faruk islam
Özel Üye
Kur’an Mekke’de inen bölümü Allah elçisine on üç yıl boyunca tek meseleden söz etti. Sunuş biçimi tekrarlanmadan, kesinlikle değişmeyen tek bir meseleden...Kur’ani üslüp her seferinde, bu meseleyi ilk kez dile getiriyormuşçasına yepyeni bir sunuş biçimi ile sunuyordu.
Bu temel mesele :
Akide meselesi...Akide meselesinin başlıca kurallarını “uluhiyet-ubudiyet” (tanrısallıkkulluk) ve bunların arasındaki ilişki oluşturuyordu.
Allah hikmeti gereği , elçilik (risalet) görevinin başladığı ilk günden beri akide meselesi birincil mesele olarak kabul edilmiş; Allah Elçisi davete ilk adımı, insanları “Allah’tan başka ilah olmadığı”na tanık olmaya çağırmakla atmış , on üç yıllık risalet süresince insanlara gerçek Rabb’lerini; sadece ona kulluk etmelerini öğretmekle geçirmiştir.
Bu dine inanan kimseler öncelikle onu akide, ahlak, ibadet ve bir yaşama biçimi olarak vicdanlarında, hayatlarında yaşadılar. Ardından bir rejim, yasama ve yürütme sistemi haline getirdiler. Bu dini yerleştirmeleri karşılığında kendilerine tek bir şey vaat edilmişti onlara. O vaatte cennet
Bu yüce gayeyi gerçekleştirmek için uygulanacak en kutsal metot davete o dönemde başlanıldığı gibi başlamaktan başka bir şey değildir. Davet adına sadece şu bayrağı , “La ilahe illallah” bayrağını yükseltmek., onun yanı sıra başka bayrakları yükseltmemek.
Şayet bu davet mücadelesine ilk adım olarak ulusçuluğa, toplumculuğa, ahlakçılığa davetle başlansaydı ya da La ilahe illallah bayrağının yanı sıra başka bayrak yükseltilseydi bu yöntem salt Allah adına uygulanan bir yöntem olmazdı.
Kur’an sadece insanın “fıtratına” sesleniyordu; kendi varoluş bilincine varan ve çevresindeki oluş sistemini algılayabilen insan fıtratına. Müslüman toplumun vicdanlarına kendi akidesini yerleştiren Kur’an, bir yandan, bu müslüman toplumu çepeçevre kuşatan cahiliyye tortularının inanan insan unsurunun vicdanlarının, benliklerinin derinliklerindeki kalın-tılara karşı savaşıyordu.
Allah şöyle buyuruyor:
Bu Kur’an’ı insanlara ağır okuyasın diye onu bölüm bölüm indirdik.”
kuramsal bir formda değil, aktif bir düzen formundaki akide sistemi ile birleşmiş oluşum sürecini tamamlamak için Kur’an’ın parça parça, ağır ağır indirilmesi ve okunması amaçlanmıştır.ALINTI
Bu temel mesele :
Akide meselesi...Akide meselesinin başlıca kurallarını “uluhiyet-ubudiyet” (tanrısallıkkulluk) ve bunların arasındaki ilişki oluşturuyordu.
Allah hikmeti gereği , elçilik (risalet) görevinin başladığı ilk günden beri akide meselesi birincil mesele olarak kabul edilmiş; Allah Elçisi davete ilk adımı, insanları “Allah’tan başka ilah olmadığı”na tanık olmaya çağırmakla atmış , on üç yıllık risalet süresince insanlara gerçek Rabb’lerini; sadece ona kulluk etmelerini öğretmekle geçirmiştir.
Bu dine inanan kimseler öncelikle onu akide, ahlak, ibadet ve bir yaşama biçimi olarak vicdanlarında, hayatlarında yaşadılar. Ardından bir rejim, yasama ve yürütme sistemi haline getirdiler. Bu dini yerleştirmeleri karşılığında kendilerine tek bir şey vaat edilmişti onlara. O vaatte cennet
Bu yüce gayeyi gerçekleştirmek için uygulanacak en kutsal metot davete o dönemde başlanıldığı gibi başlamaktan başka bir şey değildir. Davet adına sadece şu bayrağı , “La ilahe illallah” bayrağını yükseltmek., onun yanı sıra başka bayrakları yükseltmemek.
Şayet bu davet mücadelesine ilk adım olarak ulusçuluğa, toplumculuğa, ahlakçılığa davetle başlansaydı ya da La ilahe illallah bayrağının yanı sıra başka bayrak yükseltilseydi bu yöntem salt Allah adına uygulanan bir yöntem olmazdı.
Kur’an sadece insanın “fıtratına” sesleniyordu; kendi varoluş bilincine varan ve çevresindeki oluş sistemini algılayabilen insan fıtratına. Müslüman toplumun vicdanlarına kendi akidesini yerleştiren Kur’an, bir yandan, bu müslüman toplumu çepeçevre kuşatan cahiliyye tortularının inanan insan unsurunun vicdanlarının, benliklerinin derinliklerindeki kalın-tılara karşı savaşıyordu.
Allah şöyle buyuruyor:
Bu Kur’an’ı insanlara ağır okuyasın diye onu bölüm bölüm indirdik.”
(İsra,17;106)
kuramsal bir formda değil, aktif bir düzen formundaki akide sistemi ile birleşmiş oluşum sürecini tamamlamak için Kur’an’ın parça parça, ağır ağır indirilmesi ve okunması amaçlanmıştır.ALINTI