TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
Hakaslar ölülerini tarlalardan uzak olan tepelere gömerler. Çukuru derin kazmazlar. Kabirin kazılma işine defin gününün sabahı başlanır. Mezarın etrafına parmaklık veya duvar konulmaz, aksi halde ölünün ruhunun her yıl haraç ödemek zorunda kalacağına ve dua ve yemek almaya çıkamayacağına inanılır. Cenaze evden gün batıya döndüğünde çıkarılırdı. XIX. yüzyılın başında Hakaslar çadırlarda yaşadıklarından bunun için çadırın duvarı yıkılırdı. XIX. yüzyılın sonunda ise kerpiç evlere geçildiğinden cenaze ayakları önde olacak şekilde evden çıkarılırdı. Cenaze evinin önünde huraylaası töreni yapılırdı. Bu törenle ölünün bir başkasının ruhunu da “özellikle çocukların” yanında götürmesine engel olunduğuna inanılırdı. Bu törende dul bir kadın siyah ineğin sütünü ağaç kaba döküp beyaz bezle örterek Huray! Huray! diyerek cesedin etrafında üç kez dolanırdı. Daha sonra ise süt, ölenin yakınlarına içirilirdi. Mezara toprak doldurulmaya başlandığında kadınlar evlerine dönerlerdi. Hakasların bazı boyları ise yalnızca kamlara uygulanmak üzere ayrı bir yöntem uygularlardı. Taysa bölgesinde yapılan bu adete göre ağaçların üzerine tastab denilen bir raf yapılır tabutun üstüne veya içine kayın ağacının kabuğuna sarılmış ceset konurdu. Buna yükseğe çıkma parhan derlerdi. Hakaslar ölülerinin arkasından yılda altı kez yemek verirlerdi ve KİREK dedikleri duaları okurlardı. Ölenlerin ardından üçüncü, yedinci, yirminci, kırkıncı günleri ile yarı yıl ve birinci yılında yemek verir, dua okurlardı. Kirek günlerinin tespitinde Hakaslar kutsal saydıkları Flaman kuşunun eşi öldüğünde eşine bu günlerde geri geldiğine inanarak tespit etmişlerdir. Bir yıl dolduğunda kirek bitiyordu. Seneyi devriyesinden bir gün önce tüm akrabalar ölenin evinde toplanır ve ölen için yemek yaparlardı. Sabah ise hepsi mezara gidip ateş yakarak mezarın çevresinde büyülü dolanma -ibirig- yaparlardı. Dul kadın veya erkek yanan sopayla mezara vurur ve bu işlemden sonra ölünün bir daha yemek istemeyeceğine inanırlardı. Kirek günlerinde evdeki dua bittiğinde kara ruhu evden kovmak gerekirdi. Aksi halde kara ruh evde olanlara mutsuzluk getirirdi. Bunun için bir at kafatası, dört at bacağı, dokuz adet kuşburnu dalı, dokuz parça kuşüzümü ağacı dalı, dokuz siyah taş, üç akdiken dalı ve orak demiri hazırlanırdı. Akşam kapıya siyah at bağlanırdı. Hazırlanan karışım yakılır ve şaman kara ruhu aramaya başlardı. Kirek’e katılanlar ateşin etrafında yavaş yavaş dönmeye başlarlardı. Ateş onları haras’dan koruyordu. Şaman kara ruhu bulduğunda ölenin sesini çıkararak yalvarmaya başlardı. Şaman kara ruhu kara ata bindirerek köyden kovarlardı.