Ayyüzlüm
Yeni Üyemiz
Gençler, Kendinizi Allah’ın Rahmetinden Mahrum Etmeyin
İbn Abbas (r.a.) anlatıyor:
“Allah Resûlü (s.a.v.) kadınlara benzemeye çalışan erkeklerle, erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanet etti.”
Buhârî, Ebû Davud, Tirmizî, Nesaî ve İbn Mâce
Bireyler, iç veya dış etkilerle zaman zaman değişim ve dönüşüm geçirirler. Milletler de bu özelliklerinde bireylere benzerler. Aynı bireyler gibi, kimi zaman kendi içlerinden kimi zamanlar da dışlarından kaynaklanan birtakım faktörlerin etkisiyle değişim ve dönüşüm yaşarlar.
Zaman olur bir milleti güçlü, kuvvetli, intizam içinde, ciddi, mükemmel bir yönetim ve asayiş halinde yüce bir makamda görürsün...
Bir zaman gelir görürsün ki, aynı millet zayıflamış, çökmüş bir haldedir. Güçlü milletlerin peşlerine kuyruk olmuştur. Her sesin ardı sıra koşmaktadır. Kendisini ölüme bile sürse her çobana kayıtsız boyun eğmektedir. İradesini açıkça ortaya koymaktan acizdir. Görüş ve kudreti de zorla elinden alınmıştır; kendi istediği doğrultuda hareket edemez, iş yapamaz.
Kendi keyif ve arzusuna göre konuşmayan Allah’ın Peygamberi, çağları delip geçen bakışıyla gayb perdelerinin ardını görüyor ve Allah’ın yaratmasını zorla değiştirip kadın ve erkek arasında var olan ayırıcı temel özellik, ölçü ve farkları sarsanları –lanetle– sakındırıp uyarıyor...
Hz. Peygamber belinde kılıç taşıyan bir müslüman kadın gördü. Yer savaş alanı olmadığı gibi seferberlik zamanı da değildi. Erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanetler okuyarak mübarek sözünü söyledi.
Sadece bununla kalmadı... Bilakis bu laneti, kadınlara benzemeye çalışan erkekler için söyledikleri izledi.
Herbir kadın ve erkeğin aşmamaları gereken bir sınır, uymaları gereken toplumsal kurallar ve hayâtta taşıdıkları bir misyonları vardır. Kadın ve erkeğin kendi yaratılış, cinsiyet ve şahsiyetlerine özgün özellikleri vardır. Bu özelliklerde birinin diğerine benzemeye çalışması sınırın çiğnenmesidir. Bu ise herşeyin birbirine karışmasıdır.
Bu taşkınlık yaşadığımız çağda o kadar yayılmıştır ki artık genç kızların gözünde erkekleşmek medeni olmanın ölçüsü olmuştur. Aynı şekilde bu ölçü genç erkeklerde görülen kadınlaşma için de geçerlidir!
Bu taşkınlığı savunan ve onu revaçta tutanlar, bunun sadece bir dış görüntü -elbise, hareket ve davranış- olduğunu söylüyorlar. Onlar bu iddayı savunurlarken dış görüntünün iç âleme yansımasından ve bunun insan psikolojisi üzerindeki etkilerinden, kadın ve erkekten her birine yüklenmiş olan misyonun temellerini yitirdiklerinden gafil olduklarını zannetmiyorum. Erkek için bu misyon: Ailenin gerekli, bakım ve geçimini üstlenmeyi de içine alan babalık olurken; kadın için ise, aile fertlerinin terbiye ve eğitimini kapsayan anneliktir.
Müslüman genç kızım...
Dur, düşün ve câhillikten en güzel biçimde sıyrıl...
Ey genç adam...
Aynı şekilde sen de câhilce davranışları sürdürmeyi bırak.
Bütün asaleti, orijinalliği ve kendine has temel özellikleriyle seçkin ve saygın olan İslami şahsiyetinize dönünüz. Kendinizi ve ümmetinizi dalalet çukurlarından hidayetin zirvelerine yükseltiniz.
Ve –vallahi– bu koşunuzda Rabbinizin Kitabından ve peygamberinizin tavsiyelerinden başka bir şeye de sahip değilsiniz
“Allah Resûlü (s.a.v.) kadınlara benzemeye çalışan erkeklerle, erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanet etti.”
Buhârî, Ebû Davud, Tirmizî, Nesaî ve İbn Mâce
Bireyler, iç veya dış etkilerle zaman zaman değişim ve dönüşüm geçirirler. Milletler de bu özelliklerinde bireylere benzerler. Aynı bireyler gibi, kimi zaman kendi içlerinden kimi zamanlar da dışlarından kaynaklanan birtakım faktörlerin etkisiyle değişim ve dönüşüm yaşarlar.
Zaman olur bir milleti güçlü, kuvvetli, intizam içinde, ciddi, mükemmel bir yönetim ve asayiş halinde yüce bir makamda görürsün...
Bir zaman gelir görürsün ki, aynı millet zayıflamış, çökmüş bir haldedir. Güçlü milletlerin peşlerine kuyruk olmuştur. Her sesin ardı sıra koşmaktadır. Kendisini ölüme bile sürse her çobana kayıtsız boyun eğmektedir. İradesini açıkça ortaya koymaktan acizdir. Görüş ve kudreti de zorla elinden alınmıştır; kendi istediği doğrultuda hareket edemez, iş yapamaz.
Kendi keyif ve arzusuna göre konuşmayan Allah’ın Peygamberi, çağları delip geçen bakışıyla gayb perdelerinin ardını görüyor ve Allah’ın yaratmasını zorla değiştirip kadın ve erkek arasında var olan ayırıcı temel özellik, ölçü ve farkları sarsanları –lanetle– sakındırıp uyarıyor...
Hz. Peygamber belinde kılıç taşıyan bir müslüman kadın gördü. Yer savaş alanı olmadığı gibi seferberlik zamanı da değildi. Erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanetler okuyarak mübarek sözünü söyledi.
Sadece bununla kalmadı... Bilakis bu laneti, kadınlara benzemeye çalışan erkekler için söyledikleri izledi.
Herbir kadın ve erkeğin aşmamaları gereken bir sınır, uymaları gereken toplumsal kurallar ve hayâtta taşıdıkları bir misyonları vardır. Kadın ve erkeğin kendi yaratılış, cinsiyet ve şahsiyetlerine özgün özellikleri vardır. Bu özelliklerde birinin diğerine benzemeye çalışması sınırın çiğnenmesidir. Bu ise herşeyin birbirine karışmasıdır.
Bu taşkınlık yaşadığımız çağda o kadar yayılmıştır ki artık genç kızların gözünde erkekleşmek medeni olmanın ölçüsü olmuştur. Aynı şekilde bu ölçü genç erkeklerde görülen kadınlaşma için de geçerlidir!
Bu taşkınlığı savunan ve onu revaçta tutanlar, bunun sadece bir dış görüntü -elbise, hareket ve davranış- olduğunu söylüyorlar. Onlar bu iddayı savunurlarken dış görüntünün iç âleme yansımasından ve bunun insan psikolojisi üzerindeki etkilerinden, kadın ve erkekten her birine yüklenmiş olan misyonun temellerini yitirdiklerinden gafil olduklarını zannetmiyorum. Erkek için bu misyon: Ailenin gerekli, bakım ve geçimini üstlenmeyi de içine alan babalık olurken; kadın için ise, aile fertlerinin terbiye ve eğitimini kapsayan anneliktir.
Müslüman genç kızım...
Dur, düşün ve câhillikten en güzel biçimde sıyrıl...
Ey genç adam...
Aynı şekilde sen de câhilce davranışları sürdürmeyi bırak.
Bütün asaleti, orijinalliği ve kendine has temel özellikleriyle seçkin ve saygın olan İslami şahsiyetinize dönünüz. Kendinizi ve ümmetinizi dalalet çukurlarından hidayetin zirvelerine yükseltiniz.
Ve –vallahi– bu koşunuzda Rabbinizin Kitabından ve peygamberinizin tavsiyelerinden başka bir şeye de sahip değilsiniz