ceylannur
Yeni Üyemiz
Göçmen Kuşlar 1 – Mustafa İSLAMOĞLU sesli şiir
hançerlenmiş çatal yürek iki baş
başbaşa vermişler konuşmuyorlar
yetimce gözlerden savruluyor yaş
yağıyor dışarda içli içli kar
çatal yürek hançerlenmiş bir çift baş
bir kuş kör kafeste babasız kalır
kavrulur bir serçe anasızlıktan
ah gülmeyen gözler yollarda kalır
dökülür yaşları vefasızlıktan
bir kuş kör kafeste babasız kalır
yataklar küf gibi zindan kokuyor
küsmeler küsmeler ve barışmalar
bir dost yüreğimde sevgi dokuyor
ayrılık gözyaşı son sarışmalar
yataklar küf gibi zindan kokuyor
herkesle gülünür fakat çilelim
ağlanmaz herkesle unutma bunu
dostluk yemininin üstünde elim
bölme mi bölmez mi hasret uykunu,
ve gülmek ki tokat tokat çilelim
kadehler dolusu baldıran zehri
gördün,göz kırpmadan nasıl içilir
bilirsin haldaşım bu zalim şehri
burda dirilere kefen biçilir
korkusuz içilir baldıran zehri
bak körpe ceylanlar nasıl vurulur
zalim avcı gezer bizim bağlarda
ceylanları vuran eller de kurur
bir parça kırmızı kir kalır karda
yavru ceylanlar bak nasıl vurulur
hangi dost dikmişti şu tomurcuğu
bağrının içinde göğerip duran
ey kara günlerin dertli çocuğu
senin nabzın mıdır ranzamda vuran
söyle kim dikmişti şu tomurcuğu
ne açmaz gül imiş ah şu bahtımız
ağarsa mı ola kıpkırmızı tan
yad elde kuruldu payitahtımız
hüzün sarayında bir garip sultan
ne açmaz gül imiş ah şu bahtımız
artık güneşler de kara doğuyor
geçmiyor umudu vuran zamanlar
hayat yıldırıyor hayat boğuyor
bilmem kimin için çalıyor sazlar
güneşler de artık kara doğuyor
bu yağmur bu yağmur niçin yağar ki
görmez mi bir çift göz suluyor yeri
vurulanlara su sunma be saki
kavrulsun garibin yansın yüreği
bu yağmur bu yağmur niçin yağar ki
her seher uzaktan bir horoz sesi
ne çılgın yalıyor parmaklıkları
esiyor Yusuf un kutlu nefesi
yıkıyor Züleyha kara duvarı
ıraklardan yanık bir horoz sesi
gel yaralı serçem küsme bahtına
vurma kayalara allı başını
anka kuşu olsan geçmem tahtına
bir sen kaybetmedin can yoldaşını
yaralı serçem gel küsme bahtına
ey kara çayımın buğulu kiri
kıvrıla kıvrıla nere gidersin
ötelerden eğer sorarsa biri
bırakmadılar da gelmedi dersin
kara çayımın ey buğulu kiri
mahpus ranzam soğuk yüzüne senin
sahte gülüşleri tercih ederim
meftunu olmuşum demir kefenin
sende yaşar ,sende ölür giderim
mahpus ranzam soğuk yüzüne senin
gece yine kustu bütün kinini
her saniye can çek ,kıvran , sabah et
efendi,demirbaş kabul et beni
mevcut listesinin başına kaydet
gece yine kustu bütün kinini
Derde sevdalıyım derde vurgunum
Bu sevda düşürür eline cana
hep sürüklenmeden inan yorgunum
niye kattın gittin seline cana
perişan dağınık ve de bozgunum
ne çare düşmüşüm diline cana
Eyyub um Yusuf um hadi Mecnun um
Amma dayanamam yeline cana
yanmış vurulmuşum , meftun olmuşum
saçlarının bir tek teline cana
yüklenme bu denli kurban olayım
yetmez mi savurdun külüne cana
derde sevdalıyım derde vurgunum
yerine varmamış dileklerimi
götürün melekler n olur götürün
soldurmayın açmış çiçeklerimi
Mevla dan dertlere derman getirin
Yerine varmamış dileklerimi
bütün umutların bittiği yerde
hayret ölülerde volta atarmış
inanmazsan civan yarıver de
gönül mezarımda kimler yatarmış
göster can alıcı o melek nerde
doğduğum yerlerde vurgun mu oldu
sular mı yürüdü memleketime
soldu,gün görmemiş menekşe soldu
kaç hançer saplandı safiyetime
doğduğum yerlerde vurgun mu oldu
arasıra kuşum uç üzerimden
vefasızım amma belki özlerim
bir de sen oklama ta can yerimden
gel,bugünde taşma ırmak gözlerim
kuşum arasıra uç üzerimden
göç eden kuşların gözleri kara
dayan gülüm dayan bahar gelecek
muhabbet ne büyük kapanmaz yara
ölecek yaralı serçe ölecek
dönecek mi söyle kuşlar bahara
bir güzel düş gibi bir hayal gibi
sen de git can kuşum, de var sen de git
dost mezarı içim bulunmaz dibi
düşersem aklına el aç niyaz et
belki bir su yürür içim çöl gibi
Mustafa İSLAMOĞLU
Göçmen Kuşlar 1 – Mustafa İSLAMOĞLU – indir | Alternatif
hançerlenmiş çatal yürek iki baş
başbaşa vermişler konuşmuyorlar
yetimce gözlerden savruluyor yaş
yağıyor dışarda içli içli kar
çatal yürek hançerlenmiş bir çift baş
bir kuş kör kafeste babasız kalır
kavrulur bir serçe anasızlıktan
ah gülmeyen gözler yollarda kalır
dökülür yaşları vefasızlıktan
bir kuş kör kafeste babasız kalır
yataklar küf gibi zindan kokuyor
küsmeler küsmeler ve barışmalar
bir dost yüreğimde sevgi dokuyor
ayrılık gözyaşı son sarışmalar
yataklar küf gibi zindan kokuyor
herkesle gülünür fakat çilelim
ağlanmaz herkesle unutma bunu
dostluk yemininin üstünde elim
bölme mi bölmez mi hasret uykunu,
ve gülmek ki tokat tokat çilelim
kadehler dolusu baldıran zehri
gördün,göz kırpmadan nasıl içilir
bilirsin haldaşım bu zalim şehri
burda dirilere kefen biçilir
korkusuz içilir baldıran zehri
bak körpe ceylanlar nasıl vurulur
zalim avcı gezer bizim bağlarda
ceylanları vuran eller de kurur
bir parça kırmızı kir kalır karda
yavru ceylanlar bak nasıl vurulur
hangi dost dikmişti şu tomurcuğu
bağrının içinde göğerip duran
ey kara günlerin dertli çocuğu
senin nabzın mıdır ranzamda vuran
söyle kim dikmişti şu tomurcuğu
ne açmaz gül imiş ah şu bahtımız
ağarsa mı ola kıpkırmızı tan
yad elde kuruldu payitahtımız
hüzün sarayında bir garip sultan
ne açmaz gül imiş ah şu bahtımız
artık güneşler de kara doğuyor
geçmiyor umudu vuran zamanlar
hayat yıldırıyor hayat boğuyor
bilmem kimin için çalıyor sazlar
güneşler de artık kara doğuyor
bu yağmur bu yağmur niçin yağar ki
görmez mi bir çift göz suluyor yeri
vurulanlara su sunma be saki
kavrulsun garibin yansın yüreği
bu yağmur bu yağmur niçin yağar ki
her seher uzaktan bir horoz sesi
ne çılgın yalıyor parmaklıkları
esiyor Yusuf un kutlu nefesi
yıkıyor Züleyha kara duvarı
ıraklardan yanık bir horoz sesi
gel yaralı serçem küsme bahtına
vurma kayalara allı başını
anka kuşu olsan geçmem tahtına
bir sen kaybetmedin can yoldaşını
yaralı serçem gel küsme bahtına
ey kara çayımın buğulu kiri
kıvrıla kıvrıla nere gidersin
ötelerden eğer sorarsa biri
bırakmadılar da gelmedi dersin
kara çayımın ey buğulu kiri
mahpus ranzam soğuk yüzüne senin
sahte gülüşleri tercih ederim
meftunu olmuşum demir kefenin
sende yaşar ,sende ölür giderim
mahpus ranzam soğuk yüzüne senin
gece yine kustu bütün kinini
her saniye can çek ,kıvran , sabah et
efendi,demirbaş kabul et beni
mevcut listesinin başına kaydet
gece yine kustu bütün kinini
Derde sevdalıyım derde vurgunum
Bu sevda düşürür eline cana
hep sürüklenmeden inan yorgunum
niye kattın gittin seline cana
perişan dağınık ve de bozgunum
ne çare düşmüşüm diline cana
Eyyub um Yusuf um hadi Mecnun um
Amma dayanamam yeline cana
yanmış vurulmuşum , meftun olmuşum
saçlarının bir tek teline cana
yüklenme bu denli kurban olayım
yetmez mi savurdun külüne cana
derde sevdalıyım derde vurgunum
yerine varmamış dileklerimi
götürün melekler n olur götürün
soldurmayın açmış çiçeklerimi
Mevla dan dertlere derman getirin
Yerine varmamış dileklerimi
bütün umutların bittiği yerde
hayret ölülerde volta atarmış
inanmazsan civan yarıver de
gönül mezarımda kimler yatarmış
göster can alıcı o melek nerde
doğduğum yerlerde vurgun mu oldu
sular mı yürüdü memleketime
soldu,gün görmemiş menekşe soldu
kaç hançer saplandı safiyetime
doğduğum yerlerde vurgun mu oldu
arasıra kuşum uç üzerimden
vefasızım amma belki özlerim
bir de sen oklama ta can yerimden
gel,bugünde taşma ırmak gözlerim
kuşum arasıra uç üzerimden
göç eden kuşların gözleri kara
dayan gülüm dayan bahar gelecek
muhabbet ne büyük kapanmaz yara
ölecek yaralı serçe ölecek
dönecek mi söyle kuşlar bahara
bir güzel düş gibi bir hayal gibi
sen de git can kuşum, de var sen de git
dost mezarı içim bulunmaz dibi
düşersem aklına el aç niyaz et
belki bir su yürür içim çöl gibi
Mustafa İSLAMOĞLU
Göçmen Kuşlar 1 – Mustafa İSLAMOĞLU – indir | Alternatif