Hazan mevsimi biteli epey oldu...
O ebedi dirinin öldüğünü kim söyledi? O ümit güneşinin öldüğünü kim söyledi. O güneşin düşmanı damın üstüne geldi de iki gözünü yumdu güneş öldü dedi. Hz.Mevlana Hazan mevsimi biteli epey oldu şehirde. Şimdi kışın hüznünü yaşıyor cümle alem. Hazanın sararıp dökülmüş sokaklarda ağırlanan sersefil yaprakları bile kalmadı. Hepsini son rüzgarlar savurdu yağmurlar toprağa kardı. Şimdi toprağı örten yağan kardı. Kar yağıyor yağdıkca örtüyor şehri toprağı çalıları kusurları günahları. Kar yağdıkca şehir beyazlıyor bütün renksizliğinden soyunuyor beyazı giyiniyor. İnsan ne zaman soyunur renklerinden ne zaman giyinir beyazları. Ne zaman insanın üzerini de örter kar toprak misali.. Sonbaharı geçtim kısa geldi ömrüm. Sararıp dökülen yaprakların toprağa karılması gibi benim de ölüme terkettiğim geçmiş günlerim toprağın bağrında. Son günleri de bohçalayıp geçmişe teslim ettiğimde artık günlerini tüketmiş sararıp solmuş ruhumun da terkettiği bedenim toprağa karılacak. Ben de geçmiş olacağım. Dili geçmiş zaman kipiyle anılacak adım. Annemizdi diye söze başlayacak çocuklarım eşim de beni yad ederken dili geçmiş zaman kipini kullanacak arkadaşlarım dostlarım ve dahi düşmanlarım…Benden haber veren sararmış fotoğraflarım bir süre misafir olacak ellerde. Bakıp bakıp ya gülümseyecekler ya da yanık bir keşke çıkacak dudaklardan.Keşke diyecekler keşke burada olsaydı…Heyhat keşkelerin ne yaşayana ne de ölene bir faydası olmayacak. Ne zaman duracak ne değeri gelecek. Giden de geri gelmeyecek…Ne bugün ne de yarın.Hayat kendi ırmağında akışına devam edecek küçükler büyüyecek ve keşkelerle anılan ölü çoktan unutulmuş olacak . Fotoğrafları da bir sure sonra fazlalık olup atılacak unutuluşun en kör kuyusuna.İnsan toprakta erirken hatıraları da unutuluşun toprağında erimeye bırakılmış olacak. Bir sure sonra hatırlayan bile kalmayacak beni. Bunca çabalıyorum hatırda kalmak için niye. Niçin fotoğraf çektirip duruyorum? Niye mektuplar yazıp duruyorum? Gönlümden akıp duran metinleri kelimelere bürüyüp yazıyorum niçin? Hatırlanmayacaksam unutuluşun kör kuyusuna atılacaksam hatıralarda niye bunca çaba? Niye…? Unutulmak istemiyorum.Yok olup gitmek istemiyorum. Kendisi de unutulmaya mahkum olan insan hatırlayabilir mi beni? Kendisi de toprağa karılmaya nişanlı olan insan kurtarabilir mi beni unutulmaktan? Hayır hayır…Biliyorum benim gibi fenaya müptela yani her anını feleğin çarklarına kaptıran ebede müştak yani feleğin çarklarında kaybettiklerini bulmaya bulup sonsuzluğa ulamaya muhtaç bir insan ya da insanlar yapamazlar bunu. Hatırda tutamazlar beni isteseler de. Hatırda tutacak kimdir beni? Hatırlayacak. Unutmayacak. Kim beni ebedi ihya edecek? Eriyip dağılmış olan beni kim toplayacak zerre zerre? Düşündükce berraklaşıyor zihnim. Geliyor cevaplarım. Hayatı bana veren bu dünyada beni nazlı bir misafir gibi ağırlayan sonra bu dünya uykusundan ölümümle uyandıracak olan beni…Yokluktan alıp beni varlığa taşıyan…Seven beni sevdiren kimse ancak O hatırlayacak beni. Yokluktan çıkardığı gibi yoklukta bırakmayacak beni. Hatırda tutacak herkesin unuttuğu yerde hatırlayacak beni.Inna lillahi ve inna ileyhi raciun…
yazan:Semine Demirci
O ebedi dirinin öldüğünü kim söyledi? O ümit güneşinin öldüğünü kim söyledi. O güneşin düşmanı damın üstüne geldi de iki gözünü yumdu güneş öldü dedi. Hz.Mevlana Hazan mevsimi biteli epey oldu şehirde. Şimdi kışın hüznünü yaşıyor cümle alem. Hazanın sararıp dökülmüş sokaklarda ağırlanan sersefil yaprakları bile kalmadı. Hepsini son rüzgarlar savurdu yağmurlar toprağa kardı. Şimdi toprağı örten yağan kardı. Kar yağıyor yağdıkca örtüyor şehri toprağı çalıları kusurları günahları. Kar yağdıkca şehir beyazlıyor bütün renksizliğinden soyunuyor beyazı giyiniyor. İnsan ne zaman soyunur renklerinden ne zaman giyinir beyazları. Ne zaman insanın üzerini de örter kar toprak misali.. Sonbaharı geçtim kısa geldi ömrüm. Sararıp dökülen yaprakların toprağa karılması gibi benim de ölüme terkettiğim geçmiş günlerim toprağın bağrında. Son günleri de bohçalayıp geçmişe teslim ettiğimde artık günlerini tüketmiş sararıp solmuş ruhumun da terkettiği bedenim toprağa karılacak. Ben de geçmiş olacağım. Dili geçmiş zaman kipiyle anılacak adım. Annemizdi diye söze başlayacak çocuklarım eşim de beni yad ederken dili geçmiş zaman kipini kullanacak arkadaşlarım dostlarım ve dahi düşmanlarım…Benden haber veren sararmış fotoğraflarım bir süre misafir olacak ellerde. Bakıp bakıp ya gülümseyecekler ya da yanık bir keşke çıkacak dudaklardan.Keşke diyecekler keşke burada olsaydı…Heyhat keşkelerin ne yaşayana ne de ölene bir faydası olmayacak. Ne zaman duracak ne değeri gelecek. Giden de geri gelmeyecek…Ne bugün ne de yarın.Hayat kendi ırmağında akışına devam edecek küçükler büyüyecek ve keşkelerle anılan ölü çoktan unutulmuş olacak . Fotoğrafları da bir sure sonra fazlalık olup atılacak unutuluşun en kör kuyusuna.İnsan toprakta erirken hatıraları da unutuluşun toprağında erimeye bırakılmış olacak. Bir sure sonra hatırlayan bile kalmayacak beni. Bunca çabalıyorum hatırda kalmak için niye. Niçin fotoğraf çektirip duruyorum? Niye mektuplar yazıp duruyorum? Gönlümden akıp duran metinleri kelimelere bürüyüp yazıyorum niçin? Hatırlanmayacaksam unutuluşun kör kuyusuna atılacaksam hatıralarda niye bunca çaba? Niye…? Unutulmak istemiyorum.Yok olup gitmek istemiyorum. Kendisi de unutulmaya mahkum olan insan hatırlayabilir mi beni? Kendisi de toprağa karılmaya nişanlı olan insan kurtarabilir mi beni unutulmaktan? Hayır hayır…Biliyorum benim gibi fenaya müptela yani her anını feleğin çarklarına kaptıran ebede müştak yani feleğin çarklarında kaybettiklerini bulmaya bulup sonsuzluğa ulamaya muhtaç bir insan ya da insanlar yapamazlar bunu. Hatırda tutamazlar beni isteseler de. Hatırda tutacak kimdir beni? Hatırlayacak. Unutmayacak. Kim beni ebedi ihya edecek? Eriyip dağılmış olan beni kim toplayacak zerre zerre? Düşündükce berraklaşıyor zihnim. Geliyor cevaplarım. Hayatı bana veren bu dünyada beni nazlı bir misafir gibi ağırlayan sonra bu dünya uykusundan ölümümle uyandıracak olan beni…Yokluktan alıp beni varlığa taşıyan…Seven beni sevdiren kimse ancak O hatırlayacak beni. Yokluktan çıkardığı gibi yoklukta bırakmayacak beni. Hatırda tutacak herkesin unuttuğu yerde hatırlayacak beni.Inna lillahi ve inna ileyhi raciun…
yazan:Semine Demirci