Hakkın tarafı olmak.
Allah c.c. dilemesi ile insanların dünyaya yerleşmesi, Adem evlâtlarının bu dünyaya yerleşme başlangıcını başlatmıştır. Bu dünyada başlayan bu insanlık serüveni düşmansız değildir. Düşman nefsimiz, şeytan ve onun ins ve cin tayfalarıdır. Bu mücadele hak ve batıl mücadelesidir. Bu mücadele Bir tarafta şeytan ve tayfaları tarafından şeytani ve sinsi oyunlarla insanları şeytanın kölesi yapmaktır. Bir tarafta Allah’ın emirlerini yerine getirenlerden oluşan taraf. Hani diyorlar ya ben tarafsızım, hayır hayır ben tarafım Hakkın tarafıyım
in-şa-ALLAH. Yazımıza bu girişten sonra gelelim asıl meseleye. İnsanlar dünya yüzünde var oldukları müddetçe hep taraf olmuşlardır. Hangi taraf olduğu taraflarını belli etmişler ve tarafları için mücadele etmişlerdir. Aile içinde bu taraf meselesini yaşamış insanlar büyük krizler yaşamış yaşanmaktadır. Çünkü aile bireylerinin biri hakkı tutuyorsa diğeri batılı tutuyordu ve halâ tutuyorlar. Efendimiz zamanında Bedir, Uhud, Hendek savaşlarında olduğu gibi. Halbuki insan tebliğ ederek görevini yapmış olur, fakat kalplerin anahtarı Allah’a aittir. Biz tepliğ görevimizi ifa edeceğiz, fakat yaptığımız vazifeden zafer beklemeyeceğiz. Düşünelim, biz dinimiz olan islâma ne kadar vakıfız, öğrenme arzumuz varmı.
İslâmı kulaktan duymamı, yoksa araştırarak okuyarak isteyerekmi öğrendik. Dünyalık ufacık bir hakkımızı nasıl araştırıp soruşturup arıyorsak, ahiret için gerekli bilgileri öğrenmek araştırmak okumak zorunda veya degilmiyiz. Bu konu da biz nasıl düşünüyoruz, nasıl düşünmeliyiz, nasıl düşünmek zorundayız. Müslümana gerekli islâmi bilgileri öğrenmesi farzdır ve gereklidir. Bilinçsiz bir haldeki insan silâhsız savaşa giden bir asker gibidir. Veya uzun bir yola çıkan azıksız yolcu gibidir. Müslümanın düşmanı çoktur. Müslüman daima uyanık olmalı, hayat çizgisi Kur’an ve sünnet olmalıdır. Kişilere kör bir bağlılık içinde bulunulmamalıdır. Hakkı söyleyenlere kulak verilmeli, hakkı söylüyormuş gibi olanları ayırt edilmelidir. Her sarıklı her cübbeli alim değildir. Öyleyse tekrar edelim, desturumuz Kur’an ve sünnettir.
*
Hakkı bâtılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.
Bakara Suresi 42. Ayet
*
Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkar edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar.
Kehf Suresi 56. Ayet
*
“Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir.”
(Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17,18. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 2)
Allah’a emanet olun.
Selâm ve dua ile.
M.S.A.
Allah c.c. dilemesi ile insanların dünyaya yerleşmesi, Adem evlâtlarının bu dünyaya yerleşme başlangıcını başlatmıştır. Bu dünyada başlayan bu insanlık serüveni düşmansız değildir. Düşman nefsimiz, şeytan ve onun ins ve cin tayfalarıdır. Bu mücadele hak ve batıl mücadelesidir. Bu mücadele Bir tarafta şeytan ve tayfaları tarafından şeytani ve sinsi oyunlarla insanları şeytanın kölesi yapmaktır. Bir tarafta Allah’ın emirlerini yerine getirenlerden oluşan taraf. Hani diyorlar ya ben tarafsızım, hayır hayır ben tarafım Hakkın tarafıyım
in-şa-ALLAH. Yazımıza bu girişten sonra gelelim asıl meseleye. İnsanlar dünya yüzünde var oldukları müddetçe hep taraf olmuşlardır. Hangi taraf olduğu taraflarını belli etmişler ve tarafları için mücadele etmişlerdir. Aile içinde bu taraf meselesini yaşamış insanlar büyük krizler yaşamış yaşanmaktadır. Çünkü aile bireylerinin biri hakkı tutuyorsa diğeri batılı tutuyordu ve halâ tutuyorlar. Efendimiz zamanında Bedir, Uhud, Hendek savaşlarında olduğu gibi. Halbuki insan tebliğ ederek görevini yapmış olur, fakat kalplerin anahtarı Allah’a aittir. Biz tepliğ görevimizi ifa edeceğiz, fakat yaptığımız vazifeden zafer beklemeyeceğiz. Düşünelim, biz dinimiz olan islâma ne kadar vakıfız, öğrenme arzumuz varmı.
İslâmı kulaktan duymamı, yoksa araştırarak okuyarak isteyerekmi öğrendik. Dünyalık ufacık bir hakkımızı nasıl araştırıp soruşturup arıyorsak, ahiret için gerekli bilgileri öğrenmek araştırmak okumak zorunda veya degilmiyiz. Bu konu da biz nasıl düşünüyoruz, nasıl düşünmeliyiz, nasıl düşünmek zorundayız. Müslümana gerekli islâmi bilgileri öğrenmesi farzdır ve gereklidir. Bilinçsiz bir haldeki insan silâhsız savaşa giden bir asker gibidir. Veya uzun bir yola çıkan azıksız yolcu gibidir. Müslümanın düşmanı çoktur. Müslüman daima uyanık olmalı, hayat çizgisi Kur’an ve sünnet olmalıdır. Kişilere kör bir bağlılık içinde bulunulmamalıdır. Hakkı söyleyenlere kulak verilmeli, hakkı söylüyormuş gibi olanları ayırt edilmelidir. Her sarıklı her cübbeli alim değildir. Öyleyse tekrar edelim, desturumuz Kur’an ve sünnettir.
*
Hakkı bâtılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.
Bakara Suresi 42. Ayet
*
Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkar edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar.
Kehf Suresi 56. Ayet
*
“Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir.”
(Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17,18. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 2)
Allah’a emanet olun.
Selâm ve dua ile.
M.S.A.