MURATS44
Özel Üye
Himalayalar[SUP]’[/SUP] ın bazı bölgelerinde, Hermes’in 22 Arkan’ı ile bazı kutsal alfabelerin 22 harfini temsil eden 22 tapınak arasın*da Agarta, Gizemli Sıfır’ı bulunamazı oluşturur…
Yeraltına uzanan, Yerküre[SUP]’[/SUP]nin hemen tüm bölgelerini kapsa*yan kocaman bir satranç tahtası…
(Saint-Yvesd’ Alveydre, Mission de Finde en Europe, Paris, Çalman Levy, 1864, s. 54 ve 65)
Dünyanın altında yedi tabaka olduğuna ilişkin hemen her yerleşik dinde inanışlar vardır. Budizm ve kısmen Hinduizm, Agarta-Şamballa gibi çift yeraltı uygarlıklarına ilişkin sarsıl*maz inanç beslerler, İslâm verilerindeki Ye’cüc-Me’cüc, Tev*rat ve İncil’de Gog, insana benzeyen yeraltı ırkları olup, özellikle Himalaya dağları altındaki geniş, çok büyük mağara-galerilerde yaşadığına inanılır. Bu yaratıkların zaman za*man bir kozmik karışıklıktan dolayı, yeraltı ülkelerinden dı*şarı çıkabildikleri ileri sürülür.Yeraltına uzanan, Yerküre[SUP]’[/SUP]nin hemen tüm bölgelerini kapsa*yan kocaman bir satranç tahtası…
(Saint-Yvesd’ Alveydre, Mission de Finde en Europe, Paris, Çalman Levy, 1864, s. 54 ve 65)
İslâmiyet’te de Kehf=Büyük yeraltı mağaralar şebekesi inancı vardır. Kabala’da da “Yedi Yeraltı Dünyası” inancı vardır. Aynı görüşü İslâmi gizli bilimciler de benimsemek*te ve desteklemektedir.
“İç Dünya Teorisi”ne göre, yaşadığımız Dış Dünya kabuğunda bulunan mağaralar sistemi ve geçitler vasıtası ile İç Dünya’ya ulaşılabilir.
Ayrıca yerküremizin her iki kutbunda da büyük açıklıklar bulunmaktadır, İç Dünya’da aynı Dış Dünya’da olduğu gibi denizler, ırmaklar, kıtalar ve hayat vardır. İç dünya, dünya küresinin ortasında bulunan merkezi bir güneş tara*fından aydınlatılmaktadır.
Ünlü “Time” dergisi, 1993 yılında yayınlanan sayılarının birinde, İzlanda’nın altında “Yeraltı Kıtası” bulunduğunu id*dia etmişti. Altı ay sonra, “Scientific American” dergisinde de benzer bir makale yayınlandı.
İnternette yayınlanan kutuplara ait bir uydu fotoğrafında, kutup bölgelerinde siyah açıklıklar görülmektedir. Bu fotoğ*rafların biri 1963 yılı Time” dergisinin kapağını süslemiş ve “Holes in the Poles” (Kutuplardaki Delikler) başlığı al*tında okuyucuya sunulmuştu.
İç dünyaya girmek mümkün mü? İddialara göre, İzlanda’da ki Snaefell jökull kraterinde böyle bir giriş vardır. Ayrıca dünyamızdaki yedi enerjetik noktalarından birinin mer*kezi (Bunlara Dünya Şakralarıda deniliyor.) de burada bu*lunmaktaydı.
(Şakralar: Başka deyişle güç merkezleri, enerjinin bir bedenden di*ğerine geçmesini sağlayan irtibat noktalarıdır. Yedi adet Şakra, yo*ğun bedenin çevre hatlarını hafifçe aşan, esiri bedenin yüzeyinde yer almaktadır. Buna benzer şekilde gezegenlerde de yedi adet Şak*ra Güç Merkezleri bulunmaktadır.)
Essa-7 uydusunun Aralık-1968 tarihli bir fotoğrafı
İç dünyaya diğer girişler, Pirenelerde, Mısır’daki Giza Piramiti’nin altında ve Lhassa’da (Tibet) bulunmaktadır.
“İçDünya” üzerine yazdığı kitapta Bernard, bu tüneller şebekesinin bir yandan Agarti’ye, diğer yandan da dünya kabuğundaki girişlere bağlı olduğunu ileri sürer. Yazara göre:
“İç Dünya”ya egemen olan imparatorluk “Agarti” ve başkenti “Şamballa” idi.
Kayıp Uygarlık Şamballa:
Tibet ve kuzey Hindistan söylencelerinde Şamballa adlı bir yerden bahsedilir. Hindistan ve Tibet’teki eski yazıtlar, Şamballa’yı antik çok eski bir krallık olarak tanımlıyorlar. Saklı krallığın varlığına dair ilk anlatılanları Tibet Budizm’inin kutsal kitapları olan “Kanjur” ve “Tanjur”da bulabiliriz.
Geleneksel anlayışa göre, Şamballa, karlı dağlardan olu*şan bir çemberin içindedir. İnanılmaz güzellikte olan Şambal*la, zenginliklerle doludur. Modern bir yer olan “Pırlanta Sa*rayı’nın başkent “Kalapa”da olduğu iddia edilir ve Şamballa Kralı hükümdarlığını burada sürdürür. Pırlanta Sarayı’nda iki şaşırtıcı şey vardır; “Tepe Pencereleri” ve “Sihirli Ayna.”
Tepe pencereleri başka dünyalardaki hayatları görme im*kânı sağlarken, Sihirli Ayna ise Kral’ın uzaklardaki olayla*rı izlemesine imkân veriyor. Günümüzde Batı uygarlıkları ile ilişki içinde bulunan bazı Lama’lar aynanın bir ekran gibi olduğunu ve Kral’ın dünya olaylarını kontrol etmesini sağladığını iddia ediyorlar.
Saklı Krallığın çok daha şaşırtıcı özellikleri var; örneğin eski yazıtlarda ‘Rüzgâr gücünde olan taştan atlardan’ ya da taştan uçaklar’dan bahsediliyor. Yaşayan Lama’lardan ba*zıları Taştan Atlar’ın en ileri teknikle yapılan uçan araçlar olduğunu iddia ediyorlar.
Tibet söylenceleri, Şamballa’nın Himalaya dağları arka*sında ve Tibet’in kuzeyinde olduğunu iddia etmekteler. 96 tane prensliği olduğu söylenen saklı ülke için dünyada giz*li bir yer olabilir mi? Peki ama Şamballa nerede? Manas*tıra Budistler yani tutucular, Şamballa’nın dünyada bulun*duğu düşüncesindeler. Buna karşı halk Budizm’in yandaşla*rı ise, Şamballa’nın tanrıların oturduğu gökyüzünde olduğu*na inanıyorlar. Bazı çağdaş Tibetliler de aynı veya benzeri görüşteler; Şamballa’yı dünyada değil de, yıldızların arasında aramaya başladılar, yani bir gezegende. Yoksa Şamballa zaman ve mekân dışı bir yerde bulunan gizemli bir imparatorluk mu? Varsayımlara göre Şamballa bir başka boyut veya paralel dünya olabilir mi? Eğer bu düşünce doğru ise; Şamballa burnumuzun dibinde olsa bile göremeyiz.
http://www.facebook.com/EvrenVeInsan
Tibet kehanetlerine göre bir gün “kötü bir ruh” gelecek ve “Barbarlara” güçlü dünyalı olmadığını açıklayacaktır. Ba*zı Lama’ların düşüncelerine göre, “Barbarlar” (Dünya dışı varlıklar) Şamballa’nın var olduğunu öğrenebilirler veya oraya gidebilirler. Ama bu kehanetlere göre; önce huzurlu bir anlaşma yapılacaktır; Şamballa’da hükümdarlığını sürdü*ren Kral Rudra Çakri istilâ edenleri karşılayacak ve onla*rın başkanına egemenliği birlikte sürdürmeyi teklif edecek*tir. Ama kısa bir süre sonra Barbarların Kralı egemenliği kendi eline geçirmeye çalışacak ve uçan araçlarıyla Şamballa’ya saldırarak havada bir savaş başlatacaktır. Ama Bar*barlar başarılı olamayacaklardır, çünkü Kral Rudra Çakri onları yıkmak için savaşacaktır. Kehanetlerde şunlar belirti*lir: “Sonunda Kral, Şamballa’dan Barbarları yok etmek için çıkacak ve aşağıya inecektir.” Bazı Lama’lara göre, Kral bir başka gezegenden bizim dünyamıza gelecektir, çünkü “Jambudvipa” denen o yer, onların gözünde bütün dünya veya gezegendir, sadece bir kıta veya bölge değildir. Bu son savaştan sonra ise bir “Demir tekerlek” gökyüzünde belirip dü*şecek ve Rudra Çakri’nin egemenliğinin başlangıcını belir*leyecektir. Bu nedenle ona “Tekerlekli çılgın” adı da veril*miştir. Zaferinden sonra Rudra Çakri, egemenliğini bütün dünyaya yayacak ve yeni bir “Altın Çağ” başlatacaktır.
İnanılmaz ama NASA’nın uzay mekiklerinin birinin yolculuğundaki görev listesinde “Şamballa” da yer alıyordu. Araç, böyle bir yerin olup olmadığını uzaydan gözlemleyip araştıracaktı. Sonucu henüz bilmiyoruz ama anlaşılan “Şamballa’nın” yerini merak eden ve buna cidden inanan birile*ri var gibi…
Batı Tibet’te “Büyük Beyaz Kardeşliğin” merkezinin var olduğu söylenir. Kutsal Şamballa şehri Gobi çölünde, “Agarta Yeraltı Üniversitesi” ise muhtemelen Nepal’le gü*neydoğu Tibet sınırı üzerinde bulunmaktadır.
Temsili Resim
Şamballa’nın Lhasa’nın kuzeyinde, muhtemelen Gobi çö*lünde, bazen de Moğolistan’da olduğu söylenmiştir.
Agarta’nın Lhasa’nın güneyinde, muhtemelen Şigatse ma*nastırının yakınında veya Nepal’in kuzeydoğusundaki Kançenyunga dağlarının “Dünyanın üçüncü yüksek dağı” altın*da olduğu iddia edilmektedir.
Bazı iddialara göre, hem Agarta hem de Şamballa “Boş Dünyanın” içinde bulunmaktadır. Bazı geleneklerde Agarta “sağ el yolu” yani “beyaz okült gurup,” Şamballa ise “sol el yolu” yani “kara okült gurup” olarak nitelendirilmektedir. Bunun tersi de yani Agarta’nın kötü, Şamballa’nın ise iyi olduğu da iddia edilmektedir.
Agarta, “Agarta Konfederasyonu Tapınakçıları” adlı kü*çük fakat güçlü bir ordu tarafından savunulmaktadır.
Kimi zaman Agarti veya Agarta, “Dünyanın Kralı” kavramıyla özdeşleştirilir. Bu “Dünya Kralı,” “Metatron” veya “Agarta’nın Büyük Efendisi” olarak bilinir ve Tibet’in al*tında bir yeraltı krallığında ikâmet eder. Buraya Ortaasya’daki birçok manastırdan, özellikle Kançenyu dağı civarın*dan, giriş vardır.
(Metatron: İbrani Kabalasında göksel (semavi) araçlar Sekinah ve Metatron’dur. Metatron terimi koruyucu (hami), gönderilmiş (haberci) ve aracı gibi tüm anlamlan içerir. Ünlü Fransız düşünürü Re*ne Gueon tarafından Kabalacı’ların Metatronu ve başmelek Mikail arasında paralellik kurulmaktadır. Eğer Mikail, Metatron ile bir ise, yine de onun görünümlerinden ancak bir tanesini temsil etmektedir. Işıklı yüzünün yanı sıra, onun bir de karanlık yüzü vardır.)
Bazı iddialara göre Agarti’yi kara büyünün şeytani gücü yönetmektedir. Metatron’un Gölgesi, karanlık bir güç ola rak bilinir ve Sar Ha Olam veya Şeytan (Veya eski Mı*sır’ın yeraltı tanrısı Set) olarak tanımlanır.
Nazi okült doktrinine göre, Aryan süpermenlerin yaşadı*ğı yer bu “Boş Dünya” idi. Hitler dünyanın içinin boş ol*duğunu biliyordu. Bu nedenle Tibet ve Gobi çölündeki ba*zı güçlerle temasa geçerek, Ortaasya’yı ele geçirmeyi dü*şünmüştü.
http://www.facebook.com/EvrenVeInsan
Hitler, İç Dünya ve Neuschwabenland:
Eski CIA ajanı Virgil Armstrong ile söyleşi:
(Kaynak: Licht-Zeichen Dergisi No. 26 Mart-Nisan 1994.)
Licht Zeichen (LZ) dergisi eski CIA ajanı ve UFO araş*tırmacısı Virgil Armstrong (VA) ile bir söyleşi yapmıştı. Bu söyleşiye zaman zaman Oldenburg Kültür evinden Werner (W) de katılmıştı.
LZ: İç Dünya ile ilgili olarak sizden güvenilir bilgiler al*mak istiyoruz.
VA: İç Dünya deyimi ile yüzeyden aşağı doğru uzanan 800 mil çapında (Takriben. 1, 330 km.) bir kabuğu kastediyorum. “Boş Dünya” iç taraftadır ve merkezini çeşit güneş vardır. Dünya gerçekten boştur. Amiral Byrd de bu gerçeği keşfetmişti.
LZ: İç Dünya’da tüneller var mı?
VA: Evet
LZ: Bunların uzunluğu ne kadar?
VA: 0h, çok, çok, kilometrelerce uzunluğunda. Bazılarının uzunluğu 170 kilometreyi buluyor.
LZ: Bunlar aydınlatılmış mı?
VA: Bazıları evet. 620 km. derinlikte hiçbir insana rastla*mak mümkün değildir. Nereye gittiğinizi bilmezseniz oralarda ölebilirsiniz. Bana bu hikâyeleri anlatan yerlilerle birlikte yirmi dört yıl yaşadım. Taş devri insanla*rı ve tarih öncesi yaratıklar, mesela; Mamutlar 620 km derinlikte görülebilir. Onlar orada havada salınmaktalar.
LZ: Salınmaktalar mı? Aşağıda mı?
VA: Evet, onlar havada dengede tutuluyorlar.
W: Görünüşe göre İç Dünya’ya girişi engelleyen bariyerlerin nasıl çalıştığını kimse anlayamadı. Bu bariyerler çok yüksek frekanstan oluştuğu için, ancak bunu bilen insanlar buradan geçebilirler.
LZ: Kimler oradan geçebiliyor?
VA: Belirli şartlar altında bunun nasıl olduğunu bilen, be*lirli bazı insanlar buradan geçebiliyor.
LZ: Bunun nasıl yapıldığını biliyor musun?
VA: Hayır, hiç yapmadım.
W: Bu yerçekimine karşı bir güç mü?
VA: Yerçekimine karşı bir güç olmalı. Her halükârda bu bölgede yerçekimi yok!..
LZ: Hiç mi?
VA: Hayır, hiç çekim gücü yok. Oraya giren hayvanlar ha*vada asılı olarak kalıyorlar. Orada hapsoluyor ve dışa*rı çıkamıyorlar. Daha sonra da ölüyorlar tabii… Bir defa buraya girdikten sonra, girdikleri şekilde ora*da hareketsiz kalıyorlar.
LZ: Onlar nasıl içeri girebiliyorlar?
VA: Yanlışlıkla. Oraya girdikten sonra da enerji ve yerçe*kimi yokluğu dolayısıyla orada mahsur kalıyorlar.
LZ: İç dünyada tek bir medeniyet mi yoksa birçok mede*niyet mi var?
VA: Birçok. En önemli şehir Agarta’dır.
LZ: Agarta, “İç Dünya”da mı yoksa “Boş dünya”da mı?
VA: İçdünyada. “Boş dünya”nın kendi ayrı medeniyeti var.
LZ: Şamballa da buraya mı ait?
VA: Hayır, Şamballa İç Dünya’ya aittir. Şamballa ve Agar*ta tek ve aynı şeydir, İncil’in birçok yerinde “Boş dün*ya” ileilgili bölümler vardır.
İç dünyadaki güç bariyerlerine gelirsek, bu “boş dün*yacı korumak için oraya konmuştur. Belirli kimseler hariç, kimse bariyerleri geçemez.
LZ: Kutuplarda doğrudan “boş dünya”ya açılan açıklıklar var mı?
VA: Evet.
LZ: Oraya gitmek mümkün müdür? Orada bir engel veya bariyer var mı?
VA : Hayır, orada bir engel yok.
LZ: Birçok insan oraya gitmek istiyor değil mi?
VA : Oh, evet, çok. Bir zamanlar ben de davet edilmiştim. Bir arkadaşım üç yıl önce benimle beraber yeniden bir keşif gezisine çıkmak istedi. Bu bilgi çok gizli olma*sına rağmen o, bu konuda bana telefonla bilgi verdi. Ona telefonlarımın dinlendiğini söylememe rağmen be*ni dinlemedi, üç ay sonra kız arkadaşı bana telefon ederek, onun hapiste olduğunu söyledi.
Bu adam, II. Dünya Savaşı sırasında Pentagon için çalışan bir üsteğmendi. Savaştan sonra ilk defa bir keşif gezisi organize etti. Bir uçak satın alarak, Amiral Byrd’ün “Boş dünya”yı keşfederken izlediği rotayı ta*kip etti. Kutuplarda, içeri doğru kıvrılma başlamadan önce, bir Amerikan Hava Üssü mevcuttur. Onlar bu bölgeye geldikleri zaman iki Amerikan jeti onları ta*kip ederek, yere inmeye zorladı. Amerikalı yetkililer kendilerini bir defaya mahsus olmak üzere serbest bı*rakacaklarını, fakat bir daha oraya gelmeyeceklerine dair söz vermelerini istediler. Aksi halde gelecek defa uçaklarını düşüreceklerdi. Amerikan Hava Kuvvetlerinin buradaki üssünün görevi “Boş dünya”ya giden yolu kontrol etmektir. Amerikalıların içeri girebildiklerini sanmıyorum, çünkü “Boş dünya”daki yaratıklar kimse*yi içeri bırakmıyorlar!..
LZ: Bu üs tam olarak nerede?
VA: Alaska’nın kuzey ucunun kuzeyinde; Adaskopya’da
(Alaska Körfezinde mi?)
LZ: Giriş açıklığının büyüklüğü ne kadar?
VA: Yaklaşık 400 mil genişliğinde. Kuzeydeki noktaya kadar yüzeyden yolculuk yapıldıktan sonra, iç tarafın içi*ne doğru inmeye başlar. Yerçekimi burada da aynı şe*kildedir.
(Burada Amiral Byrd’ün “Boş dünya”yı keşfetmesi anlatılıyor. Bu konuya daha sonra temas edeceğim.)
Byrd’ü davet eden Şamballa’nın Efendisi, ondan atom bombası denemelerine son vermesi için ABD hüküme*ti yetkilileri ile görüşmesini rica etmişti. Byrd elinden geleni yapacağına söz verdi. Eskortlan uçağının kontrolünü yeniden kendisine devrettikten sonra, iki uçan daire ona kutuba kadar eşlik etti ve ayrılırken Almanca “Auf Wiedersehen” (Hoşçakalın) dediler.
LZ: Aşağıdaki Üstad nasıl konuşuyordu?
VA: Telepati vasıtası ile.
LZ: Eğer bu insanlar Almanca konuşabiliyorlarsa, belki onlar Hitler’in bahsettiği kuzeyli ırktandırlar?
VA: Evet, onlar kuzeyliye benziyorlar ama biliyor musunuz Alman halkının bir bölümü çok, çok eski zamanlarda kutbun içine yerleşmişti.
II. Dünya Savaşı sona ermeden önce Nazilerin Antarktis’de bir koloni kurmayı denediklerini gösteren bir vi*deo film var!..
1926 -1943 yılları arasında SS’ler Tibet’e ziyaretler düzenlediler. Üstteki fotoğrafta bazı Tibetliler ile aynı masada oturan SS Naziler görülüyor. Arka planda gamalı haç bayrağı SS pankartları asılı.