]Yeryüzündeki en muammalı bilmecelerden biri yine en büyüklerinden biridir. Peru ‘daki Nazca düzlüğünde 65 kilometre kare büyüklüğündeki bir çöl alanına yayılmış devasa büyüklükte çizimler yer almaktadır. Üçgenler, düz çizgiler, kesişen şekiller ve hayvanlar tahminen MS.400-900 yılları arasında yerin en üst katmanındaki taşların yerlerinden sökülmesiyle yapılmışlardır. Genelde bunlara “Inca yolları” adı verilmiştir. Bu bir yanılgıdır çünkü bu “yollar” hiç bir yere gitmemektedir.
]Nazca şekillerinin gerçek büyüklükleri ancak havadan bakıldığında belli oluyor.şekillerin tamamı yeryüzündeki en büyük bilmecelerden biridir.
]Genelde kabul gören bir teori Nazca araştırmacısı Maria Reiche’den geliyor: Bunlar havadan bakılması gereken devasa bir astroloji kartının sembolleridir. Hayatını çizimlere araştırmaya adayan Reiche , bu insanların gökten gelen ziyaretçilerden bilgilendiğini bu şekilde yılların ölçümünde bu teknikleri kullandıklarına inanmaktadır.
]Diğer teoriler daha ileriye gitmektedirler. Erich Von Daniken bu çizgilerin uzaygemilerinin iniş pistleri olduğunu düşündüğünü, büyük çizimlerin bu düşünceyi hatırlattığını iddia etmektedir.
]İster astroloji sembolleri olsun, ister uzay gemilerinin iniş alanları olsun bu şekilleri görebilmek için uçmak gerekiyor.
]Biraz daha etkili belirtmek gerekirse, maymun futbol sahası büyüklüğünde,18 kuş çiziminden en büyüğü 200 metre uzunluğundadır. Böyle eski bir toplum neden böyle karışık semboller yapsın? Ve kimin için?
]Bazı araştırmacılar bu çizimlerin rüyalardan haber veren, transa girdiklerinde hayvanların ruhlarıyla bağlantı kurup yıldız tanrılarına yolculuk eden eski “şamanlar”ın işi olduğunu düşünmektedirler. Anlamları her neyse bir sır olarak kalacağa benzer. Semboller kırmızı toprak üzerinde gökyüzüne bakıp birilerini bekler gibidirler.
Gizem
Basitçe söylemek gerekirse: Her ne olursa olsun, pampa’daki mesaj bizim için olmayabilir! Hayvan biçimindeki biçimler, bende onların içinde yatan sırların Darwin’in Türlerin Kökeni’nden çok Alis Harikalar Diyarında’ya daha yakın olduğu duygusunu uyandırmaktadır.
(ANTHONY AVENI, 2000)
Peru’nun güney kıyılarının Nazca halkı küçük krallıklar federasyonuydu: Çiftçiler, balıkçılar ve uzman dokumacılar. Bunlar, hassas bir Çizim tahtası potansiyeline sahip bir çöl olan Pampa de Ingenio’nun kenarlarında yaşarlardı.
Burada ince kum ve küçük taşlardan oluşan toprak tabakasını kaldırmışlar ve beyaz alüvyonun üzerine yerden asla tim olarak görülemeyecek büyüklükte gayet karmaşık bir çizgiler ve figürler ağı bırakmışlardır. Çölün tepesinden bir uçakta bakıldığında, bazıları bir uçak pisti kadar geniş olan bu çizgilerin vadiler ve alçak tepeler boyunca kilometrelerce uzandığı görülür. Diğerleri merkezlerden yayılırlar. Bazı çizgiler dev kuşlar, maymunlar, bir balina, örümcekler ve hatta bitkiler oluşturacak biçimde birleşir ama bunları yaratanlar bu nesneleri asla tümüyle görebilmiş değillerdi. Şu halde uçakları olmayan insanlar bu çizgi ve resimleri neden çizmişlerdir?
Nazca’da çöle çizilmiş bir kuşun havadan görünüşü. Nazca halkı yüzeyde tam olarak görmeleri imkânsız şekilleri çizmek için neden toprağın ince üst tabakasını kaldırmışlardır?
Almanya doğumlu matematikçi Maria Reiche, 1939 yılında Nazi Almanyası’ndan Peru’ya kaçmış ve Nazca’da öğretmenliğe başlamıştı. Reiche, çok geçmeden gördüğü bu çizgileri kaydetmeyi ve korumayı kendisine iş edindi ve uzun yıllar boyunca onları ölçtü. Bu çizgilerin ufuktaki göksel olayları belirttiğine ve hayvanların da gökyüzündeki takımyıldızları temsil ettiğine inanıyordu.
Reiche 1963′e kadar yirmi yılı aşkın bir süre hemen hemen tek başına çalıştı. Ama bir süre sonra, gizemli olaylar ve okült olgularla uğraşan popüler kültür dalgası pampaya akın etmeye başladı. Sözde arkeolog Erich von Daniken, yazdığı popüler arkeoloji (ya da uzay) kitaplarında çizgilerin eski astronotların uzay gemileri için hazırlanmış pistler olduğunu bile ileri sürdü!
1970′li yılların sonunda bilimadamları, Nazca Çizgileri’nin Peru kıyılarının büyük bir kısmında bulunan ve “jeoglif” (jeo-oyuklar) adı verilen yer çizimlerinin benzerleri olduğunu anladılar. Anthony Aveni ve Gary Urton, 62 tane ışını andıran merkezin krokisini çıkardılar ve Nazca yakınlarından kimi 13 kilometre uzayan 762 uzun çizginin dizilişini incelediler. Aveni bunları bilgisayara yükleyince çoğunun yıllık yağmur sularının Andlar’dan kıyı nehirlerine akmaya başladığı Kasım başlarındaki kritik günlerde ufukta güneşin doğduğu noktayla çakıştıklarını tespit etti.
Arkeolog Persis Clarkson, 1600 kilometrelik çizgilerde kültürel kalıntılar aradı. Çizgiler boyunca yürüyen insanların kamp yerleri olabilecek kaba sığınaklar ve çanak çömlek parçaları buldu. Aveni ile arkadaşları Nazca Çizgileri’nin pampaya su gelişi sırasındaki ayin faaliyetinin önemli bir kısmı olarak yerel akraba grupları tarafından korunan, temizlenen ve süpürülen yollar olduğuna inanmışlardı.
ÇİZGİLERİN ANLAMI
Çizgilerin eski Nazca yaşamında önemli bir sembolik rol oynadığını kabul etsek de, Nazca inançları hakkında bir bilgiye sahip olmadığımız için hayvan ve bitki “jeoglif”lerinin anlamını bilemiyoruz. Andlar’da dağ tanrılarının insanları koruyup havayı kontrol ettiğine inanılırdı. Bunlar göllerle, nehirlerle ve Büyük Okyanusla (hem verimliliğin hem suyun nihai kaynağı) ilişkilendirilir. Nazca yağmur yağdırma ayinlerinde, sulama kanalları için su kaynağı olan yerel dağlar önemlidir.
Bir başka arkeolog olan Helaine Silverman ise, Caluıachi adında bir tören merkezini kazmıştır. Silverman’ın kazdığı alanda, höyükler, mezarlıklar ve tapınaklar ağının yüzleri dışarıya, “jeoglif”leri ise pampaya dönüktür. Mekâna bitişik olan nehir hemen hemen hiç kurumaz ve bu kutsal yerde su bütün yıl kaynayarak yüzeye çıkar. Cahuachi ve diğer mekanlardaki Nazca resimleri, papazların ve mitolojik yaratıkların maskeli performanslarını vurgulamaktadır.
Belki de bu çizgiler yerel dünyaya kök salmış politik, toplumsal ve dini fenomenlerdi. Bunlar boyunca yürüyenler kutsal yere gelince ritüel varlıklara dönüşmekteydiler ve dönüşüm dans, süslü kostümler ve maskeler ve şamanist translarla mümkün oluyordu.
Esrarengiz Nazca Çizgileri hep tartışmalı kalacak. Ancak son araştırmalar, çöldeki çizgilerle Büyük Okyanus boyunca yaşayan insanları ve tarım ürünlerini besleyen can verici su arasında yakın bir ilişkiye işaret etmektedir.