Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
kerametleri ile ve Cenab-ı Vacibü’l-Vücud Hazretlerinin müsaade ve lütufları sayesinde ve yine onların rızası uğrunda, Ümmet-i Muhammed (a.s.m) için vasıta olup yazdırılan bu Kur’an-ı Kerim’i size takdim ederken, fakir talebeniz, size ciddi bir talebe, hakiki bir kardeş, muti bir evlât ve Peygamber-i Zîşan Efendimiz hazretlerine ümmet ve Hallâk-ı Kerîm’e de kemter bir kul olabilmek dilekleri ile el ve eteklerinizden kemal-i tazim ve hürmetle öperim. Efendim hazretleri. Fakir talebeniz
Ahmed Husrev
***
(İkinci bir Sabri olan Ali Efendi’nin bir fıkrasıdır.)
Sözler öyle hâzık bir doktordur ki, gözsüzlere hidayet-i Hak ile göz ve kalbsizlere inhidam-ı kat’iyeye uğramamış ise kalb ve şuurunda çatlaklık yoksa tenvir ile düşünceye sevk ve “Nereden, nereye, necisin?” sual-i müşkilin halli ile insanlığın iktiza ettiği insaniyeti bahşediyor.
Ali
***
(Şu fıkra, ikinci bir Sabri olan Hafız Ali’nindir.)
Efendim! Yirmi Beşinci Söz, Cenab-ı Hakkın ferman-ı mübîni olan Kur’an-ı Mucizü’l-Beyan için öyle bir vuzuh-u etemmi havi bir muarrif-i hakikidir ki, bahr-i hakaikte seyr ü seyahat eden ve haricen çelikle mücella ve müstahkem ve dahilen elmas ve akikle müzeyyen ve müberhen ve menba-ı hakikisi olan Furkan-ı Hakîm gibi daima gençliğini ve resanetini, ziynet ve hüsnünü tezyid ve muhafaza eden ve hiçbir vecihle ahkâm-ı memduhasına nakisa getirmeyen bir sefine-i semaviyenin mahsulü olup, kalbleri kışırlanarak felsefenin çıkmaz çığırlarına sapan gafil ve asilere şiddetle darbe-i müdhişe ve mühlikesini çarpan o Söz, mutilere lütf-u dest-i maneviyesiyle dünyevî ve uhrevî nihayetsiz mükâfatını ihsan eden Cenab-ı Hakkın, zat-ı üstadanelerine lütuf buyurduğu ve Vehhab ism-i celilinden
Ahmed Husrev
***
(İkinci bir Sabri olan Ali Efendi’nin bir fıkrasıdır.)
Sözler öyle hâzık bir doktordur ki, gözsüzlere hidayet-i Hak ile göz ve kalbsizlere inhidam-ı kat’iyeye uğramamış ise kalb ve şuurunda çatlaklık yoksa tenvir ile düşünceye sevk ve “Nereden, nereye, necisin?” sual-i müşkilin halli ile insanlığın iktiza ettiği insaniyeti bahşediyor.
Ali
***
(Şu fıkra, ikinci bir Sabri olan Hafız Ali’nindir.)
Efendim! Yirmi Beşinci Söz, Cenab-ı Hakkın ferman-ı mübîni olan Kur’an-ı Mucizü’l-Beyan için öyle bir vuzuh-u etemmi havi bir muarrif-i hakikidir ki, bahr-i hakaikte seyr ü seyahat eden ve haricen çelikle mücella ve müstahkem ve dahilen elmas ve akikle müzeyyen ve müberhen ve menba-ı hakikisi olan Furkan-ı Hakîm gibi daima gençliğini ve resanetini, ziynet ve hüsnünü tezyid ve muhafaza eden ve hiçbir vecihle ahkâm-ı memduhasına nakisa getirmeyen bir sefine-i semaviyenin mahsulü olup, kalbleri kışırlanarak felsefenin çıkmaz çığırlarına sapan gafil ve asilere şiddetle darbe-i müdhişe ve mühlikesini çarpan o Söz, mutilere lütf-u dest-i maneviyesiyle dünyevî ve uhrevî nihayetsiz mükâfatını ihsan eden Cenab-ı Hakkın, zat-ı üstadanelerine lütuf buyurduğu ve Vehhab ism-i celilinden