SözDüŞü
Banned
Şiir diyarı olan Japonya estetik duygu ve düşüncelerin kaynağı bir ülkedir. Sınırlarının çok geniş ve birbirine girgin bulunması yüzünden bu kaynakları derli toplu belirtmek çok zordur. Estetiğin kolları bu san*atların çiçeklenme çağlarını ayrı ayrı çizip açıklamaya kalkışılınca buna girecek uzmanlar türlü yönlerden incelemelere ve fasıllara ayırarak yaz*mak zorunda kalırlar.
Bu iş o kadar çetindir ki Japon tarihi ve ananesi hakkında ilmî bir bilgisi olmayan Japonlar bile bunun karşısında âcizdir. Çünkü Japonya'da her çeşit sanatın edebiyatın güzel sanatların müziğin tarihsel gelişmesi Japon hayatından ayrı inkişaf etmiş olmayıp Japon ırkı ile başlamıştır. Ve bu mahiyetle (3000) yıldan beri merhale merhale gelişmektedir. Bu sebepten böyle bir incelemede Japon karakter ve tarihini bilmek pek güçtür.
Japonların bugün yazılarında kullandıkları harfler Çinlilerden alınma*dır. Çinlilerle temasları birinci İmparator Jimmu zamanında başlar. Çin’den edebiyatta da yaşayan karakter alır. Bunun misali Koiki adlı eserdir. Bunda İlâhların hakimiyeti çağından kralların hakimiyetine kadar geçen zaman Çin karakteriyle yaşatılarak Japon diliyle tasvir edilir. Bu eserden evvelki devirde Japon dilinin hiç bir harfi yoktu. Çin kültürü*nün Japonya'ya girişinden sonra Japon edebiyatı - yazını gelişmeğe baş*ladı. Bu edebiyatın fışkırdığı Japon ruhunu ne ile mukayese etmeli ? Bir Japon şairi şöyle terennüm eder:
"Güneş doğarken parlayan ve rayiha dar olmaya başlayan kiraz çiçeğine
Bu tanka veya uta denilen bir Japon şiiridir.
Ekseri Japon şiirleri kendi şemalarına göre tasvir ve tertip edilir.
Bunlar da 31 heceyi muh*tevi 5 mısradan ibarettir. Bunların 3 mısrası vezinsiz (Anakrusis) 2 mısrası da vezinlidir. Tankadan sonra sevilen hokku 3 mısradan meydana gelir. Japon şiirlerinin en güzel ve meşhurları 3 veya 5 mısra uzunluğundadır.
Bize Japon da karısı da evleri de bahçeleri de ve şiirleri de küçük görünür. Fakat o Praegnanz'ta mana itibariyle zenginlikte plastikte ve kısa şiirlerdeki kuvvette insan zekâ ve kabiliyetini gösterir. O ruhta Roma Distichon—çift mısra beyitleri içindeki mizahı geçmiştir. Japonya'da erkeklerden fazla bilhassa Japon kadını Japon edebiyatına tatlılıkla müessir olmuştur. En güzel şiirler Japon toprağını ve Japon kahramanlığını derinden anlayan Japon kadınları prensleri ve kokotları tarafından yazıl*mıştır.
Hitomaro ve Akahito (8. Milâdi yüzyılda) Japonya'nın klâsik şairleridir. Bunların mısraları Japon şiirinin en eski külliyatı sayılan “Mannjosu Antholojisin„de bulunur. Bu kitap bir tarihi vakayinamedir. Japonların “waka„ şiirlerini ihtiva eder. Waka otuz bir heceli “Kana Japon şiirinin belkemiğidir. Bugünkü cemiyette bile rağbeti olan “Kana heceleri bir Ja*pon tarafından bulunma ve Çin şiiri karakterinden alınmadır. Alındığından itibaren (1300) yıldan fazla kullanılmıştır.
Japon edebiyat tarihinde Heian devri diye anılan altın devrin şiirlerinde bu hece şekli gelecek nesillere derin bir tesir bırakmak suretiyle hâkim olmuştur. “Kaiki ile “Mannjosu atlı antoloji Japonların fevkalâde güzel edebi iki eseridir. Bu antolojiler Japonların uzun zaman şiirle uğraştıklarını ve büyük istidatları oldu*ğunu gösterir. Bu kitaplar tedvininden sonradır ki Japon edebiyatı de*ğişik şekillerde ilerlemeler göstermiştir. Madam Onono Mamachi tanınmış kadın şairlerdendir. (M. s. 922) Şiirlerinden bir örnek: Uykuda olduğumdan beri Adamı gördüm onu ben
Kalpten severim
İlk olarak bu zamandan beri severim Renkli rüyaların kelebekleri.
Buda rahiplerinden Henio bir Uta'da dans eden saray kadınlarını da*ğıtmaması için rüzgâra rica eder. Bu şiir de yalnız bir nefestir. Bu kısa şiirlerde Japon şairleri tamamen orijinal ve üstattırlar. Diğer literatürlerinde ise Çinlilerin kuvvetli tesiri altındadırlar.
Klasik romanların mühim bir kısmını ise ve madam Sei Şonagon yazmıştır. İse İmparator Uda'nın sevgilisidir ve kendi hâl tercümesinde yüksek asaletin hayatını kitap içinde tasvir eder. Onun kahraman prensi Narihira bir Japon kazonova nevidir bazen bir kadını veya kızı kaçırır gibi onun üzerine hâk edilmiş görülür. Eser roman hafifmeşrepliğinin tatlı ve iştiyakın nadir bir haritasıdır. İse ihtiyatkâr sefih hafif ve uzunludur. Sei Şangon daha rekik ve şairanedir. Kitabı Masura Yoşi (Yastık Altındaki Düşünceler) lirik yazılmıştır.
Nesrinden bir örnek:
“İlkbaharda yavaş yavaş aydınlanan şafağı ve onun gül renkli örtüsüyle dağların sorgucunu taçlandırmasını seyreden derin zevk duyarım. Yazın geceyi severim yalnız berrak ayı değilbütün karanlığı da ateş böceklerinin vızlayan uçuşunu veyahut yağmurun yavaşça yağışını...
XIV. asırda Japon dramı (No) doğar.
Kellermann Japonya hakkında yazdığı kitabında şöyle anlatır: "Birbirine düşman ailelerin karşılıklı boğazlaştıkları yerde tiyatro uşağına varıncaya kadar öldürülen parçalar gördüm. Onun kahramanı ekseriya bir Samuray cesur bir silâhşor*dur. Diğerleri esrarengiz misteri oyunlarına benzediği ve dramın dinî hareketten gelmekte olduğu ima edilir. XVII ci asırda dramdan kukla oyunu tekemmül etti ve bilhassa bu popülarize edildi. Monza Yemon kukla üstatlarındandır. Hokku ve üç mısraın üstadı Matsuo Başo (1643-1694) yaşadı. O üç mısra içine dünya ve semayı - altun yüzüğe kıy*metli taş yerleştirildiği gibi doldurmağa muvaffak oldu. İdealizm ile realizmin imtizacından harikulade bir ahenk doğdu.
Böcekler Kitabı (1788) Ressam Utamaronun Kuş Kitabı. Bunlarda Japon üstatları fırçanın üç mısraını yarattı: İki üç çizgi ve bir parça ile şair tabiatın mutlak aynını bir ot sallanışını bir balıkçıl kuşunun veya bir kurbağanın derin sembolik tablosunu tersim eder. Sonraları bir grup şair yepyeni bir nazım tekniği yarattı. Harikulade mizahi şiirlerde bir ağustos böceği bir arıbir kır böceği filozofik veya erotik düşünceyi göstermek için kullanılır. Haşarat Kitabı adını taşıyan bu edebî eser dünya edebiyatının en şayanı takdir
eserlerinden biridir.
1725 - 1770 senelerinde Geyşa O — sen yaşadı. Aşıkı ressam Haronobu idi ve onu ekseriya odunla döverdi. Bu kadınla Geyşa (Çay Kızı) şiiri inkişaf etmiye başladı. Bu çeşit manzumeler çok eskiden beri cari olan Geisha san'atındandır. Japonlar onu saç yapma ve çay hazırla*ma gibi öğrenirler ve her sene "Kirazçiçeği Bayramı nda Yedo'da yalnız kendilerini güzelliklerini teshir edici tuvaletlerini değil kendi manzumelerini de teşhir ederler.
XIX cu asır garp medeniyeti Japonyaya girdiği zaman bir çok fe lâket ve fenalıklara sebeb oldu. Bu hal onları psikolojik bakımdan çevik ruhlu yaptı. Bunun neticesi Heine ve Südermann taklit edildi.
Okakura Kokuzo'nun (1900) "Çay Kitabı çok güzel ve instruktivdir. Bu eserle ahlâkî estetiğin kurulması düşünüldü ve o İsmen'i (Oedipus'un kızı ve Antigone'nin hemşiresi) bir Japon İsmusu ile karşı karşıya "Tee-İsmus u meydana koydu ki görüşü şu idi : "Çayın felsefesi kelimenin içine hâk edilmiş mânanın yalnız estetiği değil bu ethik ve dinle bağı ol malıdır.Bu durum Doğu demokrasisinin hakiki ruhunu gösterir.
Honi Nobunaga Japonyanın çok eski hükümdarları hakkında yazdığı "Kociki Den tarihî eseriyle ve arsıulusal bir ünü olan Kikuçi Kan "Sen-hime trajedisiyle tanınmıştır. Bu trajedinin mevzuu: Kocasının ölümünden sonra ruhan değişen bir hükümdar karısı bütün çılgınlıkları yapar ve sev*diği erkeklerle zevkini kandırdıktan sonra hepsini öldürtür. Sonra yaptığı bu fenalıklara pişman olur ve bir manastırın karanlık duvarları arasında hayatının sonuna kadar yaşar.
Saicio Yaso gençler için yazdığı "Saicio Yaso Cuncio Şişu romantik şiirleriyle tanınmıştır. Lizan Kodo Japonyanın derebeylik zamanlarına ait olan "Soga Monogatari dramiyle şöhret bulmuştur. Bu dramın mevzuu: Babalan öldürülen iki kardeşin katilden intikam almalarını canlandırır. Yoko Zava Saburo'nun "Başio Haikai Ronşiyu eserleri klasik ve kısa Japon şiirlerinden meydana gelmiş şiir koleksiyonudur. Yunigata Yoşiyo nın "Seiyuki komedi eseri zikre şayandır. Na Stume Soseki dramatik eseri "Gubicinso ile gururlu bir kadının ruhî izüraplarını ve aşkını gösterir. Vakai Hifo "Modern eseriyle hercai meşrep bir kızın ruhî tema yüzünü ve aşıkını tasvir eder. Abe Cici "Şehir adında modern bir eser ola "Naci ile Japon edebiyatında mümtaz bir yer işgal eder.
1868 yılından itibaren Japon edebiyatı İngiliz edebiyatının etkisi al tında gelişmeğe başlamıştır. En seçkin simalar: Zubouci Koyo (1867 -1903) Rolıan Rohan (1888 - 1929)Homey İvano (1873 - 1916) Realiz min yanında Rus şairi Tolstoyun tesiri altında kalmış olanların büyük bir kısmı yeni zamanda komünizm leh ve aleyhinde bir çok yazılar yaz mışlardır. Yeni lirikçiler: Bim Yosay Tayama Nakamura Hoguci (1882-?) ve Kitehava (1886 - ?) dır.
Japon modern edebiyatıJapon edebiyat tarihinde en parlak bir dev*redir. Bu edebiyat Meiji ıslahatından sonra başlamış ve bugüne kadar devam etmiştir. Bu altmış senelik devrenin parlaklığı diğer devirleri aşıp geçmiştir. Bu ilerleme edebiyatın bütün cins ve nevilerine de şamildir.
Bu coşkun gelişmede batı kültürü ile temasın büyük tesiri vardır. Ve bu münasebetledir ki bugünkü olgunluğu ve yüksek derecesiyle batı yazını=
edebiyatı içinde ön salta bir yer almağa mazhar olmuştur. Bu eserin meydana gelişinde yalnız mahdut sayıda ediplerin yaratmaları değil millî tahsilin yayılması da amil olmuştur. Hususiyle lise tahsili halkın edebî zevk ve temayülünü çok beslemiş ve arttırmıştır. Sinemalara gelince bu gelişmede bu kurumun tesirini de azımsanmamalıdır. Sinemaların bu geliş*meyi besleyen filimler göstermesi hızla artmaktadır ve sinema Japon-yanın modernize oluşunda büyük bir etkidir.
Alıntı
Bu iş o kadar çetindir ki Japon tarihi ve ananesi hakkında ilmî bir bilgisi olmayan Japonlar bile bunun karşısında âcizdir. Çünkü Japonya'da her çeşit sanatın edebiyatın güzel sanatların müziğin tarihsel gelişmesi Japon hayatından ayrı inkişaf etmiş olmayıp Japon ırkı ile başlamıştır. Ve bu mahiyetle (3000) yıldan beri merhale merhale gelişmektedir. Bu sebepten böyle bir incelemede Japon karakter ve tarihini bilmek pek güçtür.
Japonların bugün yazılarında kullandıkları harfler Çinlilerden alınma*dır. Çinlilerle temasları birinci İmparator Jimmu zamanında başlar. Çin’den edebiyatta da yaşayan karakter alır. Bunun misali Koiki adlı eserdir. Bunda İlâhların hakimiyeti çağından kralların hakimiyetine kadar geçen zaman Çin karakteriyle yaşatılarak Japon diliyle tasvir edilir. Bu eserden evvelki devirde Japon dilinin hiç bir harfi yoktu. Çin kültürü*nün Japonya'ya girişinden sonra Japon edebiyatı - yazını gelişmeğe baş*ladı. Bu edebiyatın fışkırdığı Japon ruhunu ne ile mukayese etmeli ? Bir Japon şairi şöyle terennüm eder:
"Güneş doğarken parlayan ve rayiha dar olmaya başlayan kiraz çiçeğine
Bu tanka veya uta denilen bir Japon şiiridir.
Ekseri Japon şiirleri kendi şemalarına göre tasvir ve tertip edilir.
Bunlar da 31 heceyi muh*tevi 5 mısradan ibarettir. Bunların 3 mısrası vezinsiz (Anakrusis) 2 mısrası da vezinlidir. Tankadan sonra sevilen hokku 3 mısradan meydana gelir. Japon şiirlerinin en güzel ve meşhurları 3 veya 5 mısra uzunluğundadır.
Bize Japon da karısı da evleri de bahçeleri de ve şiirleri de küçük görünür. Fakat o Praegnanz'ta mana itibariyle zenginlikte plastikte ve kısa şiirlerdeki kuvvette insan zekâ ve kabiliyetini gösterir. O ruhta Roma Distichon—çift mısra beyitleri içindeki mizahı geçmiştir. Japonya'da erkeklerden fazla bilhassa Japon kadını Japon edebiyatına tatlılıkla müessir olmuştur. En güzel şiirler Japon toprağını ve Japon kahramanlığını derinden anlayan Japon kadınları prensleri ve kokotları tarafından yazıl*mıştır.
Hitomaro ve Akahito (8. Milâdi yüzyılda) Japonya'nın klâsik şairleridir. Bunların mısraları Japon şiirinin en eski külliyatı sayılan “Mannjosu Antholojisin„de bulunur. Bu kitap bir tarihi vakayinamedir. Japonların “waka„ şiirlerini ihtiva eder. Waka otuz bir heceli “Kana Japon şiirinin belkemiğidir. Bugünkü cemiyette bile rağbeti olan “Kana heceleri bir Ja*pon tarafından bulunma ve Çin şiiri karakterinden alınmadır. Alındığından itibaren (1300) yıldan fazla kullanılmıştır.
Japon edebiyat tarihinde Heian devri diye anılan altın devrin şiirlerinde bu hece şekli gelecek nesillere derin bir tesir bırakmak suretiyle hâkim olmuştur. “Kaiki ile “Mannjosu atlı antoloji Japonların fevkalâde güzel edebi iki eseridir. Bu antolojiler Japonların uzun zaman şiirle uğraştıklarını ve büyük istidatları oldu*ğunu gösterir. Bu kitaplar tedvininden sonradır ki Japon edebiyatı de*ğişik şekillerde ilerlemeler göstermiştir. Madam Onono Mamachi tanınmış kadın şairlerdendir. (M. s. 922) Şiirlerinden bir örnek: Uykuda olduğumdan beri Adamı gördüm onu ben
Kalpten severim
İlk olarak bu zamandan beri severim Renkli rüyaların kelebekleri.
Buda rahiplerinden Henio bir Uta'da dans eden saray kadınlarını da*ğıtmaması için rüzgâra rica eder. Bu şiir de yalnız bir nefestir. Bu kısa şiirlerde Japon şairleri tamamen orijinal ve üstattırlar. Diğer literatürlerinde ise Çinlilerin kuvvetli tesiri altındadırlar.
Klasik romanların mühim bir kısmını ise ve madam Sei Şonagon yazmıştır. İse İmparator Uda'nın sevgilisidir ve kendi hâl tercümesinde yüksek asaletin hayatını kitap içinde tasvir eder. Onun kahraman prensi Narihira bir Japon kazonova nevidir bazen bir kadını veya kızı kaçırır gibi onun üzerine hâk edilmiş görülür. Eser roman hafifmeşrepliğinin tatlı ve iştiyakın nadir bir haritasıdır. İse ihtiyatkâr sefih hafif ve uzunludur. Sei Şangon daha rekik ve şairanedir. Kitabı Masura Yoşi (Yastık Altındaki Düşünceler) lirik yazılmıştır.
Nesrinden bir örnek:
“İlkbaharda yavaş yavaş aydınlanan şafağı ve onun gül renkli örtüsüyle dağların sorgucunu taçlandırmasını seyreden derin zevk duyarım. Yazın geceyi severim yalnız berrak ayı değilbütün karanlığı da ateş böceklerinin vızlayan uçuşunu veyahut yağmurun yavaşça yağışını...
XIV. asırda Japon dramı (No) doğar.
Kellermann Japonya hakkında yazdığı kitabında şöyle anlatır: "Birbirine düşman ailelerin karşılıklı boğazlaştıkları yerde tiyatro uşağına varıncaya kadar öldürülen parçalar gördüm. Onun kahramanı ekseriya bir Samuray cesur bir silâhşor*dur. Diğerleri esrarengiz misteri oyunlarına benzediği ve dramın dinî hareketten gelmekte olduğu ima edilir. XVII ci asırda dramdan kukla oyunu tekemmül etti ve bilhassa bu popülarize edildi. Monza Yemon kukla üstatlarındandır. Hokku ve üç mısraın üstadı Matsuo Başo (1643-1694) yaşadı. O üç mısra içine dünya ve semayı - altun yüzüğe kıy*metli taş yerleştirildiği gibi doldurmağa muvaffak oldu. İdealizm ile realizmin imtizacından harikulade bir ahenk doğdu.
Böcekler Kitabı (1788) Ressam Utamaronun Kuş Kitabı. Bunlarda Japon üstatları fırçanın üç mısraını yarattı: İki üç çizgi ve bir parça ile şair tabiatın mutlak aynını bir ot sallanışını bir balıkçıl kuşunun veya bir kurbağanın derin sembolik tablosunu tersim eder. Sonraları bir grup şair yepyeni bir nazım tekniği yarattı. Harikulade mizahi şiirlerde bir ağustos böceği bir arıbir kır böceği filozofik veya erotik düşünceyi göstermek için kullanılır. Haşarat Kitabı adını taşıyan bu edebî eser dünya edebiyatının en şayanı takdir
eserlerinden biridir.
1725 - 1770 senelerinde Geyşa O — sen yaşadı. Aşıkı ressam Haronobu idi ve onu ekseriya odunla döverdi. Bu kadınla Geyşa (Çay Kızı) şiiri inkişaf etmiye başladı. Bu çeşit manzumeler çok eskiden beri cari olan Geisha san'atındandır. Japonlar onu saç yapma ve çay hazırla*ma gibi öğrenirler ve her sene "Kirazçiçeği Bayramı nda Yedo'da yalnız kendilerini güzelliklerini teshir edici tuvaletlerini değil kendi manzumelerini de teşhir ederler.
XIX cu asır garp medeniyeti Japonyaya girdiği zaman bir çok fe lâket ve fenalıklara sebeb oldu. Bu hal onları psikolojik bakımdan çevik ruhlu yaptı. Bunun neticesi Heine ve Südermann taklit edildi.
Okakura Kokuzo'nun (1900) "Çay Kitabı çok güzel ve instruktivdir. Bu eserle ahlâkî estetiğin kurulması düşünüldü ve o İsmen'i (Oedipus'un kızı ve Antigone'nin hemşiresi) bir Japon İsmusu ile karşı karşıya "Tee-İsmus u meydana koydu ki görüşü şu idi : "Çayın felsefesi kelimenin içine hâk edilmiş mânanın yalnız estetiği değil bu ethik ve dinle bağı ol malıdır.Bu durum Doğu demokrasisinin hakiki ruhunu gösterir.
Honi Nobunaga Japonyanın çok eski hükümdarları hakkında yazdığı "Kociki Den tarihî eseriyle ve arsıulusal bir ünü olan Kikuçi Kan "Sen-hime trajedisiyle tanınmıştır. Bu trajedinin mevzuu: Kocasının ölümünden sonra ruhan değişen bir hükümdar karısı bütün çılgınlıkları yapar ve sev*diği erkeklerle zevkini kandırdıktan sonra hepsini öldürtür. Sonra yaptığı bu fenalıklara pişman olur ve bir manastırın karanlık duvarları arasında hayatının sonuna kadar yaşar.
Saicio Yaso gençler için yazdığı "Saicio Yaso Cuncio Şişu romantik şiirleriyle tanınmıştır. Lizan Kodo Japonyanın derebeylik zamanlarına ait olan "Soga Monogatari dramiyle şöhret bulmuştur. Bu dramın mevzuu: Babalan öldürülen iki kardeşin katilden intikam almalarını canlandırır. Yoko Zava Saburo'nun "Başio Haikai Ronşiyu eserleri klasik ve kısa Japon şiirlerinden meydana gelmiş şiir koleksiyonudur. Yunigata Yoşiyo nın "Seiyuki komedi eseri zikre şayandır. Na Stume Soseki dramatik eseri "Gubicinso ile gururlu bir kadının ruhî izüraplarını ve aşkını gösterir. Vakai Hifo "Modern eseriyle hercai meşrep bir kızın ruhî tema yüzünü ve aşıkını tasvir eder. Abe Cici "Şehir adında modern bir eser ola "Naci ile Japon edebiyatında mümtaz bir yer işgal eder.
1868 yılından itibaren Japon edebiyatı İngiliz edebiyatının etkisi al tında gelişmeğe başlamıştır. En seçkin simalar: Zubouci Koyo (1867 -1903) Rolıan Rohan (1888 - 1929)Homey İvano (1873 - 1916) Realiz min yanında Rus şairi Tolstoyun tesiri altında kalmış olanların büyük bir kısmı yeni zamanda komünizm leh ve aleyhinde bir çok yazılar yaz mışlardır. Yeni lirikçiler: Bim Yosay Tayama Nakamura Hoguci (1882-?) ve Kitehava (1886 - ?) dır.
Japon modern edebiyatıJapon edebiyat tarihinde en parlak bir dev*redir. Bu edebiyat Meiji ıslahatından sonra başlamış ve bugüne kadar devam etmiştir. Bu altmış senelik devrenin parlaklığı diğer devirleri aşıp geçmiştir. Bu ilerleme edebiyatın bütün cins ve nevilerine de şamildir.
Bu coşkun gelişmede batı kültürü ile temasın büyük tesiri vardır. Ve bu münasebetledir ki bugünkü olgunluğu ve yüksek derecesiyle batı yazını=
edebiyatı içinde ön salta bir yer almağa mazhar olmuştur. Bu eserin meydana gelişinde yalnız mahdut sayıda ediplerin yaratmaları değil millî tahsilin yayılması da amil olmuştur. Hususiyle lise tahsili halkın edebî zevk ve temayülünü çok beslemiş ve arttırmıştır. Sinemalara gelince bu gelişmede bu kurumun tesirini de azımsanmamalıdır. Sinemaların bu geliş*meyi besleyen filimler göstermesi hızla artmaktadır ve sinema Japon-yanın modernize oluşunda büyük bir etkidir.
Alıntı