Soru ilmin yarısıdır.
Hz.Muhammed (s.a.v.)
“Allâh”ı hakkıyla idraka çalışmadılar...
(22.Hac: 74)
Bütün ilimlerin başı “ALLÂH”ı bilmektir; “ALLÂH”ı bilmeyenin ilmi ise boşa ermektir!
Orijinali:
Okunuşu:
Lâ ilâhe illâllâh
Anlamı:
Tanrı yoktur, sadece ALLÂH vardır.
İngilizcesi:
There is no GOD, only ALLÂH.
ÖNYARGISIZ OKUYALIM
İNSANCA DÜŞÜNEN “TANRI”DAN, “ALLÂH” GİBİ DÜŞÜNEN İNSANA!
İnsanlar, yüzyıllardır, yaşadıkları şartlara ve edindikleri fikrî altyapıya dayalı olarak, kendileri gibi düşündüğünü tasavvur ettikleri “Tanrı varsayımı” peşindeler!.. Mesela, uyuması ya da uyuklaması söz konusu olan, dalgınlığı anında, o farkında olmadan bir şeyler vuku bulan bir “TANRI”!
Böylesine ilkel düşünen insanlara cevaben, uyuyan ya da uyuklayan bir “tanrı” olamayacağı vurgulanıyor Kurân’da...
Şimdi düşünün ki, binlerle yıllardır insanlar, hep kendileri gibi düşünen, kendileri gibi değerlendirme yapan ve yargılayan bir TANRI tasavvur ve varsayımıyla yaşarken... Arada çıkan bazı Hakikat ehli kişiler, işin böyle olmadığını vurguluyorlar aldıkları vahiylerle...
“Allâh kulu” yani “abd-ı Allâh” ifadesindeki inceliği anlamayıp, bunu tanrının yeryüzündeki bir tâbisi gibi düşünen ilkel, anlayışı kıt olana nasıl anlatabilirsiniz; “Allâh KULU”nun, hakikati olan Esmâ-Sıfat boyutunun kapsamı ve gerekleriyle Allâh’ın dilediği kadarıyla yaşamakta olan Zât olduğunu!..
“Allâh KULU”nun, Hazreti İsa dilinde, “Sen insanca düşünüyorsun, Allâh gibi değil” şeklinde ifade bulan uyarısının dışında olarak; Allâh gibi, mahlûkatı değerlendirdiğini nasıl fark ettirebiliriz anlayışı sınırlı olanlara?
Oysa insanın macerası, bu ikisi arasındakinden başka bir şey değildir!
“İnsanca Tanrıdan; Allâh KULU’na!”
Her fert, bu tanımlama içindeki bir basamağı oluşturmak üzere vardır... Yaptıklarıyla, düşündükleriyle ebediyen oturacağı bu basamağı, şu dünya hayatında kendine hazırlamaktadır.
Eğer kişi, bu cümleyi duyduğunda içinde bir heyecan, bir ürperti hissetmiyorsa, bırakınız onu kendi hâline; bir et-otobur olarak yaşamına devam etsin, yalnızca birkaç organının zevkiyle tatmin olsun!.. Bu anlatılanları da masal gibi dinleyip, sonra gene günlük eğlencesine dönsün!
“İnsanca TANRI’dan; Allâh KULU’na KULU’na” macerasının neresindeyiz?
Bunu sorgulamayı önemli ve değerli bulan dostlarıma Selâm olsun!
Hz.Muhammed (s.a.v.)
“Allâh”ı hakkıyla idraka çalışmadılar...
(22.Hac: 74)
Bütün ilimlerin başı “ALLÂH”ı bilmektir; “ALLÂH”ı bilmeyenin ilmi ise boşa ermektir!
Orijinali:
Okunuşu:
Lâ ilâhe illâllâh
Anlamı:
Tanrı yoktur, sadece ALLÂH vardır.
İngilizcesi:
There is no GOD, only ALLÂH.
ÖNYARGISIZ OKUYALIM
İNSANCA DÜŞÜNEN “TANRI”DAN, “ALLÂH” GİBİ DÜŞÜNEN İNSANA!
İnsanlar, yüzyıllardır, yaşadıkları şartlara ve edindikleri fikrî altyapıya dayalı olarak, kendileri gibi düşündüğünü tasavvur ettikleri “Tanrı varsayımı” peşindeler!.. Mesela, uyuması ya da uyuklaması söz konusu olan, dalgınlığı anında, o farkında olmadan bir şeyler vuku bulan bir “TANRI”!
Böylesine ilkel düşünen insanlara cevaben, uyuyan ya da uyuklayan bir “tanrı” olamayacağı vurgulanıyor Kurân’da...
Şimdi düşünün ki, binlerle yıllardır insanlar, hep kendileri gibi düşünen, kendileri gibi değerlendirme yapan ve yargılayan bir TANRI tasavvur ve varsayımıyla yaşarken... Arada çıkan bazı Hakikat ehli kişiler, işin böyle olmadığını vurguluyorlar aldıkları vahiylerle...
“Allâh kulu” yani “abd-ı Allâh” ifadesindeki inceliği anlamayıp, bunu tanrının yeryüzündeki bir tâbisi gibi düşünen ilkel, anlayışı kıt olana nasıl anlatabilirsiniz; “Allâh KULU”nun, hakikati olan Esmâ-Sıfat boyutunun kapsamı ve gerekleriyle Allâh’ın dilediği kadarıyla yaşamakta olan Zât olduğunu!..
“Allâh KULU”nun, Hazreti İsa dilinde, “Sen insanca düşünüyorsun, Allâh gibi değil” şeklinde ifade bulan uyarısının dışında olarak; Allâh gibi, mahlûkatı değerlendirdiğini nasıl fark ettirebiliriz anlayışı sınırlı olanlara?
Oysa insanın macerası, bu ikisi arasındakinden başka bir şey değildir!
“İnsanca Tanrıdan; Allâh KULU’na!”
Her fert, bu tanımlama içindeki bir basamağı oluşturmak üzere vardır... Yaptıklarıyla, düşündükleriyle ebediyen oturacağı bu basamağı, şu dünya hayatında kendine hazırlamaktadır.
Eğer kişi, bu cümleyi duyduğunda içinde bir heyecan, bir ürperti hissetmiyorsa, bırakınız onu kendi hâline; bir et-otobur olarak yaşamına devam etsin, yalnızca birkaç organının zevkiyle tatmin olsun!.. Bu anlatılanları da masal gibi dinleyip, sonra gene günlük eğlencesine dönsün!
“İnsanca TANRI’dan; Allâh KULU’na KULU’na” macerasının neresindeyiz?
Bunu sorgulamayı önemli ve değerli bulan dostlarıma Selâm olsun!