MURATS44
Özel Üye
İslam adına terör Haçlı işi
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Fatih Orhan'dan çarpıcı IŞİD analizi.
Fatih Orhan, son dönemlerde özellikle IŞİDvasıtasıyla gündeme gelen “İslâm adına terör”ü, İslâm tarihi ve bilimsel açıdan inceledi.İslam adına terör HaçlıişiAraştırmada İslâm adına sergilenen kanlı görüntülerin ne İslâmî anlayışta ne de Müslümanlar’ın mazisinde yeri olmadığına dikkat çekildi.
İslâm’ı terörle bağdaştırma çabaları giderek artarken, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Fatih Orhan, “Cihad Kavramı Üzerinden İslâm’a Sürülmek İstenen Leke: Terör” başlıklı araştırmasında, bu çabaların gerek bilimsel gerekse tarihî gerçekler açısından tamamen yanlış olduğunu ortaya koydu.
Bu çabaların altında, öncelikle Batılılar’ın “haçlı zihniyeti”nin olduğu kaydedilen araştırmada, şöyle denildi: “Gayrimüslim unsurların, İslâm’ı terörün kaynağı gibi göstermek istemelerinin ikinci nedeni ise ekonomiktir. Dünya sanayisinin ham maddesini teşkil eden petrol rezervlerinin İslâm coğrafyasında yer alıyor olması, batılı devletlerin özellikle süper güç olan Amerika’nın ilgisini bu coğrafyaya kaydırmıştır. Pek tabidir ki bu petrol rezervlerini elde etmek ve yönetmek için meşru bir gerekçeye ihtiyaç duyan batılı devletler bu hukukî meşruiyeti ‘uluslararası terör’ ve ‘kendini savunma hakkı’ kavramlarında bulmuştur.”
“Nitekim Amerika, Dünya Ticaret Merkezi olarak kullanılan binalara yapılan saldırıyı ‘uluslararası terör faaliyeti’ olarak nitelemiş ve ‘kendini savunma hakkını’ kullanarak terörün kaynağı olarak gösterdiği Irak’a saldırma kararı almıştır. Fakat birçok analist, dile getirilen bu mazeretin aksine Amerika’nın Irak’a saldırmasının gerçek nedenin petrol rezervi olduğunu iddia etmişlerdir. İslâm dışı faktörlerin İslâm’ı terörle ilişkilendirmesinin son nedeni ise, siyasî çıkarlardır. Bu minvalde İsrail’in işgal ettiği topraklarda yürütmüş olduğu yayılmacı politika ve buna bağlı olarak işlediği suçları mazur göstermek için sık sık terörü bahane etmesi buna örnek verilebilir.”
İslâm’ın terörle ilişkilendirilmesine neden olan iç faktörlerin ise günümüzde ortaya çıkan ve “cihad yaptığını” iddia eden bazı İslâmî gruplar olduğu belirtilen araştırmada, şu ifadelere yer verildi: “Bu grupların İslâm dinindeki cihad ile hiç alakası olmayan bu cinayetlerini internet ortamında ve sosyal medya aracılığıyla herkesin gözü önünde işlemeleri, izleyenler üzerinde İslâm’ın kan dökmeye hevesli bir din olduğu ve bunu da cihad adı altında yaptığı algısını oluşturmaktadır.” Araştırmada bu algının oluşmasında, Müslüman olmayan resmi ya da gayrı resmi kurum ve kuruluşların ‘İslâmî terör’ tabirini toplumlara dikte ettirmesinin yanında din adına cihad ettiğini söyleyen bazı örgütlerin de etkisi olduğuna dikkat çekildi.
Araştırmada, iddia edildiği gibi İslâm dini terörün kaynağı olsaydı, on dört asırlık bir mazisi olan ve Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük devletler vasıtasıyla geniş coğrafyalarda hüküm süren bu dinin tarihî geçmişinde birçok şiddet ve katliamın yer alıyor olması gerektiğine dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Fakat tarih bu varsayımların aksini destekler mahiyettedir. İslâm, bu ithamların aksine sivillerin haksız yere katledilmemesini, bırakın canlı birisine eziyet edilmesini düşman askerinin cesedine dahi işkence edilmesini yasaklamıştır. Ayet ve hadislerle tayin edilen bu ilkelerin hiçesayılarak, tekbirler eşliğinde işlenen bu cinayetlerin İslâm’ın emri gibi gösterilmesi ya da bu cinayetlere ‘cihad’ denilmesi aslında din adıyla dine karşı işlenmiş cinayetten başka bir şey değildir. Dinî bir terim olan cihadın, doğru anlaşılması ve doğru yerde kullanılabilmesi için kendilerini mücahit ilan eden bu teröristlerin faaliyetleri değil dinî kaynakların referans alınması doğru bir yaklaşım olacaktır.”
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Fatih Orhan'dan çarpıcı IŞİD analizi.
Fatih Orhan, son dönemlerde özellikle IŞİDvasıtasıyla gündeme gelen “İslâm adına terör”ü, İslâm tarihi ve bilimsel açıdan inceledi.İslam adına terör HaçlıişiAraştırmada İslâm adına sergilenen kanlı görüntülerin ne İslâmî anlayışta ne de Müslümanlar’ın mazisinde yeri olmadığına dikkat çekildi.
İslâm’ı terörle bağdaştırma çabaları giderek artarken, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Fatih Orhan, “Cihad Kavramı Üzerinden İslâm’a Sürülmek İstenen Leke: Terör” başlıklı araştırmasında, bu çabaların gerek bilimsel gerekse tarihî gerçekler açısından tamamen yanlış olduğunu ortaya koydu.
Bu çabaların altında, öncelikle Batılılar’ın “haçlı zihniyeti”nin olduğu kaydedilen araştırmada, şöyle denildi: “Gayrimüslim unsurların, İslâm’ı terörün kaynağı gibi göstermek istemelerinin ikinci nedeni ise ekonomiktir. Dünya sanayisinin ham maddesini teşkil eden petrol rezervlerinin İslâm coğrafyasında yer alıyor olması, batılı devletlerin özellikle süper güç olan Amerika’nın ilgisini bu coğrafyaya kaydırmıştır. Pek tabidir ki bu petrol rezervlerini elde etmek ve yönetmek için meşru bir gerekçeye ihtiyaç duyan batılı devletler bu hukukî meşruiyeti ‘uluslararası terör’ ve ‘kendini savunma hakkı’ kavramlarında bulmuştur.”
ABD’NİN BAHANESİ ‘TERÖR’!
“Nitekim Amerika, Dünya Ticaret Merkezi olarak kullanılan binalara yapılan saldırıyı ‘uluslararası terör faaliyeti’ olarak nitelemiş ve ‘kendini savunma hakkını’ kullanarak terörün kaynağı olarak gösterdiği Irak’a saldırma kararı almıştır. Fakat birçok analist, dile getirilen bu mazeretin aksine Amerika’nın Irak’a saldırmasının gerçek nedenin petrol rezervi olduğunu iddia etmişlerdir. İslâm dışı faktörlerin İslâm’ı terörle ilişkilendirmesinin son nedeni ise, siyasî çıkarlardır. Bu minvalde İsrail’in işgal ettiği topraklarda yürütmüş olduğu yayılmacı politika ve buna bağlı olarak işlediği suçları mazur göstermek için sık sık terörü bahane etmesi buna örnek verilebilir.”
CİHADLA HİÇ ALAKASI YOK
İslâm’ın terörle ilişkilendirilmesine neden olan iç faktörlerin ise günümüzde ortaya çıkan ve “cihad yaptığını” iddia eden bazı İslâmî gruplar olduğu belirtilen araştırmada, şu ifadelere yer verildi: “Bu grupların İslâm dinindeki cihad ile hiç alakası olmayan bu cinayetlerini internet ortamında ve sosyal medya aracılığıyla herkesin gözü önünde işlemeleri, izleyenler üzerinde İslâm’ın kan dökmeye hevesli bir din olduğu ve bunu da cihad adı altında yaptığı algısını oluşturmaktadır.” Araştırmada bu algının oluşmasında, Müslüman olmayan resmi ya da gayrı resmi kurum ve kuruluşların ‘İslâmî terör’ tabirini toplumlara dikte ettirmesinin yanında din adına cihad ettiğini söyleyen bazı örgütlerin de etkisi olduğuna dikkat çekildi.
ÂLİMLERE İTİBAR EDİLMELİ
Araştırmada, iddia edildiği gibi İslâm dini terörün kaynağı olsaydı, on dört asırlık bir mazisi olan ve Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük devletler vasıtasıyla geniş coğrafyalarda hüküm süren bu dinin tarihî geçmişinde birçok şiddet ve katliamın yer alıyor olması gerektiğine dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Fakat tarih bu varsayımların aksini destekler mahiyettedir. İslâm, bu ithamların aksine sivillerin haksız yere katledilmemesini, bırakın canlı birisine eziyet edilmesini düşman askerinin cesedine dahi işkence edilmesini yasaklamıştır. Ayet ve hadislerle tayin edilen bu ilkelerin hiçesayılarak, tekbirler eşliğinde işlenen bu cinayetlerin İslâm’ın emri gibi gösterilmesi ya da bu cinayetlere ‘cihad’ denilmesi aslında din adıyla dine karşı işlenmiş cinayetten başka bir şey değildir. Dinî bir terim olan cihadın, doğru anlaşılması ve doğru yerde kullanılabilmesi için kendilerini mücahit ilan eden bu teröristlerin faaliyetleri değil dinî kaynakların referans alınması doğru bir yaklaşım olacaktır.”