MustafaCİLASUN
Özel Üye
Diyor ki Sayın Cilasun Ağabey;
”Yazmaktan maksadım şimdiye kadar gönül hücremde hapsolan duygularımın
dostlarla paylaşım esasına dayanmaktadır.”
Eğer
beyan bir anahtarsa
O anahtarla açılan ışıktan görülen dünyanın adı gönüldür
Her kelamın kıymeti onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir
bu bir hakikattir
Bence dil ve dudaktan ifade edilen şeyler sadece gönül beyanının bir gölgesinden ibarettir
Ne var ki hak kelamının
Bir izdüşümü sayılan gönül dilini de ancak ona açık duranlar anlar
Mantık
muhakeme
üslup
meani
mecaz
teşbih
istiare gibi esaslar söze derinlik katar
Her biri ayrı süsleme sanatı sayılan hüsn-ü ta’lil türünden unsurların bedii bir derinliğe katkısıdır
Aksine
vicdan mekanızmasına
Mal edilmemiş
gönül diliyle seslendirilmemiş ve hal şivasiyle
Renklendirilmemiş bütün söz ve beyanlar ne kadar yıldızlı olurlarsa olsunlar
Yinede ruhlar üzerinde mütemadi tesir icra edemezler
insanın iç dünyası her zaman açık bulunmalıdır
Çünkü her vakit mamur mabetler gibi
Pırıl pırıl
arş-ı rahmete açık ve hep O’nunla münasebet içinde bulunmalı
Zira gönül gözleri kapalı
ruhu
bedeni ve cismani ihtirasların baskısı altında bir şey edeceği yoktur
Hayatlarını her faslında O’nu görüyor gibi davranan
O’nun tarafından görülüyor olduğuna inanır
Kendi özünden habersiz
Mahiyetindeki derinliklere karşı bigae
hak’la münasebetlerinde
Gerilerin gerisinde birisi oturup kalkıp bülbüller gibi şakısa
dil döküp çevresine
Destanvari şeyler sunsa da kat’iyen hiçbir gönüle giremez
hiç kimse üzerinde müessir olamaz
Bugüne kadar ruh ve gönülden
Yükselmeyen ve insan ledünniyatına ulaşamayan kuru bilgiler
Veya söz ebelikleri
heva ve hevesleri şahlandıran dil ve akıl oyunlarıyla birşeyler
Yaptıklarını sananlar kendilerini avutmuş
başkalarınıda aldatmışlardır
sinede ses ve soluk olamamışlardır
Mustafa CİLASUN
”Yazmaktan maksadım şimdiye kadar gönül hücremde hapsolan duygularımın
dostlarla paylaşım esasına dayanmaktadır.”
Eğer
O anahtarla açılan ışıktan görülen dünyanın adı gönüldür
Her kelamın kıymeti onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir
Bence dil ve dudaktan ifade edilen şeyler sadece gönül beyanının bir gölgesinden ibarettir
Ne var ki hak kelamının
Bir izdüşümü sayılan gönül dilini de ancak ona açık duranlar anlar
Mantık
Her biri ayrı süsleme sanatı sayılan hüsn-ü ta’lil türünden unsurların bedii bir derinliğe katkısıdır
Aksine
Mal edilmemiş
Renklendirilmemiş bütün söz ve beyanlar ne kadar yıldızlı olurlarsa olsunlar
Yinede ruhlar üzerinde mütemadi tesir icra edemezler
Çünkü her vakit mamur mabetler gibi
Pırıl pırıl
Zira gönül gözleri kapalı
Hayatlarını her faslında O’nu görüyor gibi davranan
Kendi özünden habersiz
Mahiyetindeki derinliklere karşı bigae
Gerilerin gerisinde birisi oturup kalkıp bülbüller gibi şakısa
Destanvari şeyler sunsa da kat’iyen hiçbir gönüle giremez
Bugüne kadar ruh ve gönülden
Yükselmeyen ve insan ledünniyatına ulaşamayan kuru bilgiler
Veya söz ebelikleri
Yaptıklarını sananlar kendilerini avutmuş
Mustafa CİLASUN