mahzungarip
Yönetici
İSLAMDA GENÇLİĞİN ÖNEMİ
ياايهاالذين امنوا قواانقسكم واهليكم نارا وقودهاالناس والحجارة
Muhterem Müslümanlar!
Çocuk ve genç bir toplumun geleceğidir. Her toplum, kendi geleceğini garanti altına alacak, kendi değerlerini yükseltip geliştirecek fertler yetiştirmeyi hedef edinir. Yeni yetişen nesiller ruh ve bedence sağlıklı, güçlü ve dinamik bir kişilik geliştirdikleri ölçüde, toplum da güç ve kuvvet kazanacaktır. Çocuk ve gençlerini iyi yetiştirip, iyi terbiye edemeyen, onlara fazilet ve ahlak aşılayamayan milletlerin istikbali geceler gibi korkunç ve karanlıktır. Gecenin sonu yine sabahtır, fakat imansız yetişen nesillerin sabahı yoktur ve onların geleceğini karanlık sokaklar, uyuşturucu bataklıkları ve karanlık güçler belirler.
Değerli Müslümanlar!
İslam dini aynı zamanda bir eğitim sistemi, insanlar arası ilişkilerin temeli olan bir değerler ve davranışlar düzenidir. Bu konuda bizim için en iyi örnek olan Hz. Peygamber: şöyle buyuruyor: “Her doğan fıtrat üzere doğar; sonra ana-babası onu Yahudi, Hıristiyan, Mecusi(hatta müşrik) yapar…[1] Yani dünyaya gelen her çocuk günahsız ve tertemiz bir yaratılışla, Allah’ın varlığını ve birliğini tanıyıp, ona yönelebilecek bir eğilimle doğar. Ancak bunun yönünü tayin edebilecek olan anne- baba ve çevredir. Dolayısıyla anne ve baba başta olmak üzere toplumdaki her ferde büyük sorumluluklar düşmektedir Çünkü masum, pak ve temiz bir çiçek olarak cihan bahçesıne gelen çocuk, toplumda şekillenmekte, ya bir iman fidanı ya da bir zehirli ağaç haline gelmektedir. Nitekim Hz. Peygamber bu sorumluluğu şöyle hatırlatmıştır: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz.”[2] Cenab-ı Hak da bu gerçeğin önemini Kur’an’da şöyle dile getirmiştir: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.”[3]
Aziz Cemaat!
İhmal edilen ve kurtların insafına bırakılan bir gençliğin millet vicdanında açtığı derin ve kapanmaz yarayı her gün sokaklarda ve haber programlarında görüyoruz. Bu ihmal hem devlete, hem ana ve babalara hem de cemiyete pahalıya mal oluyor. Eğer her birimiz, üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmezsek (Allah Muhafaza) tamiri mümkün olmayan daha büyük yaraların açılmasına sebep oluruz. O halde, nasıl çocuklarımızın maddi ihtiyaçlarını karşılamak için gayret sarf ediyorsak aynı şekilde çocuklarımızın ruhi olgunluğa ulaşmaları için onlara şefkat ve sevgi ile yaklaşarak manevi değerleri de kazanmalarını sağlamamız gerekir. Unutmayalım ki altını hangi kalıbın içine dökersek onun şeklini alır. Ona hangi deseni, hangi nakşı vurursak vurduğumuz şeyi pırıldatır. Dolayısıyla bizim çocuklarımıza Allah inancını, Peygamber sevgisini, din duygusunu, Kur’an ve mukaddesat bilincini aşılamamız gereki-yor.
Muhterem Müslümanlar!
Beşikte ana, eşikte baba, sokakta komşu, okulda öğretmen, meydanda da devlet insanlara sahip çıkmalıdır ki yarınlarımıza umutla bakalım. Bu görevi sadece devletten veya okuldan beklemek sorumluluktan kaçmak demektir. Sorumluluktan kaçmak ile de sorunlar çözülmez. Aksine büyür ve bundan herkes zarar görür. Hutbeme Hz. Peygamberin şu hadisi şerifi ile son veriyorum: “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha güzel bir bağışta bulunmamıştır.”[4]
[1] Buhari: Sünnet 17, Kader, 22-23: Müslim, Kader,22-23.
[2] Buhari: Cuma 11.
[3] Tahrim:66/6
[4] Tirmizi: Hakim
ياايهاالذين امنوا قواانقسكم واهليكم نارا وقودهاالناس والحجارة
Muhterem Müslümanlar!
Çocuk ve genç bir toplumun geleceğidir. Her toplum, kendi geleceğini garanti altına alacak, kendi değerlerini yükseltip geliştirecek fertler yetiştirmeyi hedef edinir. Yeni yetişen nesiller ruh ve bedence sağlıklı, güçlü ve dinamik bir kişilik geliştirdikleri ölçüde, toplum da güç ve kuvvet kazanacaktır. Çocuk ve gençlerini iyi yetiştirip, iyi terbiye edemeyen, onlara fazilet ve ahlak aşılayamayan milletlerin istikbali geceler gibi korkunç ve karanlıktır. Gecenin sonu yine sabahtır, fakat imansız yetişen nesillerin sabahı yoktur ve onların geleceğini karanlık sokaklar, uyuşturucu bataklıkları ve karanlık güçler belirler.
Değerli Müslümanlar!
İslam dini aynı zamanda bir eğitim sistemi, insanlar arası ilişkilerin temeli olan bir değerler ve davranışlar düzenidir. Bu konuda bizim için en iyi örnek olan Hz. Peygamber: şöyle buyuruyor: “Her doğan fıtrat üzere doğar; sonra ana-babası onu Yahudi, Hıristiyan, Mecusi(hatta müşrik) yapar…[1] Yani dünyaya gelen her çocuk günahsız ve tertemiz bir yaratılışla, Allah’ın varlığını ve birliğini tanıyıp, ona yönelebilecek bir eğilimle doğar. Ancak bunun yönünü tayin edebilecek olan anne- baba ve çevredir. Dolayısıyla anne ve baba başta olmak üzere toplumdaki her ferde büyük sorumluluklar düşmektedir Çünkü masum, pak ve temiz bir çiçek olarak cihan bahçesıne gelen çocuk, toplumda şekillenmekte, ya bir iman fidanı ya da bir zehirli ağaç haline gelmektedir. Nitekim Hz. Peygamber bu sorumluluğu şöyle hatırlatmıştır: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz.”[2] Cenab-ı Hak da bu gerçeğin önemini Kur’an’da şöyle dile getirmiştir: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.”[3]
Aziz Cemaat!
İhmal edilen ve kurtların insafına bırakılan bir gençliğin millet vicdanında açtığı derin ve kapanmaz yarayı her gün sokaklarda ve haber programlarında görüyoruz. Bu ihmal hem devlete, hem ana ve babalara hem de cemiyete pahalıya mal oluyor. Eğer her birimiz, üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmezsek (Allah Muhafaza) tamiri mümkün olmayan daha büyük yaraların açılmasına sebep oluruz. O halde, nasıl çocuklarımızın maddi ihtiyaçlarını karşılamak için gayret sarf ediyorsak aynı şekilde çocuklarımızın ruhi olgunluğa ulaşmaları için onlara şefkat ve sevgi ile yaklaşarak manevi değerleri de kazanmalarını sağlamamız gerekir. Unutmayalım ki altını hangi kalıbın içine dökersek onun şeklini alır. Ona hangi deseni, hangi nakşı vurursak vurduğumuz şeyi pırıldatır. Dolayısıyla bizim çocuklarımıza Allah inancını, Peygamber sevgisini, din duygusunu, Kur’an ve mukaddesat bilincini aşılamamız gereki-yor.
Muhterem Müslümanlar!
Beşikte ana, eşikte baba, sokakta komşu, okulda öğretmen, meydanda da devlet insanlara sahip çıkmalıdır ki yarınlarımıza umutla bakalım. Bu görevi sadece devletten veya okuldan beklemek sorumluluktan kaçmak demektir. Sorumluluktan kaçmak ile de sorunlar çözülmez. Aksine büyür ve bundan herkes zarar görür. Hutbeme Hz. Peygamberin şu hadisi şerifi ile son veriyorum: “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha güzel bir bağışta bulunmamıştır.”[4]
[1] Buhari: Sünnet 17, Kader, 22-23: Müslim, Kader,22-23.
[2] Buhari: Cuma 11.
[3] Tahrim:66/6
[4] Tirmizi: Hakim