MURATS44
Özel Üye
Bozdoğan Su Kemeri, Doğu Roma İmparatoru Flavius Iulius Valens tarafından MS 378 yılında tamamlanmıştır. Bu nedenle Valens Su Kemeri olarak da anılır. Fatih ilçe sınırları içerisinde Saraçhane bölgesinde yer alır.
Bozdoğan Su Kemeri, tamamı 250 kilometre civarında olan bir su taşıma sisteminin parçasıdır. Antik dönemin en büyük su kanalı tesislerinden olan Valentin Su Kemeri, Konstantinopolis’in toplam 1 milyon metreküp olan su depolarını (sayısız yer altı sarnıcı ve açık havuzlar) dolduruyordu.
İstanbul tarih boyunca su sıkıntısı çeken bir kent oldu. Bilhassa imparatorluk başkenti olduktan sonra inşa edilen birçok büyük kamu binası, saraylar, nüfusun artması ve tabi hamamlar, su ihtiyacını had safhaya çıkardı.
Kendisi son derece tecrübeli bir yönetici olan İmparator Konstantin bu durumdan mütevellit, şehri başkent yapmasıyla birlikte bir su kemerinin inşasına da başladı. İnşaatın başlangıç zamanı kesin olarak bilinemiyor. Bu nedenle Konstantin’in hüküm sürdüğü 306 ve 337 yılları arasında bir tarih olduğu kabul ediliyor zira inşaatı onun başlattığından tarihçiler eminler. Emin oldukları bir diğer husus ise Konstantin’in ömrünün bu kemeri bitirmeye vefa etmediği ve yarım kalan işi İmparator Valens’in tamamladığıdır. Zaten bundan dolayıdır ki Roma halkı o dönem kemeri, Valens Su Kemeri olarak anmaya başladı. Günümüzde her iki isimde kullanılmakla birlikte Bozdoğan Kemeri adı biraz daha yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kemere Roma döneminde çeşitli eklemeler ve bakımlar da yapıldı. Bunlar arasında belki de en önemlileri, Jüstinyen döneminde yapılanlardır. 1.Jüstinyen, Bozdoğan Su Kemeri’ni, Roma döneminde İstanbul’un en büyük su deposu olan Yerebatan Sarnıcı ile ondan sonra gelen Binbirdirek Sarnıcı’na bağlamıştı. Ayrıca 1.Theodosius da MS 328 yılında, Konstantinopolis’i çok ciddi bir şekilde etkileyen kuraklığın ardından şehre yeni bir kemer yaptırmıştı.
626 yılındaki Avar Türklerinin İstanbul kuşatması esnasında ise kemerin bir kısmı yıkılmıştı. Konstantinopolis surlarının dışında kalan bu bölümün hangi nedenle yıkıldığını öğrenemedim. Mantıksal açıdan gerçekçi olan 2 ihtimal var. Birincisi; kemeri Romalılar bizzat kendileri yıkmış olabilirler. Böylece olası casusluk faaliyetlerini ve suya zehir katılması tehlikelerini önlemiş olabilirler. Zira gece karanlığından faydalanmak suretiyle kemer vasıtasıyla şehre giriş çıkış yapmak, çok bir hamle değildi. İkincisi; kemerin o kısmı, şehri susuz bırakmak için Avarlar tarafından yıkılmış olabilir.
Yaklaşık 2 asır sonra ise 5.Konstantin, 758 senesinde yaşanan kuraklık esnasında kemerin zarar gören bölümlerini onartarak başkentte yaşayan Romalılara rahat bir nefes aldırmıştı. Valens Su Kemeri, son büyük tamiratını ise 11.yy’da görmüş.
İster istemez hemen her yazıda sözü Latin İstilası dönemine getiriyorum. Yine öyle yapmak zorundayım çünkü bu nadide eser de en büyük değer kaybını bu dönem yaşamış. Katolik İmparatorluğu zamanında bakımsız kalan kemer, istilanın sona erdiği 1261 yılından sonra da eski önemine kavuşamadı. Çünkü koca başkentin nüfusu artık 40.000 – 60.000 aralığına düşmüştü (bundan önce bu rakamın yaklaşık 10 katı olduğu tahmin edilmektedir). Bu kadar az kişiye su sağlamak için ise Valens Kemeri’ne ihtiyaç yoktu. Zaten Mihail Paleologos’un elinde gerekli tadilatlar için yeterli maddi kaynak da yoktu.
İstanbul fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet Han, kemerden istifade etmesini iyi bildi. Önce, Beyazıt’ta yaptırdığı ilk saraya (Eski Saray – Gözyaşı Sarayı) sonra da Topkapı Sarayı’na (Saray-ı Cedit – Yeni Saray) su sağlaması için kemeri onarttı ve hatta yeni su kaynakları ilave ettirdi.
Yalnız bununla kalmadı tabi. Kemer, Osmanlı döneminde sürekli ilgi gördü. Belirttiğim gibi İstanbul sürekli su sıkıntısı çeken bir kent oldu. Öyle ki 1768 yılında yayımlanan bir ferman ile artık şehre hamam yapılması yasaklandı (yapılan son hamam, Cağaloğlu Hamamı oldu). Sebebi ise yaşanan su sıkıntısı idi. Bu nedenle; 2.Bayezid, Kanuni Sultan Süleyman, 2.Mustafa ve 3.Ahmet dönemlerinde Bozdoğan Kemeri ya restore edildi ya ilaveler ile büyütüldü.
Yerden yaklaşık 20m, deniz seviyesinden ise neredeyse 65 metre yüksek olan kemer bugün kullanılmamaktadır. Son birkaç yılda turizm amaçlı kullanılabileceği yönünde haberler yer aldı basılı ve görsel medyada. 1500 yıl boyunca faal olarak kullanılan kemere ait “Bozdoğan” adının nereden kaldığı çok belli olmasa da bazı tarihçiler, “Bozulgan Kemer” tabirinin zamanla dönüşerek bugünkü halini almış olabileceğini belirtiyorlar. Kesin olan ise Fatih Vakfiyelerindeki kayıtlarda yapıdan, yalnızca “kemer” olarak bahsedildiğidir.
Bozdoğan Su Kemeri, tamamı 250 kilometre civarında olan bir su taşıma sisteminin parçasıdır. Antik dönemin en büyük su kanalı tesislerinden olan Valentin Su Kemeri, Konstantinopolis’in toplam 1 milyon metreküp olan su depolarını (sayısız yer altı sarnıcı ve açık havuzlar) dolduruyordu.
Roma Döneminde Valens Su Kemeri
İstanbul tarih boyunca su sıkıntısı çeken bir kent oldu. Bilhassa imparatorluk başkenti olduktan sonra inşa edilen birçok büyük kamu binası, saraylar, nüfusun artması ve tabi hamamlar, su ihtiyacını had safhaya çıkardı.
Konstantin Başlatıyor, Valens Tamamlıyor
Kendisi son derece tecrübeli bir yönetici olan İmparator Konstantin bu durumdan mütevellit, şehri başkent yapmasıyla birlikte bir su kemerinin inşasına da başladı. İnşaatın başlangıç zamanı kesin olarak bilinemiyor. Bu nedenle Konstantin’in hüküm sürdüğü 306 ve 337 yılları arasında bir tarih olduğu kabul ediliyor zira inşaatı onun başlattığından tarihçiler eminler. Emin oldukları bir diğer husus ise Konstantin’in ömrünün bu kemeri bitirmeye vefa etmediği ve yarım kalan işi İmparator Valens’in tamamladığıdır. Zaten bundan dolayıdır ki Roma halkı o dönem kemeri, Valens Su Kemeri olarak anmaya başladı. Günümüzde her iki isimde kullanılmakla birlikte Bozdoğan Kemeri adı biraz daha yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kemere Roma döneminde çeşitli eklemeler ve bakımlar da yapıldı. Bunlar arasında belki de en önemlileri, Jüstinyen döneminde yapılanlardır. 1.Jüstinyen, Bozdoğan Su Kemeri’ni, Roma döneminde İstanbul’un en büyük su deposu olan Yerebatan Sarnıcı ile ondan sonra gelen Binbirdirek Sarnıcı’na bağlamıştı. Ayrıca 1.Theodosius da MS 328 yılında, Konstantinopolis’i çok ciddi bir şekilde etkileyen kuraklığın ardından şehre yeni bir kemer yaptırmıştı.
Türk Kuşatmasında Yıkılıyor
626 yılındaki Avar Türklerinin İstanbul kuşatması esnasında ise kemerin bir kısmı yıkılmıştı. Konstantinopolis surlarının dışında kalan bu bölümün hangi nedenle yıkıldığını öğrenemedim. Mantıksal açıdan gerçekçi olan 2 ihtimal var. Birincisi; kemeri Romalılar bizzat kendileri yıkmış olabilirler. Böylece olası casusluk faaliyetlerini ve suya zehir katılması tehlikelerini önlemiş olabilirler. Zira gece karanlığından faydalanmak suretiyle kemer vasıtasıyla şehre giriş çıkış yapmak, çok bir hamle değildi. İkincisi; kemerin o kısmı, şehri susuz bırakmak için Avarlar tarafından yıkılmış olabilir.
Yaklaşık 2 asır sonra ise 5.Konstantin, 758 senesinde yaşanan kuraklık esnasında kemerin zarar gören bölümlerini onartarak başkentte yaşayan Romalılara rahat bir nefes aldırmıştı. Valens Su Kemeri, son büyük tamiratını ise 11.yy’da görmüş.
İstila, Nüfus Kaybı ve Yitirilen Önem
İster istemez hemen her yazıda sözü Latin İstilası dönemine getiriyorum. Yine öyle yapmak zorundayım çünkü bu nadide eser de en büyük değer kaybını bu dönem yaşamış. Katolik İmparatorluğu zamanında bakımsız kalan kemer, istilanın sona erdiği 1261 yılından sonra da eski önemine kavuşamadı. Çünkü koca başkentin nüfusu artık 40.000 – 60.000 aralığına düşmüştü (bundan önce bu rakamın yaklaşık 10 katı olduğu tahmin edilmektedir). Bu kadar az kişiye su sağlamak için ise Valens Kemeri’ne ihtiyaç yoktu. Zaten Mihail Paleologos’un elinde gerekli tadilatlar için yeterli maddi kaynak da yoktu.
Osmanlı Döneminde Bozdoğan Su Kemeri
İstanbul fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet Han, kemerden istifade etmesini iyi bildi. Önce, Beyazıt’ta yaptırdığı ilk saraya (Eski Saray – Gözyaşı Sarayı) sonra da Topkapı Sarayı’na (Saray-ı Cedit – Yeni Saray) su sağlaması için kemeri onarttı ve hatta yeni su kaynakları ilave ettirdi.
Yalnız bununla kalmadı tabi. Kemer, Osmanlı döneminde sürekli ilgi gördü. Belirttiğim gibi İstanbul sürekli su sıkıntısı çeken bir kent oldu. Öyle ki 1768 yılında yayımlanan bir ferman ile artık şehre hamam yapılması yasaklandı (yapılan son hamam, Cağaloğlu Hamamı oldu). Sebebi ise yaşanan su sıkıntısı idi. Bu nedenle; 2.Bayezid, Kanuni Sultan Süleyman, 2.Mustafa ve 3.Ahmet dönemlerinde Bozdoğan Kemeri ya restore edildi ya ilaveler ile büyütüldü.
Bugün Kemerin Durumu
Yerden yaklaşık 20m, deniz seviyesinden ise neredeyse 65 metre yüksek olan kemer bugün kullanılmamaktadır. Son birkaç yılda turizm amaçlı kullanılabileceği yönünde haberler yer aldı basılı ve görsel medyada. 1500 yıl boyunca faal olarak kullanılan kemere ait “Bozdoğan” adının nereden kaldığı çok belli olmasa da bazı tarihçiler, “Bozulgan Kemer” tabirinin zamanla dönüşerek bugünkü halini almış olabileceğini belirtiyorlar. Kesin olan ise Fatih Vakfiyelerindeki kayıtlarda yapıdan, yalnızca “kemer” olarak bahsedildiğidir.
Moderatör tarafında düzenlendi: