MURATS44
Özel Üye
III. Mehmed
III. Mehmed (Osmanlı Türkçesi: محمد ثالث - Mehmed-i sālis; 26 Mayıs 1566, Manisa – 21 Aralık 1603, İstanbul), 13. Osmanlı Padişahı ve 92. İslam halifesidir. Tahta çıktığı 1595 yılından ölümüne kadar padişahlığını sürdürmüştür.
Padişahlık öncesi
III. Murad ile Osmanlı korsanları tarafından kaçırılıp köle edilmeden önceki adıyla Sofia Baffo olan aslen Venedikli Safiye Sultan'ın oğludur. İsmi, II. Mehmed'e benzemesi için, büyük dedesi I. Süleyman tarafından konmuştur. Şehzadeliğinde İbrahim Cafer Efendi ve Pir Mehmed Azmi Efendi gibi devrin tanınmış alimlerinden tahsil ve terbiye görmüştür. 1583'te Manisa sancağı valiliğine tayin edilmiş, 1595'te babası III. Murad'ın vefatı üzerine Osmanlı tahtına çıkmıştır.
Saltanatı
Tahta çıktığı gece 19 erkek kardeşini boğdurması, Osmanlı tarihinin en korkunç hadiselerinden biridir. Aynı zamanda 20 kız kardeşini de aynı gece öldürdüğü de bazı tarihçiler tarafından iddia edilmektedir. Ayrıca babasının hamile eşleri ve kundaktaki kardeşlerini de öldürtmüştür.
Avusturya ve Eflak Seferleri
Sultan III. Mehmed, babası Sultan III. Murad döneminde başlayan Osmanlı-Avusturya Savaşı devam ederken tahta geçmiştir. Sultan III. Mehmed tahta çıkar çıkmaz Avusturya ve Eflak sorunlarıyla ilgilenmiştir. 1595 yılında Avusturya kuvvetleri Estergon Kalesi'ni kuşatmışlar, 40 km uzakta olan Mehmed Paşa Estergon Kalesi'ne yardıma gitmemiştir. Hiçbir yardım alamayan Estergon Kalesi kahramanca direnmesine rağmen, sayıca üstün olan Avusturyalılara teslim olmak zorunda kalmıştır (2 Eylül 1595).
Sinan Paşa, Eflak Prensi Mihai Viteazul üzerine seferler düzenlemiştir. Osmanlı kuvvetleri Bükreş ve Tırgovişte'yi ele geçirmişler fakat çok geçmeden Mihai karşı saldırıya geçmiş ve Osmanlı kuvvetleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu sırada bataklıklara düşen Osmanlı askerlerinin büyük bir kısmı şehit olmuştur. Daha sonra Tuna'dan karşı kıyıya geçilirken gerekli önlemlerin alınmamasından dolayı yeni bir saldırıya maruz kalan Osmanlı akıncıları çok büyük kayıplar vermiştir.
Estergon Kalesi'nin düşmesinden sonra Tuna kıyısındaki Vişegrad da düşmanın eline geçmiştir. Birçok önemli kale ve şehirlerin kaybedilmesi İstanbul'da devlet erkanı ve yeniçerilerin tepkisine neden oldu. Yeniçeriler de sultanın sefere çıkmasını istiyorlardı.
Eğri Kalesi'nin fethi
Durumun kötüye gittiğini anlayan Sultan III. Mehmed'in, devlet büyüklerini toplayıp:
"Ceddimiz, devletimizin kurucusu Osman Gazi Hazretlerinden, büyük dedemiz Kanuni Sultan Süleyman'a kadar bütün padişahlar askerin önünde sefere çıkmışlardır. Dedemiz Sultan İkinci Selim'le (II. Selim) cennetmekan pederimiz Sultan Murad (III. Murat) bu usulü bozdular. Biz dahi, başlangıçta seferi paşalarımıza ısmarlamakla hataya düştük. Asker evlatlarımız bizi başlarında görmek isterler. Kararımız odur ki yakında sefere çıkacağız. Hazırlıklar tamamlansın. Küffara haddini bildirmeye gitmek gerekir."
dediği; kendisine karşı çıkan annesi Safiye Sultan'ı da şöyle cevapladığı:
"Valide, biz Sultan oğlu sultanız, kullanmayacaksak Eyüp Sultan Camiinde bu kılıcı niçin kuşandık? Kararımız karardır, sefere çıkacağız. Taht uğruna devleti feda etmeyiz."
ve bunun üzerine 20 Haziran'da ordunun hareket ederek, kuşatılan Eğri Kalesi'nin (Almanca Eger Kalesi) 12 Ekim 1596'da padişaha teslim edildiği anlatılıyor.
Haçova Muharebesi
Eğri Kalesi'nin fethinden sonra Osmanlı birlikleri ilerleyerek 15 Ekim 1596 günü Haçova'da büyük bir Avrupa ordusuyla karşılaştı. Bu ordu da Avusturyalı, Alman, Erdelli, Macar, İtalyan, İspanyol, Fransız, Hollandalı, Belçikalı, Çek, Hırvat, Sırp, Slovak ve Leh kuvvetleri vardı. Böylece Haçlı Ordusundaki asker sayısı 300 bini bulmuştu. Osmanlı Ordusu ise 140 bin askerden ibaretti. Avusturya Arşidükü III. Maximilian komutasındaki düşman kuvvetleri ile yapılan Haçova Savaşı'nda Osmanlı birlikleri, düşman birliklerinin tüfek atışlarına maruz kaldı. Pek çok Osmanlı askeri şehit oldu.
Ordu merkezinin ele geçirilip padişahın ayrıldığı haberi yayıldı. Ancak bu gelişmelerden haberi olmayan akıncılar canla başla savaşa devam ediyordu. Yalnızca bu akıncı birliklerinin mücadelesi bile düşman ordusunun dağılmasına yetti ve kazanılan Haçova Zaferi ile Osmanlılara Viyana yolu açıldı (26 Ekim 1596).
Haçova Savaşı'ndan sonra Sultan III. Mehmed İstanbul'a döndü. Avusturya cephesine Satırcı Mehmed Paşa atanmıştı. Tata Kalesi'ni geri almayı başaran Satırcı Mehmed Paşa, Budin'in kuzeyindeki Vaç bölgesinde düşman kuvvetleri karşısında başarılı olamadı. Bu arada Avusturya temsilcileri ile bir barış antlaşması yapılmaya çalışıldıysa da, olumlu bir sonuç alınamadı. Bir süre sonra Avusturya kuvvetleri 1594 yılında fethedilen Yanıkkale'yi (Raab Kalesi) ele geçirdiler (1598).
Kanije Kalesi'nin Fethi ve Kanije Savunması
Satırcı Mehmed Paşa iki yıldır hiçbir askeri başarı kazanamamıştı. Bu süre içinde bazı Osmanlı kaleleri Avusturyalıların eline geçmişti. Mehmed Paşa'nın idamı üzerine, Sadrazam Damat İbrahim Paşa ordunun başına geçti ve Belgrad'a geldi. Bu sırada Avusturya barış istemişti. Avusturyalılar daha önce geri aldıkları Eğri'yi ve Hatvan'ı Osmanlılara vermeyi önerdiler. Bu öneriye karşılık, Osmanlı temsilcileri Estergon, Novigrad, Filek ve Yanıkkale'yi istediler. Antlaşma yapılamadı.
Belgrad'da kışı geçiren Damat İbrahim Paşa, Kanije Kalesini kuşatıp sıkıştırmaya başladı. Kuşatma devam ederken kale içinde esir olan Osmanlı askerleri canlarını feda etmek uğruna havaya uçurdukları barut deposu kalenin harap olmasına yol açtı. Ancak yine de teslim olmayan Kanije Kalesi'nin yardımına bu seferde Philippe Emmanuel komutasındaki 20.000 kişilik bir ordu geldi. İki ateş arasında kalan Osmanlı ordusu kahramanca savaşmaya devam etti. Yardıma gelen düşman ordusunun geri çekilmesi üzerine, 40 gün süren bir kuşatmadan sonra Kanije teslim oldu.
Beylerbeyliğin merkezi Kanije'ye alındı, Kanije Beylerbeyliği Tiryaki Hasan Paşa'ya verildi. Sultan III. Mehmed bu başarısından dolayı Damat İbrahim Paşa'ya kendisi padişah olarak yaşadığı sürece sadrazamlıkta kalacağı vaadinde bulundu (10 Eylül 1601). Kanije kalesini geri almaya çalışan Arşidük Ferdinand, Kanije'yi büyük bir orduyla kuşattı. Tiryaki Hasan Paşa komutasındaki az sayıda asker kaleyi iki aydan fazla süre başarıyla korudu. Yiyecek içecek malzemesi ve cephanesi tükenmeye başlayan Osmanlı kuvvetleri beklenmedik bir çıkışla kendisinden kat kat üstün görünen düşman ordusunu Kanije Kalesi önünde yendi (18 Kasım 1601). Bu zaferden sonra 1603'de İstolni-Belgrad ve Estergon da geri alındı.
Diplomatik ilişkiler
Safevîler ile ilişkiler
Safevîler, 1590 yılında imzalanan ve 13 yıl süren antlaşmayı bozmuştu. Şah I. Abbas, Osmanlı Devleti'nin Avusturya ile savaş halinde olmasını fırsat bildi. Ferhat Paşa Antlaşmasıyla kaybettiği toprakları geri almaya çalışan Safevîler, Osmanlı Devleti'nin Anadolu'da çıkan Celali İsyanlarından uğraşmasıyla zayıf düşmesinden de yararlanarak 25 Ağustos 1603'te Osmanlılara savaş açtılar. Şah Abbas Tebriz ve Revan'ı aldı. Safevi Devleti yeniden güçlenmişti. Safevîler ile savaş devam ederken III. Mehmed 38 yaşında vefat etti. Kabri, Ayasofya'da kendi türbesindedir.
Annesi Fars kökenli olan Şah I. Abbas Safevîleri giderek İranlılaşmaya doğru sürükledi ve diğer bir Türk devleti olan Osmanlıların onlarla yaptıkları savaşlar sonuçta Azerbaycan ve Anadolu Türklerini bir kez daha bir araya gelmemek üzere ayırdı.
Mimarî çalışmalar
İmar konusunda çalışmalar yaptıran Sultan III. Mehmed, süt annesi Halime Hatun adına Gölmarmara Halime Hatun Camii ve Külliyesi'ni, ayrıca validesi Safiye Sultan adına da Yeni Valide Camii ve Külliyesi'ni yaptırdı. Bundan başka birçok camiyi tamir ettiren Sultan III. Mehmed, Yeni Camii'nin de temelini attırdı.
Vefatı
Bir gün saraya dönerken yolda karşılaştığı bir meczub, "56 gün sonra gelecek kazadan kurtulamazsın. Gafil olma padişahım" demişti. Bu olay Üçüncü Mehmed'i derinden etkiledi. Padişah yemeden, içmeden kesildi ve 21 Aralık 1603'te kalp krizi geçirerek öldü.
Ailesi
Eşleri
- Handan Sultan (Asıl adı: Helen) - I. Ahmed'in annesi
- Fûldane Valide Sultan - (I. Mustafa'nın annesi)
- I. Ahmed
- I. Mustafa
- Şehzade Yahya