MURATS44
Özel Üye
Hesap Günü Allah'ı Görmek
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Sahabeler Hz. Peygamber'e, “Yâ Resûlellah! Acaba kıyamet günü Allah'ı (c.c) görebilecek miyiz” diye sordular. Resûlullah (s.a.v):
“Bulutsuz bir günde, öğlen ortası güneşi görmenize bir engel var mı?” diye sordu. Sahabeler, “Hayır” dediler. Resûlullah (s.a.v) yine, “Bulutsuz bir gece, dolunay çıktığında ayı görmenize bir engel var mı?” Sahabeler yine hayır cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah'a yemin olsun ki, o gün rabbinizi görmenize bir engel olmayacaktır. Allah Teâlâ kulunu karşısına alacak ve «Sana ikramda bulunmadım mı? Seni ait olduğun topluluğun efendisi yapmadım mı? Evlendirmedim mi? Atları, develeri hizmetine vermedim mi? İnsanlara başkan yapmadım mı? Ganimet mallarının dörtte birini sana helâl etmedim mi?» diye soracaktır. Kul, «Evet» diyecektir. Allah Teâlâ, «Bana kavuşacağını hiç düşünmedin mi?» buyuracak; kul da, “Hayır” cevabını verince Allah (c.c), «Öyleyse, beni unuttuğun gibi ben de seni unutuyorum» diyecektir.
Ey miskin! Şimdi meleklerin kollarından tutup seni Allah'ın huzuruna çıkardıklarını ve Allah'ın sana şu soruları sorduğunu düşün:
Sana gençlik nimetini bahşetmedim mi? Peki onu nerede çürüttün?
Sana uzun bir hayat vermedim mi? O halde onu nerede tükettin?
Sana mal mülk vermedim mi? Onu nereden kazandın ve nerelere sarfettin?
Sana ilim vermedim mi? Peki onunla amel ettin mi?
Allah'ın (c.c) o anda sana verdiği nimetleri, O'na karşı yapmış olduğun isyan ve günahlarını sayarken nasıl bir hayâ ve utanç içinde olacağını gözünde canlandırabiliyor musun? Eğer sen bu sayılanları kabul etmek istemez ve şahit istersen, bütün organların ve azaların yapmış olduklarına (lehinde ya da aleyhinde) şahitlik edecektir.
Enes (r.a) anlatıyor: Resûlullah (s.a.v) ile birlikte oturuyorduk. Bir ara Resûlullah (s.a.v) gülümsedi ve:
“Neden güldüğümü biliyor musunuz?” diye sordu. Bizler,
“Allah ve Resûlü daha iyi bilir” dedik. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
(Hesap günü) Kulun rabbiyle arasında geçecek olan konuşmasına (yani kulun, rabbinin suallerine karşı kendini savunurken söylemiş olduklarına) gülüyorum; zira o gün kul rabbine:
«Ey Rabbim! Beni zulme ve haksızlığa karşı koruyan sen değil miydin?» Allah (c.c): «Evet» buyurur. Kul, «O halde bana benden olan bir şahit istiyorum (başkasını kabul etmem)» der. Bunun üzerine Allah (c.c):
«O halde bugün hesap sorucu olarak nefsin (azaların ve organların) yeter. Kirâmen ve Kâtibîn de şahitlerin olsun» buyurur. Sonra o kulun ağzına mühür vurulur, organlarına ve azalarına, ‘konuşun' denilir. Onlar da o kimsenin yapmış olduğu her fiili teker teker anlatırlar. Sonra kulun ağzı açılarak konuşmasına izin verilir. Kul, azalarına:
«Defolun! Uzaklaşın yanımdan! Ben dünyada sizi korurken sizin yaptığınıza bir bakın!” der.
Bütün mahlûkatın önünde azalarımızın şehadetiyle rezil rüsva olmaktan Allah'a sığınırız.
Ancak şunu da hatırlatalım ki, Allah (c.c) sorgu sual esnasında müminlerin kusurlarını örteceğini ve onları Allah'tan (c.c) başka kimsenin bilmeyeceğini müjde etmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Sahabeler Hz. Peygamber'e, “Yâ Resûlellah! Acaba kıyamet günü Allah'ı (c.c) görebilecek miyiz” diye sordular. Resûlullah (s.a.v):
“Bulutsuz bir günde, öğlen ortası güneşi görmenize bir engel var mı?” diye sordu. Sahabeler, “Hayır” dediler. Resûlullah (s.a.v) yine, “Bulutsuz bir gece, dolunay çıktığında ayı görmenize bir engel var mı?” Sahabeler yine hayır cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah'a yemin olsun ki, o gün rabbinizi görmenize bir engel olmayacaktır. Allah Teâlâ kulunu karşısına alacak ve «Sana ikramda bulunmadım mı? Seni ait olduğun topluluğun efendisi yapmadım mı? Evlendirmedim mi? Atları, develeri hizmetine vermedim mi? İnsanlara başkan yapmadım mı? Ganimet mallarının dörtte birini sana helâl etmedim mi?» diye soracaktır. Kul, «Evet» diyecektir. Allah Teâlâ, «Bana kavuşacağını hiç düşünmedin mi?» buyuracak; kul da, “Hayır” cevabını verince Allah (c.c), «Öyleyse, beni unuttuğun gibi ben de seni unutuyorum» diyecektir.
Ey miskin! Şimdi meleklerin kollarından tutup seni Allah'ın huzuruna çıkardıklarını ve Allah'ın sana şu soruları sorduğunu düşün:
Sana gençlik nimetini bahşetmedim mi? Peki onu nerede çürüttün?
Sana uzun bir hayat vermedim mi? O halde onu nerede tükettin?
Sana mal mülk vermedim mi? Onu nereden kazandın ve nerelere sarfettin?
Sana ilim vermedim mi? Peki onunla amel ettin mi?
Allah'ın (c.c) o anda sana verdiği nimetleri, O'na karşı yapmış olduğun isyan ve günahlarını sayarken nasıl bir hayâ ve utanç içinde olacağını gözünde canlandırabiliyor musun? Eğer sen bu sayılanları kabul etmek istemez ve şahit istersen, bütün organların ve azaların yapmış olduklarına (lehinde ya da aleyhinde) şahitlik edecektir.
Enes (r.a) anlatıyor: Resûlullah (s.a.v) ile birlikte oturuyorduk. Bir ara Resûlullah (s.a.v) gülümsedi ve:
“Neden güldüğümü biliyor musunuz?” diye sordu. Bizler,
“Allah ve Resûlü daha iyi bilir” dedik. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
(Hesap günü) Kulun rabbiyle arasında geçecek olan konuşmasına (yani kulun, rabbinin suallerine karşı kendini savunurken söylemiş olduklarına) gülüyorum; zira o gün kul rabbine:
«Ey Rabbim! Beni zulme ve haksızlığa karşı koruyan sen değil miydin?» Allah (c.c): «Evet» buyurur. Kul, «O halde bana benden olan bir şahit istiyorum (başkasını kabul etmem)» der. Bunun üzerine Allah (c.c):
«O halde bugün hesap sorucu olarak nefsin (azaların ve organların) yeter. Kirâmen ve Kâtibîn de şahitlerin olsun» buyurur. Sonra o kulun ağzına mühür vurulur, organlarına ve azalarına, ‘konuşun' denilir. Onlar da o kimsenin yapmış olduğu her fiili teker teker anlatırlar. Sonra kulun ağzı açılarak konuşmasına izin verilir. Kul, azalarına:
«Defolun! Uzaklaşın yanımdan! Ben dünyada sizi korurken sizin yaptığınıza bir bakın!” der.
Bütün mahlûkatın önünde azalarımızın şehadetiyle rezil rüsva olmaktan Allah'a sığınırız.
Ancak şunu da hatırlatalım ki, Allah (c.c) sorgu sual esnasında müminlerin kusurlarını örteceğini ve onları Allah'tan (c.c) başka kimsenin bilmeyeceğini müjde etmiştir.