MustafaCİLASUN
Özel Üye
Gökyüzü
Bulutların hiddetiyle
Güneşi gizliyordu gri bir tondu
Uzak diyarlardan
Tacirlik muhayyilesiyle gelen
Sakinleri havanın metaneti hissediyordu
Lakin
Tacir çaresizdi onca yolu
Zor şartlar altında tüketerek bir kez gelmişti
Satmak için
Getirdiği her bir şeyin asvatasını
Yapmadan gidemezdi kolay bir iş değildi
Karar
Vermişti bu kez maharetiyle
Getirmiş olduğu her şeyi bir çırpıda satacaktı
Gözettiği
Hareketli bir köşeye tez bir elden
Sergisini açmıştı mallarını teşhire başlamıştı
Ne yapsın
Haklıydı tüccar zira satacağı
Her malı gösterilmeliydi alacaklı meraklılara
Derken
Sakince beklerken suyu aldı kuruyan
Boğazını acıkan midesini ıslatmalıydı
Ne yapsın ki
Zaten bir zavallıydı karşıdan
Bir hışımla gelen üç adam yerden malları aldı
Tüccar
Para vereceklerini sandı
Nispeten biraz oyalandı ve üç adam
Aynı
Geldikleri gibi bir hışımla
Gözlerden kaybolmuşlardı aniden
Birden
Şaşkınlık el attı neden sessiz
Kalmak zorundaydı bir an anlayamadı
Dalyan gibi
Adamlardı kuvvet onlarda vardı
Ne yapmalıydı bellerine sardığı kuşaklarında
Görünen
Asılı bir kama vardı nihayet dayanamadı
Aniden feryat etmeye Başladı ve etrafta arandı
Duyanlar
Bir şaşkınlık yaşayarak civara
Bakınarak ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı
Tacir
Yerlere yatıyor figan ediyordu
Gasp edildim ey ahali sahip çıkacak biri yok mu diyordu
Feryadı
Duyanlar dayanamadı zira figan pek çok
Acıydı mazlumun ahı vardı bir şeyler yapılmalıydı
Şehrin
Ulularına haber tez bir elden
Ulaşmıştı bir araya gelen şehirde ki ekâbirler
Zavallı Tüccarı
Dinlediler ve bir karar verdiler sakin ol korkma
Senin olan mal Varlığın bulunarak sana teslim edilecek dediler
Zavallı tacirin
Mağduriyetini bir nebze olsun
Gidererek güvence verilmiş ve teskin etmişlerdi
Aynı zaman da
Yeni bir kararın Alınmasında
İlk adımı atarak gönül birliğinde karara vardılar
Her kimse
Bu şehre ticaret ve asvata için
Gelir ise onun canı ve malı güvende olacaktır
Her kimse
Bu karara uymazsa Yakalanacak
Ve halkın önünde Alenen teşhir edilecek
Verilen ceza
Meydanda uygulanacaktır diyerek
Cahiliye döneminin erdem kokan henüz nübüvvet
Mührü
Bulunmayan ama herkes tarafından
Eminlikle anılan Abdullah oğlu Muhammedin
İçinde
Bulunduğu ve şeref kattığı bir karardı
O tarihi kararın adı Hilfulfudul olarak tarih yazdı
Mustafa CİLASUN