Gılgamış Destanı 03. Tablet

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Gılgamış
Gılgamış
GILGAMIŞ DESTANI 3. TABLET


Yaşlılar Gılgamış’a çok saygı gösterdiler.
Yol hakkında ona öğüt verdiler:
“Gılgamış, gücüne güvenmemelisin. Onu bırak yoluna gitsin,

Sen kendi kendini koru!
O orada keçi yolunu bilir; arkadaşı kollar;
Engidu orada senden önde gitsin.
O, yolu gördü, yoldan geçti.
Ormana giden yoldan, dağların geçidinden.
O, Humbaba’nın bütün gizli yollarından geçti.
Böylece önde giden arkadaşını korur.
Onu bırak yoluna gitsin, sen kendi kendini koru.
Şamaş seni dileğine kavuştursun!
İşittiklerini sana gözlerinle göstersin! O, sana kapalı olan yolu açsın!
Yolu senin adımına açsın! Dağı senin ayağına açsın!
Seni hoşnut eden şeyi, gecen sana getirsin! (44)
Lugalbanda (45) başarıda sana yardım etsin!
Bir çocuk gibi başarına kavuş!
Humbaba’nın, kıyısında uğraşacağın ırmağında ayaklarını yıka!
Akşam molanda bir kuyu kaz.
Kırbanda (46) her zaman temiz su bulunsun.
Samaş’a soğuk su sun.
Her zaman Lugalbanda’yı anımsa!
Engidu arkadaşı, yoldaşı korusun.
(anlaşılmaz bir sözcük) … kadar kendisi getirsin.
Hepimiz birden kralı sana teslim ediyoruz;
Sen de yurda dönerken kralı bize teslim et!”
Engidu ağzını açıp Gılgamış’a dedi:
“Sen karar verdin, artık yürü. Yüreğin korkusuz olsun.
Yalnızca bana bak! Hasmın oturduğu yeri,
Humbaba’nın üzerinde dolaştığı yolları, iyi biliyorum.
Yola çıkmamızı buyur, onlardan (47), buradan ayrıl!”
Gılgamış, ağzını açıp Uruk’un yaşlılarına dedi:
(Dört satır eksik)

“Size söylediklerimi, benimle gidecek olan Engidu’yla birlikte yapacağım.
Öğütlerinizi sevinerek gönülden dinledim.”
Yaşlılar onun bu sözlerini dinledikten sonra, yiğitlere yol açtılar;
“Yürü Gılgamış, işin uğurlu olsun! Koruyucu tanrın yanında gitsin!
O seni başarıya erdirsin!”
Gılgamış, ağzını açıp Engidu’ya dedi:
“Gel arkadaşım, büyük saraya gidelim, büyük kraliçe Ninsun’un huzuruna.
Ninsun’un vereceği akıllıca öğüt, ayaklarımıza doğru yolu gösterir.”
Gılgamış’la Engidu, elele verip büyük saraya,
Büyük kraliçe Ninsun’un huzuruna çıktılar.
Gılgamış çıktı ve Ninsun’un yanına girdi:
“Ninsun ben güçlendim; yeni bir şey başarmak istiyorum:
Humbaba’nın yanına, uzak bir yola yürüyeceğim.
Bilmediğim bir savaşa atılıyorum, bilmediğim bir yola çıkıyorum.
Benim gidip geri dönmem, katran ormanına varmam,
Ejder Humbaba’yı öldürmem,
Şamaş’ın nefret ettiği o belâyı ülkeden temizlemem
İçin gereken zamanı, benim hesabıma Şamaş’tan dile!
Onu öldürüp katran ağacını ben devirince,
Ülkenin yukarısında, aşağısında barış olsun!
Utku belgisini senin önünde dikeyim.”
Kraliçe Ninsun, oğlu Gılgamış’ın sözlerini acıyla dinledi:
(On dört satırlık boşluk)

Ninsun odasına girdi.
(Bir satır eksik)
O, bedenine yaraşan bir giysi giydi,
Göğsüne de yaraşan bir mücevher taktı.
O, kemer ve krallık tacını koydu.
Merdivene basıp damın üstüne çıktı.
Kurban yerine çıkarak tütsü yapıp Şamaş’ın önüne koydu.
Tütsüsünü yakıp Şamaş’ın huzurunda kollarını kaldırdı:
“Neden oğlum Gılgamış’a coşkun bir yürek verdin,

Neden savaşa şimdi de o gitsin diye onu ileri ittin?
Humbaba’nın yanına, uzak bir yol yürüyecek.
O, bilmediği bir savaşa atılıyor, bilmediği yollarda yolculuk ediyor!
Onun gidip geri dönmek, katran ormanına varmak,
Ejder Humbaba’yı yok etmek,
Senden nefret eden o kötüyü ülkeden temizlemek zamanını
Gılgamış’ın yoluna baktığın günde,
Seni seven o nişanlı, Aya, sana anımsatsın!
Onu gecelerin bekçilerine, yıldızlara,
Akşamları baban Aya da ısmarla.”(48)
(On iki satırlık bir boşluktan sonra, aşağıdaki anlaşılması güç sözcükler geliyor:)

O, tütsüyü söndürüp kötü ruhları dağıtma duasını okudu.
Haber vermek için “Engidu,” diye çağırdı:
“Benim kucağımda yetişmeyen güçlü Engidu!
Şimdi seni oğulluğa kabul ettim.
Gılgamış’ın armağanları olan, büyük rahipler, tapınak kızları
Ve tapınım töreni hizmetçileriyle birlikte kabul ettim.”
Ninsun, Engidu’nun boynuna bir muska astı.
(84 satırlık bir boşluk)

Yaşlıların Engidu’ya ikinci seslenişleri:
“Engidu, arkadaşını kolla, yoldaşını koru, …… (49)Onu kendin getir!
Hepimiz birden kralı sana teslim ediyoruz,
Sen de yurda dönerek kralı bize teslim et.”
(Tabletin gerisi kırıktır.)
 
Üst Alt