Nur Hanım
Aktif Üyemiz
"Ruh"tan "Kalb"e yansımalar
(Allah işaretleri)
ALLAH'IN KULUNA İKRAMI
ALLAH HİDÂYETİ,
REHBERLİĞİN TA KENDİSİDİR!
(Hedefe giden yol Allah'adır!-İnsanlar hidâyet edemez, Allah hidâyet etmedikçe)
- ALLAH REHBERLİĞİ->{Yaratış nimeti-Allah Hidâyeti-Gerçeği görme-değerlendirme-Evren içre evrenlerin meydana geldiği "işletim sistemi" olan "Sünnetullah"ın(Ve her işletim sisteminin bir "Akıllı Tasarım" olarak "Yaratıcı Zekâ" ile oluştuğunu kavrama}
- SİZDE AÇIĞA ÇIKAN KUVVET, SADECE ALLAH'A AİTTİR!
(“Lâ havle velâ kuvvete illâ Billah”)- Esmâ kuvvelerini, Allah yanı sıra varsaydığınız(vehmettiğiniz-tasavvur ettiğiniz-oluşturduğunuz)İlâhlara-Tanrılara ait saymayın.
- Semâlarda ve Arzda varolan her şey, ortaya koyduğu işleviyle kendisini var eden "El Esmâ" özelliklerine (yani "Allah"a) kulluk hâlindedir.
- Esmâ kuvvelerini, vehmettiğiniz benliğinize ait sanmayın{Bilerek (kasten) Allah işaretlerini inkâr etmeyin}
- O'nun hükümranlığının açığa çıktığı Esmâ mertebesinin("Arş"ın) özellikleri, kişinin şuuru ve bedeni üzerinde hükümrandır.
- Siz Allah'a (mutlak muhtaç) "yok"sullarsınız (Esmâ'sıyla varsınız)! Allah ise Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir.
- Esmâsıyla Hakikatiniz olan Allah’a tamamıyla bağlanın!({O, Mevlâ'nızdır (sahibiniz, her fiilinizin oluşturanı)-Allah’a (esmâsına) iman eden, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur}
- TÜM ORGANLARDAKİ HAVL VE KUVVET ALLAH'LA MEYDANA GELİR!{Şüphesiz ki semâlar ve arzın (gökler ve yeryüzünün-şuur boyutlarının ve bedenin) yaratılışının; gece ile gündüzün (âlemlerin gerçekte yokluğu realitesinin ardından yeniden âlem sûretlerini seyir hâline geçiş) birbiri ardınca gelişinin; insanların yararı için denizde akıp giden gemide (ilâhî ilim denizinde yüzen bireysel şuurda); Allah'ın semâdan su inzâl edip onunla ölümden sonra arzı diriltmesinde (bilinç katlarından ilim inzâl ederek hakikatine şuuru olmayan bedende "diri" olanın açığa çıkarılmasında) ve onda hareket eden tüm canlıları yaymasında (tüm organlarındaki havl ve kuvvetin Allah'la meydana gelmesinde); rüzgârları yönlendirmesinde (Esmâ kuvvelerinin bilinçte fark edilmesinde); semâ ile arz arasında emre amade bulutların varlığında (beden boyutunda açığa çıkabilecek kuvvelerin şuurda varlığının oluşumunda), aklı olan topluluk için elbette işaretler vardır.(Bakara/164)}
(Hakikate erdiren yol)
- "Sırat-ı müstakim”
- İn'amda bulunulanların (nefslerinin hakikati olan Allah Esmâ'sına iman edip, ondaki kuvvelerin farkındalığını yaşayanların) yolu
- ALLAH İNŞÂ EDERSE…
(Allah'ın oluşturması ile)
“İnşâ Allah!”- Hani onlar, aralarında onların olayını tartışıyorlardı... Şöyle dediler: "Onlar üzerine bina yapın;(ne olduklarını) Rableri daha iyi bilir"... Onların hakkında sözü geçenler ise; "Elbette biz onların(Ashab-ı Kehf'in) üzerine ibadethâne yapacağız" dediler. (Kehf/21) Hiçbir şey için "Onu yarın kesinlikle yapacağım" deme (çünkü Allah'ın onu inşa edeceğini bilemezsin)! Sadece "inşâ Allah = Allah inşa ederse" kaydıyla demen, müstesna!.. Unuttuğunda Rabbini (hakikatin olan Esmâ mertebesini) zikret (hatırla)!.. Ve de ki: "Umarım Rabbim beni kurbunda (mâiyet sırrının yaşandığı Tecelli-i Sıfat mertebesi. {İnsan-ı Kâmil, Sıfatların tecellisi bahsi; Abdülkerim Ceylî. A.H.}) olgunluğa erdirir." (Kehf/23-24)
ALLAH, İMAN EDENLERİN EMEĞİNİ BOŞA ÇIKARMAZ!
ALLAH, İMAN EDENLERDE MEVLÂDIR!
Hakikat bilgisini inkâr edenlere gelince,
onların mevlâsı yoktur!(Muhammed/11)
- Muhakkak ki (Allah ismiyle işaret edilenin Esmâ özellikleriyle zâhir oluşuna, Ahad-Samed oluşuna)iman edip imanın gereği olan düzgün çalışmalar yapanlar var ya; doğrusu iyi çalışmalarının karşılığını asla boşa çıkarmayız! İşte bunlar için altlarından ırmaklar akan ADN cennetleri vardır; orada altın bileziklerle süslenirler; ince veya kalın ipekten yeşil giysiler giyip koltuklar üzerine dayanıp kurulurlar... O ne güzel karşılık ve ne güzel yararlanma yeri. (Misal yollu cennet yaşamı anlatımı; bakınız: Râ'd: 35, Muhammed: 15. A.H.)-Kehf/30-31)
- KESİNLİKLE ALLAH, İMAN EDENLERLEDİR!
(Kendinde açığa çıkan havl ve kuvvetin Allah'ın olduğunu yaşayanlarladır)- Ey iman edenler... Allah'a ve O'nun Rasûlüne itaat edin! İşitip durduğunuz hâlde O'ndan yüz çevirmeyin! Kendileri işitip de (algılamadıkları hâlde), "işittik" diyenler gibi olmayın!(Enfâl/19-21)
- ALLAH, KENDİSİNE DÖNÜP YÖNELENİ "HAKİKAT"E ERDİRİR
- "Arza (bedende Esmâ kuvveleriyle tasarrufa), Benim salâha ermiş kullarım (velâyet hakikati) vâris olur!"(Enbiyâ/105)
- Onlar ki iman etmişlerdir ve şuurları Allah'ı hakikatlerinde olarak hatırlayıp hissetmenin tatminini yaşar! Kesinlikle biline ki, şuurlar Bizikrillah (Allah'ı, Esmâ'sının işaret ettiği anlamlar doğrultusunda hakikatinde HATIRLAYIP hissetmek) ile mutmain olur!(Râ’d/28)
- VELÂYET("El Veliyy" isminin zuhuru)
- Velâyet (El Veliyy isminin zuhuru) yalnızca, Hak olan Allah'a aittir!
- "EL VELİYY"{Birimde kendi hakikatini tanıma ve gereğini yaşama özelliğini açığa çıkaran. Velâyetin ve onun kapsamındaki üst düzey yaşam özellikleri olan Risâlet ve Nübüvvetin kaynağı. Velâyetin en üst mertebesi olan Risâlet ve bir altı olan Nübüvvet kemâlâtını irsâl eden. Risâlet kemâlâtının zuhuru sonsuza dek geçerli ve işlevli iken, Nübüvet kemâlâtının işlevi yalnızca dünya yaşamında geçerlidir. Nebi, âhiret yaşamında da o kemâlâtla yaşar, ancak işlevi bitmiştir dışa dönük olarak! Risâlet işlevi ise velâyet getirisi üzere devam eder sonsuza dek, velîlerdeki gibi.}
- Sizin Veliyy'niz sadece Allah'tır, "HÛ"nun Rasûlüdür.
SALÂHA ERMİŞ KULLAR VÂRİS OLUR!
(Velâyet hakikati)
- "EL VÂRİS"{Sahibi olduklarını geride bırakarak dönüşenlerin, arkada bıraktıklarının sahibi olarak çeşitli isimlerle açığa çıkan! Bir tükenişin ardından yeni bir yapıyla devam eden}
- O gün, semâyı yazılı sayfaları dürer gibi düreriz! İlk yaratmaya başladığımız gibi (yer-gök bitişik hâle) onu iade ederiz! Bu vaadimizdir! Gerçekleştirecek olan Biziz! Andolsun ki Zikir'den(önceki hatırlatıcı bilgilerden sonra) sonra Zebur'da (Hikmetler Bilgisi) da yazdık ki: "Arza(bedende Esmâ kuvveleriyle tasarrufa), Benim salâha ermiş kullarım (velâyet hakikati) vâris olur!"(Enbiyâ/104-105)
- VÂRİSLER->SALÂHA ERMİŞ KULLAR{Hakikat ve Sünnetullah bilgisine vâris kılınanlar-Bütün yaratılmışlar âcz ile vasıflandığını, kendinin de âcz içinde olduğunu-Mutlak kudret ve kuvvet yalnızca yaradan Allah’a ait olduğunu idrak edenler-"Hakikat bilgisi"nin hakkını vererek yaşayanlar-Kendinde bir varlık görememenin; kendisinin acz içinde olduğunu görmenin sonucu, kendisindekikemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesi içinde olanlar-Kendini bir başka varlığa karşı büyük görmeyenler-Kendinde büyüklenme, böbürlenme, gururlanma kalmayanlar-Hayırlar, yaşantıları ile öne geçenler-Esmâ kuvveleriyle tahakkuk ederek "Adn Cenneti" yaşamına girenler}
- "ZÜL'CELALİ VEL'İKRAM"{Celal'iyle açığa çıkardığına "yok"tan var olmuşluğunu kavratarak "yokluğunu" yaşatıp; İkram'ıyla, Esmâ kuvvelerinin kendisinde açığa çıkışını seyrettirerek Bekâ'yı yaşatır.}
- Allah, kuluna ikram'ıyla, Esmâ kuvvelerinin kendisinde açığa çıkışını seyrettirerek Bekâ'yı yaşatır.
- Rablerinden korunanlar, Hakikatleri olan "Allah Esmâsı"nın bilinçlerine inzâl(Boyutsal geçiş) ettiği kuvveler ile (Allah indînden inzâl olan ile) sonsuza dek yaşarlar.
- ESMÂ KUVVELERİYLE TAHAKKUK EDEREK YAŞAM("Adn Cennetleri")
- ESMÂ KUVVELERİYLE KENDİNİ-RABBİNİ TANIMIŞ ŞUURLAR{Esmâ kuvvesinin Hakikatindeki varlığına (Allah Rıdvanına) tâbi olan- Allah ve Rasûlünün dâvetine icâbet eden-Esmâ hakikatiyle kendini tanımış (Rabbine yakîn elde etmiş bilinçler}
- ŞUUR SAHİPLERİNE BAHŞEDİLEN RIZIK{İsmi Allâh olanın iliminin, insan adı altında açığa çıkardığı en değerli “rızık”-"Altın çağ”ı oluşturan beyinlerin rızkı-Bilimsel bulgular}
- Esmâ kuvveleriyle kendini-Rabbini tanımış şuurların indlerinde, açığa çıkaracağı mânâları uygulamaya hazır bekleyen yaşıtları olan cennet bedenleri vardır.
- Ey iman edenler... Allah'a ve O'nun Rasûlüne itaat edin! İşitip durduğunuz hâlde O'ndan yüz çevirmeyin! Kendileri işitip de (algılamadıkları hâlde), "işittik" diyenler gibi olmayın!(Enfâl/19-21)
KURÂN'I BIRAKIP NEREYE GİDİYORSUNUZ?
{O, âlemler(İnsanlar) için yalnızca bir Zikir'dir (HATIRLATMADIR!)-Tekvir/26}! - Hani onlar, aralarında onların olayını tartışıyorlardı... Şöyle dediler: "Onlar üzerine bina yapın;(ne olduklarını) Rableri daha iyi bilir"... Onların hakkında sözü geçenler ise; "Elbette biz onların(Ashab-ı Kehf'in) üzerine ibadethâne yapacağız" dediler. (Kehf/21) Hiçbir şey için "Onu yarın kesinlikle yapacağım" deme (çünkü Allah'ın onu inşa edeceğini bilemezsin)! Sadece "inşâ Allah = Allah inşa ederse" kaydıyla demen, müstesna!.. Unuttuğunda Rabbini (hakikatin olan Esmâ mertebesini) zikret (hatırla)!.. Ve de ki: "Umarım Rabbim beni kurbunda (mâiyet sırrının yaşandığı Tecelli-i Sıfat mertebesi. {İnsan-ı Kâmil, Sıfatların tecellisi bahsi; Abdülkerim Ceylî. A.H.}) olgunluğa erdirir." (Kehf/23-24)
- Esmâ kuvvelerini, Allah yanı sıra varsaydığınız(vehmettiğiniz-tasavvur ettiğiniz-oluşturduğunuz)İlâhlara-Tanrılara ait saymayın.
Moderatör tarafında düzenlendi: