Kadın Erkek Karışık Müzikli Düğünler Caiz midir?

ceylannur

Yeni Üyemiz
Kadın Erkek Karışık Müzikli Düğünler Caiz midir?
Tarih : 29.01.2007 Sordu :
Soru : Şimdiki düğünler malum oynamaklı oluyor. Salonda kendimiz oynamamak kaydıyla böyle bir düğün yapmak caiz midir? Haramlara dikkat edildiği müddetçe çalgılı düğün caiz midir?

--------------------------------------------------------------------------------
Cevap: Bismillahirrrahmanirrahim
Yeni bir hayat başlangıcı demek olan evlenmelere düğün adı altında düzenlenen eğlence ve törenlerle, neşe ve sevinç içinde girilmesi, dünyanın her yerinde adet halindedir. Bu adetler yöre ve milletlere göre farklılıklar göstermektedir.
İslam öncesi Arap örfünde bulunan düğün âdeti, İslami düzende de düzeltilerek ve İslama uymayan yönleri kaldırılarak korunmuştur. Pey
gamberimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) döneminde uygulanan düğün âdeti bizim için en güzel örnektir. O halde bu konudaki sünnetleri çok iyi bilmeli ve onları uygulamalıyız.
Evlenen çiftlerin yeni hayatlarına neşe içinde geçmeleri, eş-dost ve akrabalarının, hatta tüm din kardeşlerinin bu sevinçlerinde onlara katılabilmeleri için düğün yapmayı Hz. Peygamberimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) tavsiye etmiştir.
Bu düğünler mutlaka İslami esaslara uygun olmalıdır. Davet edilen misafirlere velime (ziyafet, ikram) verilmelidir. Peygamberimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) Hz. Zeynep Validemiz ile evlendiği zaman velime yapmış , ayrıca Abdurrahman b. Avf evlendiği zaman kendisine:
“ Bir koyun ile de olsa, velime yap.” buyurmuşlardır. Velimeye fakir-zengin herkesi imkanlar ölçüsünde çağırmak lazımdır. Çünkü ha-dis- i şerifte: “Yemeğin en şerlisi; zenginlerin çağırılıp fakirlerin çağrılmadığı düğün yemeğidir.” buyrulmuştur.
İslami bir düğün nasıl olmalı sorusuna gelince… Bu sorunun kesin bir cevabı verilmiş ve İslami düğünün sınırları kesin olarak çizilmiş değildir. Bu nedenle dünyanın her yerinde Müslümanlar arasında farklı düğün adetleri olmuş ve bunun da İslami esaslara uyması şartı ile bir sakıncası yoktur.
Düğün ve düğün esnasında uyulacak esas, her işimizde olduğu gibi helal ve haramlara dikkat etmektir. Düğünlerde harama kaçılmaması, kadın ve erkeklerin birbirine karışmamaları, içki içilmemesi şartıyla eğlenebilirler. Düğünlerde tef çalınması, mübah olan şarkı ve evlenme ile alakalı, kötü manası olmayan kasidelerin okunmasında bir sakınca yoktur.
Tirmizi’nin Hz. Aişe’den rivayet ettiği bir hadiste “Nikahı ilan ediniz ve def çalınız.” buyrulmuştur. Nesei’nin bir rivayetin de ise “Helal ile haramın arasındaki fark, nikahın ilan edilmesi ve def çalınmasıdır.” buyrulmuştur.
Bütün bunları göz önünde bulunduran fıkıhçılar, düğünlerde ve bayramlarda, kadınların kendi aralarında, erkeklerin de kendi aralarında haram sözler ve faaliyetlerden uzak durarak def çalıp, türkü söyleyip oynayabileceklerini ve eğlenebileceklerini söylemişlerdir.
Ancak sağ olan bir kadını tasvir, içki ve meyhaneleri övme, Müslümanı yerme anlamı taşıyan türküler, yanık nazımlar, kadınların da erkekleri tasvir etmesi, kadın kadına, erkek erkeğe de olsa cinsel duyguları tahrik eden, haramları güzel gösteren sözler ve hareketler, hemcinsine de karşı olsa mahremlik kurallarına uymamak, dans ve oryantal gibi hemcinsine ilgi uyandıran davranışlar haramdır.
Kısaca, düğünlerimizde makul ölçüde şarkıya ve defe izin verilmişse de bu gibi şeylerde aşırıya kaçmak insanı harama düşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır. Ayrıca düğünlerde okunacak şarkı ve türkülerin muhtevası inançlarımıza aykırı olmamalı ve isyana, harama teşvik etmemelidir. Çünkü harama vesile olan her şey haramdır. İmam-ı Azam’a göre eğlenmek için çalınan tüm çalgılar haramdır. Bu nedenle çalgılı, içkili düğünler düzenlemek ve böyle düğünlere gitmek kesinlikle caiz değildir.
Ne yazık ki bugün tamamen batıya özenti olarak onların adetleri ile düğünler tertip edilmektedir. İçki ikramları, kadın ile erkeğin dans etmesi, gelinin tuvaleti ile misafirlere takdim edilmesi, damadın gelin ile herkesin gözü önünde oynatılması ,kadın erkek karışık oturulması vs…
Kim ne söylerse söylesin, bir milletin kendi örf ve adetlerini bırakıp giyinişinde, hareketlerinde, eğlencelerinde başka milletlerin adetlerini benimsemesi, taklit etmesi, gericilik-çağdaşlık meselesi değil, onların fikir ve sistemlerini kendi dini ve milli değerlerine tercih etmesi demektir. Bu ise kelimenin tam anlamıyla dince çökme, maneviyatça çürüme, ruhça kuruma, fikirce ölme, ahlakça yıkılma ve tarihçe küçülmedir.
Şu hadis-i şerifi unutmayalım:
“kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardan olur.”

Mehmet Talu

 
Üst Alt