılması
2) Hesab gününün korkusu
3) Sıratı geçememe endişesi
4) Cehennemden aşağı inen basamaklarda ebediyyen kalma belalarından korur.
 
Üst Alt