MURATS44
Özel Üye
Akdeniz’de bir hakimiyet kurmuş olan Venedik donanması, Papalık ve Malta hükümetlerinden de yardım görerek 7 Eylül 1694’te Sakız adasına büyük miktarda asker çıkarmıştı. Kalede bulunan pek az sayıda Türk kuvvetleri civar sularda dolaşan Kaptan-ı Deryâ Palabıyık Yusuf Paşa emrindeki donanmamızdan yardım göremeyince, ancak 17 Eylül tarihine kadar dayanabilmiş ve düşmanın teklifini kabul zorunda kalarak 21 Eylül 1694’te adayı Venedikliler’e teslim etmişti.
Bu haberin İstanbul’da duyulması üzerine son derece üzülen II. Ahmed, mevsimin kış olmasına rağmen, adanın derhal geri alınmasını emretmiş, Anadolu Beylerbeyi Mısırlızâde İbrahim Paşa 22 Aralık 1694’te Kaptan-ı Deryâlığa getirilmişti. Tersanede hummalı bir faaliyet başlamış ve gerekli sefer hazırlıkları tamamlanarak yirmi parça kalyon ve yirmi dört parça çektiriden kurulu donanmamız 29 Ocak 1695’te İstanbul’dan ayrılmıştı.
Türk donanmasında Mezomorta gibi pek değerli bir denizcinin yanı sıra; Aşçızâde Mehmed Kaptan, Elhac Abdullah Kaptan, Fettah Kaptan, Memi Paşazâde Abdurrahman Paşa, Kethudâ Abdülkadir Paşazâde gibi devrin tecrübeli denizcileri de bulunmakta idi.
İstanbul’dan hareketle Foça civarı sulara gelen Türk donanması, 7-8 Şubat gecesi, buradaki Orak adasından kalkıp, altmış gemiden ziyade Venedik donanmasının bulunduğu Koyun Adalarına doğru hareket etmişti. Savaş planına göre, şafak vakti bu adalara varılacak ve orada yatmakta olan düşman donanmasına anî olarak hücum edilecekti.
Havanın rüzgârsız olması dolayısıyle yelkenle seyir mümkün yelkenle seyir mümkün olamamış ve kalyonlar çektirilerin yedeğinde çekilerek ancak 9 Şubatta Koyun Adaları’nın on mil yakınında bulunan Bahçealtı mevkiine gelinmişti. Bu esnada düşman gemilerinin de çektiriler yedeğinde, Sakız adasının burnunda dolaşmakta olduğu görülmüş ve donanmamız savaş düzenine girerek, Venedikliler’in yirmi kalyonuna on altı kalyonumuzla, altı mavnasına dört kalyonumuzla ve yirmi dört çektirisinin her birine bir çektirimizle hücuma geçilmişti.
Savaş planı gereğince top menziline girilmiş, kalyon filomuza komuta eden Mezomorta kendi kalyonu ile düşman amiralinin kalyonuna iyice yaklaşarak alabanda ateşi açmış, dağılan ağaç parçaları serpintisinden yüz elliden ziyade düşman ölmüş ve amiral gemisinde büyük bir panik başlamıştı. Tam bu esnada Riyale Fettah Kaptan komutasındaki kalyon da amiral kalyonuna kıç taraftan top atışıyle hücuma geçmiş, yağlı paçavralar atarak gemide yangın çıkarmış ve yangını söndürmek isteyenlerin üzerine de tüfeklerle ateş açılmıştı. Yardıma koşan altmış toplu bir düşman kalyonu da ateş almış, ateşin cephaneliği sarması üzerine her iki gemi birden havaya uçmuş, kendilerini denize atanlar da esir edilmişti.
Daha sonra baştarda-i hümâyûn ve Kethudâ Abdülkadir Paşazâde çektirileri düşmanın mavnaları üzerine iki yandan hücuma geçmiş, onları dağıtarak kaçmaya mecbur etmişti. Öğleden akşam güneş batıncaya kadar süren bu savaşta, düşmanın iki kalyonu imha edilmiş, beş kadırgası batırılmış ve pek çok sayıda gemisi de hasara uğratılmıştı. Bu durumda tek kurtuluş yolunu firarda gören düşman donanması, Sakız’ın kuzey doğusuda bulunan Terfil limanına sığınmıştı.
Kesin zafer, bu savaştan dokuz gün sonra Koyun adaları ile Terfil arasında yapılan savaşta kazanılmıştır.Terfil limanında yatan düşman donanmasını tamamen imhaya kararlı bulunan Türk donanması, 18 Şubat 1695’te bu istikamete hareket etmişti. Donanmamızın Terfil limanı üzerine gelmekte olduğunu gören düşman, korku ve telâşa kapılmış, savaşa yeterli bulunan on altı kalyonu demirlerini keserek limandan dışarı çıkıp savaş kabul etmişti.
Mezomorta Hüseyin Paşa beş kalyonla Darboğaz’da rüzgâr üstünde ve diğer kalyonlar rüzgâr altında olmak üzere savaş düzenine girişmiş ve düşman donanması ortaya alınarak iki ateş arasında bırakılmıştı. Beklenilmeyen bu mahirâne manevra karşısında düşman şaşkına dönmüş ve iki taraflı ateşe dayanamıyarak selâmeti kaçmakta bulmuştu. İki kalyonları Sakız limanına girmiş, geri kalan on dört kalyon da Venedik kayasına doğru kaçmaya başlamıştı. Donanmamız, kaçan düşmanın peşini bırakmamış ve Aşçızâde Mehmed Kaptan’ın komutasındaki kalyonumuz, elli beş tunç toplu bir düşman kalyonunu batırmış ve Elhac Abdullah Kaptan’ın kalyonu da iki düşman mavnasını batırıp, ikisini de zaptetmişti.
Serdar-ı Ekrem Mısırlızâde İbrahim Paşa, çektirileriyle hemen Venedik çektirilerine yetişmiş ve on beşer, yirmişer koğuş topu attıktan sonra düşman tekneleri darmadağın olarak evvelâ Sarecik denilen mevkide toplanmak istemiş, fakat kurtulamıyacaklarını anladıklarından, kalyonlarının arkasına gizlenmek üzerekaçmaya başlamışlardı. Memi Paşazâde Abdurrahman Paşa, bir düşman çektirisine yetişip personelini esir almış ve fazla hasara uğraığından zaptına lüzum görmediği tekne biraz sonra batmıştı. Düşman baştardaları da mavralarının bulunduğu yere doğru kaçarken, Elhac Abdullah Kaptan’ın kalyonu tarafından önleri kesilmiş ve atılan toplarla bunlar da hasara uğrayıp, pek çok sayıda cenkçileri ölmüştü.
Venedikliler birçok önemli gemilerini kaybetmiş ve Benedetto Pisani isimli amiralleri de maktul düşmüştü. Düşmanın güverteleri harap olmuş, arma ve donanımları dağılmış, topları susmuş, mağlup ve perişan donanması; gecenin karanlığından faydalanarak zorlukla Sakız limanına sığınmıştı. Burada da tutunamıyacağını anlayan düşman, kalede 500 muhafız bırakmış ve 21 Şubatta İstandil adasına kaçmıştı.
24 Şubatta donanmamız Sakız limanına girmiş ve düşmanın kaçarken liman ve adada bırakmak zorunda kaldığı birçok savaş eşyasını ele geçirmişti. Bunlar arasında dört büyük fırkata ile dört çektiri ve içi silâh, cephane dolu bir halde karaya oturmuş bir koca kalon da bulunuyordu.
Aynı gün karaya asker çıkarılıp, kale kolayca zaptedilmiş ve 500 muhafızı esir alınarak ada tekrar elimize geçmişti. Bu parlak zaferin kazanılmasından kısa bir süre sonra Mezomorta Hüseyin Paşa Kaptan-ı Deryâlığa getirilmiş ve selefi Amcazâde Hüseyin Paşa da Sakız muhafızlığına tayin olunmuştu.
Bu haberin İstanbul’da duyulması üzerine son derece üzülen II. Ahmed, mevsimin kış olmasına rağmen, adanın derhal geri alınmasını emretmiş, Anadolu Beylerbeyi Mısırlızâde İbrahim Paşa 22 Aralık 1694’te Kaptan-ı Deryâlığa getirilmişti. Tersanede hummalı bir faaliyet başlamış ve gerekli sefer hazırlıkları tamamlanarak yirmi parça kalyon ve yirmi dört parça çektiriden kurulu donanmamız 29 Ocak 1695’te İstanbul’dan ayrılmıştı.
Donanmamız Savaş Düzeni Aldı
Türk donanmasında Mezomorta gibi pek değerli bir denizcinin yanı sıra; Aşçızâde Mehmed Kaptan, Elhac Abdullah Kaptan, Fettah Kaptan, Memi Paşazâde Abdurrahman Paşa, Kethudâ Abdülkadir Paşazâde gibi devrin tecrübeli denizcileri de bulunmakta idi.
İstanbul’dan hareketle Foça civarı sulara gelen Türk donanması, 7-8 Şubat gecesi, buradaki Orak adasından kalkıp, altmış gemiden ziyade Venedik donanmasının bulunduğu Koyun Adalarına doğru hareket etmişti. Savaş planına göre, şafak vakti bu adalara varılacak ve orada yatmakta olan düşman donanmasına anî olarak hücum edilecekti.
Havanın rüzgârsız olması dolayısıyle yelkenle seyir mümkün yelkenle seyir mümkün olamamış ve kalyonlar çektirilerin yedeğinde çekilerek ancak 9 Şubatta Koyun Adaları’nın on mil yakınında bulunan Bahçealtı mevkiine gelinmişti. Bu esnada düşman gemilerinin de çektiriler yedeğinde, Sakız adasının burnunda dolaşmakta olduğu görülmüş ve donanmamız savaş düzenine girerek, Venedikliler’in yirmi kalyonuna on altı kalyonumuzla, altı mavnasına dört kalyonumuzla ve yirmi dört çektirisinin her birine bir çektirimizle hücuma geçilmişti.
Savaş planı gereğince top menziline girilmiş, kalyon filomuza komuta eden Mezomorta kendi kalyonu ile düşman amiralinin kalyonuna iyice yaklaşarak alabanda ateşi açmış, dağılan ağaç parçaları serpintisinden yüz elliden ziyade düşman ölmüş ve amiral gemisinde büyük bir panik başlamıştı. Tam bu esnada Riyale Fettah Kaptan komutasındaki kalyon da amiral kalyonuna kıç taraftan top atışıyle hücuma geçmiş, yağlı paçavralar atarak gemide yangın çıkarmış ve yangını söndürmek isteyenlerin üzerine de tüfeklerle ateş açılmıştı. Yardıma koşan altmış toplu bir düşman kalyonu da ateş almış, ateşin cephaneliği sarması üzerine her iki gemi birden havaya uçmuş, kendilerini denize atanlar da esir edilmişti.
Daha sonra baştarda-i hümâyûn ve Kethudâ Abdülkadir Paşazâde çektirileri düşmanın mavnaları üzerine iki yandan hücuma geçmiş, onları dağıtarak kaçmaya mecbur etmişti. Öğleden akşam güneş batıncaya kadar süren bu savaşta, düşmanın iki kalyonu imha edilmiş, beş kadırgası batırılmış ve pek çok sayıda gemisi de hasara uğratılmıştı. Bu durumda tek kurtuluş yolunu firarda gören düşman donanması, Sakız’ın kuzey doğusuda bulunan Terfil limanına sığınmıştı.
Düşman Şaşırdı
Kesin zafer, bu savaştan dokuz gün sonra Koyun adaları ile Terfil arasında yapılan savaşta kazanılmıştır.Terfil limanında yatan düşman donanmasını tamamen imhaya kararlı bulunan Türk donanması, 18 Şubat 1695’te bu istikamete hareket etmişti. Donanmamızın Terfil limanı üzerine gelmekte olduğunu gören düşman, korku ve telâşa kapılmış, savaşa yeterli bulunan on altı kalyonu demirlerini keserek limandan dışarı çıkıp savaş kabul etmişti.
Mezomorta Hüseyin Paşa beş kalyonla Darboğaz’da rüzgâr üstünde ve diğer kalyonlar rüzgâr altında olmak üzere savaş düzenine girişmiş ve düşman donanması ortaya alınarak iki ateş arasında bırakılmıştı. Beklenilmeyen bu mahirâne manevra karşısında düşman şaşkına dönmüş ve iki taraflı ateşe dayanamıyarak selâmeti kaçmakta bulmuştu. İki kalyonları Sakız limanına girmiş, geri kalan on dört kalyon da Venedik kayasına doğru kaçmaya başlamıştı. Donanmamız, kaçan düşmanın peşini bırakmamış ve Aşçızâde Mehmed Kaptan’ın komutasındaki kalyonumuz, elli beş tunç toplu bir düşman kalyonunu batırmış ve Elhac Abdullah Kaptan’ın kalyonu da iki düşman mavnasını batırıp, ikisini de zaptetmişti.
Serdar-ı Ekrem Mısırlızâde İbrahim Paşa, çektirileriyle hemen Venedik çektirilerine yetişmiş ve on beşer, yirmişer koğuş topu attıktan sonra düşman tekneleri darmadağın olarak evvelâ Sarecik denilen mevkide toplanmak istemiş, fakat kurtulamıyacaklarını anladıklarından, kalyonlarının arkasına gizlenmek üzerekaçmaya başlamışlardı. Memi Paşazâde Abdurrahman Paşa, bir düşman çektirisine yetişip personelini esir almış ve fazla hasara uğraığından zaptına lüzum görmediği tekne biraz sonra batmıştı. Düşman baştardaları da mavralarının bulunduğu yere doğru kaçarken, Elhac Abdullah Kaptan’ın kalyonu tarafından önleri kesilmiş ve atılan toplarla bunlar da hasara uğrayıp, pek çok sayıda cenkçileri ölmüştü.
Sakız Adası Geri Alındı
Venedikliler birçok önemli gemilerini kaybetmiş ve Benedetto Pisani isimli amiralleri de maktul düşmüştü. Düşmanın güverteleri harap olmuş, arma ve donanımları dağılmış, topları susmuş, mağlup ve perişan donanması; gecenin karanlığından faydalanarak zorlukla Sakız limanına sığınmıştı. Burada da tutunamıyacağını anlayan düşman, kalede 500 muhafız bırakmış ve 21 Şubatta İstandil adasına kaçmıştı.
24 Şubatta donanmamız Sakız limanına girmiş ve düşmanın kaçarken liman ve adada bırakmak zorunda kaldığı birçok savaş eşyasını ele geçirmişti. Bunlar arasında dört büyük fırkata ile dört çektiri ve içi silâh, cephane dolu bir halde karaya oturmuş bir koca kalon da bulunuyordu.
Aynı gün karaya asker çıkarılıp, kale kolayca zaptedilmiş ve 500 muhafızı esir alınarak ada tekrar elimize geçmişti. Bu parlak zaferin kazanılmasından kısa bir süre sonra Mezomorta Hüseyin Paşa Kaptan-ı Deryâlığa getirilmiş ve selefi Amcazâde Hüseyin Paşa da Sakız muhafızlığına tayin olunmuştu.