İhlas ve Uhuvvet risalelerinin mevzu olarak ele aldığı meseleler, iman ve Kur’an’a hizmet edenler için su, ekmek ve hava kadar önemlidir. Şayet insan, kendisini hizmet ettirenin Allah olduğu duygusunu hissetmiyorsa ve -aksine ihtimal vermeyecek şekilde- bu duygunun içine yerleşmesini sağlayacak olan ihlasa sahip değilse, hizmet adına koşup dursa da yine şirkten kurtulamaz.Bir hadiste, Cenab-ı Hakk’ın ilk sorguya çektiği kimseler arasında muharebe meydanında kanlar içinde ölüp giden şehitten bahsedilir. Aynı hadiste, ilk sorguya çekileceği bildirilen diğer bir grupsa ilim ehli ve diğeri de servetini hayır için sarf eden kimsedir. Şehide, Cenab-ı Hak mahkeme-i kübrada sorar: “Niçin öldürüldün?” O,“Ya Rabbi! Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de öldürülünceye kadar savaştım.” der, ona Allah, “Hayır! Sen bunu katiyen benim için yapmadın, aksine sen bu mücadeleyi, “falan adam ne cesur!” desinler diye yaptın ve o dendi” buyurur. Yani sen beklediğini aldın, alacağın kalmadı.Evet, insan, ne kadar amel yaparsa yapsın, eğer ihlaslı yapılmamışsa, Allah tarafından kabul edilmeyecektir. Sıra ilim ehline gelir, “Sen niçin bu ilmi edindin?” diye sorar Allah. O ,“Seni anlatmak için ya Rabbi” cevabını verir. Allah, ona “Hayır! Sen, falan çok biliyor, ne güzel Kur’an okuyor, büyük âlim, desinler diye yaptın bunu.” diyerek susturur. Ve sanki ona, “Git mükâfatını onlar versin.” der gibi olur. Malını infak eden için de aynı şeyler geçerlidir. O da aynı şekilde, niyeti sağlam ve ihlaslı değilse itaba maruz kalır.Sıdk ile İsteyene VerirEvet, ihlas çok önemlidir; ihlasta öyle bir sır ve öyle bir kuvvet vardır ki, kâfir bile arzu ve amellerinde samimiyetle istediği şeyi Cenab-ı Hak ona lütfeder. Nice inanmayan insan görülmüştür ki, onlar esbabın bil külliye sükût ettiği yerde ızdırarî olarak müsebbibü’l-esbaba dönmüş, hallerini O’na (celle celaluhu) arz etmişler, O da onlara felah vermiştir.Canlı bir misal; bazen bir uçak kazası oluyor ve enkaz, buzulların içine düşüyor. On-on iki saat sonra buzların içinden insanlar canlı olarak çıkarılıyor. Başka bir örnek; zelzele oluyor, on gün sonra bir adamı taşların altından canlı olarak çıkarıyorlar. Bu insanlara sorulduğunda, “Orada esbab bi’l-külliye sükût etti, Rabb’ime teveccüh edip O’na arz-ı halde bulundum” diyorlar. Bu türden çok vaka var ki, insan kırık kalbiyle Allah’a teveccüh edip “Ya Rabbi” deyince Rabbi de “Lebbeyk” diyerek onu sahil-i selamete çıkmıştır. İşte, ihlasta böyle bir kuvvet vardır.İhlaslı davranıp, ihlas melodisini söyleyen insanda öyle bir hususiyet söz konusudur ki, o haliyle insan Cenab-ı Hak’tan ne isterse, Allah (cc) ona lütfedip istediğini verir. Ayrıca hizmetimiz adına da ihlas fevkalade önemlidir.Biz, Allah rızası için hizmet etmeyecek ve Rabb’imizin hoşnutluğunu kazanamayacak, kendilerine hizmet götürdüğümüz insanların dualarını alıp, rıza dairesini genişletemeyeceksek ve Rabb’imiz bizim hakkımızda; “Ben sizden razıyım, siz de Benden razı olun” demeyecekse, bütün bu mücadelelerin hiçbir manası yoktur. Binaenaleyh, konumumuz itibarıyla biz hep, rıza istikametinde yürüyen kimseler olma yolunda sadece ve sadece Rabb’in rızasını gözetmek ve şayet bir semere ve meyve bekliyorsak onları da ötede beklemek durumundayız.Ameller Niyetlere Göredirİmam Buhari’nin, hadis kitabının başına koyduğu, “Ameller niyetlere göredir” hadisi Şâfiî mezhebinde çok önemli bir yer işgal eder; o mezhebe göre her amelde niyet bir esastır. Hanefi mezhebinde, abdest gibi bizzat ibadet olmayan ameller niyetsiz de yapılabilir ama namaz ve oruç gibi bizzat ibadet olan amellerde niyet şarttır.Niyette öyle bir iksir vardır ki o, hasenatı seyyiata, seyyiatı da hasenata çevirir. Binaenaleyh ihlaslı olunduğu nispette Cenab-ı Hak, çok kötü, fena ve karanlık şeyleri aydınlatır ve onları iyi şeyler haline getirir.Ayrıca İhlas Risalesi okunmalı ki, arkadaşlar arasında münakaşa ve tartışmaya meydan verilmesin. Orada anlatılan düsturlara göre müminin asıl hedefi, hakkı batılın savletinden kurtarmaktır; ağlayan ümmet-i Muhammed’in iniltilerini dindirmek ve izzet-i İslamiye’yi muhafaza etmektir. Hatta bir bakıma bâtıl karşısında ne kadar ehl-i hak varsa, onların hepsine taraftar olma civanmertliğini sergilemektir. Onun için her on beş günde bir defa onun tekrar edilmesi İslam’a hizmete adanmış ruhlar için çok önemlidir.
Devami...