ceylannur
Yeni Üyemiz
İnsan hak ve özgürlüklerini tanımayanlar insan olamaz!
Mü'minelerin vazgeçilmezi, İslami hayatın şiarı, Müslümanların yüz akı, zalimlerin korkulu rüyası başörtüsü... tesettür, cilbab...
Daha önce de yazmıştım. Bu memlekette bunu değil; ahlaksızlığı, çıplaklığı ve iffetsizliği tartışmamız gerekirken yıllarca neyi tartıştık, gerçekten hayret verici.
Baksanıza çevreye. Aşırı derece mevcut bu üryan ve süfliliğe karşı herkes, elinden geldiğince üzerine düşeni yapmak durumunda olmalıdır.
Adamlar kendi cenahların haklarını nasıl da savunabiliyor ve 'açıkların' zarar görmemesi adına nasıl da ellerinden geleni yapabiliyorlar. Düne kadar çoğunluğa uygulanan yasaklar bugün biraz olsun hafifletmeye çalışılınca nasıl da 'hakçı' kesildiler. Ama bir gün olsun çoğunluktan yana olmadılar her nedense... Düne kadar siyasi simgedir dini kıyafete kimsenin dediği yok deyip duranlar bugün de dinsel simge deyip aynı inadı sürdürüyor. Ne yani dinimizin gerekliliklerini yerine getirirken siz azınlıktan nasıl giyinip kuşanacağımızı sormak zorunda mıyız? Siz bizden soruyor musunuz ki?
Araştırmacı Erdem'in, yaptığı araştırmalarla bugün memleket kadınlarının yüzde 70'i örtülüymüş. Bu örtülü kadınların kızlarının mahalle baskısının önüne geçmek için de yasayla başörtüsünü yasaklamışlarmış. Şuna baksanıza. Peki ya bu yüzde yetmişin özgürlük hakkını nereye oturtacaksın. Bu azgın azınlığın yanında saf tutup çoğunluğa cop sallamak, zorbalık yapmak zulüm etmek değil midir? Bu hangi demokratlığa sığar? Azınlık hakları elbette güvence altına alınır ama bu azınlığın çoğunluğa tasallutu şeklinde mi olmalıdır? Veya azınlığın istediğini serbest, çoğunluğun istediğine ise kelepçe, cop ve silahla karşılık vermek şeklinde mi olmalıdır? Bu mu sizin çoğunluklu demokrasi anlayışınız? Acıkınca, taptıkları helvayı yutmak olmuyor mu bu yani?
Zorbaların 'mahalle baskısı' yaftalama ve sayıklamalarına inanmak mümkün değil. Cumhuriyet kurulalı kimin kime zahmet verdiği, eziyet ettiği veya baskı kurduğu herkesin malumudur.
Yıllarca başörtüsü ve cilbabından dolayı baskı görüp hıçkırıklarla ağlayan bacıları kim görmezden gelebilir. İstedikleri kadar mahalle baskısı deyip anırsınlar. Yalancı ve müfteridirler. Kendilerine siteler yapıp başkasını almayanlar, deniz kenarlarına kendilerinden başkasını kabul etmeyip darp edenler, eğitim ve öğretim mekânlarına polis ve güvenlikçi desteğiyle zorbalık yapıp kendileri gibi düşünmeyenleri sokmayanlar, tesettürlü olduğu için muayenehanelerden kovanlar şimdi de mahalle baskısı pişkinliğinden dem vuruyorlar.
Daha bitmedi. Yıllarca İslami eğitmen ve öğretmen yetiştiren bir medresede defileyi dayatıp çoğunluğun tepkisine rağmen bu densizliği gerçekleştirenlerin mahalle baskısı ciyaklamaları bıyık altı sırıtanların işi olarak geçti tarihe...
Yeter artık! İslami ve insani hak ve özgürlüklere saygı göstermeyenler insan olabilirler mi, bunun illa da yönetmelik ve yasalarla belirlenmesine ne gerek var. İnsanı insan yapan vicdandan yoksun olanların insan olmaları mümkün değildir.
Kendi zorbalıkları için YÖK'ü ve yönetmelikleri adres gösterenler! Bugün de YÖK'ü görsenize! YÖK, başörtüsünden dolayı okuldan alıkoyanların suç işleyeceklerini belirtiyor. Ama hala YÖK'ün bildirisini değil kendi bildiklerini okuyan üniversite dekan ve yöneticileri var. Bunu anlamak mümkün değil. Siz bu memlekette 'la yüsel' misiniz kardeşim?
Bu hak ve özgürlükler sadece üniversitelerle de sınırlandırılmamalı. Diğer eğitim kademelerine de bu uygulanmalıdır. Müslüman ebeveynin Müslüman çocuğu Müslümanca okuyabilmelidir. Doğru haber'in de okurlarından ve halktan edindiği izlenim, bu doğrultudaki isteklerin azımsanmayacak derecede fazla olduğu şeklindedir.
Hakeza iş alanlarında da kesinlikle bir kısıtlama olmamalıdır. Olduğu takdirde de bu mantıksızlığın izahı olamaz zaten. Başörtünle oku ama bitirdikten sonra doktor olamayacaksın demekten daha gülünç ve trajikomik bir şey var mı? Hakk'ın tanıdığı hak ve özgürlükler neyse hepsi tanınmalıdır. Yoksa gerçekten kaos ve huzursuzluk hiçbir zaman bitmeyecektir, bu böyle biline...
Bir şey daha söyleyeyim: Bugüne kadar bu memleket insanına bunca kahrı yaşatanların kesinlikle hukuk dairesi içerisinde bir karşılığı olmalı. Yoksa yarın başkaları aynı kahrı yaşatacaktır, bugün hala yaşatanlar olduğu gibi. İdeolojik davrananların sonu gelmez, baksanıza Marmara Üniversitesi Teknik Eğitimde hocaların hepsi başörtüsüyle alırlarken bir tek hoca almıyormuş ve bu da çok sıkıntı veriyormuş... Buna benzer başka yerler de var. Neyse... Ayrıca bu tutanak işi de pek sağlıklı değil. Ya adamlar tutanaklarla öğrenciyi 'yok' sayıp devamsızlık kılıfına uydururlarsa. O zaman değişen ne? Fazla uzatmadan İslamî ve insanî bir yaşam dileğiyle...
Allah'a emanet olun!
Abdullah Aslan
Mü'minelerin vazgeçilmezi, İslami hayatın şiarı, Müslümanların yüz akı, zalimlerin korkulu rüyası başörtüsü... tesettür, cilbab...
Daha önce de yazmıştım. Bu memlekette bunu değil; ahlaksızlığı, çıplaklığı ve iffetsizliği tartışmamız gerekirken yıllarca neyi tartıştık, gerçekten hayret verici.
Baksanıza çevreye. Aşırı derece mevcut bu üryan ve süfliliğe karşı herkes, elinden geldiğince üzerine düşeni yapmak durumunda olmalıdır.
Adamlar kendi cenahların haklarını nasıl da savunabiliyor ve 'açıkların' zarar görmemesi adına nasıl da ellerinden geleni yapabiliyorlar. Düne kadar çoğunluğa uygulanan yasaklar bugün biraz olsun hafifletmeye çalışılınca nasıl da 'hakçı' kesildiler. Ama bir gün olsun çoğunluktan yana olmadılar her nedense... Düne kadar siyasi simgedir dini kıyafete kimsenin dediği yok deyip duranlar bugün de dinsel simge deyip aynı inadı sürdürüyor. Ne yani dinimizin gerekliliklerini yerine getirirken siz azınlıktan nasıl giyinip kuşanacağımızı sormak zorunda mıyız? Siz bizden soruyor musunuz ki?
Araştırmacı Erdem'in, yaptığı araştırmalarla bugün memleket kadınlarının yüzde 70'i örtülüymüş. Bu örtülü kadınların kızlarının mahalle baskısının önüne geçmek için de yasayla başörtüsünü yasaklamışlarmış. Şuna baksanıza. Peki ya bu yüzde yetmişin özgürlük hakkını nereye oturtacaksın. Bu azgın azınlığın yanında saf tutup çoğunluğa cop sallamak, zorbalık yapmak zulüm etmek değil midir? Bu hangi demokratlığa sığar? Azınlık hakları elbette güvence altına alınır ama bu azınlığın çoğunluğa tasallutu şeklinde mi olmalıdır? Veya azınlığın istediğini serbest, çoğunluğun istediğine ise kelepçe, cop ve silahla karşılık vermek şeklinde mi olmalıdır? Bu mu sizin çoğunluklu demokrasi anlayışınız? Acıkınca, taptıkları helvayı yutmak olmuyor mu bu yani?
Zorbaların 'mahalle baskısı' yaftalama ve sayıklamalarına inanmak mümkün değil. Cumhuriyet kurulalı kimin kime zahmet verdiği, eziyet ettiği veya baskı kurduğu herkesin malumudur.
Yıllarca başörtüsü ve cilbabından dolayı baskı görüp hıçkırıklarla ağlayan bacıları kim görmezden gelebilir. İstedikleri kadar mahalle baskısı deyip anırsınlar. Yalancı ve müfteridirler. Kendilerine siteler yapıp başkasını almayanlar, deniz kenarlarına kendilerinden başkasını kabul etmeyip darp edenler, eğitim ve öğretim mekânlarına polis ve güvenlikçi desteğiyle zorbalık yapıp kendileri gibi düşünmeyenleri sokmayanlar, tesettürlü olduğu için muayenehanelerden kovanlar şimdi de mahalle baskısı pişkinliğinden dem vuruyorlar.
Daha bitmedi. Yıllarca İslami eğitmen ve öğretmen yetiştiren bir medresede defileyi dayatıp çoğunluğun tepkisine rağmen bu densizliği gerçekleştirenlerin mahalle baskısı ciyaklamaları bıyık altı sırıtanların işi olarak geçti tarihe...
Yeter artık! İslami ve insani hak ve özgürlüklere saygı göstermeyenler insan olabilirler mi, bunun illa da yönetmelik ve yasalarla belirlenmesine ne gerek var. İnsanı insan yapan vicdandan yoksun olanların insan olmaları mümkün değildir.
Kendi zorbalıkları için YÖK'ü ve yönetmelikleri adres gösterenler! Bugün de YÖK'ü görsenize! YÖK, başörtüsünden dolayı okuldan alıkoyanların suç işleyeceklerini belirtiyor. Ama hala YÖK'ün bildirisini değil kendi bildiklerini okuyan üniversite dekan ve yöneticileri var. Bunu anlamak mümkün değil. Siz bu memlekette 'la yüsel' misiniz kardeşim?
Bu hak ve özgürlükler sadece üniversitelerle de sınırlandırılmamalı. Diğer eğitim kademelerine de bu uygulanmalıdır. Müslüman ebeveynin Müslüman çocuğu Müslümanca okuyabilmelidir. Doğru haber'in de okurlarından ve halktan edindiği izlenim, bu doğrultudaki isteklerin azımsanmayacak derecede fazla olduğu şeklindedir.
Hakeza iş alanlarında da kesinlikle bir kısıtlama olmamalıdır. Olduğu takdirde de bu mantıksızlığın izahı olamaz zaten. Başörtünle oku ama bitirdikten sonra doktor olamayacaksın demekten daha gülünç ve trajikomik bir şey var mı? Hakk'ın tanıdığı hak ve özgürlükler neyse hepsi tanınmalıdır. Yoksa gerçekten kaos ve huzursuzluk hiçbir zaman bitmeyecektir, bu böyle biline...
Bir şey daha söyleyeyim: Bugüne kadar bu memleket insanına bunca kahrı yaşatanların kesinlikle hukuk dairesi içerisinde bir karşılığı olmalı. Yoksa yarın başkaları aynı kahrı yaşatacaktır, bugün hala yaşatanlar olduğu gibi. İdeolojik davrananların sonu gelmez, baksanıza Marmara Üniversitesi Teknik Eğitimde hocaların hepsi başörtüsüyle alırlarken bir tek hoca almıyormuş ve bu da çok sıkıntı veriyormuş... Buna benzer başka yerler de var. Neyse... Ayrıca bu tutanak işi de pek sağlıklı değil. Ya adamlar tutanaklarla öğrenciyi 'yok' sayıp devamsızlık kılıfına uydururlarsa. O zaman değişen ne? Fazla uzatmadan İslamî ve insanî bir yaşam dileğiyle...
Allah'a emanet olun!
Abdullah Aslan