MustafaCİLASUN
Özel Üye
Ne vakit susmuşsam
Sessiz çığluğımı yudumlamak zorunda bırakılmışsam
Bir maslahat adına yeri ve zamanı için sabrın vecdine sığınmışsam
kanaatin sahrasında soluk soluğa kalmak adına gözlerimden yaşları bırakmışsam
Yeter artık demeden
Ruhumu bizar eden bahaneleri vesileler görmeden
Kalbi lahzaları aşkın şiarına sunup, nefsi tuğyanların içinde belenmeden
Ömür denen ihsanı, can denen heyecanı, aklın cebreden fırsatını, idrake erdirmeden
Ölümün diriliş anını deruhte etmek, aşk iksirini halin bendinde kal’e dönüştürmek
Uzvun ne günahı var
Bi hakkın ehliyet sahibi olman vaktine kadar emanet edilen sadıklar
Ne vakit mükellefiyetin kalkar, akıl ve idrakin sakıt olup hali terk eylediği anlar
Kalp ağlar, ruh kendi mecrasına akar, gözlerin şaşkın birşekilde habersizce bakar
Ne kadar korkarsan kork
Ürpertilere idrak ve kalbin ruhunun refakatinde tok, hani bekleyen ok
Narı sen davet edersin, kar’ın latifliğinden ne kadar habersizsin, aşkını göremezsin
Feryadın neye yarar nefesin saikleri şaşkın bir biçimde aczine manidar halde bakar
Ne haşyet ve ne hayret
Rahmetin ve mağfiretin kadrini, aşkın azizliğini, say’ın naifliğini izah eder
Keder, bihaber olan, halinin bendinde anlamlaşmayan, nefsine tabi olana meyleder
Dert bin hüzün ile ruhunu işşad eder,rahmetin banisi kimdir diye kalbine sual eyler
Neye iman ediyorsan iyi tanı
İçinde yatan bin bir şüphe uyandıran ve nefsi hergelelik yaptıran nazarı
Sesi senden alan, intizara salan, aklında tutukluk yaşatan, kalbini yoran belaları
Başkalarından sanma, şahit olduğun eşkallerin maksadını hakikat nazarıyla anla
Mustafa CİLASUN