Mevsimsiz Kar
Aktif Üyemiz
وَلَا تَقُولَنَّ لِشَيْءٍ إِنِّي فَاعِلٌ ذَلِكَ غَدًا
23- Hiçbir iş hakkında "Bunu yarın yapacağım " deme.
إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي
لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا
24- Bunun yerine, "Allah dilerse (inşaallah) yarın bu işi yapacağım" de. Böyle demeyi unuttuğunda ise Rabb'ini an ve "Umarım ki, beni şimdikinden daha çok doğruya yaklaştırır" de.
23. Bu mübarek âyetler, her işte başarı sağlamanın ve herhangi bir şeyden haberdar olmanın ancak Cenab-ı Hak'kın dilemesiyle olacağını bildirmektedir. Ashab-ı kehf in mağaradaki uyuma müddeti de ancak her şeyi hakkiyle bilen, kulları hakkında bağımsız koruyucu olup ortaktan uzak olan Hak Teâlâ'nın bildirdiği şekilde olduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ve) Resulüm!. Yapmak veya haber vermek istediğin herhangi (birşey hakkında ben bunu elbette ki, yarın) yani: gelecekte (yapacağım deme) öyle kesin bir şekilde söz verme. Çünkü yarın ne olacağı meçhuldür. İhtimâl ki, insan ölür veya bir mania karşısında kalır da o sözünü yerine getirmeğe muvaffak olamaz. Takdiri ilâhînin nasıl tecelli edeceği, ortaya çıkmadan önce bilinemez. Bu emir Resûl-i Ekrem vasıtasiyle bütün ümmetine yöneliktir.
Rivayete göre Yahudilerin teşvikiyle Mekke ahalisi, Peygamber efendimizden ruha, ashab-ı kehfe ve Zülkarneyn'e dair malûmat istemişler. Pesûl-i Ekrem de "onlara dair size yarın haber veririm" diye buyurmuş. İnşallah dememiş, bunun üzerine on beş gün veya kırk gün ilâhî vahiy gecikmeye uğramıştı.
24. Evet.. Öyle kesin bir vaatde bulunmamalıdır. (Ancak Allah dileyecek olursa) inşallah yapacağım veya haber vereceğim demelidir. İnşallah demekten gaflet etmemelidir. Çünkü aksi takdirde o üstlenilen şey belki yapılamaz, insan sözünden dönmüş olur. (ve unuttuğun vakit) inşallah demeyi unuttuğun, sonra da hatırladığın zaman (Rabbini zikret) hemen yin inşallah demekte bulun. Bu takdirde Allah'ın adı ile teberrukte bulunulmuş olur ve insan gaflet günahından kurtulur. Fakat boşama, azat etme gibi muameleler hususunda böyle bir istisnanın tehiri geçerli değildir. Meselâ: bir kimse, eşine: Seni boşadım dese şer'an derhal boşama gerçekleşir. Daha sonra inşallah dese bu geçerli sayılarak boşama hadisesi ortadan kalkmaz. Çünkü aksi takdirde hiçbir anlaşmaya ve muameleye ait sözlerin kıymeti kalmaz. Bütün yüce fakihler bu görüştedirler. Evet.. Cenab-ı Hak'ki daima zikret (ve de ki: Umulur ki: Rabbim beni bundan) bu sual edilen ashab-ı kehf'e ve saireye ait haberlerden (daha yakın) benim peygamberliğime daha çok dalâlet eden (bir dosdoğru habere) bir muvaffakiyete (eriştirir) beni bir nice hârikalar göstermeye nail kılar. Nitekim de kılmıştır. Evet, ashab-ı kehf'in kıssasından daha büyük, daha zahir olan bir kısım yüce peygamberlerin kıssalarından hebardar buyurulmuş ve geleceğe ait birnice hadiselere dair bilgiler vermiştir.
"Kimse yarın ne kazanacağını bilmez." (Lokmân, 31/34).
kardeşlerim İNŞALLAH demekten korkmayalım.VERDİĞİMİZ HER SÖZÜN SONUNA EKLEMEYİ UNUTMAYALIM DUA İLE
23- Hiçbir iş hakkında "Bunu yarın yapacağım " deme.
إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي
لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا
24- Bunun yerine, "Allah dilerse (inşaallah) yarın bu işi yapacağım" de. Böyle demeyi unuttuğunda ise Rabb'ini an ve "Umarım ki, beni şimdikinden daha çok doğruya yaklaştırır" de.
23. Bu mübarek âyetler, her işte başarı sağlamanın ve herhangi bir şeyden haberdar olmanın ancak Cenab-ı Hak'kın dilemesiyle olacağını bildirmektedir. Ashab-ı kehf in mağaradaki uyuma müddeti de ancak her şeyi hakkiyle bilen, kulları hakkında bağımsız koruyucu olup ortaktan uzak olan Hak Teâlâ'nın bildirdiği şekilde olduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ve) Resulüm!. Yapmak veya haber vermek istediğin herhangi (birşey hakkında ben bunu elbette ki, yarın) yani: gelecekte (yapacağım deme) öyle kesin bir şekilde söz verme. Çünkü yarın ne olacağı meçhuldür. İhtimâl ki, insan ölür veya bir mania karşısında kalır da o sözünü yerine getirmeğe muvaffak olamaz. Takdiri ilâhînin nasıl tecelli edeceği, ortaya çıkmadan önce bilinemez. Bu emir Resûl-i Ekrem vasıtasiyle bütün ümmetine yöneliktir.
Rivayete göre Yahudilerin teşvikiyle Mekke ahalisi, Peygamber efendimizden ruha, ashab-ı kehfe ve Zülkarneyn'e dair malûmat istemişler. Pesûl-i Ekrem de "onlara dair size yarın haber veririm" diye buyurmuş. İnşallah dememiş, bunun üzerine on beş gün veya kırk gün ilâhî vahiy gecikmeye uğramıştı.
24. Evet.. Öyle kesin bir vaatde bulunmamalıdır. (Ancak Allah dileyecek olursa) inşallah yapacağım veya haber vereceğim demelidir. İnşallah demekten gaflet etmemelidir. Çünkü aksi takdirde o üstlenilen şey belki yapılamaz, insan sözünden dönmüş olur. (ve unuttuğun vakit) inşallah demeyi unuttuğun, sonra da hatırladığın zaman (Rabbini zikret) hemen yin inşallah demekte bulun. Bu takdirde Allah'ın adı ile teberrukte bulunulmuş olur ve insan gaflet günahından kurtulur. Fakat boşama, azat etme gibi muameleler hususunda böyle bir istisnanın tehiri geçerli değildir. Meselâ: bir kimse, eşine: Seni boşadım dese şer'an derhal boşama gerçekleşir. Daha sonra inşallah dese bu geçerli sayılarak boşama hadisesi ortadan kalkmaz. Çünkü aksi takdirde hiçbir anlaşmaya ve muameleye ait sözlerin kıymeti kalmaz. Bütün yüce fakihler bu görüştedirler. Evet.. Cenab-ı Hak'ki daima zikret (ve de ki: Umulur ki: Rabbim beni bundan) bu sual edilen ashab-ı kehf'e ve saireye ait haberlerden (daha yakın) benim peygamberliğime daha çok dalâlet eden (bir dosdoğru habere) bir muvaffakiyete (eriştirir) beni bir nice hârikalar göstermeye nail kılar. Nitekim de kılmıştır. Evet, ashab-ı kehf'in kıssasından daha büyük, daha zahir olan bir kısım yüce peygamberlerin kıssalarından hebardar buyurulmuş ve geleceğe ait birnice hadiselere dair bilgiler vermiştir.
"Kimse yarın ne kazanacağını bilmez." (Lokmân, 31/34).
kardeşlerim İNŞALLAH demekten korkmayalım.VERDİĞİMİZ HER SÖZÜN SONUNA EKLEMEYİ UNUTMAYALIM DUA İLE