Şahı_zaman
Aktif Üyemiz
1.H İ K M E T
Bismillah?la başlayarak hikmet söyleyip
Tâliplere inci,cevher saçtım işte.
Riyâzeti katı çekip,kanlar yutup
Ben defter-i sâni sözünü açtım işte.
Sözü didar isteyen herkes için söyleyip,
Canı cana bağlayarak damarları ekleyip,
Garip,fakir,yetimlerin gönlünü avlayıp
Gönlü bütün kimselerden geçtim işte.
Nerde görsen gönlü kırık,merhem ol sen;
Öyle mazlum yolda kalsa,hemdem ol sen;
Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen;
Ben-sen diyen kimselerden geçtim işte.
Garip,fakir,yetimleri Resûl sordu;
Hem o gece Mirâc?a çıkıp didar gördü;
Geri inip garip,yetim izleyip yürüdü;
Gariplerin izini izleyip indim işte.
Ümmet olsan,gariplere tâbi ol sen;
Âyet,hadis her kim dese,sâmi ol sen;
Rızık,nasip her ne verse,kani ol sen;
Kani olup şevk şarabını içtim işte.
Medine?ye Resûl varıp oldu garip;
Gariplikte mihnet çekip oldu habip;
Cefa çekip Yaradan?a oldu karîp
Garip olup engellerden aştım işte.
Akıllı isen,gariplerin gönlünü avla;
Mustafa gibi ülkeyi gezip yetim ara;
Dünyaya tapan soysuzlardan yüz çevir;
Yüz çevirip,deniz olup taştım işte.
Aşk kapısını Mevlâm açınca bana erdi;
Toprak kılıp ?Hazır ol!? diyip boynumu eğdi;
Yağmur gibi melâmetin oku değdi;
Tamren alıp yürek,bağrımı deştim işte.
Gönlüm katı,dilim acı,kendim zalim;
Kur?ân okuyup amel kılmaz sahte âlim;
Garip canımı harcayayım, yoktur malım;
Hak?tan korkup ateşe girmeden piştim işte.
Altmış üçe yaşım yetti,geçtim gafil;
Hak emrini muhkem tutmadım,kendim cahil;
Oruç,namaz, kazâ kılıp oldum kâhil
Kötüyü izleyip iyilerden geçtim işte.
Vah ne yazık,sevgi kadehinden içmeden,
Çoluk-çocuk,ev-barktan tam geçmeden,
Suç ve isyan düğümünü burada çözmeden
Şeytan galip,can verende şaştım işte.
İmanıma çengel vurup gamlı kıldı;
Pîr-i muğan ?Hazır ol!? diyip afyon saçtı;
Lânetli şeytan benden kaçıp korkusuz gitti;
Allah?a hamd olsun,iman nuru götürdüm işte.
Pîr-i muğan hizmetinde koşup yürüdüm;
Hizmet kılıp göz yummadan hazır durdum;
Yardım etti,Azâzil?i kovup sürdüm;
Ondan sonra kanat çırpıp uçtum işte.
Garip, fakir,yetimleri kıl sen şadman;
Parçalayıp aziz canın eyle kurban;
Yiyecek bulsan,canın ile kıl sen ihsan;
Hak?tan işitip bu sözleri dedim işte.
Garip,fakir,yetimleri her kim sorar,
Râzı olur o bendeden Perverdigâr.
Ey habersiz,sen ver sebep,kendisi korur;
Hak Mustafa öğüdünü işitip dedim işte.
Yedi yaşta Arslan Bâb?a selâm verdim;
?Hak Mustafa emanetini lutfedin? dedim;
Hem o vakit bin bir zikrini tamam ettim;
Nefsim ölüp lâ-mekâna yükseldim işte.
Hurma verip,başımı okşayıp nazar kıldı;
Bir fırsatta âhirete sefer kıldı;
?Elveda!? diyip bu âlemden göçüp gitti;
Mektebe varıp,kanayıp dolup taştım işte.
İnnâ fetehna?yı okuyup mâna sordum;
Işık saldı,kendimden geçip didar gördüm;
Selam verdim ?Üskut!? dedi,bakıp durdum;
Yaşımı saçıp,çâresiz olup durdum işte.
?Eya cahil,mâna ol!? diye söyledi, bildim;
Ondan sonra çöller gezip Hakk?ı sordum;
Nasip etti,Azâzil?i tutup yendim;
Kararlı olup, belini basıp ezdim işte.
Zikrini tamam edip döndüm divaneye;
Hak?tan başka birşey demedim bigâneye;
Mumunu izleyip çırak girdim pervaneye;
Kor ateş olup,kavrulup söndüm işte.
Adım,sanım hiç kalmadı lâ lâ oldum;
Allah yadını diye diye illâ oldum;
Halis olup,muhlis olup fenâ oldum;
Fena fii?llah makamına yükseldim işte.
Sünnet imiş,kâfir de olsa, incitme sen;
Hüda bîzardır katı yürekli gönül incitenden;
Allah şahit,öyle kula hazırdır Siccîn;
Bilginlerden duyup bu sözü söyledim işte.
Sünnetlerini muhkem tutup ümmet oldum;
Yer altına yalnız girip nurla doldum;
Hakk?a tapanlar makamına mahrem oldum,
Bâtın kılıcı ile nefsi parçaladım işte.
Nefsim beni yoldan çıkarıp bayağılattı;
İnsanlara hasretle bakıp inlettirdi;
Zikr söylemeyip şeytan ile yâr eyledi;
Hazırsın diyip nefs yarasını deldim işte.
Kul Hâce Ahmed,gaflet ile ömrüm geçti;
Vah ne hasret,gözden,dizden kuvvet gitti;
Vah ne yazık,pişmanlığın vakti yetti;
İyi amel kılmadan kervan olup göçtüm işte.
Eya dostlar,kulak verin dediğime,
Ne sebepten altmış üçte girdim yere?
Mirâç üstünde hak Mustafa ruhumu gördü,
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Hak Mustafa Cebrâil?den kıldı sual;
Bu nasıl ruh,tene girmeden buldu kemâl?
Gözü yaşlı,halka yaralı,boyu hilâl;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Cibrîl dedi:Ümmet işi size haktır;
Göğe çıkıp meleklerden dersler alır;
Yedi tabaka gök iniltisiyle iniler;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Bil,Hak önce ?Elesti birabbiküm?? dedi;
?Kalû belâ? dedi ruhum dersler aldı;
Şüphesiz bilin ,hak Mustafa ?oğul? dedi,
O sebepten altmış üçte girdim yere.
?Oğlum? diyip hak Mustafa söze başladı;
Ondan sonra bütün ruhlar selâm verdi;
Rahmet denizi dolup taş, diye haber ulaştı;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
?Rahim içinde belir? diye nida geldi;
?Zikr et!? dedi, uzuvlarım titreyiverdi;
Ruhum girdi,kemiklerim ?Allah!? dedi;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dörtyüz yıldan sonra çıkıp ümmet olacak;
Nice yıllar dolaşıp halka yol gösterecek;
Yüz on dört bin müçtehit hizmet kılacak;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dokuz ay ve dokuz gönde yere düştüm;
Dokuz saat duramadım, göğe uçtum;
Arş ve Kürsü pâyesini varıp kucakladım;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Arş üstünde namaz kılıp dizimi büktüm;
Derdimi deyip,Hakk?a bakıp yaşımı döktüm;
Sahte âşık,sahte sofu görünce söğdüm;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Candan geçmeden ?Hû Hû!? demek hep yalan;
Bu hayasızdan sual sormayın,yolda kalan;
Kendisi de gizli, sözü de gizli,Hakk?ı bulan;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Bismillah?la başlayarak hikmet söyleyip
Tâliplere inci,cevher saçtım işte.
Riyâzeti katı çekip,kanlar yutup
Ben defter-i sâni sözünü açtım işte.
Sözü didar isteyen herkes için söyleyip,
Canı cana bağlayarak damarları ekleyip,
Garip,fakir,yetimlerin gönlünü avlayıp
Gönlü bütün kimselerden geçtim işte.
Nerde görsen gönlü kırık,merhem ol sen;
Öyle mazlum yolda kalsa,hemdem ol sen;
Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen;
Ben-sen diyen kimselerden geçtim işte.
Garip,fakir,yetimleri Resûl sordu;
Hem o gece Mirâc?a çıkıp didar gördü;
Geri inip garip,yetim izleyip yürüdü;
Gariplerin izini izleyip indim işte.
Ümmet olsan,gariplere tâbi ol sen;
Âyet,hadis her kim dese,sâmi ol sen;
Rızık,nasip her ne verse,kani ol sen;
Kani olup şevk şarabını içtim işte.
Medine?ye Resûl varıp oldu garip;
Gariplikte mihnet çekip oldu habip;
Cefa çekip Yaradan?a oldu karîp
Garip olup engellerden aştım işte.
Akıllı isen,gariplerin gönlünü avla;
Mustafa gibi ülkeyi gezip yetim ara;
Dünyaya tapan soysuzlardan yüz çevir;
Yüz çevirip,deniz olup taştım işte.
Aşk kapısını Mevlâm açınca bana erdi;
Toprak kılıp ?Hazır ol!? diyip boynumu eğdi;
Yağmur gibi melâmetin oku değdi;
Tamren alıp yürek,bağrımı deştim işte.
Gönlüm katı,dilim acı,kendim zalim;
Kur?ân okuyup amel kılmaz sahte âlim;
Garip canımı harcayayım, yoktur malım;
Hak?tan korkup ateşe girmeden piştim işte.
Altmış üçe yaşım yetti,geçtim gafil;
Hak emrini muhkem tutmadım,kendim cahil;
Oruç,namaz, kazâ kılıp oldum kâhil
Kötüyü izleyip iyilerden geçtim işte.
Vah ne yazık,sevgi kadehinden içmeden,
Çoluk-çocuk,ev-barktan tam geçmeden,
Suç ve isyan düğümünü burada çözmeden
Şeytan galip,can verende şaştım işte.
İmanıma çengel vurup gamlı kıldı;
Pîr-i muğan ?Hazır ol!? diyip afyon saçtı;
Lânetli şeytan benden kaçıp korkusuz gitti;
Allah?a hamd olsun,iman nuru götürdüm işte.
Pîr-i muğan hizmetinde koşup yürüdüm;
Hizmet kılıp göz yummadan hazır durdum;
Yardım etti,Azâzil?i kovup sürdüm;
Ondan sonra kanat çırpıp uçtum işte.
Garip, fakir,yetimleri kıl sen şadman;
Parçalayıp aziz canın eyle kurban;
Yiyecek bulsan,canın ile kıl sen ihsan;
Hak?tan işitip bu sözleri dedim işte.
Garip,fakir,yetimleri her kim sorar,
Râzı olur o bendeden Perverdigâr.
Ey habersiz,sen ver sebep,kendisi korur;
Hak Mustafa öğüdünü işitip dedim işte.
Yedi yaşta Arslan Bâb?a selâm verdim;
?Hak Mustafa emanetini lutfedin? dedim;
Hem o vakit bin bir zikrini tamam ettim;
Nefsim ölüp lâ-mekâna yükseldim işte.
Hurma verip,başımı okşayıp nazar kıldı;
Bir fırsatta âhirete sefer kıldı;
?Elveda!? diyip bu âlemden göçüp gitti;
Mektebe varıp,kanayıp dolup taştım işte.
İnnâ fetehna?yı okuyup mâna sordum;
Işık saldı,kendimden geçip didar gördüm;
Selam verdim ?Üskut!? dedi,bakıp durdum;
Yaşımı saçıp,çâresiz olup durdum işte.
?Eya cahil,mâna ol!? diye söyledi, bildim;
Ondan sonra çöller gezip Hakk?ı sordum;
Nasip etti,Azâzil?i tutup yendim;
Kararlı olup, belini basıp ezdim işte.
Zikrini tamam edip döndüm divaneye;
Hak?tan başka birşey demedim bigâneye;
Mumunu izleyip çırak girdim pervaneye;
Kor ateş olup,kavrulup söndüm işte.
Adım,sanım hiç kalmadı lâ lâ oldum;
Allah yadını diye diye illâ oldum;
Halis olup,muhlis olup fenâ oldum;
Fena fii?llah makamına yükseldim işte.
Sünnet imiş,kâfir de olsa, incitme sen;
Hüda bîzardır katı yürekli gönül incitenden;
Allah şahit,öyle kula hazırdır Siccîn;
Bilginlerden duyup bu sözü söyledim işte.
Sünnetlerini muhkem tutup ümmet oldum;
Yer altına yalnız girip nurla doldum;
Hakk?a tapanlar makamına mahrem oldum,
Bâtın kılıcı ile nefsi parçaladım işte.
Nefsim beni yoldan çıkarıp bayağılattı;
İnsanlara hasretle bakıp inlettirdi;
Zikr söylemeyip şeytan ile yâr eyledi;
Hazırsın diyip nefs yarasını deldim işte.
Kul Hâce Ahmed,gaflet ile ömrüm geçti;
Vah ne hasret,gözden,dizden kuvvet gitti;
Vah ne yazık,pişmanlığın vakti yetti;
İyi amel kılmadan kervan olup göçtüm işte.
Eya dostlar,kulak verin dediğime,
Ne sebepten altmış üçte girdim yere?
Mirâç üstünde hak Mustafa ruhumu gördü,
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Hak Mustafa Cebrâil?den kıldı sual;
Bu nasıl ruh,tene girmeden buldu kemâl?
Gözü yaşlı,halka yaralı,boyu hilâl;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Cibrîl dedi:Ümmet işi size haktır;
Göğe çıkıp meleklerden dersler alır;
Yedi tabaka gök iniltisiyle iniler;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Bil,Hak önce ?Elesti birabbiküm?? dedi;
?Kalû belâ? dedi ruhum dersler aldı;
Şüphesiz bilin ,hak Mustafa ?oğul? dedi,
O sebepten altmış üçte girdim yere.
?Oğlum? diyip hak Mustafa söze başladı;
Ondan sonra bütün ruhlar selâm verdi;
Rahmet denizi dolup taş, diye haber ulaştı;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
?Rahim içinde belir? diye nida geldi;
?Zikr et!? dedi, uzuvlarım titreyiverdi;
Ruhum girdi,kemiklerim ?Allah!? dedi;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dörtyüz yıldan sonra çıkıp ümmet olacak;
Nice yıllar dolaşıp halka yol gösterecek;
Yüz on dört bin müçtehit hizmet kılacak;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dokuz ay ve dokuz gönde yere düştüm;
Dokuz saat duramadım, göğe uçtum;
Arş ve Kürsü pâyesini varıp kucakladım;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Arş üstünde namaz kılıp dizimi büktüm;
Derdimi deyip,Hakk?a bakıp yaşımı döktüm;
Sahte âşık,sahte sofu görünce söğdüm;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Candan geçmeden ?Hû Hû!? demek hep yalan;
Bu hayasızdan sual sormayın,yolda kalan;
Kendisi de gizli, sözü de gizli,Hakk?ı bulan;
O sebepten altmış üçte girdim yere.