Timurlenk Kulesi denilen yerde, tanınmış Arap şairi İmrul Kays’ın (Imru al Qays Ibn Hujr) mezarı olduğu söylenir. Bir Arap beyinin oğlu olan şâir, gençliğinde babası ile geçinemediğinden babasından ayrılarak bir yolculuğa çıkmış. Babasının düşman kabilelerce öldürüldüğünü duymuş ve yolculuğunu asker toplamaya dönüştürerek topladığı askerlerle kabileye savaş açmış. Ancak yapılan savaş sonunda yenik düşerek bir Yahudi krallığına sığınmış.
Bu sırada Bizans İmparatoru Jüstinyen, İmrul Kays’ı İstanbul’a çağırıp ona Suriye uç beyliğini önermiş. Bu öneri üzerine İstanbul’a giden şâir, İstanbul’da sarayda bir süre kalmış ve sonra da uç beyi olarak Suriye’ye doğru yola çıkmış.
İmrul Kays’ın İstanbul’dan ayrılmasının ardından bazı kişiler, İmparator Jüstinyen’e gidip şâirin sarayda kaldığı sırada prenseslerden birini (ya da İmparatoriçeyi) ayarttığını söylemişler. Jüstinyen, bu duruma çok öfkelenmiş. Zehirli bir kaftan yaptırmış ve "Bu, benim kaftanımdır. Yolda giysin ki, halk, kendisinin benim yüksek bir memurum olduğunu anlasın." diyerek diktirdiği zehirli kaftanı İmrul Kays’ın ardından göndermiş.
Jüstinyen’in gönderdiği kaftanı giyen şâir İmrul Kays, kaftanı giyer giymez zehirlenerek can vermiş ve öldüğü yer olan Ankara’da gömülmüş.