harekat
Özel Üye
Herkes Vitrin Evliliklerin Peşinde !
Kadınların da erkeklerin de evlilik kriterleri bir nesil öncesine göre çoktan değişti. Herkes vitrinde iyi duran evliliklerin peşinde.
Güzellik ve kariyer yükselme gösterirken iyi aile mensubu olma, görgü, edep gibi özellikler arka sıralara düştü. Fakat gelin görün ki vitrin için yapılan evliliklerin hiç de sağlıklı olmadığını gittikçe artan boşanma oranları ortaya koyuyor.
Vitrini hoş çekmecesi boş evlilikler bitmeye mahkûm oluyor
Artık kadınların da erkeklerin de evlilik kriterleri değişti. Eskiden önem ifade eden kanaatkârlık, efendilik, aile görgüsü ve fedakârlık gibi kavramlar çoktan demode oldu. Güzellik, yakışıklılık, zenginlik, havalı olma ise günümüz evliliklerinin olmazsa olmazı haline geldi. 'Vitrin evlilikleri' aldı başını gidiyor, fakat gelin görün ki vitrinde gayet güzel duran çiftler aynı evin içinde o ihtişamı sürdüremiyor. Bu yüzden de boşanma oranları her geçen gün artıyor. Tabiri caizse kimse kimseye katlanmıyor, her zaman 'daha iyisini bulurum' fikri bir baloncuk şeklinde insanların zihninde varlığını sürdürüyor.
Kadınlar ve erkekler için evlilikte iki önemli mevzu var: Biri güzellik, yakışıklılık ikincisi de itibarlı bir iş. 'Evine helalinden ekmek getirsin' dönemi kapandı. Filmlerin etkisinde kaldığımızdan mıdır nedir, herkes, en havalı mesleğin ve en havalı eşin peşinde. Psikolog Mehtap Kayaoğlu, kadınların evde babalarını, amcalarını görmeyip sanki erkeklerin altyapısı birden değişmiş gibi filmlerden fırlamış bir erkek beklemelerinin hüsrana sebep olduğunu belirtiyor. Kayaoğlu'na göre günümüz kadının eş adaylarından bekledikleri şunlar: Filmlerdeki gibi gibi romantik olacak, yemek, ütü, temizlik gibi şeyleri eşinden beklemeyecek, kayınvalidesiyle kendisini muhatap etmeyecek, karizma işlerle uğraşıp havalı görünecek, maddi olarak iyi imkanlar sağlayacak ama aynı zamanda evine de vakit ayıracak, tatillerde kendisini beş yıldızlı otellere götürecek... Yani kadınlar romantik komedi filmlerinin başaktörü Hugh Grant gibi adamların peşinde. Ancak gelin görün ki filmlerde dahi tek kadına yar olmayan, evliliğini sürdürmeyi başaramayan bu tip adamların gerçek hayatta başarılı bir evlilik sürdürmesi imkânsız gibi görünüyor.
Ruhlar âleminde yaşamıyoruz, güzellik önemli!
Kadınlar seçimlerini böyle boş 'roman-tizm'lerle yaparken erkeklerde durum farklı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira günümüz erkeğinin de kriterleri bir önceki nesle göre oldukça değişmiş durumda. Eskiden 'insan evladı olsun, güzellik çirkinlik önemli değil' diyen adamların yerini bugün Recep İvedik tarzında 'ruhlar âleminde yaşamıyoruz, ruh güzelliği yetmez' diyen adamlar almış durumda. Kayaoğlu, eskinin prim yapan hanımefendi, şefkatli kadınları yerine artık dış görüntüsü mankenler kadar güzel, her daim süslenmekten taviz vermeyen, hareketli kadınların tercih edildiğini söylüyor. Tabii kadının çalışması da olmazsa olmaz bir durum. Birçok erkek, evleneceği kadının çalışacağı meslek grubunu da zihninde belirliyor. Burada da mesleğin garantili olması ve getirdiği gelir ön plana çıkıyor. Eskiden beri öğretmen bir kadınla evlenmek bir erkek için avantaj olarak görünüyordu. Fakat artık öğretmen olmasının yanında KPSS kazanmış olması da aranıyor, bizden söylemesi!
Beklenen mutluluk gelmez oldu!
İnsanların evlilik kriterleri değişiyor, ama belli ki yeni kriterler her zaman beklenen mutluluğu da getirmiyor. Kayaoğlu'na göre insanlar ele güne karşı vitrin evliliklerini tercih ettikleri için işe yanılgıyla başlıyor. Manken gibi bir kızla evlenen adam evin içine girince ondan yemek, ütü bekliyor, evi çekip çevirmesini, çocuklarına iyi bir anne olmasını talep ediyor. Fakat başta tercih edilen bunları yapabilecek karakterde biri olmadığı için erkek beklediğiyle kalıyor. Eski manken Arzu Yanardağ'ın eski eşinden boşandıktan sonra 'Eşim benden oynadığım rollerdeki Arzu olmamı bekledi.' demesi de aslında insanların yanıldığı noktayı gösteriyor.
Kadınlar için de durum farklı değil. Romantik, havalı diye evlendikleri erkekler evin içine girince birden babaları, ağabeyleri gibi oluveriyor. Hüsrana uğrayan kadın kendisini değiştirmeye çalışan eşine karşı çıkmaya ve 'Ben buyum.' demeye başlıyor. Sonuçta kimse kimsenin kahrını çekmiyor. Psikoterapist Çağatay Öztürk on beş sene önce hayatımızda olmayan evlilik anlaşmasının gittikçe yaygınlaştığını söylüyor. O böyle güvensiz ve her an bitecek diye başlayan evliliklerin artmasının gittikçe artan boşanma oranlarında etkisi olduğunun altını çiziyor.
Kolaya kaçılmamalı eskiyi tamir etmeli
Çağatay Öztürk (Psikoterapist): Sağlıklı bireyler, sağlıklı toplumlar, sağlıklı ailelerle meydana geliyor. Anne ve babanın bir arada olmadığı ortamda yetişen çocuklarda mutlaka bir şeyler eksik kalıyor. Ama ne yazık ki gittikçe artan boşanma oranları yakında evlilik kurumunun da ortadan kalkacağını gösteriyor. Evliliklere baktığımız zaman tamamen menfaatler göz önüne alınarak yapılıyor. Eskilerin yaptığı evliliklerin uzun süreli olmasında, onlarda daha çok mantığın ön planda olmasının çok büyük etkisi var. İlişkiler artık çok çabuk tüketiliyor, eskiden kaybetme duygusu bu kadar çok gelişmemişti. Şimdi 'hemen yeni birini bulurum' anlayışı var. Oysa eskiyi tamir etmek ve onu iyileştirmek her zaman daha sağlıklı bir durum. Bütün dünyada evlilik kurumu gittikçe yıpranmaya başladı, ama insanın huzurlu olması ve mutlu olması açısından tek eşli olması önemli. Bu yüzden kolaya kaçılmamalı ve evliliklere emek verilmeli.
Evlilik işini evciliğe çevirdiler
Mehtap Kayaoğlu (Psikolog): İnsanlar evlenirken gerçekçi olmayan tercihler yapıyorlar, kendisini temsil etmeyen kriterleri baz alarak yol alıyorlar. Bugün evliliklerin çabuk bitmesi de tamamen bununla ilgili. Evlilik işini evciliğe çevirdiler. Artık "olmazsa boşanırım" anlayışı da yaygınlaştığı için kimse evliliği büyük bir olay gibi görmüyor. Bir kere evlenirken zor tercih etmeli, ilişkiye başladıktan sonra da zor terk etmeli. Tam olarak ne istediğinizi bileceksiniz ve ona göre tercih yapacaksınız, diğer durumları eğer ana şeyler uyuyorsa göz ardı edeceksiniz. Ama insanlar elâlem için seçilmiş koca ya da kadın alıyorlar. Vitrine koyabilecekleri insan alıyorlar, çevrelerine lanse ederken onların birtakım özelliklerini sıralıyorlar, çok havalı bir sunum oluyor. Ama aynı evin içine girince reklamını yaptıkları kişinin o özelliklerinin kendi hayatına hiç uygun olmadığını hissetmeye başlıyorlar. Sonra boşanıyorlar, kimse kimsenin kahrını çekmiyor.
©Rasulehasret.com
Son düzenleme: