MustafaCİLASUN
Özel Üye
Çok
Sıkıldım yine
Dolaşmak istiyorum
Kendi derlerimin serinliğinde
Yutkunmalarımın
Sensizliğinde, yumruklaşan
Parmaklarımın
dinmeyen hazin çilesiyle
Sana sevgimi
Anlatamamanın hicranıyla
Sendeki duyarsız
kalan zarif yüreğine
Kimseye
Bir şey söyleyememenin
Üzüntüsüyle,
dalgaların efkârından
Yükselen
Nağmeyle, halimin hazanlaşan
Sakinliğinde,
çok uzaklarda ki ümidimle
Söz vermiştik,
Her ne olursa da asla
Bizi vazgeçiremez
kimse demiştik
Biz
Birbirimizin
Adeta ruh ikiziydik
Düşüncelerimizi
Tuval üzerine resmederken,
Renklerin
izlerinden giderken,
Kalbin
Sahibini bilirken,
Nasip olmasına
bu kadar yakınken
Birden
Fırçandan akseden
Resimlerde kara bulutların
Gün
Batımının, hazanın,
Hüznün
çizgileri ağır basıyordu
Yemyeşil baharı
Güze çeviriyor, umutları
Dalgaların
hırçınlığına emanet ediyor
Zarifçe
Yağan yağmuru
Afete dönüştürüyordun.
Bu zaman
Diliminde sessizliğimi koruyor
Ve seni
anlamaya çalışıyordum
Fevkalade
Naif hislerinizin
Duyarlılığını bildiğim için,
Yüreğine inmek,
Seni o kapkaranlık vehimlerden
Bir hışımla
Çekip umudun vadisinde çay
İkram etmeyi
o kadar çok diliyordum ki
Ama sen
Sadece hazin bir nazarla
Gözlerimden
her zaman ışık saçan,
Yüreğimi bağlayan
Nazarlarını saklıyordun,
Bir türlü
efkârını anlatamıyordun,
Darağacına
Mahkûm edilen
Suçsuz bir
yareni resmediyordun
Kime
Neye kızacağımı,
Halini nasıl anlayacağımın
İpuçlarını
bir türlü vermiyordun
Kaderine
Teslim olmuş bir
Mürebbinin sakinliğinde,
Gözyaşlarının
refakatiyle seyrediyordun
Dünyayı
Karşıma almayı göze
Almamanın
bahanesi olur mu
Nefeslerin
Hükmünden
arî olunur mu
Ömrün
kalanıyla
hayat solunur mu
Hiç hak aşkına
Aşka pranga vurulur mu
Anlat
Ne olur susma,
Suskunluğunu
yüreğine kusama
Kalbini
Şeksiz şüphesiz bir anla
İtminanlık içinde
ruhuna uzansana,
Bir nefsin
sahibi olarak
Mizan senin uğrunda
Ne derler,
Vehimler, icbar edenler
Reddiye çekenler
olmayacaklar yanında
Mustafa CİLASUN