Nur Hanım
Aktif Üyemiz
imami Zeynel Abidin in Sahifei Seccadiyesi (Dualari)
Kerbeladan geriye Kalan Peygamberimizin Torunu Hüseyin efendimizin oglu imami Zeynel Abidin in Dualari
Allah´a Hamd ve Sena İle İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s), duaya Allah´a hamd ve sena ile başlar ve şöyle buyururdu:
Hamd Allah a ki ilkdir, O´ndan önce bir ilk yoktur; sondur, O´ndan sonra bir son yoktur. Gözler O´nu görmekten, tahayyüller (vehimler) O nu vasfetmekten âcizdir.
Kudretiyle dilediği gibi yepyeni bir yaratık meydana getirdi. Sonra onları irade ettiği yola koydu, sevgisi yolunda ilerleyebilmelerini sağladı. Öne geçirdiğini ertelemeye, ertelediğini önce geçirmeye güçleri yetmez. Onlardan her bir ruh için paylaştırılmış belli bir rızk tayin etti. O, birine çok rızk verdi mi kimse onu azaltamaz; birine de az verdi mi kimse onu çoğaltamaz.
Sonra onların her biri için vakitlendirilmiş bir ecel, sınırlandırılmış bir süre belirledi. Her geçen gün adım adım ona doğru ilerlemekte, her geçen yıl ona daha bir yakınlaşmaktadır. Süresi dolunca da vaad ettiği bol sevapla ödüllendirmek ya da sakındırdığı azapla cezalandırmak üzere ruhunu kabzeder. Böylece kötüler en kötü işlerinin karşılığını görürler; iyiler de iyi amellerinin ödülünü en güzel şekliyle alırlar. (Necm /31) Çünkü adaleti bunu gerektirmektedir. İsimleri kutsal, nimetleri açıktır. O, yaptığından dolayı sorgulanmaz, bilakis onlar sorgulanırlar. (Enbiya /23)
Hamd Allah a ki, eğer kullarına, ardı arkası kesilmeyen minnetler ve açık seçik bol nimetler karşısında hamd etmeyi öğretmemiş olsaydı, nimetlerinde tasarruf ederler, ama O na hamd etmezlerdi; rızkından bol bol yararlanırlar, ama şükretmezlerdi. Böyle olunca da insanlık sınırlarından çıkar, hayvanlık seviyesine düşerlerdi. O zaman da yüce Allah ın Kur an da nitelendirdiği kimselerden olurlardı: Onlar hayvanlar gibidirler; hatta yolca daha şaşkındırlar. (Furkan/44)
Hamd Allah a ki, kendisini bize tanıttı; şükrünü bize ilham etti; rablığı gereği ilim kapılarını yüzümüze açtı, kendisini ihlas ile birlememize kılavuzluk etti; ilhaddan (Allah ı inkâr) ve emrinde kuşkuya kapılmaktan bizi uzak tuttu. Öyle bir hamd ki, onunla kendisine hamd eden kullarının arasında yer alalım ve rıza ve affını kazanma yarışında herkesten öne geçelim. Öyle bir hamd ki, Berzah karanlıklarını bize aydınlatsın; kabirden çıkarılmayı bize kolaylaştırsın; her nefsin kazandığıyla cezalandırılacağı, kimsenin zulme uğramayacağı (Casiye/23), hiçbir dostun dostuna bir şey kazandıramayacağı ve hiçbir yerden yardım göremeyecekleri gün (Duhan/41) tanıkların durduğu yerlerde mekânlarımızı şereflendirsin.
Öyle bir hamd ki, bizden en yüce İlliyyun a, Allah a yakın olanların gördüğü ve amellerin sayılıp yazıldığı kitaba (Mutaffifîn/20-21) yükselsin. Öyle bir hamd ki, gözler faltaşı gibi açıldığında onunla gözlerimiz aydın olsun; çehreler siyahlaşınca onunla yüzlerimiz ak olsun. Öyle bir hamd ki, onun sayesinde Allah ın acıklı ateşinden salıverilip Allah ın ikram dolu komşuluğunu kazanalım. Öyle bir hamd ki, onunla mukarreb meleklerle boy ölçüşelim ve zevali olmayan keramet yurdunda mürsel peygamberlerle birlikte olalım.
Hamd Allah a ki, yaratılışın güzelliklerini bizim için seçti; temiz rızkları bizim için çıkardı, verdiği güçle bizi bütün yaratıklarından üstün kıldı. Böylece, kudretiyle bütün yaratıkları bize boyun eğmekte; izzetiyle bize itaat etmekteler. Ve hamd Allah a ki, kendisinden başka kimseye bizi muhtaç kılmadı. O halde nasıl O na hamd etmeye güç yetirebilir, ya da ne zaman şükrünü yerine getirebiliriz Hayır, kesinlikle hiçbir zaman!
Ve hamd Allah a ki, bizde açılma ve kasılma araçları bıraktı; bizi hayat esintileriyle faydalandırdı; bizde çalışma uzuvları meydana getirdi; temiz rızklarla beslenmemizi sağladı; fazlıyla bizi zengin etti; nimetiyle bizi sermaye sahibi kıldı. Sonra itaatimizi ölçmek için bize birtakım emirler yöneltti; şükrümüzü sınamak için bizi birtakım şeylerden sakındırdı. Ama biz O nun emrettiği yoldan çıktık, sakındırdığı şeylerin içine daldık. Ancak O, bundan dolayı bizi hemencecik cezalandırmadı; acele bizden intikam almaya kalkmadı. Aksine, rahmetiyle bir lütuf olarak, bize mühlet verdi; şefkatiyle sabır ve hazımla (tövbe edip) dönmemizi bekledi.
Ve hamd Allah a ki, bize tövbe yolunu gösterdi; O nun lütuf ve fazlı olmasaydı kesinlikle ona hak kazanamazdık. Şimdi eğer O nun fazlından bir tek bu tövbeyi sayacak olsak, hakkımızdaki sınavının fevkalade güzel, bize yönelik ihsanının çok büyük, üzerimizdeki lütfunun çok yoğun olduğunu görürüz. Oysa bizden öncekiler (örneğin İsrail oğulları) hakkında tövbe hususunda böyle bir sünneti (kuralı) yoktu. Bakınız, gücümüzü aşan yükümlülükleri omuzlarımızdan kaldırmış; yalnızca güç yetirebildiğimiz şeylerle bizi yükümlü kılmış; bizden, kolay olandan başka bir şey istememiş; böylece hiçbir kimseye herhangi bir bahane ve mazeret bırakmamıştır. Dolayısıyla içimizden helak olan, (bu kadar kolaylıklara rağmen) O na muhalefet edendir; saadete eren ise, O na rağbet edendir.
Meleklerinden O na en yakın olanı, yaratıklarından katında en değerli olanı ve kendisine hamd edenlerin, indinde en beğenileni O na neyle (nasıl) hamd ettiyse, onunla Allah a hamd olsun. Öyle bir hamd (ve övgü) ki; Rabbimizin bütün yaratıklarına olan üstünlüğü gibi, diğer bütün hamdlerden üstün olsun. Sonra, bize ve geçmiş-gelecek bütün kullarına olan her bir nimetinin yerine, ilminin kuşattığı bütün şeylerin sayısıca ve o nimetlerin her birinin yerine kat kat fazlasıyla, kıyamet gününe kadar ardı arkası kesilmeksizin ebedi olarak O na hamd olsun.
Öyle bir hamd ki, erişilecek sınırı, sayılacak adedi, ulaşılacak sonu ve bitecek süresi olmasın! Öyle bir hamd ki, bizi O nun itaati ve affına kavuştursun; rızasını kazanmamıza vesile olsun; mağfiretini elde etmemize yarasın; bizi cennetine götürsün; azabından, gazabından korusun; O na itaat etmemize destek, isyan etmemize engel olsun; hakkını eda edip belirlediği vazifeleri yerine getirmemize yardımcı olsun.
Öyle bir hamd ki, sayesinde saadetli dostlarının arasında saadete erelim ve düşmanlarının kılıçlarıyla şehit düşenlerin arasında yer alalım. Hiç şüphesiz, O, nimetlerin velisidir, hamdin (övgünün) yegane sahibidir.
Resulullah´a Salat ve Selam İle İlgili Duası
Ve hamd Allah a ki, ne kadar büyük olursa olsun hiçbir şey karşısında âciz kalmayan ve ne kadar ince ve zarif olursa olsun hiçbir şeyi gözden kaçırmayan kudretiyle, peygamberi Muhammed -Allah ın salatı ona ve soyuna olsun- ile eski ümmetlere ve geçmiş asırlara değil, bize minnet koydu; böylece bizi ümmetlerin sonuncusu kıldı; inkârcılara karşı bizi tanıklar yaptı ve nimetiyle, az olanlar karşısında sayımızı çoğalttı.
Allah ım, o halde vahyinin emini, yaratıklarının seçkini, kullarının arasından seçip beğendiğin, rahmet imamı, hayır önderi ve bereket anahtarı olan Muhammed e salat eyle (derecesini yücelt); nasıl ki o kendini senin işin için adadı; bedenini senin uğruna eziyetlere maruz bıraktı; (insanları) sana doğru çağırırken yakınlarıyla açıkça çelişti; senin rızan uğruna kabilesiyle savaştı; dinini ihya etmek için akrabalarıyla ilişkisini kesti; inkâr ettikleri için yakın olanları uzaklaştırdı; sana icabet ettikleri için uzak olanları yakınlaştırdı; senin yolunda en uzak kimseleri dost edindi; en yakın kimselere düşman kesildi; elçiliğini iletmek için kendini yordu; (insanları) dinine davet etmekle kendini nice zahmetlere soktu; uğraşı, davetine muhatap olanları öğütlemek oldu; dinini aziz kılmak, güçlendirmek ve sana karşı küfre sapanlara galebe çalmak amacıyla gurbet diyarlarına; doğup büyüdüğü, yakınlarının bulunduğu, taşını, toprağını tanıdığı vatanından uzak yerlere göç etti (Medine ye hicret); ve nihayet, düşmanlara karşı elde etmek istediği başarıyı, dostların için öngördüğü sonucu tastamam elde etti. Senden medet umarak, güçsüz olduğu halde senin yardımınla güç kazanarak düşmanlarının üzerine yürüdü; evlerinin içinde onlarla savaştı; karargâhlarının tam ortasında onlara saldırdı. Derken, müşriklerin istememesine rağmen senin dinin aşikâr oldu, kelimen yüceldi.
Allah ım, senin yolunda çekmiş olduğu zahmetler karşısında O nu cennetinin en yüce derecesine yükselt. Öyle ki, derece bakımından kimse onunla eşit olmasın; makam bakımından kimse ona denk olmasın; katında hiçbir mukarreb melek ve hiçbir mürsel peygamber onunla boy ölçüşemesin. Ve onu, tertemiz Ehl-i Beyti ve mü min ümmeti hakkında kendisine vaad ettiğin güzel (kabul edilen) şefaatin en yüce mertebesiyle tanıştır. Ey vaadi geçerli olan, sözüne vefa eden; ey kötülükleri kat kat fazlasıyla iyiliklere dönüştüren (yüce Allah)! Hiç kuşkusuz, sen büyük lütuf sahibisin.
Meleklere Salat İle İlgili Duası
Allah´ım, seni tesbih etmekten bıkmayan, seni kutsamaktan usanmayan, sana ibadet etmekten yorulmayan, emrini imtisalde ciddiyetle çalışıp ihmalkârlık etmeyen, sana olan iştiyaklarından asla gaflete düşmeyen, Arşının taşıyıcılarına; kirpik kırpmadan izninin ve emrinin gelmesini bekleyen, (emrin gelince de) Sur a üfleyerek kabir rehinleri olan baygınları ayıltacak Sur sahibi İsrafil e; indinde şan-şeref sahibi olan, sana itaat ederek yüksek bir yere ulaşan Mikail e; vahyinin emini, gökler ehlinin yanında kendisine itaat edilen, nezdinde saygın olan, katında mukarreb (yakınlaştırılmış) olan Cebrail e; perdeler meleklerine müvekkel olan Ruh a (bir melek) ve senin emrinden olan Ruh a (bir başka melek) salat eyle.
Onlardan alttaki, göklerinin sakinleri, elçiliğin hususunda güvenilir olan, çalışmaktan bıkkınlık duymayan; zor işlerden yorulup yılmayan, nefsani istekleri kendilerini seni tesbih etmekten alıkoymayan, gafletler unutkanlığıyla seni ululamaktan geri kalmayan, yere bakan gözleriyle sana doğru bakmaya kasdetmeyen, çenelerini aşağı indirmiş, katındakine büyük rağbet duyan, nimetlerini anmaya aşırı derecede düşkün olan, azametinin, büyüklüğünün yüceliği karşısında alçalan; günah ehline karşı cehennemin uğultusunu görünce: Her türlü eksiklikten münezzehsin sen, sana hakkıyla ibadet etmedik söyleyen meleklerine de (salat eyle, Allah ım).
Bütün bunlara salat ettiğin gibi; rahmet meleklerine; katında yakınlık sahibi olanlara; gaybı peygamberlerine taşıyanlara; vahyinin eminleri olanlara; kendin için ayırdığın, kutsamanla kendilerini yiyip içmekten müstağni kıldığın ve gök tabakalarına yerleştirdiğin melekler kabilelerine; göklerin uçlarında vaadinin sona ermesiyle emrinin (kıyametin) gerçekleşmesini bekleyenlere; yağmur hazinelerinin bekçilerine; bulutları sevkedenlere, sevketmesiyle yıldırım seslerinin duyulup şimşeklerin çakmasına vesile olanlara; kar ve doluyu uğurlayanlara; yağmur damlalarıyla birlikte inenlere; rüzgarların hazineleriyle ilgilenenlere; yerinden oynamasın diye dağları tutmakla görevli olanlara; suların ölçüleri, şiddetli ve sağanak yağmurların ölçeğiyle tanıştırdıklarına; istenmeyen belalarla veya sevilen bollukla yeryüzüne gönderdiğin meleklerine; çok kıymetli, iyilik sever elçilerine; çok değerli, (amelleri) yazan koruyuculara; ölüm meleği ve yardımcılarına; (kabir sorgulayıcıları) Münker ve Nekir e; kabir ehlini sınava tabi tutan Ruman a; Beyt-i Ma mur etrafında tavaf edenlere; Malik e ve (cehennem) bekçilerine; Rızvan a ve cennetlerin hizmetçilerine; kendilerine emir verildiği konuda Allah a isyan etmeyen ve emredildikleri şeyi yapan (Tahrim/6) meleklere; (cennet ehline, Selam size, sabrettiğiniz için; (dünya) yurdun(un) sonu ne güzel! (Ra d/24) diyenlere; kendilerine: Tutun onu, derhal bağlayın onu; sonra cehenneme atın onu. (Hâkka/30-31) dendiği zaman bekletmeden hemen emri yerine getiren zebanilere; anmadığımız, katındaki yerini, ne işle memur kıldığını bilmediğimiz diğerlerine; havadakilere, yerdekilere, sudakilere ve yaratıklar üzerindeki denetleyicilere, bütün bunlara her nefsin bir sürücü (melek) ve bir tanık (melek) eşliğinde geleceği gün salat eyle.
Şereflerine şeref katacak, temizliklerini artıracak bir salatla onlara salat eyle. Allah ım, meleklerine ve elçilerine salat ettiğin, bizim salatımızı da onlara ilettiğin zaman, senden gelen başarıyla onları güzellikle anmamızdan dolayı bize de salat eyle. Hiç kuşkusuz, sen çok cömertsin, üstün kerem sahibisin.
Peygamberlere Tabi Olan ve Onları Tasdik Edenlere Salatını İçeren Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah ım, yeryüzü ehlinden peygamberlere tabi olanları; düşmanlar yalanlamalarıyla peygamberlere karşı çıktıkları zaman peygamberleri gıyaben (kalben) doğrulayanları; iman hakikatleriyle onlara gönül verenleri; Adem den Muhammed e -Allah ın salat ve selamı ona ve soyuna olsun- kadar her asır ve zamanda o asrın insanları için delil olarak gönderdiğin hidayet imamlarına, takva ehlinin önderlerine -hepsine selam olsun- uyanları kendinden bir mağfiret ve rızvanla an.
Allah ım, özellikle de Muhammed in ashabının, sahabiliği bilip hakkını eda edenlerin, ona yardımda güzel bir imtihan verenlerin, onu destekleyip himaye edenlerin, koşarak elçiliğine inananların, davetini kabulde yarışıp öne geçenlerin, Rabbinin mesajlarını duyururken kendisine icabet edenlerin; dâvâsı uğruna eşleri ve çocuklarından ayrılanların, nübüvvetini sağlamlaştırmak için babaları ve oğullarıyla savaşıp onun bereketiyle zafere ulaşanların, gönüllerinde onun sevgisini besleyerek bu sevgiyle asla zarara uğramayacak bir ticaret umanların, onun kulpuna yapışınca kabilelerinden dışlananların, ona yakınlık gölgesinde yer alınca akrabalıklarından çıkarılanların, Allah ım, bunların senin için ve senin yolunda kaybettiklerini unutma! İnsanları senin (dininin) etrafında topladıkları, Resulünle birlikte sana davet ettikleri için hoşnutluğunla onları hoşnut et. Senin yolunda kavimlerinin memleketini terkettikleri, geçim bolluğunu bırakıp geçim darlığına katlandıkları için onları ve dinini yüceltmek için sayılarını çoğalttığın mazlumları mükâfatlandır.
Allah ım, onları (ashabı) güzellikle izleyip, Rabbimiz bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla. (Haşr/10) diyen; onların yolunda yürüyen, onların yöneldiği yöne yönelen; onların mizaç ve meşreplerine göre hareket eden, hiçbir şüphe kendilerini onların basiretlerinden (inançlarından) geri çeviremeyen; onların izinde yürümekte, hidayet meşalelerine uymakta kuşkuya düşmeyen; onlara yardım eden; dinlerini din edinen; hidayetleriyle hidayet bulan; onlarla ittifak içinde olan; onları (Peygamber den) kendilerine ilettiklerinde itham etmeyen tabiîne de en iyi ödülünü ver.
Allah ım, günümüzden kıyamet gününe kadar gelip geçecek olan tabiîne, onların eşlerine ve soylarına, içlerinden sana itaat edenlere salat eyle. Bir salat ki, onunla onları sana karşı gelmekten koruyasın; cennet bahçelerinde yerlerini genişletesin; şeytanın tuzağına düşmelerine engel olasın; senden medet umdukları iyi işlerde kendilerine yardımcı olasın; onları, ansızın hayırlı bir haberle kapıyı çalan hadiselerin dışında, gece gündüz demeyip beklenmedik bir zamanda baskın yapan felaketlerden koruyasın; onları rahmetine ümitli olmaya, katındakini arzu etmeye, kulların elindeki şeyler konusunda kötü yargılı olmamaya sürükleyesin. Böylece de onları sana rağbet etmeye ve senden korkmaya yöneltesin; dünya hayatına aldırışsız kılasın; onlara ahiret için çalışmayı, ölümden sonrası için hazırlanmayı sevdiresin; canların bedenlerden çıkacağı gün karşılaşacakları her zorluğu onlara kolaylaştırasın; onları korkunç fitnelerin meydana getireceği durumlardan, cehennemin kavurucu ateşinden, orada sürekli kalmaktan kurtarasın; onları takva ehlinin güvenli dinlenme yerlerine (cennete) yerleştiresin!
Dostları Hakkındaki Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Ey azametinin şaşılacak harikaları bitmek bilmeyen (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi azametin hakkında eğriliğe sapmaktan koru.
Ey saltanatının süresi sona ermeyen (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve boyunlarımızı ceza ve ukubetinden azad et.
Ey rahmetinin hazineleri tükenmeyen (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve rahmetinden bizim için de bir pay ayır.
Ey gözlerin görmekten âciz olduğu (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi kurbuna (yakınlığına) yaklaştır.
Ey mertebesi yanında diğer bütün mertebeler küçük kalan (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi katında değerli kıl.
Ey haberlerin iç yüzü indinde aşikâr olan (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi yanında rüsvay etme.
Allah ım, bağışınla, bizi bağışta bulunanların bağışlarından müstağni kıl; ilişkilerini keserek bizi yalnızlığa itenlere karşı ihsan ve ikramınla bizi koru ki, senin bağışınla başka hiçbir kimseye rağbet etmeyelim ve senin lütuf ve fazlınla hiçbir kimsenin uzaklaşmasıyla yalnızlığa itilmeyelim.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizim aleyhimize değil, lehimize plan düzenle; zararımıza değil, yararımıza tuzak kur; bizi muzaffer kıl, bize karşı (kimseyi) zafere ulaştırma.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi kendin koru; bizi kendinle koru; bizi kendine doğru hidayet et; bizi kendinden uzaklaştırma. Çünkü senin koruduğun daima esenlik içinde olur; hidayet ettiğin bilir; kendine yakınlaştırdığın büyük bir kazanç elde eder.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi zamanın acımasız felaketlerine, şeytanın kötü tuzaklarına, sultanın acı saldırısına karşı koru.
Allah ım, yetinenler senin gücünün fazlıyla yetinirler; o halde Muhammed ve âline salat eyle ve bize yet. Bağışta bulunanlar, senin bağışının fazlasıyla bağışta bulunurlar; o halde Muhammed ve âline salat eyle ve bize bağışta bulun. Hidayet bulanlar, senin yüzünün nuruyla hidayet bulurlar; o halde Muhammed ve âline salat eyle ve bizi (doğru yoluna) hidayet et.
Allah ım, sen kime yardım ettiysen, artık kimse onu zelil ve hor edemez; kime verdiysen, artık kimse ondan bir şey eksiltemez; kimi doğru yola hidayet ettiysen, artık kimse onu şaşırtamaz, saptıramaz. O halde Muhammed ve âline salat eyle ve izzetinle bizi kullarından (gelecek zararlardan) koru; yardımınla bizi senden başkasından müstağni kıl; yol göstermenle bizi hak yolda yürüt.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve kalplerimizin selametini azametini anmakta, bedenlerimizin rahatını nimetlerine şükretmekte karar kıl ve dillerimizi minnetlerini anlatmak için aç.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi sana doğru çağıran davetçilerden; sana doğru kılavuzluk eden hidayetçilerden et; katında özel bir yeri olan kullarından kıl. Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Sabah ve Akşam Vakitlerinde Okuduğu Dua
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Hamd Allah a ki, gücüyle gece ve gündüzü yarattı; kudretiyle aralarında ayrıcalık koydu; her biri için belli bir sınır, belli bir süre tayin etti; geceyi gündüzün, gündüzü de gecenin içine sokar. Kullarının beslenme ve gelişmesini sağlamak için O nun bir planıdır bu. Yorucu hareketler ve meşakkatli işlerin ardından dinlenmeleri için geceyi yarattı; uyuyup dinlenerek güç ve enerji biriktirmeleri, ayrıca lezzet ve şehvetlerine ulaşmaları için onu bir örtü kıldı. Gündüzü de onlar için aydınlık kıldı ki, Allah ın fazlından nasiplerini arasınlar; rızkını elde etmek için çalışıp çabalasınlar; dünya ihtiyaçlarına ulaşıp ahiret mutluluğunu kazanmak için arzında dolaşsınlar. Böylece Allah, onların durumlarını düzeltir; onları imtihan eder; itaat zamanlarında, farzlarının söz konusu olduğu yerlerde ve hükümlerinin uygulanması gerektiği durumlarda nasıl davrandıklarına bakarak, kötü işler yapanları işledikleriyle cezalandırır; güzel işler yapanları da daha güzeliyle ödüllendirir. (Necm/31)
Allah ım, hamd sana mahsustur. Çünkü sabahı sen bizim için yarıp çıkardın; gündüzün ışığından sen bizi yararlandırdın; rızkların aranacağı yerleri sen bize öğrettin; bela ve afetlerden sen bizi korudun. Böylece biz ve tüm şeyler; gök, yer ve onlarda bulunan canlı cansız, hareketli hareketsiz, havada yükselen, yer altında gizli bulunan her şey senin olduk; senin yed-i kudretinde mülkünün ve saltanatının kapsamına girdik; iradenle bir araya geldik; emrin doğrultusunda bir şeyler yapabilmekte, tedbirin yönünde hareket etmekteyiz. Senin hükmettiğinden başka bir durum ve senin verdiğinden başka bir hayır bizim için söz konusu değildir, olamaz da.
(Allah ım,) Bu (gün), yeni bir gündür; tanıklık etmeye hazır bir şahittir. Güzel işler yaparsak övgüyle bizimle vedalaşır; kötü işler yaparsak yergiyle bizden ayrılır.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve onunla (günle) iyi birlikteliği bize nasip et; bir suç işleyerek, küçük veya büyük bir günaha mürtekip olarak kötü bir şekilde ondan ayrılmaktan bizi koru. Bize bu günde bol bol iyilikler yaz; kötülüklerden arındır ve onun (günün) iki ucunun arasını hamd, şükür, mükâfat, birikim, lütuf ve ihsan ile doldur.
Allah ım, pek değerli yazıcı meleklerine bizden yana çekecekleri zahmeti kolaylaştır; amel defterlerimizi iyiliklerimizle doldur; bizi onların yanında rüsvay etme.
Allah ım, bize bu günün saatlerinin her bir saatinde kullarından bir pay, şükründen bir nasip ve meleklerinden bir doğruluk tanığı ayır.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve bütün yönlerimizden koru. Bu koruman, bizi sana karşı günah işlemekten alıkoysun, sana itaat etmeye sevketsin, sevgini celbetsin.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi bu günümüzde, bu gecemizde ve bütün günlerimizde hayrı işlemeye, şerri terketmeye, nimetlere şükretmeye, sünnetlere uymaya, bid atlerden kaçınmaya, marufu (iyiliği) emretmeye, münkerden (kötülükten) sakındırmaya, İslam ın bekçiliğini yapmaya, batılı kınayıp horlamaya, hakkı destekleyip yüceltmeye, yolunu şaşırmışa doğruyu göstermeye, güçsüze yardımcı olmaya, mağdurun imdadına koşmaya muvaffak et.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bu günü yaşadığımız en kutlu gün, birlikte olduğumuz en üstün arkadaş ve geçirdiğimiz en hayırlı vakit kıl. Bizi bütün yaratıklarının arasında üzerlerinden gece ve gündüz geçen en hoşnut, verdiğin nimetlere en çok şükreden, koyduğun yasalara uymakta en sebatlı ve sakındırdığın yasaklardan en çok kaçınan kullarından kıl.
Allah ım, ben bu günde, bu saatte, bu gecede ve bulunduğum bu yerde, seni tanık tutuyorum ve tanık olarak sen yetersin; göğü, yeri, onlarda yerleştirdiğin meleklerini ve diğer yaratıklarını da tanık tutuyorum ki, ben şuna şehadet etmekteyim: Sen Allah sın, senden başka ilah yoktur; adaleti ayakta tutarsın; hükmünde adilsin; kullarına şefkatlisin; mülkün maliki ve sahibisin; yaratıklarına pek merhametlisin. (Yine şehadet etmekteyim ki, Muhammed senin kulun, resulün ve yaratıkların içinde seçip beğendiğin kimsedir. Peygamberlik görevini ona yükledin, layıkıyla yerine getirdi; ümmetini öğütlemesini emrettin, öğütledi.
Allah ım, yaratıklarından herhangi birine ettiğin en çok salatı Muhammed ve âline eyle; kullarından herhangi birine verdiğin en iyi şeyi bizden taraf ona ver ve peygamberlerinden herhangi birine ümmetinden taraf verdiğin en iyi ve en değerli ödülü bizden taraf ona ver. Hiç şüphesiz, sen, büyük nimetlerle ihsan edensin; büyük günahları bağışlayansın; sen her merhametliden daha merhametlisin. O halde, Muhammed ve onun tertemiz, seçkin ve asil soyuna salat eyle.
Önemli Bir İş Veya Üzücü Bir Durumla Karşılaştığında ve Üzüntülü Zamanlarda Okuduğu Dua
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Ey (yüce Allah) ki, mihnet düğümleri seninle çözülür; ey ki, zorluklar sınırı seninle aşılır; ey ki, kurtuluş ferahlığına seninle kavuşulur! Kudretin karşısında güçlükler kolaylaşmış, lütfunla sebepler sebep oluvermiş, kudretinle kaza ve kaderin cari olmuş ve her şey iraden doğrultusunda gelip geçmiştir. Her şey, söylemene gerek kalmadan sırf meşiyetinle emir almakta, nehyine ihtiyaç duyulmadan sakınmakta. Önemli işler için çağrılan sensin; musibetlerde sığınılacak sensin; felaketleri defedecek olan sensin; sıkıntıları giderecek olan sensin.
Ey Rabbim, ağırlığı altında ezildiğim felaketler üzerime çökmüş; tahammülü çok güç olan musibetler gelip çatmış bana. Bunları kudretinle bana getirmiş, saltanatınla bana yöneltmişsin. Senin getirdiğini kimse götüremez; senin yönelttiğini kimse geri çeviremez; senin kapattığını kimse açamaz; açtığını kimse kapatamaz; zorlaştırdığını kimse kolaylaştıramaz; hor ve zelil kıldığına kimse yardım edemez.
O halde ey Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle ve lütfunla kurtuluş kapısını yüzüme aç; gücünle üzüntü ve kederin üzerimdeki sultasını kır; şikâyetçi olduğum hususta bana bakışını güzelleştir; dilendiğim konuda ihsanının tatlılığını bana tattır; bana kendi katından bir rahmet ve afiyet dolu bir rahatlık ver; bana kendi indinden acil bir kurtuluş yolu belirle; beni gamlanıp kederlenmekle meşgul ederek farzlarını yerine getirmekten, sünnetini uygulamaktan alıkoyma.
Ey Rabbim, artık inen belalara dayanamaz oldum; gelip çatan musibetlere katlanmaktan üzüntüyle dolup taştım. Sen, duçar olduğum sıkıntıyı gidermeye, içine düştüğüm durumu ortadan kaldırmaya kadirsin. O halde, hakketmesem de bunu bana yap; ey büyük Arşın sahibi, ey bol nimetlerin sahibi! Senin (her şeye) gücün yeter; ey merhametlilerin en merhametlisi! Âmin, ya Rabbe l-âlemin.
Sevilmeyen Şeyler, Kötü Ahlak ve Çirkin İşlerden Allah´a Sığınmakla İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah´ım; hırsın kabarmasından, öfkenin sersemliğinden, hasedin galebesinden, sabrın zayıflığından, kanaatin azlığından, huyun kötülüğünden, şehvetin azmasından, bağnazlığın sultasından, nefsin tutkusuna uymaktan, hidayete karşı çıkmaktan, gaflet uykusundan, zorluklara düşmekten, batılı hakka yeğlemekten, günahlara ısrarla devam etmekten, günahı küçümsemekten, itaati büyük görmekten, zenginlerin övünmesinden, fakirleri hor görmekten, elimizin altındakilere kötü davranmaktan, bize iyilik yapanlara teşekkürü terketmekten, zalime yardımcı olmaktan, mazlumu yalnız bırakmaktan, hakkımız olmayan bir şeyi istemekten ve bilgisiz konuşmaktan sana sığınırım.
Birini aldatma düşüncesini taşımaktan, amellerimizden dolayı kendimizi beğenmişlikten, uzun arzularla kendimizi avutmaktan sana sığınırız.
İçimizin kötülüğünden, küçük günahı önemsememekten, şeytanın bizi kuşatmasından, zamanın başımıza dert açmasından ve sultanın bizi ezmesinden sana sığınırız.
Saçıp savurmaktan ve yetecek kadar rızkı bulamamaktan sana sığınırız.
Düşmanları sevindirecek bir durumdan, denklerimize muhtaç olmaktan, sıkıntılı geçimden ve (ahirete götürecek bir) azık olmaksızın ölmekten sana sığınırız.
(Kıyametteki) En büyük teessüften, (din hususunda söz konusu olan) en büyük musibetten, en acı bedbahtlıktan, kötü dönüşten, sevaptan mahrum kalmaktan ve azaba duçar olmaktan sana sığınırız.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve rahmetinle beni ve kadın-erkek tüm mü minleri bütün bunlardan koru, ey merhametlilerin en merhametlisi.
Yüce Allah´tan Bağışlanma İstemiyle İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah´ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi sevdiğin tövbeye muvaffak et; sevmediğin günah alışkanlığından kurtar.
Allah´ım, din veya dünya ile ilgili iki eksiklikle karşılaştığımız zaman eksikliği, fani oluşu çok hızlı olan (dünya) ile ilgili kıl; bekası çok uzun olan (din) hususunda da tövbeyi bize nasip et. (Allah ım,) Biri seni bizden razı edecek, diğeri de seni bize karşı gazaba getirecek iki işe azmettiğimiz zaman bizi, seni bizden razı edecek işe yönelt ve seni bize karşı gazaba getirecek fiilde gücümüzü gevşet. Böyle durumlarda bizi kendi nefsimizin seçimiyle baş başa bırakma. Çünkü o, senin başarıya ulaştırdığının dışında, batılı seçer; senin esirgediğinin dışında, kötülüğü emreder.
Allah´ım, hiç kuşku yok, sen bizi güçsüz bir şeyden yarattın; güçsüzlük üzere bina ettin ve yaratılışımızı hakir bir sudan başlattın. O halde, bizim bir gücümüz varsa, ancak senin gücünden kaynaklanmakta, senin yardımına dayanmaktadır.
Öyleyse, kendi başarınla bize yardım et; kendi ıslahınla bizi ıslah et; kalp gözümüzü sevginle bağdaşmayan şeye kapa ve uzuvlarımızdan hiçbirini günahlara daldırma.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve kalplerimizin gizli niyetlerini, uzuvlarımızın hareketlerini, gözlerimizin işaretlerini ve dillerimizin konuştuğu sözleri sevabını gerektiren şeylerle ilgili kıl ki, mükâfatını hakkedecek bir iyiliği kaçırmayalım; cezalandırmanı gerektirecek bir kötülüğü de işlemeyelim.
Yüce Allah´a Sığınmakla İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah ım, dilersen lütfunla bizi affedersin; dilersen adaletinle bize azap edersin. O halde, nimetinle affını bizim için kolaylaştır ve mağfiretinle bizi azabından kurtar. Çünkü gerçek şu ki, bizim adaletine dayanacak gücümüz yoktur; affın olmadan hiçbirimiz kurtulamayız.
Ey ganilerin ganisi (yüce Allah), işte kulların! Önünde durmuşlar (fazlını ve lütfunu ummaktalar) ve ben, sana muhtaç olanlar içerisinde en çok ihtiyacı olanım. O halde, geniş rahmetinle yoksulluğumuzu gider; rahmetini bizden esirgeyerek bizi ümitsizliğe düşürme. Aksi takdirde seninle mutlu olmak isteyeni bedbaht etmiş, fazlından yardım umanı mahrum bırakmış olursun. O zaman da senden başka kime yönelebilir, kapından başka hangi kapıya gidebiliriz ki !
Sen (her türlü eksiklikten) pâk ve münezzehsin; biz ise dualarına icabet etmeyi söz verdiğin çaresizleriz; sıkıntılarını gidermeyi vaad ettiğin sıkılmışlarız. Ve sen, rahmetini dileyenden rahmetini esirgemez, senden medet umanı medetsiz bırakmazsın! Çünkü bu, iradenle uyuşmaz, büyüklüğüne yakışmaz. O halde, sana yalvarıp yakarmamıza (bakarak bize) acı ve kapına geldiğimiz için (lütfunla) bizi zengin kıl.
Allah ım, sana isyan etmek üzere şeytana uyunca o, üstümüze güldü. Şu halde, Muhammed ve âline salat eyle ve senin için onu (şeytanı) terkettikten, ondan yüz çevirip sana yöneldikten sonra tekrar onu üstümüze güldürme.
Güzel Akıbet İstemiyle İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Ey, anılması ananlar için şeref olan; ey, şükrü şükredenler için zafer olan ve ey, itaati itaat edenler için kurtuluş olan (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve kalplerimizi seni anmakla diğer anmalardan, dillerimizi sana şükretmekle diğer şükürlerden ve uzuvlarımızı sana itaat etmekle diğer itaatlerden alıkoy. Şayet bizim için işten artakalan boş bir zaman mukadder ettiysen, onu selamet boş zamanı kıl, ondan bir günah veya bir yorgunlukla ayrılmayalım. Böylece, kötülükleri yazan melekler, kötülüklerimizin anılmadığı tertemiz bir sayfayla ve iyilikleri yazan melekler de, yazdıkları iyiliklerimizle bizden hoşnut olarak geri dönsünler.
(Allah ım,) Muhammed ve âline salat eyle ve Hayatımızın günleri bittiği, ömrümüzün süresi sona erdiği ve kabul etmekten başka çaremiz olmayan kaçınılmaz davetin (ölüm) gelip çattığı zaman, amellerimizi yazan meleklerin bizden kaydettikleri son ameli, kabul olmuş bir tövbe kıl ki, artık işlediğimiz bir günah veya isyandan dolayı bizi hesaba çekmeyesin.
(Rabbim,) Kullarını hesaba çektiğin gün tanıkların (melekler, peygamberler ve imamlar) gözleri önünde günahlarımızı örttüğün perdeyi açarak bizi rezil etme. Hiç kuşkusuz sen, sana yalvarana pek merhametlisin; seni çağıranı cevapsız bırakmazsın.
Günahları İtiraf Edip Yüce Allah´a Dönüş İstemi Hakkındaki Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah ım, senden (bir şey) istememe üç haslet engel oluyor; bir haslet de senden (bir şey) istemeye itiyor beni.
(Rabbim,) Yerine getirmediğim, getirmekte ağır davrandığım emirlerine, tereddüt etmeden işlediğim yasaklarına ve şükrünü eda etmekte kusur ettiğim nimetlerine bakınca, senden (bir şey) istemeye utanıyorum. Sana yönelenlere, hüsnü zanla dergâhına gelenlere olan lütuf ve fazlını görünce de, senden istekte bulunmaya cüret ediyorum. Çünkü, senin bütün ihsanların bir lütuf, bütün nimetlerin karşılıksız bir bağıştır.
Ey mâbudum, şimdi ben, zilletle boyun eğmiş bir halde izzet kapının önünde durmuş, çoluk çocuğu çok, fakr-u zaruret içindeki biri gibi utanarak senden (lütuf ve merhametini) dileniyorum ve itiraf ediyorum ki, bana ihsanda bulunduğun zaman sana karşı gelmemeye gayret etmekten başka bir şey yapmış değilim ve hiçbir zaman da senin lütuf ve fazlından mahrum kalmamışım.
Şimdi ey Rabbim, katında kötü şeyler kazandığımı ikrar etmek, bana bir yarar sağlar mı Çirkin işler yaptığımı itiraf etmek, beni senden (senin azabından) kurtarır mı Yoksa, bulunduğum durum itibariyle gazabını mı hakkettim ! Yoksa seni çağırırken gazabınla mı cevap vereceksin !
Seni tenzih ediyorum! Tövbe kapısını yüzüme açık bıraktıktan sonra senden ümit kesmem. Aksine, günahları büyük, bahtı dönmüş, amel zamanının bittiğini, ömrünün sona erdiğini görüp senden kurtulamayacağını, senden kaçamayacağını anlayınca, tertemiz bir kalple sana dönüp ihlasla tövbe eden, sonra da karşında eğilip bükülerek, başını aşağı salarak, korkudan dizleri titreyerek gözyaşları suratını ıslatmış bir halde kısık bir sesle seni çağıran, sana yalvaran, kendine zulmetmiş, Rabbinin saygınlığını küçümsemiş hakir bir kul gibi; ey merhametlilerin en merhametlisi; ey merhamet arayanların yöneldiği en merhametli zat; ey mağfiret dileyenlerin etrafında dolaştığı en şefkatli Zât-ı Kibriya; ey affı cezalandırmasından çok olan; ey rızası gazabından bol olan; ey güzel affıyla yaratıklarına minnet koyan; ey kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran; ey kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan; ey kullarının az amellerine razı olan; ey onların az amellerine çok mükâfat veren; ey dualarına icabet etmeyi onlar için tazmin eden ve ey lütfuyla onlara en iyi ödülü vereceğini vaad eden (yüce Allah)! diyerek seni çağırırım, sana yalvarırım. Çünkü ben, sana isyan edip de bağışladığın en isyankâr, mazeret gösterip de mazur gördüğün en kötü ve tövbe edip de tövbesini kabul ettiğin en zalim kişi değilim.
Buradan sana yönelerek, kaçırdığı fırsatlara pişman olan; devşirdiği günahlardan korkan; yaptıklarından utanç duyan; senin indinde büyük günahı affetmenin büyük bir şey olmadığını, bunun sana göre kolay bir iş olduğunu, hadsiz hesapsız suçlara göz yumabileceğini bilen ve sana en sevimli kulun; sana karşı büyüklük taslamayı terkeden, günahlardan sakınan ve sürekli bağışlanma talebinde bulunan kul olduğunun bilincinde olan biri olarak tövbe ediyorum.
(Ey Rabbim,) Büyüklük taslamaktan, günahlara devam etmekten sana sığınırım. Kusur ettiğim hususlarda senden bağışlanmamı dilerim. Âciz olduğum, güç yetiremediğim konularda senden yardım isterim.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve üzerime farz ettiklerini bana bağışla; hakkettiğim cezalandırmalarından beni kurtar; günah ehlinin korktuğu (cehennem azabı)ndan bana güvence ver. Çünkü sen, af ile dolusun; mağfiret için umulansın; bağışlama ile tanınmışsın; hacetimi senden başka kimseden dilemem; günahımı senden başka bağışlayacak olan yoktur. Her türlü eksiklik sıfatından münezzehsin sen. Senden başka kimse bana zarar veremez, senden başka kimseden korkmam. Hiç şüphesiz, sen takva ehlisin; mağfiret ehlisin. Muhammed ve âline salat eyle ve hacetimi gider, dileğimi kabul et; günahımı bağışla, korkumu güvene çevir. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bunlar sana pek kolaydır. Âmin, ya Rabbe l-âlemin.
Kerbeladan geriye Kalan Peygamberimizin Torunu Hüseyin efendimizin oglu imami Zeynel Abidin in Dualari
Allah´a Hamd ve Sena İle İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s), duaya Allah´a hamd ve sena ile başlar ve şöyle buyururdu:
Hamd Allah a ki ilkdir, O´ndan önce bir ilk yoktur; sondur, O´ndan sonra bir son yoktur. Gözler O´nu görmekten, tahayyüller (vehimler) O nu vasfetmekten âcizdir.
Kudretiyle dilediği gibi yepyeni bir yaratık meydana getirdi. Sonra onları irade ettiği yola koydu, sevgisi yolunda ilerleyebilmelerini sağladı. Öne geçirdiğini ertelemeye, ertelediğini önce geçirmeye güçleri yetmez. Onlardan her bir ruh için paylaştırılmış belli bir rızk tayin etti. O, birine çok rızk verdi mi kimse onu azaltamaz; birine de az verdi mi kimse onu çoğaltamaz.
Sonra onların her biri için vakitlendirilmiş bir ecel, sınırlandırılmış bir süre belirledi. Her geçen gün adım adım ona doğru ilerlemekte, her geçen yıl ona daha bir yakınlaşmaktadır. Süresi dolunca da vaad ettiği bol sevapla ödüllendirmek ya da sakındırdığı azapla cezalandırmak üzere ruhunu kabzeder. Böylece kötüler en kötü işlerinin karşılığını görürler; iyiler de iyi amellerinin ödülünü en güzel şekliyle alırlar. (Necm /31) Çünkü adaleti bunu gerektirmektedir. İsimleri kutsal, nimetleri açıktır. O, yaptığından dolayı sorgulanmaz, bilakis onlar sorgulanırlar. (Enbiya /23)
Hamd Allah a ki, eğer kullarına, ardı arkası kesilmeyen minnetler ve açık seçik bol nimetler karşısında hamd etmeyi öğretmemiş olsaydı, nimetlerinde tasarruf ederler, ama O na hamd etmezlerdi; rızkından bol bol yararlanırlar, ama şükretmezlerdi. Böyle olunca da insanlık sınırlarından çıkar, hayvanlık seviyesine düşerlerdi. O zaman da yüce Allah ın Kur an da nitelendirdiği kimselerden olurlardı: Onlar hayvanlar gibidirler; hatta yolca daha şaşkındırlar. (Furkan/44)
Hamd Allah a ki, kendisini bize tanıttı; şükrünü bize ilham etti; rablığı gereği ilim kapılarını yüzümüze açtı, kendisini ihlas ile birlememize kılavuzluk etti; ilhaddan (Allah ı inkâr) ve emrinde kuşkuya kapılmaktan bizi uzak tuttu. Öyle bir hamd ki, onunla kendisine hamd eden kullarının arasında yer alalım ve rıza ve affını kazanma yarışında herkesten öne geçelim. Öyle bir hamd ki, Berzah karanlıklarını bize aydınlatsın; kabirden çıkarılmayı bize kolaylaştırsın; her nefsin kazandığıyla cezalandırılacağı, kimsenin zulme uğramayacağı (Casiye/23), hiçbir dostun dostuna bir şey kazandıramayacağı ve hiçbir yerden yardım göremeyecekleri gün (Duhan/41) tanıkların durduğu yerlerde mekânlarımızı şereflendirsin.
Öyle bir hamd ki, bizden en yüce İlliyyun a, Allah a yakın olanların gördüğü ve amellerin sayılıp yazıldığı kitaba (Mutaffifîn/20-21) yükselsin. Öyle bir hamd ki, gözler faltaşı gibi açıldığında onunla gözlerimiz aydın olsun; çehreler siyahlaşınca onunla yüzlerimiz ak olsun. Öyle bir hamd ki, onun sayesinde Allah ın acıklı ateşinden salıverilip Allah ın ikram dolu komşuluğunu kazanalım. Öyle bir hamd ki, onunla mukarreb meleklerle boy ölçüşelim ve zevali olmayan keramet yurdunda mürsel peygamberlerle birlikte olalım.
Hamd Allah a ki, yaratılışın güzelliklerini bizim için seçti; temiz rızkları bizim için çıkardı, verdiği güçle bizi bütün yaratıklarından üstün kıldı. Böylece, kudretiyle bütün yaratıkları bize boyun eğmekte; izzetiyle bize itaat etmekteler. Ve hamd Allah a ki, kendisinden başka kimseye bizi muhtaç kılmadı. O halde nasıl O na hamd etmeye güç yetirebilir, ya da ne zaman şükrünü yerine getirebiliriz Hayır, kesinlikle hiçbir zaman!
Ve hamd Allah a ki, bizde açılma ve kasılma araçları bıraktı; bizi hayat esintileriyle faydalandırdı; bizde çalışma uzuvları meydana getirdi; temiz rızklarla beslenmemizi sağladı; fazlıyla bizi zengin etti; nimetiyle bizi sermaye sahibi kıldı. Sonra itaatimizi ölçmek için bize birtakım emirler yöneltti; şükrümüzü sınamak için bizi birtakım şeylerden sakındırdı. Ama biz O nun emrettiği yoldan çıktık, sakındırdığı şeylerin içine daldık. Ancak O, bundan dolayı bizi hemencecik cezalandırmadı; acele bizden intikam almaya kalkmadı. Aksine, rahmetiyle bir lütuf olarak, bize mühlet verdi; şefkatiyle sabır ve hazımla (tövbe edip) dönmemizi bekledi.
Ve hamd Allah a ki, bize tövbe yolunu gösterdi; O nun lütuf ve fazlı olmasaydı kesinlikle ona hak kazanamazdık. Şimdi eğer O nun fazlından bir tek bu tövbeyi sayacak olsak, hakkımızdaki sınavının fevkalade güzel, bize yönelik ihsanının çok büyük, üzerimizdeki lütfunun çok yoğun olduğunu görürüz. Oysa bizden öncekiler (örneğin İsrail oğulları) hakkında tövbe hususunda böyle bir sünneti (kuralı) yoktu. Bakınız, gücümüzü aşan yükümlülükleri omuzlarımızdan kaldırmış; yalnızca güç yetirebildiğimiz şeylerle bizi yükümlü kılmış; bizden, kolay olandan başka bir şey istememiş; böylece hiçbir kimseye herhangi bir bahane ve mazeret bırakmamıştır. Dolayısıyla içimizden helak olan, (bu kadar kolaylıklara rağmen) O na muhalefet edendir; saadete eren ise, O na rağbet edendir.
Meleklerinden O na en yakın olanı, yaratıklarından katında en değerli olanı ve kendisine hamd edenlerin, indinde en beğenileni O na neyle (nasıl) hamd ettiyse, onunla Allah a hamd olsun. Öyle bir hamd (ve övgü) ki; Rabbimizin bütün yaratıklarına olan üstünlüğü gibi, diğer bütün hamdlerden üstün olsun. Sonra, bize ve geçmiş-gelecek bütün kullarına olan her bir nimetinin yerine, ilminin kuşattığı bütün şeylerin sayısıca ve o nimetlerin her birinin yerine kat kat fazlasıyla, kıyamet gününe kadar ardı arkası kesilmeksizin ebedi olarak O na hamd olsun.
Öyle bir hamd ki, erişilecek sınırı, sayılacak adedi, ulaşılacak sonu ve bitecek süresi olmasın! Öyle bir hamd ki, bizi O nun itaati ve affına kavuştursun; rızasını kazanmamıza vesile olsun; mağfiretini elde etmemize yarasın; bizi cennetine götürsün; azabından, gazabından korusun; O na itaat etmemize destek, isyan etmemize engel olsun; hakkını eda edip belirlediği vazifeleri yerine getirmemize yardımcı olsun.
Öyle bir hamd ki, sayesinde saadetli dostlarının arasında saadete erelim ve düşmanlarının kılıçlarıyla şehit düşenlerin arasında yer alalım. Hiç şüphesiz, O, nimetlerin velisidir, hamdin (övgünün) yegane sahibidir.
Resulullah´a Salat ve Selam İle İlgili Duası
Ve hamd Allah a ki, ne kadar büyük olursa olsun hiçbir şey karşısında âciz kalmayan ve ne kadar ince ve zarif olursa olsun hiçbir şeyi gözden kaçırmayan kudretiyle, peygamberi Muhammed -Allah ın salatı ona ve soyuna olsun- ile eski ümmetlere ve geçmiş asırlara değil, bize minnet koydu; böylece bizi ümmetlerin sonuncusu kıldı; inkârcılara karşı bizi tanıklar yaptı ve nimetiyle, az olanlar karşısında sayımızı çoğalttı.
Allah ım, o halde vahyinin emini, yaratıklarının seçkini, kullarının arasından seçip beğendiğin, rahmet imamı, hayır önderi ve bereket anahtarı olan Muhammed e salat eyle (derecesini yücelt); nasıl ki o kendini senin işin için adadı; bedenini senin uğruna eziyetlere maruz bıraktı; (insanları) sana doğru çağırırken yakınlarıyla açıkça çelişti; senin rızan uğruna kabilesiyle savaştı; dinini ihya etmek için akrabalarıyla ilişkisini kesti; inkâr ettikleri için yakın olanları uzaklaştırdı; sana icabet ettikleri için uzak olanları yakınlaştırdı; senin yolunda en uzak kimseleri dost edindi; en yakın kimselere düşman kesildi; elçiliğini iletmek için kendini yordu; (insanları) dinine davet etmekle kendini nice zahmetlere soktu; uğraşı, davetine muhatap olanları öğütlemek oldu; dinini aziz kılmak, güçlendirmek ve sana karşı küfre sapanlara galebe çalmak amacıyla gurbet diyarlarına; doğup büyüdüğü, yakınlarının bulunduğu, taşını, toprağını tanıdığı vatanından uzak yerlere göç etti (Medine ye hicret); ve nihayet, düşmanlara karşı elde etmek istediği başarıyı, dostların için öngördüğü sonucu tastamam elde etti. Senden medet umarak, güçsüz olduğu halde senin yardımınla güç kazanarak düşmanlarının üzerine yürüdü; evlerinin içinde onlarla savaştı; karargâhlarının tam ortasında onlara saldırdı. Derken, müşriklerin istememesine rağmen senin dinin aşikâr oldu, kelimen yüceldi.
Allah ım, senin yolunda çekmiş olduğu zahmetler karşısında O nu cennetinin en yüce derecesine yükselt. Öyle ki, derece bakımından kimse onunla eşit olmasın; makam bakımından kimse ona denk olmasın; katında hiçbir mukarreb melek ve hiçbir mürsel peygamber onunla boy ölçüşemesin. Ve onu, tertemiz Ehl-i Beyti ve mü min ümmeti hakkında kendisine vaad ettiğin güzel (kabul edilen) şefaatin en yüce mertebesiyle tanıştır. Ey vaadi geçerli olan, sözüne vefa eden; ey kötülükleri kat kat fazlasıyla iyiliklere dönüştüren (yüce Allah)! Hiç kuşkusuz, sen büyük lütuf sahibisin.
Meleklere Salat İle İlgili Duası
Allah´ım, seni tesbih etmekten bıkmayan, seni kutsamaktan usanmayan, sana ibadet etmekten yorulmayan, emrini imtisalde ciddiyetle çalışıp ihmalkârlık etmeyen, sana olan iştiyaklarından asla gaflete düşmeyen, Arşının taşıyıcılarına; kirpik kırpmadan izninin ve emrinin gelmesini bekleyen, (emrin gelince de) Sur a üfleyerek kabir rehinleri olan baygınları ayıltacak Sur sahibi İsrafil e; indinde şan-şeref sahibi olan, sana itaat ederek yüksek bir yere ulaşan Mikail e; vahyinin emini, gökler ehlinin yanında kendisine itaat edilen, nezdinde saygın olan, katında mukarreb (yakınlaştırılmış) olan Cebrail e; perdeler meleklerine müvekkel olan Ruh a (bir melek) ve senin emrinden olan Ruh a (bir başka melek) salat eyle.
Onlardan alttaki, göklerinin sakinleri, elçiliğin hususunda güvenilir olan, çalışmaktan bıkkınlık duymayan; zor işlerden yorulup yılmayan, nefsani istekleri kendilerini seni tesbih etmekten alıkoymayan, gafletler unutkanlığıyla seni ululamaktan geri kalmayan, yere bakan gözleriyle sana doğru bakmaya kasdetmeyen, çenelerini aşağı indirmiş, katındakine büyük rağbet duyan, nimetlerini anmaya aşırı derecede düşkün olan, azametinin, büyüklüğünün yüceliği karşısında alçalan; günah ehline karşı cehennemin uğultusunu görünce: Her türlü eksiklikten münezzehsin sen, sana hakkıyla ibadet etmedik söyleyen meleklerine de (salat eyle, Allah ım).
Bütün bunlara salat ettiğin gibi; rahmet meleklerine; katında yakınlık sahibi olanlara; gaybı peygamberlerine taşıyanlara; vahyinin eminleri olanlara; kendin için ayırdığın, kutsamanla kendilerini yiyip içmekten müstağni kıldığın ve gök tabakalarına yerleştirdiğin melekler kabilelerine; göklerin uçlarında vaadinin sona ermesiyle emrinin (kıyametin) gerçekleşmesini bekleyenlere; yağmur hazinelerinin bekçilerine; bulutları sevkedenlere, sevketmesiyle yıldırım seslerinin duyulup şimşeklerin çakmasına vesile olanlara; kar ve doluyu uğurlayanlara; yağmur damlalarıyla birlikte inenlere; rüzgarların hazineleriyle ilgilenenlere; yerinden oynamasın diye dağları tutmakla görevli olanlara; suların ölçüleri, şiddetli ve sağanak yağmurların ölçeğiyle tanıştırdıklarına; istenmeyen belalarla veya sevilen bollukla yeryüzüne gönderdiğin meleklerine; çok kıymetli, iyilik sever elçilerine; çok değerli, (amelleri) yazan koruyuculara; ölüm meleği ve yardımcılarına; (kabir sorgulayıcıları) Münker ve Nekir e; kabir ehlini sınava tabi tutan Ruman a; Beyt-i Ma mur etrafında tavaf edenlere; Malik e ve (cehennem) bekçilerine; Rızvan a ve cennetlerin hizmetçilerine; kendilerine emir verildiği konuda Allah a isyan etmeyen ve emredildikleri şeyi yapan (Tahrim/6) meleklere; (cennet ehline, Selam size, sabrettiğiniz için; (dünya) yurdun(un) sonu ne güzel! (Ra d/24) diyenlere; kendilerine: Tutun onu, derhal bağlayın onu; sonra cehenneme atın onu. (Hâkka/30-31) dendiği zaman bekletmeden hemen emri yerine getiren zebanilere; anmadığımız, katındaki yerini, ne işle memur kıldığını bilmediğimiz diğerlerine; havadakilere, yerdekilere, sudakilere ve yaratıklar üzerindeki denetleyicilere, bütün bunlara her nefsin bir sürücü (melek) ve bir tanık (melek) eşliğinde geleceği gün salat eyle.
Şereflerine şeref katacak, temizliklerini artıracak bir salatla onlara salat eyle. Allah ım, meleklerine ve elçilerine salat ettiğin, bizim salatımızı da onlara ilettiğin zaman, senden gelen başarıyla onları güzellikle anmamızdan dolayı bize de salat eyle. Hiç kuşkusuz, sen çok cömertsin, üstün kerem sahibisin.
Peygamberlere Tabi Olan ve Onları Tasdik Edenlere Salatını İçeren Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah ım, yeryüzü ehlinden peygamberlere tabi olanları; düşmanlar yalanlamalarıyla peygamberlere karşı çıktıkları zaman peygamberleri gıyaben (kalben) doğrulayanları; iman hakikatleriyle onlara gönül verenleri; Adem den Muhammed e -Allah ın salat ve selamı ona ve soyuna olsun- kadar her asır ve zamanda o asrın insanları için delil olarak gönderdiğin hidayet imamlarına, takva ehlinin önderlerine -hepsine selam olsun- uyanları kendinden bir mağfiret ve rızvanla an.
Allah ım, özellikle de Muhammed in ashabının, sahabiliği bilip hakkını eda edenlerin, ona yardımda güzel bir imtihan verenlerin, onu destekleyip himaye edenlerin, koşarak elçiliğine inananların, davetini kabulde yarışıp öne geçenlerin, Rabbinin mesajlarını duyururken kendisine icabet edenlerin; dâvâsı uğruna eşleri ve çocuklarından ayrılanların, nübüvvetini sağlamlaştırmak için babaları ve oğullarıyla savaşıp onun bereketiyle zafere ulaşanların, gönüllerinde onun sevgisini besleyerek bu sevgiyle asla zarara uğramayacak bir ticaret umanların, onun kulpuna yapışınca kabilelerinden dışlananların, ona yakınlık gölgesinde yer alınca akrabalıklarından çıkarılanların, Allah ım, bunların senin için ve senin yolunda kaybettiklerini unutma! İnsanları senin (dininin) etrafında topladıkları, Resulünle birlikte sana davet ettikleri için hoşnutluğunla onları hoşnut et. Senin yolunda kavimlerinin memleketini terkettikleri, geçim bolluğunu bırakıp geçim darlığına katlandıkları için onları ve dinini yüceltmek için sayılarını çoğalttığın mazlumları mükâfatlandır.
Allah ım, onları (ashabı) güzellikle izleyip, Rabbimiz bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla. (Haşr/10) diyen; onların yolunda yürüyen, onların yöneldiği yöne yönelen; onların mizaç ve meşreplerine göre hareket eden, hiçbir şüphe kendilerini onların basiretlerinden (inançlarından) geri çeviremeyen; onların izinde yürümekte, hidayet meşalelerine uymakta kuşkuya düşmeyen; onlara yardım eden; dinlerini din edinen; hidayetleriyle hidayet bulan; onlarla ittifak içinde olan; onları (Peygamber den) kendilerine ilettiklerinde itham etmeyen tabiîne de en iyi ödülünü ver.
Allah ım, günümüzden kıyamet gününe kadar gelip geçecek olan tabiîne, onların eşlerine ve soylarına, içlerinden sana itaat edenlere salat eyle. Bir salat ki, onunla onları sana karşı gelmekten koruyasın; cennet bahçelerinde yerlerini genişletesin; şeytanın tuzağına düşmelerine engel olasın; senden medet umdukları iyi işlerde kendilerine yardımcı olasın; onları, ansızın hayırlı bir haberle kapıyı çalan hadiselerin dışında, gece gündüz demeyip beklenmedik bir zamanda baskın yapan felaketlerden koruyasın; onları rahmetine ümitli olmaya, katındakini arzu etmeye, kulların elindeki şeyler konusunda kötü yargılı olmamaya sürükleyesin. Böylece de onları sana rağbet etmeye ve senden korkmaya yöneltesin; dünya hayatına aldırışsız kılasın; onlara ahiret için çalışmayı, ölümden sonrası için hazırlanmayı sevdiresin; canların bedenlerden çıkacağı gün karşılaşacakları her zorluğu onlara kolaylaştırasın; onları korkunç fitnelerin meydana getireceği durumlardan, cehennemin kavurucu ateşinden, orada sürekli kalmaktan kurtarasın; onları takva ehlinin güvenli dinlenme yerlerine (cennete) yerleştiresin!
Dostları Hakkındaki Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Ey azametinin şaşılacak harikaları bitmek bilmeyen (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi azametin hakkında eğriliğe sapmaktan koru.
Ey saltanatının süresi sona ermeyen (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve boyunlarımızı ceza ve ukubetinden azad et.
Ey rahmetinin hazineleri tükenmeyen (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve rahmetinden bizim için de bir pay ayır.
Ey gözlerin görmekten âciz olduğu (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi kurbuna (yakınlığına) yaklaştır.
Ey mertebesi yanında diğer bütün mertebeler küçük kalan (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi katında değerli kıl.
Ey haberlerin iç yüzü indinde aşikâr olan (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve bizi yanında rüsvay etme.
Allah ım, bağışınla, bizi bağışta bulunanların bağışlarından müstağni kıl; ilişkilerini keserek bizi yalnızlığa itenlere karşı ihsan ve ikramınla bizi koru ki, senin bağışınla başka hiçbir kimseye rağbet etmeyelim ve senin lütuf ve fazlınla hiçbir kimsenin uzaklaşmasıyla yalnızlığa itilmeyelim.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizim aleyhimize değil, lehimize plan düzenle; zararımıza değil, yararımıza tuzak kur; bizi muzaffer kıl, bize karşı (kimseyi) zafere ulaştırma.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi kendin koru; bizi kendinle koru; bizi kendine doğru hidayet et; bizi kendinden uzaklaştırma. Çünkü senin koruduğun daima esenlik içinde olur; hidayet ettiğin bilir; kendine yakınlaştırdığın büyük bir kazanç elde eder.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi zamanın acımasız felaketlerine, şeytanın kötü tuzaklarına, sultanın acı saldırısına karşı koru.
Allah ım, yetinenler senin gücünün fazlıyla yetinirler; o halde Muhammed ve âline salat eyle ve bize yet. Bağışta bulunanlar, senin bağışının fazlasıyla bağışta bulunurlar; o halde Muhammed ve âline salat eyle ve bize bağışta bulun. Hidayet bulanlar, senin yüzünün nuruyla hidayet bulurlar; o halde Muhammed ve âline salat eyle ve bizi (doğru yoluna) hidayet et.
Allah ım, sen kime yardım ettiysen, artık kimse onu zelil ve hor edemez; kime verdiysen, artık kimse ondan bir şey eksiltemez; kimi doğru yola hidayet ettiysen, artık kimse onu şaşırtamaz, saptıramaz. O halde Muhammed ve âline salat eyle ve izzetinle bizi kullarından (gelecek zararlardan) koru; yardımınla bizi senden başkasından müstağni kıl; yol göstermenle bizi hak yolda yürüt.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve kalplerimizin selametini azametini anmakta, bedenlerimizin rahatını nimetlerine şükretmekte karar kıl ve dillerimizi minnetlerini anlatmak için aç.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi sana doğru çağıran davetçilerden; sana doğru kılavuzluk eden hidayetçilerden et; katında özel bir yeri olan kullarından kıl. Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Sabah ve Akşam Vakitlerinde Okuduğu Dua
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Hamd Allah a ki, gücüyle gece ve gündüzü yarattı; kudretiyle aralarında ayrıcalık koydu; her biri için belli bir sınır, belli bir süre tayin etti; geceyi gündüzün, gündüzü de gecenin içine sokar. Kullarının beslenme ve gelişmesini sağlamak için O nun bir planıdır bu. Yorucu hareketler ve meşakkatli işlerin ardından dinlenmeleri için geceyi yarattı; uyuyup dinlenerek güç ve enerji biriktirmeleri, ayrıca lezzet ve şehvetlerine ulaşmaları için onu bir örtü kıldı. Gündüzü de onlar için aydınlık kıldı ki, Allah ın fazlından nasiplerini arasınlar; rızkını elde etmek için çalışıp çabalasınlar; dünya ihtiyaçlarına ulaşıp ahiret mutluluğunu kazanmak için arzında dolaşsınlar. Böylece Allah, onların durumlarını düzeltir; onları imtihan eder; itaat zamanlarında, farzlarının söz konusu olduğu yerlerde ve hükümlerinin uygulanması gerektiği durumlarda nasıl davrandıklarına bakarak, kötü işler yapanları işledikleriyle cezalandırır; güzel işler yapanları da daha güzeliyle ödüllendirir. (Necm/31)
Allah ım, hamd sana mahsustur. Çünkü sabahı sen bizim için yarıp çıkardın; gündüzün ışığından sen bizi yararlandırdın; rızkların aranacağı yerleri sen bize öğrettin; bela ve afetlerden sen bizi korudun. Böylece biz ve tüm şeyler; gök, yer ve onlarda bulunan canlı cansız, hareketli hareketsiz, havada yükselen, yer altında gizli bulunan her şey senin olduk; senin yed-i kudretinde mülkünün ve saltanatının kapsamına girdik; iradenle bir araya geldik; emrin doğrultusunda bir şeyler yapabilmekte, tedbirin yönünde hareket etmekteyiz. Senin hükmettiğinden başka bir durum ve senin verdiğinden başka bir hayır bizim için söz konusu değildir, olamaz da.
(Allah ım,) Bu (gün), yeni bir gündür; tanıklık etmeye hazır bir şahittir. Güzel işler yaparsak övgüyle bizimle vedalaşır; kötü işler yaparsak yergiyle bizden ayrılır.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve onunla (günle) iyi birlikteliği bize nasip et; bir suç işleyerek, küçük veya büyük bir günaha mürtekip olarak kötü bir şekilde ondan ayrılmaktan bizi koru. Bize bu günde bol bol iyilikler yaz; kötülüklerden arındır ve onun (günün) iki ucunun arasını hamd, şükür, mükâfat, birikim, lütuf ve ihsan ile doldur.
Allah ım, pek değerli yazıcı meleklerine bizden yana çekecekleri zahmeti kolaylaştır; amel defterlerimizi iyiliklerimizle doldur; bizi onların yanında rüsvay etme.
Allah ım, bize bu günün saatlerinin her bir saatinde kullarından bir pay, şükründen bir nasip ve meleklerinden bir doğruluk tanığı ayır.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve bütün yönlerimizden koru. Bu koruman, bizi sana karşı günah işlemekten alıkoysun, sana itaat etmeye sevketsin, sevgini celbetsin.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi bu günümüzde, bu gecemizde ve bütün günlerimizde hayrı işlemeye, şerri terketmeye, nimetlere şükretmeye, sünnetlere uymaya, bid atlerden kaçınmaya, marufu (iyiliği) emretmeye, münkerden (kötülükten) sakındırmaya, İslam ın bekçiliğini yapmaya, batılı kınayıp horlamaya, hakkı destekleyip yüceltmeye, yolunu şaşırmışa doğruyu göstermeye, güçsüze yardımcı olmaya, mağdurun imdadına koşmaya muvaffak et.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bu günü yaşadığımız en kutlu gün, birlikte olduğumuz en üstün arkadaş ve geçirdiğimiz en hayırlı vakit kıl. Bizi bütün yaratıklarının arasında üzerlerinden gece ve gündüz geçen en hoşnut, verdiğin nimetlere en çok şükreden, koyduğun yasalara uymakta en sebatlı ve sakındırdığın yasaklardan en çok kaçınan kullarından kıl.
Allah ım, ben bu günde, bu saatte, bu gecede ve bulunduğum bu yerde, seni tanık tutuyorum ve tanık olarak sen yetersin; göğü, yeri, onlarda yerleştirdiğin meleklerini ve diğer yaratıklarını da tanık tutuyorum ki, ben şuna şehadet etmekteyim: Sen Allah sın, senden başka ilah yoktur; adaleti ayakta tutarsın; hükmünde adilsin; kullarına şefkatlisin; mülkün maliki ve sahibisin; yaratıklarına pek merhametlisin. (Yine şehadet etmekteyim ki, Muhammed senin kulun, resulün ve yaratıkların içinde seçip beğendiğin kimsedir. Peygamberlik görevini ona yükledin, layıkıyla yerine getirdi; ümmetini öğütlemesini emrettin, öğütledi.
Allah ım, yaratıklarından herhangi birine ettiğin en çok salatı Muhammed ve âline eyle; kullarından herhangi birine verdiğin en iyi şeyi bizden taraf ona ver ve peygamberlerinden herhangi birine ümmetinden taraf verdiğin en iyi ve en değerli ödülü bizden taraf ona ver. Hiç şüphesiz, sen, büyük nimetlerle ihsan edensin; büyük günahları bağışlayansın; sen her merhametliden daha merhametlisin. O halde, Muhammed ve onun tertemiz, seçkin ve asil soyuna salat eyle.
Önemli Bir İş Veya Üzücü Bir Durumla Karşılaştığında ve Üzüntülü Zamanlarda Okuduğu Dua
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Ey (yüce Allah) ki, mihnet düğümleri seninle çözülür; ey ki, zorluklar sınırı seninle aşılır; ey ki, kurtuluş ferahlığına seninle kavuşulur! Kudretin karşısında güçlükler kolaylaşmış, lütfunla sebepler sebep oluvermiş, kudretinle kaza ve kaderin cari olmuş ve her şey iraden doğrultusunda gelip geçmiştir. Her şey, söylemene gerek kalmadan sırf meşiyetinle emir almakta, nehyine ihtiyaç duyulmadan sakınmakta. Önemli işler için çağrılan sensin; musibetlerde sığınılacak sensin; felaketleri defedecek olan sensin; sıkıntıları giderecek olan sensin.
Ey Rabbim, ağırlığı altında ezildiğim felaketler üzerime çökmüş; tahammülü çok güç olan musibetler gelip çatmış bana. Bunları kudretinle bana getirmiş, saltanatınla bana yöneltmişsin. Senin getirdiğini kimse götüremez; senin yönelttiğini kimse geri çeviremez; senin kapattığını kimse açamaz; açtığını kimse kapatamaz; zorlaştırdığını kimse kolaylaştıramaz; hor ve zelil kıldığına kimse yardım edemez.
O halde ey Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle ve lütfunla kurtuluş kapısını yüzüme aç; gücünle üzüntü ve kederin üzerimdeki sultasını kır; şikâyetçi olduğum hususta bana bakışını güzelleştir; dilendiğim konuda ihsanının tatlılığını bana tattır; bana kendi katından bir rahmet ve afiyet dolu bir rahatlık ver; bana kendi indinden acil bir kurtuluş yolu belirle; beni gamlanıp kederlenmekle meşgul ederek farzlarını yerine getirmekten, sünnetini uygulamaktan alıkoyma.
Ey Rabbim, artık inen belalara dayanamaz oldum; gelip çatan musibetlere katlanmaktan üzüntüyle dolup taştım. Sen, duçar olduğum sıkıntıyı gidermeye, içine düştüğüm durumu ortadan kaldırmaya kadirsin. O halde, hakketmesem de bunu bana yap; ey büyük Arşın sahibi, ey bol nimetlerin sahibi! Senin (her şeye) gücün yeter; ey merhametlilerin en merhametlisi! Âmin, ya Rabbe l-âlemin.
Sevilmeyen Şeyler, Kötü Ahlak ve Çirkin İşlerden Allah´a Sığınmakla İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah´ım; hırsın kabarmasından, öfkenin sersemliğinden, hasedin galebesinden, sabrın zayıflığından, kanaatin azlığından, huyun kötülüğünden, şehvetin azmasından, bağnazlığın sultasından, nefsin tutkusuna uymaktan, hidayete karşı çıkmaktan, gaflet uykusundan, zorluklara düşmekten, batılı hakka yeğlemekten, günahlara ısrarla devam etmekten, günahı küçümsemekten, itaati büyük görmekten, zenginlerin övünmesinden, fakirleri hor görmekten, elimizin altındakilere kötü davranmaktan, bize iyilik yapanlara teşekkürü terketmekten, zalime yardımcı olmaktan, mazlumu yalnız bırakmaktan, hakkımız olmayan bir şeyi istemekten ve bilgisiz konuşmaktan sana sığınırım.
Birini aldatma düşüncesini taşımaktan, amellerimizden dolayı kendimizi beğenmişlikten, uzun arzularla kendimizi avutmaktan sana sığınırız.
İçimizin kötülüğünden, küçük günahı önemsememekten, şeytanın bizi kuşatmasından, zamanın başımıza dert açmasından ve sultanın bizi ezmesinden sana sığınırız.
Saçıp savurmaktan ve yetecek kadar rızkı bulamamaktan sana sığınırız.
Düşmanları sevindirecek bir durumdan, denklerimize muhtaç olmaktan, sıkıntılı geçimden ve (ahirete götürecek bir) azık olmaksızın ölmekten sana sığınırız.
(Kıyametteki) En büyük teessüften, (din hususunda söz konusu olan) en büyük musibetten, en acı bedbahtlıktan, kötü dönüşten, sevaptan mahrum kalmaktan ve azaba duçar olmaktan sana sığınırız.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve rahmetinle beni ve kadın-erkek tüm mü minleri bütün bunlardan koru, ey merhametlilerin en merhametlisi.
Yüce Allah´tan Bağışlanma İstemiyle İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah´ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bizi sevdiğin tövbeye muvaffak et; sevmediğin günah alışkanlığından kurtar.
Allah´ım, din veya dünya ile ilgili iki eksiklikle karşılaştığımız zaman eksikliği, fani oluşu çok hızlı olan (dünya) ile ilgili kıl; bekası çok uzun olan (din) hususunda da tövbeyi bize nasip et. (Allah ım,) Biri seni bizden razı edecek, diğeri de seni bize karşı gazaba getirecek iki işe azmettiğimiz zaman bizi, seni bizden razı edecek işe yönelt ve seni bize karşı gazaba getirecek fiilde gücümüzü gevşet. Böyle durumlarda bizi kendi nefsimizin seçimiyle baş başa bırakma. Çünkü o, senin başarıya ulaştırdığının dışında, batılı seçer; senin esirgediğinin dışında, kötülüğü emreder.
Allah´ım, hiç kuşku yok, sen bizi güçsüz bir şeyden yarattın; güçsüzlük üzere bina ettin ve yaratılışımızı hakir bir sudan başlattın. O halde, bizim bir gücümüz varsa, ancak senin gücünden kaynaklanmakta, senin yardımına dayanmaktadır.
Öyleyse, kendi başarınla bize yardım et; kendi ıslahınla bizi ıslah et; kalp gözümüzü sevginle bağdaşmayan şeye kapa ve uzuvlarımızdan hiçbirini günahlara daldırma.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve kalplerimizin gizli niyetlerini, uzuvlarımızın hareketlerini, gözlerimizin işaretlerini ve dillerimizin konuştuğu sözleri sevabını gerektiren şeylerle ilgili kıl ki, mükâfatını hakkedecek bir iyiliği kaçırmayalım; cezalandırmanı gerektirecek bir kötülüğü de işlemeyelim.
Yüce Allah´a Sığınmakla İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah ım, dilersen lütfunla bizi affedersin; dilersen adaletinle bize azap edersin. O halde, nimetinle affını bizim için kolaylaştır ve mağfiretinle bizi azabından kurtar. Çünkü gerçek şu ki, bizim adaletine dayanacak gücümüz yoktur; affın olmadan hiçbirimiz kurtulamayız.
Ey ganilerin ganisi (yüce Allah), işte kulların! Önünde durmuşlar (fazlını ve lütfunu ummaktalar) ve ben, sana muhtaç olanlar içerisinde en çok ihtiyacı olanım. O halde, geniş rahmetinle yoksulluğumuzu gider; rahmetini bizden esirgeyerek bizi ümitsizliğe düşürme. Aksi takdirde seninle mutlu olmak isteyeni bedbaht etmiş, fazlından yardım umanı mahrum bırakmış olursun. O zaman da senden başka kime yönelebilir, kapından başka hangi kapıya gidebiliriz ki !
Sen (her türlü eksiklikten) pâk ve münezzehsin; biz ise dualarına icabet etmeyi söz verdiğin çaresizleriz; sıkıntılarını gidermeyi vaad ettiğin sıkılmışlarız. Ve sen, rahmetini dileyenden rahmetini esirgemez, senden medet umanı medetsiz bırakmazsın! Çünkü bu, iradenle uyuşmaz, büyüklüğüne yakışmaz. O halde, sana yalvarıp yakarmamıza (bakarak bize) acı ve kapına geldiğimiz için (lütfunla) bizi zengin kıl.
Allah ım, sana isyan etmek üzere şeytana uyunca o, üstümüze güldü. Şu halde, Muhammed ve âline salat eyle ve senin için onu (şeytanı) terkettikten, ondan yüz çevirip sana yöneldikten sonra tekrar onu üstümüze güldürme.
Güzel Akıbet İstemiyle İlgili Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Ey, anılması ananlar için şeref olan; ey, şükrü şükredenler için zafer olan ve ey, itaati itaat edenler için kurtuluş olan (yüce Allah), Muhammed ve âline salat eyle ve kalplerimizi seni anmakla diğer anmalardan, dillerimizi sana şükretmekle diğer şükürlerden ve uzuvlarımızı sana itaat etmekle diğer itaatlerden alıkoy. Şayet bizim için işten artakalan boş bir zaman mukadder ettiysen, onu selamet boş zamanı kıl, ondan bir günah veya bir yorgunlukla ayrılmayalım. Böylece, kötülükleri yazan melekler, kötülüklerimizin anılmadığı tertemiz bir sayfayla ve iyilikleri yazan melekler de, yazdıkları iyiliklerimizle bizden hoşnut olarak geri dönsünler.
(Allah ım,) Muhammed ve âline salat eyle ve Hayatımızın günleri bittiği, ömrümüzün süresi sona erdiği ve kabul etmekten başka çaremiz olmayan kaçınılmaz davetin (ölüm) gelip çattığı zaman, amellerimizi yazan meleklerin bizden kaydettikleri son ameli, kabul olmuş bir tövbe kıl ki, artık işlediğimiz bir günah veya isyandan dolayı bizi hesaba çekmeyesin.
(Rabbim,) Kullarını hesaba çektiğin gün tanıkların (melekler, peygamberler ve imamlar) gözleri önünde günahlarımızı örttüğün perdeyi açarak bizi rezil etme. Hiç kuşkusuz sen, sana yalvarana pek merhametlisin; seni çağıranı cevapsız bırakmazsın.
Günahları İtiraf Edip Yüce Allah´a Dönüş İstemi Hakkındaki Duası
İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah ım, senden (bir şey) istememe üç haslet engel oluyor; bir haslet de senden (bir şey) istemeye itiyor beni.
(Rabbim,) Yerine getirmediğim, getirmekte ağır davrandığım emirlerine, tereddüt etmeden işlediğim yasaklarına ve şükrünü eda etmekte kusur ettiğim nimetlerine bakınca, senden (bir şey) istemeye utanıyorum. Sana yönelenlere, hüsnü zanla dergâhına gelenlere olan lütuf ve fazlını görünce de, senden istekte bulunmaya cüret ediyorum. Çünkü, senin bütün ihsanların bir lütuf, bütün nimetlerin karşılıksız bir bağıştır.
Ey mâbudum, şimdi ben, zilletle boyun eğmiş bir halde izzet kapının önünde durmuş, çoluk çocuğu çok, fakr-u zaruret içindeki biri gibi utanarak senden (lütuf ve merhametini) dileniyorum ve itiraf ediyorum ki, bana ihsanda bulunduğun zaman sana karşı gelmemeye gayret etmekten başka bir şey yapmış değilim ve hiçbir zaman da senin lütuf ve fazlından mahrum kalmamışım.
Şimdi ey Rabbim, katında kötü şeyler kazandığımı ikrar etmek, bana bir yarar sağlar mı Çirkin işler yaptığımı itiraf etmek, beni senden (senin azabından) kurtarır mı Yoksa, bulunduğum durum itibariyle gazabını mı hakkettim ! Yoksa seni çağırırken gazabınla mı cevap vereceksin !
Seni tenzih ediyorum! Tövbe kapısını yüzüme açık bıraktıktan sonra senden ümit kesmem. Aksine, günahları büyük, bahtı dönmüş, amel zamanının bittiğini, ömrünün sona erdiğini görüp senden kurtulamayacağını, senden kaçamayacağını anlayınca, tertemiz bir kalple sana dönüp ihlasla tövbe eden, sonra da karşında eğilip bükülerek, başını aşağı salarak, korkudan dizleri titreyerek gözyaşları suratını ıslatmış bir halde kısık bir sesle seni çağıran, sana yalvaran, kendine zulmetmiş, Rabbinin saygınlığını küçümsemiş hakir bir kul gibi; ey merhametlilerin en merhametlisi; ey merhamet arayanların yöneldiği en merhametli zat; ey mağfiret dileyenlerin etrafında dolaştığı en şefkatli Zât-ı Kibriya; ey affı cezalandırmasından çok olan; ey rızası gazabından bol olan; ey güzel affıyla yaratıklarına minnet koyan; ey kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran; ey kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan; ey kullarının az amellerine razı olan; ey onların az amellerine çok mükâfat veren; ey dualarına icabet etmeyi onlar için tazmin eden ve ey lütfuyla onlara en iyi ödülü vereceğini vaad eden (yüce Allah)! diyerek seni çağırırım, sana yalvarırım. Çünkü ben, sana isyan edip de bağışladığın en isyankâr, mazeret gösterip de mazur gördüğün en kötü ve tövbe edip de tövbesini kabul ettiğin en zalim kişi değilim.
Buradan sana yönelerek, kaçırdığı fırsatlara pişman olan; devşirdiği günahlardan korkan; yaptıklarından utanç duyan; senin indinde büyük günahı affetmenin büyük bir şey olmadığını, bunun sana göre kolay bir iş olduğunu, hadsiz hesapsız suçlara göz yumabileceğini bilen ve sana en sevimli kulun; sana karşı büyüklük taslamayı terkeden, günahlardan sakınan ve sürekli bağışlanma talebinde bulunan kul olduğunun bilincinde olan biri olarak tövbe ediyorum.
(Ey Rabbim,) Büyüklük taslamaktan, günahlara devam etmekten sana sığınırım. Kusur ettiğim hususlarda senden bağışlanmamı dilerim. Âciz olduğum, güç yetiremediğim konularda senden yardım isterim.
Allah ım, Muhammed ve âline salat eyle ve üzerime farz ettiklerini bana bağışla; hakkettiğim cezalandırmalarından beni kurtar; günah ehlinin korktuğu (cehennem azabı)ndan bana güvence ver. Çünkü sen, af ile dolusun; mağfiret için umulansın; bağışlama ile tanınmışsın; hacetimi senden başka kimseden dilemem; günahımı senden başka bağışlayacak olan yoktur. Her türlü eksiklik sıfatından münezzehsin sen. Senden başka kimse bana zarar veremez, senden başka kimseden korkmam. Hiç şüphesiz, sen takva ehlisin; mağfiret ehlisin. Muhammed ve âline salat eyle ve hacetimi gider, dileğimi kabul et; günahımı bağışla, korkumu güvene çevir. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bunlar sana pek kolaydır. Âmin, ya Rabbe l-âlemin.
Moderatör tarafında düzenlendi: