MURATS44
Özel Üye
Kurân-ı Hakîm'de Cifir ve Ebced İlmine Dair Herhangi Bir Delâlet ve İşaret Var mıdır?
Cevab: İkinci Sualin cevabında denildiği gibi; Kurân'ın sarahatında öyle bir şey yoktur. Amma lisan-ı haliyle âyetlerinin ifadelerindeki îma ve işaretlerin remzleriyle; "Evet vardır!" denilebilir. Şöyle ki:
Madem Kurân-ı Hakîm, sihir ilmini ve fiilen onun yapılmasını ve ona tevessül edilmesini sarihan men' ve haram olarak gösterdiği tarzda, Cifir ve Ebced ilminin haramlığına, yasaklığına dair herhangi bir şeyin zikri yoktur. O halde, onu îma ve işaretlerinde birçok şey gibi muhafaza etmektedir denilebilir. Zira madem Kurân-ı Hakîm'de, Rabb-i izzet bütün haşmet ve heybeliyle وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُبيِنٍ (En'am Sûresi âyet: 59) yani "Yaş ve kuru ne ki varsa mutlaka Kitab-ı Mübîn'de mevcuddur." diye ferman ediyor.
O halde ve elbette Cifir ve Ebced ilminin esasları da Kurân'ın işarı ve remzî mânalarının perdeleri altında bulunmaktadır denilse herhalde hata olmaz. Çünki "Kitab-ı Mübîn" bir kavle göre Levh-i Mahfuz, diğer kavle göre Kurân-ı Kerim'dir. Hakikatta her iki kavlin neticesi de aynı kapıya çıkar. Diyelim Kitab-ı Mübin'i biz Kurân değil de, sadece Levh-i Mahfuz kabul ettik. O durumda, Levh-i Mahfuz'da Kurân dahi mevcud olduğundan yine netice bir olur.
Hem .مَا فَرَّطْنَا فِي الكِتَابِ مِن شَيْءٍ .. الخ (En'am Sûresi, âyet:38) Meali: "Biz Allah-u Teâlâ hiçbir şeyi bırakmadık, illâ onu Kitab'da yazmışız."
Şimdi bu âyetteki "Kitab" lâfzı da, yine ya Kurân'dır, yahut da Levh-i Mahfuz'dur. Netice olarak üstteki âyetin aynı mânasındadır.
Saniyen: Kurân-ı Hakîm bir çok âyetlerinde, her şeyin hesaplı, kitaplı olduğunu, sayı ve adetlerinin malum ve muayyen bulunduğunu ve saire sık sık ilân etmektedir. İşte biz de o âyetlerden bazılarını buraya kaydetmek istiyoruz:
Meselâ: وَكُلَّ شَيْءٍ أحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ (Yasin Sûresi âyet: 12)
Meali: "Hem herşeyi biz, İmam-ı Mübîn'de saymışızdır."
Ve meselâ: يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي اْلاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ (Hadid Sûresi âyet: 4)
Meali: "Allah-u Teâlâ; yere, yani toprağa giren ve ondan çıkan, göklerden inen ve yerden göklere yükselen herşeyi bilmektedir."
Ve: وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلاَّ عِندَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلوُمٍ (Hicr Sûresi âyet: 21)
Meali: "Herşeyin hazinesi ancak bizim yanımızdadır. O hazinelerden indirdiğimiz herşey belli bir miktar dahilindedir."
Ve: وَ كُلَّ شَيْءٍ عِنْدَهُ بِمِقْدَارٍ (Ra'd Sûresi âyet: 9) Meali: "Herşey Allah'ın yanında belli ve muayyen bir ölçü iledir."
Ve daha bu mânadaki âyetler çoktur.
Görüldüğü üzere bu âyetler sayıdan, adetten, miktardan ve ölçülerden bahsediyorlar. Elbette bunların sarih mânalarıyla Allah'ın azametini, kudretini ve lâtifliğini ilân ederek, imanın takviyesine medar olma ciheti herşeyin başındadır. Amma aynı zamanda lisan-ı hal îmalarıyla da; insanları ölçü, miktar ve sayı hesablarına teşvik edici bir hal gösteriyorlar gibidir. Elbette Cifir ve Ebced ilmini de manevi olarak irade etmişlerdir denilebilir.
Sâlisen: Hadîste ona işaret olduğu gibi; Kurân'daki ondört sûrenin başlarındaki mukatta' harflerin çeşitli ve sırlı ve gizli mânalan olduğu halde, Cifir ve Ebced hesablanyla da bir vecih ile alâkadar oldukları muhtemeldir. Çünki bazı yüksek âlimler o yolda kanaat izhar etmişlerdir. İleride örnekleri gelecektir.
Râbian: Eskiden beri Kurân'ın bu mukatta' harflerinden başka, sair kelimatından ve harflerinden Ebcedî ve Cifrî hesapla bazı istihraçların yapılmış olması ve çoğu zaman bu istihraçların mutabık ve doğru çıkması dahi, Kurân'ın kâinatı içine alan ilminin ve mânaların denizleri içinde elbette şu Ebced ve Cifir ilmi dahi müraat edilmiş olduğu anlaşılmakta ve hususî şekilde hissedilmektedir.