GüNÜL huzuru....

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
1362347123_18043_103752676315394_100000419855512_95930_3869801_n.jpg

Hacegan Yolu’nun esaslarından birisi de huzur halini muhafaza etmektir. Huzur deyince hepimizin zihninde çağrışım yapan bir anlayış vardır. Endişesiz, sıkıntısız konforlu bir hayat… Öyle bir hayat ki, her istediğimizin gerçekleştiği, kimseyle bir kavgamızın gürültümüzün olmadığı, herkesin bizi sevdiği, bizim de herkesi sevdiğimiz bir âlem. Hoş bir geçimimiz varsa eğer ve rahatsak, kafamız dinç, gönlümüz neşeli ise işte huzur budur bizim için.

Bu dünyevî ve fâni bir huzurdur. Elbette ki insanın şu dünyada selim bir kalple, sâlim bir akılla yaşayabilmesi için böylesi bir huzura ihtiyacı vardır. Ama bu huzur dünyaya aittir ve her arızî olan şey gibi gelip geçicidir.

Tasavvufta sûfilerin kastettiği huzur ise bizim anladığımız huzurdan çok daha farklıdır. O huzur bize özellikle ebedî âlemde lazımdır.. Dünyadaki yaşantın nasıl olursa olsun, çileli, meşakkatli, zahmetli… Öyle bir hayat takdir etse ki Rabbin sana, tanıdığın herkes seni bu dünyada düşman bilse, kimse seni sevmese, itilen kakılan birisi olsan, seni her gün iğnenin deliğinden geçirseler, şişlere sokup ateşlere gösterseler, böylesi bir zahmet ve zorluk içerisinde olsan ve eğer tüm bunlara rağmen sen Allah ile berabersen, gönülden Rabbine gücenmiyorsan, yani: “Bana niye böyle yapıyorsun, bu âlemde bir ben miyim, neden bunca eza ve cefayı, imtihanı, sıkıntıyı, çileyi bana reva görüyorsun, başka kulun yok mu?” diye serzenişte bulunmuyorsan ‘eyvallah’ deyip haline rıza gösteriyorsan işte gerçek huzur budur.
Hoştur bana senden gelen
Ya gonca gül, yahut diken
Ya hıl'atu, yahut kefen
Lütfun da hoş, kahrın da


“Sen benim için neyi dilemişsen ya Rabbi, kahrın da hoş, lütfun da hoş! Neden hoş? Çünkü Sen hoşsun da ondan... Senden gelen her şey de hoş. Değil mi ki dünyada bana yaptığın bu cilveler, çileler, mekirler bir gün bitecek, değil mi ki hepsi sona erecek, öyleyse ey Rabbim Senin çilende de hayır var. Mekrinde de hayır var, cilven de imtihanında da hikmetler var. Burada bana ne kadar mekir yaparsan yap, ben Seni terk etmeyeceğim. Ne kadar çile verirsen ver, Seni zikirden vazgeçmeyeceğim. Seni arzulamaktan, Seni istemekten geri durmayacağım.” diye niyazda bulunuyorsa gönlün, işte huzur budur. Huzurun muhafazasından kasıt da bu hali, bu kemali her dem koruyabilmektir. Hayatın her halinde bu tavrı sergileyebilmektir.

Oysa huzuru nasıl tanımlamıştık biz başta. “Aşırı rahatlık, aşırı özgürlük” diye…

Hâce Hazretleri (Kuddise sırruh) buyurur: “Eğer dünyada bu kadar çok rahatsan bil ki Hak’tan uzaksın sen. Seni kendi haline bırakmış Rabbin. ‘Ne halin varsa gör’

demiş. Mevlâ ile bir işin kalmamış artık senin. Çile olacak, zahmet olacak ki pazar olsun Mevlâ ile alışveriş olsun. Eğer başına hiç bir şey gelmiyorsa, keyfin yerinde ve bir sıkıntın yoksa oturup ağla! Ağla ve istiğfar et Rabbine… ‘Ya Rabbi senden bana bir şey gelmiyor’ diye hayıflan.”

Belâ yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ona tutmaktır adı aşk
 

MURATS44

Özel Üye
Belâ yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ona tutmaktır adı aşk

İlahi aşk. İlahi huzur. Ordan glecek belalara güç yetirebilene aşkolsun. güç yetirebildiğimiz sürece, o belanın Allahtan geldiğini bilerek sabredenlere selam olsun.

Teşekkürler adminim. çok güzeldi.
 
Üst Alt