ceylannur
Yeni Üyemiz
Önce gözlerimiz alıştı, sonra ruhlarımız… Yapılan her hataya üzülmemiz gerekirken, gülüp geçer olduk. Unuttuk ALLAH -celle celâlühû- ve Rasûlü’nü… Her şey, bu dünyadan ibaret sandık. Haz vardı, fazlası vardı; ama gönül yoktu, ruh yoktu. Hele insanın küçük kıyameti olan ölüm hiç yoktu hayatımızda. Binmiştik bir alâmete, gidiyorduk kıyamete…
Öyle bozulmuştuk ki, nereyi tutsak dökülüyordu. Düzeltmeye nereden başlayacağımızı şaşırdık. Cevabı belliydi; önce kendimizi, sonra çevremizi ve halkalar şeklinde yayılarak bütün dünyayı…
Ama biz daha “elif”i bilmeden daldık insanların içine; sonu mâlûm, boğulduk… Bu sefer bir ümitsizlik dalgası kapladı içimizi, ağladık, ağladık… Duyan olmadı sesimizi… Anladık ki, bizi tek işiten, Rabbimiz’miş.
Dost O’ymuş, yâr O’ymuş, gerisi hep boşmuş. İnsan, elden boşuna destek beklermiş. Herkesin derdi kendine yetermiş. Kimsenin kimseye ayıracağı zamanı yokmuş. Takılmışız kendimize, etrafı görmemecesine, kuyudan çıkmaya çalıştıkça batmışız…
Hani nerede “tebliğ” ve “hizmet aşkı”? Öğrendiklerimiz lâfta mı kaldı? Ne olacaktı herkesi delirten sudan biraz da biz içelim, âlemin tek akıllısı biz miydik? Yoksa deliler içinde aslında akıllı olan biz, deli mi görünüyorduk? Yum gözünü, kapa ağzını, salla başını, al maaşını… Bu muydu yaşamak? Bazıları dayanamadı, bunalımlara girdi; bir kenara çekildi. Bazıları sustu, hiçbir şey söylemedi; bazıları da kendilerine deli damgası vurulmasına rağmen hâlâ gerçekleri söylüyorlar.
İşte asıl cesur olan onlar… Kıymetleri sonradan anlaşılacak olanlar… Onlar da olmasa kime tutunacağız; kim yol gösterecek bize?
Ne zaman güzel bir insan gitse, bil ki kıyamet yaklaşıyor. Ama şimdi “Dünya iyilerin yeri değil!” diyerek bir köşeye çekilme zamanı değil. Elimiz, dilimiz, kalemimiz, malımız ve canımızla içimizde ve dışımızda savaşma vakti… Her şeye rağmen hizmete devam… Derviş olmak istiyorsan çileye mecbursun. Eğer anlayabiliyorsan, her çekilen dert, seni, O’na daha da yaklaştırıyor. Gören göz ol, bakan değil. Eşyayı dinle, bütün varlıklara O’ndan ötürü hürmet et. O zaman bulacaksın şu herkesin aradığı huzuru…
Bu yolun başı incinmemek, sonu incinmemek!.. Bunu öğrendiysen, gayri gam çekme…
Kolay değil, ama mecbursun gayret etmeye, karınca gibi yolunda ölmeye…
Helâl olsun bunu yapabilenlere!
Selâm olsun, gönlü güzel olanlara ve içinde kin tutmayanlara!..
Helâl olsun!.
Betül Yavuz