Kuşlardaki Mucizevi Özellikler
Kuşların akılcı davranışlarını kendi beyinleriyle düşünüp tasarladıklarını ve sahip oldukları fiziksel özellikleri yine kendi kendilerine planlayıp vücutlarında yerleştirdiklerini ileri sürmek son derece mantıksız bir iddiadır. Gerçek ise, Allah'ın kuşları ve tüm canlıları yoktan var ettiği ve herşeyin ancak O'nun emriyle hareket ettiğidir.
Allah yarattığı tüm canlılara birbirinden farklı özellikler vermiştir. Bu özelliklerle canlıların yaşamlarını devam ettirebilmeleri, onların çevreleriyle uyumlu olacak şekilde, bir anda yaratıldıklarını ispatlar. Bu konuda kuşlar güzel bir örnektir. Kuşlar arasında binlerce farklı çeşitte üreme, yuva yapma, avlanma ve beslenme şekilleri vardır.
Burada binlerce kuş türünden sadece birkaç tanesinin bazı ilginç özelliklerini ele aldık. Bunlardan sadece bir tanesini incelemek bile Allah'ın sınırsız gücünü görmek için yeterli olacaktır. Allah bir ayetinde tüm varlıkların sahibinin Kendisi olduğunu şöyle bildirir:
Uzun kanatlı
bir çeşit deniz kuşu olan fırtına petrelleri her sene Antarktika'nın çorak uzak
adalarında yavruladıktan sonra ekvatorun kuzeyine doğru uçarak, Gulf Stream
akıntısının başladığı bölgeye ulaşırlar. Nisan ayının ortalarına gelindiğinde
Kuzey Atlantik'teki en uzak kıyıya ulaşırlar. Bu sırada sular da ısınmıştır.
Böylece petreller bir yandan Antarktika'nın çetin kışından kaçarken bir yandan
da hem Kuzey hem Güney yarım kürelerde yılın en sıcak zamanlarından faydalanmış
olurlar.
Bu, fırtına petrellerinin, senede iki kez 16.000 km kadar uçmaları demektir. Bunun yanı sıra yolculukları boyunca Fırtına petrelleri okyanus yüzeyini hem dinlenme alanı hem de besin kaynağı olarak kullandıkları için yavrulama zamanı haricinde karaya hemen hemen hiç inmezler. Küçük fakat kuvvetli olan ayaklarını kanat ve kürek gibi kullanarak rüzgara ve suya karşı koyarlar.
Alakarga
Alakarga, yemek için topladığı palamutları birer birer toprağa gömer. Önce bir delik kazar, palamudu içine koyar ve daha sonra diğer hayvanların bunu fark etmemesi için itinayla deliğin üstünü kapatır. Bu yerleri daha sonra tekrar bulabilmek için dikkatlice işaret koyar. Belli ağaçlar, düşmüş kütükler, kaya parçaları gibi nesneleri işaret olarak kullanır. Hatta bazen buralara küçük taş parçaları taşıyarak yanlarına işaret koyar. Birçok kuş, tohumları bu yöntemle saklar. Bazı türlerin günde binden fazla tohum depoladığı kaydedilmiştir. Fındıkkıranlar bir mevsimde toplam 100.000 gibi yüksek miktarda tohum depolarlar. Yapılan deneyler kuşun 9 ay sonra tohumu gömdüğü yeri bulduğunu göstermiştir. İyi hafızasına rağmen bu kuşların gömdüğü meşe palamutlarını unuttukları yerler de vardır. Böyle olması da aslında iyi sonuç doğurur. Zira unutulan tohumlar, meşe filizlerinin tekrar yeşillenerek topraktan çıkmasını sağlar.
Deve kuşları
Deve
kuşlarının ilginç bir kuluçka sistemleri vardır. Sürü halinde yaşayan deve
kuşlarından yarım düzine kadarı, yumurtalarını ortak bir yuvaya bırakır. Hiçbir
özelliği olmayan sadece sığ bir çukur olan bu yuvada her biri 1.5 kg gelen 40
kadar yumurta bulunur. Yumurtaların tümünü koruma görevi tek bir dişi deve
kuşuna aittir. Kuluçkaya yatan dişiye bir erkek kuş yardım eder. Ancak dişi kuş
sadece 20 kadar yumurtanın üzerinde yatabilir. Bu nedenle fazla yumurtaları
yuvanın dışına iter. Yapılan incelemeler sonucunda deve kuşlarının bu itme
işlemini rastgele yapmadıkları bulunmuştur.
Deve kuşu kendi yumurtalarını kuluçkaya yatacağı yumurtaların arasına alırken, başka dişilere ait olan yumurtaları ise dışarıya atmaktadır. Bu ayrımı deve kuşunun nasıl yaptığını bulabilmek için bilim adamları yumurtalara numaralar vermişlerdir. Yumurtaların yerini değiştirerek, eski ve yeni yumurtalar karıştırılarak yapılan tüm deneylerde sonucun değişmediği görülmüştür. Bilim adamlarının vardıkları sonuç deve kuşlarının yumurtalarını, yüzeylerindeki deliklerin dağılımı sayesinde tanıdıkları olmuştur.
Bütün yumurtaların kabuklarında, civcivin nefes almasına imkan veren minik "hava delikleri" vardır. Bu deliklerin kabuk üzerindeki yerleri her yumurtada biraz farklıdır. İşte bu delikler sayesinde deve kuşlarının yumurtalar arasında ayrım yapabildiği düşünülmektedir.
Arı yiyen kuşlar
Yaklaşık 40 gram ağırlığında olan kuşlar için büyük tropik bir arının iğnesi ölümcül olabilir. Oysa bazı kuşlar arı yiyerek beslenirler. Arı yiyen kuşlar arının zehirli etkisinin üstesinden iki yolla gelirler. Öncelikle arının kuvvetli iğnesine karşı belli bir yere kadar bağışıklıkları vardır. İkinci olarak da kuşlar tehlikeli türlerle tehlikesiz olanlar arasındaki farkı ayırt edebilir ve aslında arıların sokan türleriyle çok nadiren uğraşırlar.
Bir arıyı yakalayan kuş, öncelikle böceği gagasının ucunda silkeler, sıkıca tutacak şekilde kendini ayarlar ve sonra da dala doğru böceği sertçe çarptırarak bayıltır. Daha sonra arının vücudunun arka kısmını pürüzlü ağaç kabuğuna sürter; bu işlem keskin iğneyi ve ona bağlı zehirli keseleri koparıp atar. Bütün bu işlemlerden sonra kuş, arının zehrinin yok olduğuna kanaati gelince arıyı olduğu gibi yutar. Bir kuşun arının zehrini nasıl etkisiz hale getireceğini kendi kendine bulmuş olması mümkün müdür? Peki ya bu zehre karşı bağışıklık kazanmasını sağlayacak maddeyi vücudunda kendi kendine oluşturması mümkün müdür?
Elbette ki bunları bir kuşun kendiliğinden bilmesine imkan yoktur. Kuşun arıyı avlamasındaki planın üstün bir aklın ürünü olduğu kesin bir gerçektir. Kuşa bütün bunları Rahman ve Rahim olan Allah ilham etmektedir.
Bu örneklerde üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta vardır. Kuşların bu akılcı davranışlarını kendi beyinleriyle düşünüp tasarladıklarını ve sahip oldukları fiziksel özellikleri yine kendi kendilerine planlayıp vücutlarına yerleştirdiklerini ileri sürmek son derece mantıksız bir iddia olacaktır.
Allah kuşları ve tüm canlıları yoktan var etmiştir ve herşey ancak O'nun emriyle hareket etmektedir. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
Kuşların akılcı davranışlarını kendi beyinleriyle düşünüp tasarladıklarını ve sahip oldukları fiziksel özellikleri yine kendi kendilerine planlayıp vücutlarında yerleştirdiklerini ileri sürmek son derece mantıksız bir iddiadır. Gerçek ise, Allah'ın kuşları ve tüm canlıları yoktan var ettiği ve herşeyin ancak O'nun emriyle hareket ettiğidir.
Allah yarattığı tüm canlılara birbirinden farklı özellikler vermiştir. Bu özelliklerle canlıların yaşamlarını devam ettirebilmeleri, onların çevreleriyle uyumlu olacak şekilde, bir anda yaratıldıklarını ispatlar. Bu konuda kuşlar güzel bir örnektir. Kuşlar arasında binlerce farklı çeşitte üreme, yuva yapma, avlanma ve beslenme şekilleri vardır.
Burada binlerce kuş türünden sadece birkaç tanesinin bazı ilginç özelliklerini ele aldık. Bunlardan sadece bir tanesini incelemek bile Allah'ın sınırsız gücünü görmek için yeterli olacaktır. Allah bir ayetinde tüm varlıkların sahibinin Kendisi olduğunu şöyle bildirir:
"Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar." (Rum Suresi, 26)
Deniz kuşları PetrellerUzun kanatlı
bir çeşit deniz kuşu olan fırtına petrelleri her sene Antarktika'nın çorak uzak
adalarında yavruladıktan sonra ekvatorun kuzeyine doğru uçarak, Gulf Stream
akıntısının başladığı bölgeye ulaşırlar. Nisan ayının ortalarına gelindiğinde
Kuzey Atlantik'teki en uzak kıyıya ulaşırlar. Bu sırada sular da ısınmıştır.
Böylece petreller bir yandan Antarktika'nın çetin kışından kaçarken bir yandan
da hem Kuzey hem Güney yarım kürelerde yılın en sıcak zamanlarından faydalanmış
olurlar.
Bu, fırtına petrellerinin, senede iki kez 16.000 km kadar uçmaları demektir. Bunun yanı sıra yolculukları boyunca Fırtına petrelleri okyanus yüzeyini hem dinlenme alanı hem de besin kaynağı olarak kullandıkları için yavrulama zamanı haricinde karaya hemen hemen hiç inmezler. Küçük fakat kuvvetli olan ayaklarını kanat ve kürek gibi kullanarak rüzgara ve suya karşı koyarlar.
Alakarga
Alakarga, yemek için topladığı palamutları birer birer toprağa gömer. Önce bir delik kazar, palamudu içine koyar ve daha sonra diğer hayvanların bunu fark etmemesi için itinayla deliğin üstünü kapatır. Bu yerleri daha sonra tekrar bulabilmek için dikkatlice işaret koyar. Belli ağaçlar, düşmüş kütükler, kaya parçaları gibi nesneleri işaret olarak kullanır. Hatta bazen buralara küçük taş parçaları taşıyarak yanlarına işaret koyar. Birçok kuş, tohumları bu yöntemle saklar. Bazı türlerin günde binden fazla tohum depoladığı kaydedilmiştir. Fındıkkıranlar bir mevsimde toplam 100.000 gibi yüksek miktarda tohum depolarlar. Yapılan deneyler kuşun 9 ay sonra tohumu gömdüğü yeri bulduğunu göstermiştir. İyi hafızasına rağmen bu kuşların gömdüğü meşe palamutlarını unuttukları yerler de vardır. Böyle olması da aslında iyi sonuç doğurur. Zira unutulan tohumlar, meşe filizlerinin tekrar yeşillenerek topraktan çıkmasını sağlar.
Deve kuşları
Deve
kuşlarının ilginç bir kuluçka sistemleri vardır. Sürü halinde yaşayan deve
kuşlarından yarım düzine kadarı, yumurtalarını ortak bir yuvaya bırakır. Hiçbir
özelliği olmayan sadece sığ bir çukur olan bu yuvada her biri 1.5 kg gelen 40
kadar yumurta bulunur. Yumurtaların tümünü koruma görevi tek bir dişi deve
kuşuna aittir. Kuluçkaya yatan dişiye bir erkek kuş yardım eder. Ancak dişi kuş
sadece 20 kadar yumurtanın üzerinde yatabilir. Bu nedenle fazla yumurtaları
yuvanın dışına iter. Yapılan incelemeler sonucunda deve kuşlarının bu itme
işlemini rastgele yapmadıkları bulunmuştur.
Deve kuşu kendi yumurtalarını kuluçkaya yatacağı yumurtaların arasına alırken, başka dişilere ait olan yumurtaları ise dışarıya atmaktadır. Bu ayrımı deve kuşunun nasıl yaptığını bulabilmek için bilim adamları yumurtalara numaralar vermişlerdir. Yumurtaların yerini değiştirerek, eski ve yeni yumurtalar karıştırılarak yapılan tüm deneylerde sonucun değişmediği görülmüştür. Bilim adamlarının vardıkları sonuç deve kuşlarının yumurtalarını, yüzeylerindeki deliklerin dağılımı sayesinde tanıdıkları olmuştur.
Bütün yumurtaların kabuklarında, civcivin nefes almasına imkan veren minik "hava delikleri" vardır. Bu deliklerin kabuk üzerindeki yerleri her yumurtada biraz farklıdır. İşte bu delikler sayesinde deve kuşlarının yumurtalar arasında ayrım yapabildiği düşünülmektedir.
Arı yiyen kuşlar
Yaklaşık 40 gram ağırlığında olan kuşlar için büyük tropik bir arının iğnesi ölümcül olabilir. Oysa bazı kuşlar arı yiyerek beslenirler. Arı yiyen kuşlar arının zehirli etkisinin üstesinden iki yolla gelirler. Öncelikle arının kuvvetli iğnesine karşı belli bir yere kadar bağışıklıkları vardır. İkinci olarak da kuşlar tehlikeli türlerle tehlikesiz olanlar arasındaki farkı ayırt edebilir ve aslında arıların sokan türleriyle çok nadiren uğraşırlar.
Bir arıyı yakalayan kuş, öncelikle böceği gagasının ucunda silkeler, sıkıca tutacak şekilde kendini ayarlar ve sonra da dala doğru böceği sertçe çarptırarak bayıltır. Daha sonra arının vücudunun arka kısmını pürüzlü ağaç kabuğuna sürter; bu işlem keskin iğneyi ve ona bağlı zehirli keseleri koparıp atar. Bütün bu işlemlerden sonra kuş, arının zehrinin yok olduğuna kanaati gelince arıyı olduğu gibi yutar. Bir kuşun arının zehrini nasıl etkisiz hale getireceğini kendi kendine bulmuş olması mümkün müdür? Peki ya bu zehre karşı bağışıklık kazanmasını sağlayacak maddeyi vücudunda kendi kendine oluşturması mümkün müdür?
Elbette ki bunları bir kuşun kendiliğinden bilmesine imkan yoktur. Kuşun arıyı avlamasındaki planın üstün bir aklın ürünü olduğu kesin bir gerçektir. Kuşa bütün bunları Rahman ve Rahim olan Allah ilham etmektedir.
Bu örneklerde üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta vardır. Kuşların bu akılcı davranışlarını kendi beyinleriyle düşünüp tasarladıklarını ve sahip oldukları fiziksel özellikleri yine kendi kendilerine planlayıp vücutlarına yerleştirdiklerini ileri sürmek son derece mantıksız bir iddia olacaktır.
Allah kuşları ve tüm canlıları yoktan var etmiştir ve herşey ancak O'nun emriyle hareket etmektedir. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi sarıp-kuşattığını bilip-öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12)
ALLAH'IN GÜZELLİKLERİNDEN BİR DEMET İÇİN DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN
Moderatör tarafında düzenlendi: