Not : Orijinal metinde köşeli parantez içinde resimlerin slayt ekranındaki konumlarını belirten sağ, sol, yukarı ve aşağı gibi yön ifadeleri, metnin çevirisinden sonra resimlerin bu notta konumlandığı şekilde değiştirilmiştir.
BILL RYAN (BR) : Camelot Projesi ve Avalon Projesi’nden Bill Ryan işte karşınızda. Bugün 20 Şubat 2010 ve tekrar Klaus Dona ile bir araya gelmek büyük bir ayrıcalık. Bu video gösteriminde farklı bir söyleşi olacak; çünkü esasında çok az konuşmam gerekecek, belki de hiç gerekmeyecek!
Klaus, tüm dünyada, mantıken “İnsan Irkının Saklı Tarihi” diye adlandıracağınızı düşündüğüm konulara ilişkin olmak üzere kişisel olarak araştırdığı, keşfettiği, incelediği eserler ve olağanüstü olaylar hakkında hazırladığı çok özel, olağandışı ve büyüleyici slayt gösterileri üzerinde işitsel açıklamalar yapacak. Ne dersin, iyi bir özet oldu mu, Klaus?
KLAUS DONA (KD) : Çok iyi bir özetti, evet.
BR : Öyleyse, bu noktada geri çekiliyorum ve şimdi yapacağınız şey, sadece keyfinize bakın ve slayt gösteriminin tadını çıkarın. Klaus, sizi kendisiyle birlikte bir yolculuğa çıkaracak… Yolculuğunda, kendisine ait keşifler boyunca ona yoldaşlık edebilirsiniz. Ve şimdi sıra senin Klaus.
Burada neye bakıyoruz? Bir dizi piramit görüyorum. Anlamı nedir?
Diğer bir soru : gerçekten küresel bir uygarlık var mıydı? Sanırım araştırmacılarımızın çoğu, küresel bir uygarlığın çok uzun zaman önce var olduğunu anlatıyorlar; ama kaç bin yıl önceydi, işte onu bilmiyoruz.
Camelot Projesi izleyici kitlesinin çoğu, Japonya’nın en güneyindeki adada, yani Ryukyu Takım Adalarına bağlı Yonaguni adasında deniz seviyesinin 25 metre altında 1984’te bulunan bir taş piramidin hikayesini bileceklerdir.
Ve Doğa’nın kesinlikle yapmadığı bir şey… bu anıtın iki adet platformunun üzerinde, dev bir taş kaplumbağa ve dev bir taş kuş (tıpkı kartal gibi) var. Doğa çok şey yapar, ama böyle hassasiyette kusursuz bir anıt yapmaz.
Ve soru şu : tüm bu taşlar nerede? Eğer bunları doğa yapmışsa… bozmuşsa… nerede bu taşlar? Ayrıca sokaklar var ve bir de taştan yapılmış oturma sıraları ve taş merdivenleriyle Romalıların Kolozyumuna benzeyen bir taş stadyum var. Doğa harikadır, çok çok harika şeyler yapar; ama böyle kusursuz yapılar değil.
Burada, dev bir taş kaplumbağa var ve bu anıtın yanındaki dalgıcın ne kadar ufak kaldığını görebiliyorsunuz [aşağıda solda].
Burada bazı dünya haritaları görüyorsunuz. En üstte, Kristof Kolomb Amerika’ya gelmeden önce uzun süre kullanılan Piri Reis haritasını görüyorsunuz; 16’ncı yüzyılın başlarında Avrupa’nın bir kısmını, İspanya’nın, Portekiz’in, Batı Afrika’nın ve ayrıca Güney Amerika’nın bir bölümünü önceden gösteren bu haritanın ne kadar kusursuz olduğunu görebilirsiniz.
Şimdiye kadar yüzyıllar öncesinde böyle mükemmel bir haritayı kimin yapabildiğini bilmiyoruz.
Piri Reis haritasının geri kalanında, ki bu resimde göstermiyoruz, Antarktika’yı buzsuz halde görebilirsiniz. 1956’da araştırmacılar, Antarktika’da buz kütlesi altında Yeryüzü’nün aynen Piri Reis haritasının gösterdiği gibi olduğunu keşfettiler; dolayısıyla bu Piri Reis haritası en az 10,000 ila 12,000 yıldan daha eski olmalıdır. Fakat sonraki soru şu olacaktır : bu harika dünya haritasını yapabilen kişi kimdi?
Aşağıda, üstte, Althanasius Kircher tarafından yapılmış Atlantis’i görüyorsunuz; harita ise, tam tersidir. Kircher, ters şekilde yapmıştır; Avrupa, Afrika ve ayrıca Amerika’yı görebilirsiniz.
Ve aşağıda kocaman bir dünya haritası taşını görüyorsunuz. Bu taş harita, 1984’te Ekvador’da bir yeraltı tünel sistemindeki altın kazıları sırasında başka 350 adet eserle birlikte bulundu; harita, Kolomb öncesine ait bilinen herhangi bir kültürle ya da mevcut Güney Amerikan kültürleriyle uyuşmamaktadır.
Bu taş haritadaki beyaz çizgi [aşağıda], doğal bir kuartz hattıdır. Burası, dünya taş haritasının ön tarafıdır; yaklaşık olarak Yakın Doğu’da Suudi Arabistan’da bulunan kısmı görüyorsunuz. Göz biçimindeki kakılmış işlemeyi, bu gözden sağ ve sola doğru giden doğal bir kuartz hattını, sağa giden hattın Hindistan ve Tayland üzerinden geçişini görebilirsiniz. Ayrıca sağ tarafta Profesör Kimura’nın araştırmalarının, kendisinde, en kuzeydeki Japon adasından başlayarak Tayvan’dan sonra uzak aşağılara kadar uzanan yerde bir zamanlar dev bir kıta bulunduğu düşüncesini uyandıran uzun bir ada var… fakat o zaman bu dünya haritasının en az 10,000 ila 12,000 yıldan daha eski olması gerekir.
Burası [aşağıda], arka taraftır; sağ tarafta kuartz hattının gelişini, Atlantik’te artık günümüzde var olmayan bir kıtadan, yani Atlantis’ten geçişini görebilirsiniz. Hat, daha sonra Güney Amerika’nın bir bölgesinden geçmektedir.
Ekvador’da aynı yerde bulunan başka bir eser ise, Gözlü Piramit denen nesnedir. Göz, bir kakma işçiliğidir. Taş, gri ve beyaz renkte olup üzerinde 13 adet basamak bulunmaktadır. Nesne, 1 Amerikan Dolarının üzerindeki Parlayan Gözlü Piramide tıpatıp benzemektedir.
Eğer bu piramidi siyah ışık altına koyarsanız, göz çok kuvvetli şekilde parlamaktadır; gerçekten bir göze benzemektedir; ama resmen insan gözüne değil. İşte, gözün bir yakın çekimini, kakmanın renklerini görüyorsunuz.