Kutsal Sembollerin İşleyişi III: ‟Evrensel Sembollerˮ
Evrensel semboller, enerjilerin akışını sağlayan anahtarlardır. Eğer doğru şekilde kullanılırsa her sembol, bir enerji akımının kapısını açar.
Hepimiz bir şekilde sembollere aşinayızdır. Bilhassa ruhsal konularla ilgileniyorsak muhakkak gizli sembollerin sırlarını veya elle ya da zihnen çizilerek enerji akışı sağladığı söylenen sembolleri duymuşuzdur. Şu anda uyumlama yapılan birçok enerjide semboller mevcuttur. Mesela Reiki’de dört adet kutsal sembolden bahsederiz. Bunlar evrensel enerjiyi yönlendirmeye yarayan kutsal işaretlerdir. Haliyle bu sembollere büyük saygı duyulur ve durduk yere kâğıda ya da görünür bir yere çizilmez. Hatta eskiden öğretimi sadece sözlü gelenekle yapılır, sembolün bilgisi kesinlikle yazıya geçirilmezdi. Sadece Reiki’de değil, diğer evrensel enerjilerde de semboller görüyoruz. Aynı zamanda eski yolların bilgeliklerinde öğretilen kutsal-evrensel semboller mevcuttur.
Peki, bu evrensel boyutta enerji akışı sağlayan sembollerin sırrı ne? Bunların kaynağı neresi? Bu basit şekiller nasıl işliyor? Neden bazı semboller bir dilin alfabesine göre yapılmış? İşte bu soru işaretleri birçoğumuzun kafasında oluşmuştur. Özellikle derin Spiritüel çalışmalar yapanlar evrensel sembollerin işleyişiyle yakından ilgilenmektedirler.
Kısaca tanımlamak gerekirse, evrensel semboller, enerjilerin akışını sağlayan anahtarlardır. Eğer doğru şekilde kullanılırsa her sembol, bir enerji akımının kapısını açar. Bu kapıyı açma işlemi esasında
“evrensel ortak enerjiyi” yönlendirerek ve değiştirerek yapmaktadır. Yani evrensel enerjiyi kullanmanın en pratik yoludur. Reiki’nin ikinci sembolü mental-duygusal sembol olarak anılır. Reiki, evrensel hayırda işleyen Yaratıcı’dan kaynaklanan sonsuz bir enerjidir. İkinci sembolü çizdiğinizde, niyetinize ve kullanım şeklinize göre, bu evrensel enerji değişir dönüşür ve spesifik bir enerji akışı haline gelir. Reiki’yi kuvars olarak alırsak, ikinci duygusal sembol Reiki’yi pembe kuvarsa dönüştürür. Ya da yine kullanımın değişimine göre ametiste… En nihayetinde hepsi kuvars kökenlidir. Sembol sadece enerjinin işlevini genelden daha spesifik bir hale dönüştürmüştür.
İşte buradan yola çıkarak basit bir tabirle evrenin, bilgisayar kodları sembollerdir. Bu gizli-sırlı semboller evrenin yaratılışının sırrının temelini taşır. Aynı bilgisayardaki yazılım kodları gibi, sembollerde evrenin temelini ve boyutsal sisteminin yazılımıdır. Haliyle evrensel semboller direk enerjisel değişimler yaratacak kadar güçlüdür. Nasıl bilgisayarda bir tuşa bastığımızda, istediğimiz eylem gerçekleşiyorsa, evrensel sembollere de güçlü bir zihinsel konsantrasyonla odaklanmak (üzerine meditasyon yapmak, düzenli olarak kullanmak, ya da bir yere çizip üzerine enerji yükleyerek) o sembolün evrendeki yerine göre (kodlamasına göre) enerji akışını sağlar.
Sembollerin fonetik (ses enerjisi) karşılıkları olduğundan da bahsedebiliriz. Bu sesle ilişik olan enerji formu, sesin enerjisiyle bütünleşerek daha güçlü bir tesir yapmaktadır. Buna sembollerin bedenleri denmektedir.
Evrenin Temeli
Evrenin temeli basit sembollerden oluşmuştur. Basit sembolleri anlarsak evrenin işleyişini ve dinamiğini çözebiliriz. Bu basit semboller, temel geometrik şekiller şeklindedir. Literatürde bu geometrik şekiller “kutsal geometri” olarak geçer. Bunların sırlarına erip, onlara anlam yüklersek, evrenin işleyişindeki sembol bilimini de çözebiliriz. Mesela temel sembollerden bazıları şu şekildedir:
Bunlara bir diğer örnek olarak yıldız poligonları (anagramlar) verebiliriz. Her bir poligomun evrensel düzende bir işleyişi vardır, bu işleyişten faydalanabilmek için doğru şekilde kullanmak önemlidir. Beş köşeli yıldız olan pentagram, evrenin dört temel enerjisini bütünleştirir ve ruhun bütünlüğünü tamamlamada yardımcı olur. Önemli bir nokta; pentagram dediğimiz sembolde sivri ucu yukarı bakmaktadır. Sivri uç ruhu temsil eder, dolayısıyla ikilikten birliğe gidişi (enerjinin toparlanışını) sağlar. Aynı zamanda düz pentagram insanın bütünlüğünü sembolize eder. (Baş, iki el ve iki ayak) Ama ters pentagram birlikten ikiliğe dağılışını ve maddi arzularla, nefsi isteğin enerjisini anlatır. Çünkü burada ruh, yani tüm enerjileri toparlayan temel unsur, aşağı noktaya bakmaktadır. Toprak ve ateş yani dünyevi enerjiler yukarıyı işaret eder. İlki bütünün hayrına işleyen kutsal bir sembolken, ters çevrilmiş hali birliği bozan ve nefsanî enerjileri temsil eden bir hale bürünür. İşte bu yüzden sembolün doğru çizimi ve doğru şekli çok önemlidir.
Bunun yanı sıra heksagram; alt ve üst âlemleri birleştiren bir kapı konumunda, septagram; yaratım enerjisinin yönlendirilmesinde ve zihinsel gezilerde, octagram; tamamlama ve oluşturmada, nanogram; yükseliş ve bütünleşme çalışmalarında kullanılabilmektedir. Bu yıldız poligonlar çok çeşitli şekillerde ve farklı evrensel enerjileri tetiklemede geçmişten günümüze kullanılmıştır. Bunlardaki renk kullanımları bile sembolün tetikleyeceği enerji silsilesine katkı sağlamaktadır.
Evrendeki Boyut Sembolleri ve Spiral Bilgisi
Evrenin temelini oluşturan sembollerin kullanımı yanı sıra bir de evrendeki boyut sisteminden bahsedebiliriz. Boyut dediğimiz kavram evrenin süptil aşamalarını kapsayan yedili bir enerji sistemidir. En üst boyut saf enerjinin ve mutlak bilincin olduğu katmandır. Sıfırıncı boyut ise bizim evrenimizin bulunduğu fiziksel düzeydir. Bu temel semboller boyutlarda farklı kombinasyonlar ve çok çeşitli şekillerle karşımıza çıkabilmektedir. Haliyle üst boyutta olan sembollerin etkisi çok daha doğrudan ve güçlü olmaktır. Mesela en üst boyutu oluşturan sembol kodları kullanılabilmesi durumunda, manevi enerjinin maddi bir nesneye dönüşebileceği iddia edilmektedir. Ama bu üst boyuttaki sembollerin kullanımlarına izin verilmediği söylenilmektedir. Her boyutun sembolizm sistemi farklıdır.
Bizim fiziksel dünyamıza en yakın olan birinci boyutta spiral semboller vardır. Haliyle bütün spiral sembollerin enerjilerinin odaklama görevi olduğunu söyleyebiliriz. Hatta bu ruhsal-evrensel enerjiyi odaklama bazen o denli yoğun olmaktadır ki, enerji dönüşümü fiziksel etkiler göstermektedir. Spiraller, hemen hemen her kültürde yer almışlardır. Antik mısır, yunan, kelt, Arap, Türk, Sümer… Hangi kültüre bakarsak bakalım muhakkak spirallerden oluşmuş evrensel sembollerle haşır neşir olduklarını görürüz. Bunların bahsettiğimiz ezoterik sembolizm dışında, ruhsal olarak o dönemin rahipleri ve magusları (bilge büyücüleri) tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
Spiral sembollerin farklı işleyişlerine örnek olarak çiftli spiral sembolü verebiliriz. Bundan yıllar önce, derin meditatif bir konumda ikili spiralin kullanımıyla ilgili bir bilgi edindim. Çiftli spiral, enerjileri birbirlerine bağlamada ve enerji akışı sağlamada yardımcı olmaktaydı. Üzerine meditasyonlar yaparak sembolle uyumlu olmaya özen gösterdim. Bundan sonra temkinli ve dengeli bir şekilde üzerine çalışma yaptım. Özellikle çakra dengeleme sırasında Reiki ile uyumlu kullanıldığında güçlü bir enerji akışı ve dengelenme süreci sağladığını gözlemledim. Reiki’de uyguladığımız klasik çakra dengelemeye ek olarak bu sembolü çiziyor ve çakralar arasındaki enerji akışını hızlandırabiliyordum. Yani sembol çakralar ve bedensel enerjiler arasında bağlantıyı sağlıyor ve bağlı enerji alanları arasında çift yönlü güçlü bir enerji akışı sağlıyordu. Aynı akan bir nehir gibi duru bir akışa olanak veriyordu.
O zamana kadar bu çift spiralli sembolün kullanımına denk gelmemiştim. Sonra bir araştırma sırasında, sembolün kelt geleneğinde kullanıldığına dair bir bilgiye rastladım. Kelt bilgeliklerinde çift spiral, bedensel enerjileri, hatta gerekli olduğunda maddi dünya ile manevi dünya arasındaki enerjileri birbirine bağlamada kullanıldığı bilgisine ulaştım. Bu sayede rahipler, iki dünyayı birbirine bağlıyor ve manevi taraftan enerjiyi fiziksel dünyaya çekebiliyorlardı. Bazen de bu sembol, öte tarafa ulaşmada kullanılıyordu. Aynı zamanda bu dengenin ve dengelenmenin de sembolü olarak kabul ediliyordu. İşte yine burada da sembolün çeşitli kullanımlarını görmemiz mümkün. Sembol, iki ilişik enerji kanalındaki akışı sağladığı gibi, iki farklı enerji kanalı arasında bir kapı açmada da kullanılabilmektedir.
Bir diğer örnek olarak Reiki’de ki güç sembolünü verebiliriz. Güç sembolü Reiki enerjisinin o anlık alınımını arttırır ve hızla belli bir noktaya odaklar. Odaklama, ya mühür gibi kapatarak ya da hızlı bir aktarım ile enerjiyi açarak gerçekleşir. En nihayetinde de, enerjiyi yoğunlaştırır ve kullanımına göre etkisi değişir.
Her Sembol Kullanılabilir Mi?
Burada temel bir uyarı yapmakta yarar var. Eğer bir evrensel sembolün, (Herhangi bir kaynakta ya da enerji kullanımıyla ilgili bir workshopta görmüş veya derin meditatif konumda vakıf olmuş olabilirsiniz.) ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, kullanmamaya özen gösterin. Çünkü bazılarının yıkıcı tesirleri veya yanlış kullanımına bağlı olarak zararları söz konusu olabilir. Semboller, bilinmez bir dünyanın kapılarıdır ve bilmediğiniz kapılardan geçmemenizi öneririm. Özellikle Reiki’de öğretilen kutsal semboller dışında tam olarak kaynağı bilinmeyen sembollerle çalışılması kesinlikle önerilmez. Bahsettiğimiz gibi her sembol illa hayra çalışacak diye bir kaide yoktur. Kimi evrensel sembol karanlık yanın enerjisini taşır. Bu da yıkım, gazap veya tehlikeli enerjilerle bağlantılı olabilir.
Sembol iyi dahi olsa, yanlış kullanımı da sorunlara yol açabilir. Haliyle bir sembolü kullanmadan önce o sembolle ilgili net bir bilgiye ve kullanım şekline ulaşmamız lazımdır. Deneme-yanılma yöntemi bu konuda sakıncalı olabilmektedir. Mesela koruma amaçlı bir sembolü evinizin her yanına çizdiniz. Bazı semboller sadece negatif tesirleri değil, “ki” enerjisinin de içeriye alınmasını engeller, bu haliyle sembol, tam bir bariyer gibi davranır. Bu süreçte her yere çizdiğiniz sembol, evinize giren “ki” enerjisinin akışını engelleyecek bu da ev içinde sorunlara yol açabilecektir. Yani sembolün tam manasını ve kullanımını bilmiyorsanız, sembolün tesiri amacından sapabilir. Haliyle çok temkinli kullanılması gerekmektedir.
Bunların yanı sıra herkes her sembolü kullanma konusunda izinli değildir. Bu açıdan sembollerin kullanımını iki sınıfa ayırabiliriz:
1- İzin gerektirmeyen; Bunlar herkesin kullanımına izin verilen sembollerdir. Ayrıca kişinin kendi kendini uyumlayabildiği (yani sembolün enerjisiyle kendi enerjisini, aynı frekansa getirebildiği) sembollerdir. (poligromlar, temel semboller vs..)
2- İzin gerektiren; Bu semboller ise herkesin kolayca kullanamayacağı ve enerji sistemlerine bağlı bulunan sadece izin verilerek kullanılabilecek sembollerdir. Mesela Reiki sembollerini bir Reiki öğretmeni tarafından izin verilip, uyumlanmadan kullanamazsınız. Ancak evrenin, öğretmen vasıtasıyla size izin vermesi gerekir.
Alfabeler ve Evrensel Sistem
Bazen alfabe olarak kullanılan bazı sembollerin de, evrensel semboller arasında yer aldığını görürüz. Japonca, Sanskritçe, runeler, eski Türk alfabesi, aramice, hiyeroglifler vb… gibi alfabelerin, evrensel enerjileri tetiklemede kullanılmaları bir soru işareti oluşturabilir. Aslında bunda garipsenecek bir durum yoktur. Daha önce ezoterik sembollerin alfabelerde de var olduğunu anlatmıştık. Aslında bu sembolizmler aynı zamanda evrensel sistemle uyumludurlar. Antik alfabeler, vakti zamanında, dönemin bilge insanları tarafından evrensel bilinçten alınan enerjisel sembollerdir. Eskiler bu sırlara vakıflardı ve sanılanın aksine dilleri uydurarak ya da sadece eşyalara benzeterek değil, evrensel sistemle uyumlu olarak oluşturmuşlardır. Mesela sanskritçe mantralar, çakraların titreşimiyle oldukça uyumludur. Bu yüzden bu tür mantralar direk çakralarda titreşimler yaratır.
Aynı zamanda Om vb. gibi seslerin şekilleri evrensel enerjilerle kişisel enerjiler arasında bir uyum yakalamamıza olanak sağlar. “Reiki ve Şifa veren Buda” isimli kitapta “Om” sembolü ile Reiki’nin akışı arasındaki benzerlik incelenmiş, “Om” sembolünün nasıl bir tesiri olduğu çok güzel açıklanmıştır:
Om sembolündeki ilk yarım daire uyanık olmayı temsil eder ve uyku anlamına gelen ikinci yarım daireyle bağlantılıdır. Küçük bir boşluktan sonra rüya görmeyi temsil eden yarım daire yer alır. Boşluk, tam uykuya daldığınız anı, hiçliğe adım attığınızı hissettiğiniz ve ayağınızın silkinmesiyle korkuyla uyandığınız anı simgeler. Ve belki de eski çocuk öykülerinde rüyalar âlemine gitmenin, neden uzak bir yıldıza doğru uzayda yelken açmak olarak anlatıldığını açıklar. Kendi benliğimizi keşfetmede rüyalar önemlidir. Uyanık olduğumuz sürelerde topladığımız ve ayakta kalmak adına sildiğimiz ya da güçlendirdiğimiz bilgileri işlemden geçirir ve bütünleştirir. Budizm’de rüya görmenin, aydınlanmaya ulaşmanın aktif bir yolu olduğu ve aydınlanmaya ulaşmak amacıyla uyanıkken gerçekleştirilen çalışmayı tamamladığı söylenir. Rüyaların ışıyan ışık içinde bulunan tam insandan kaynaklandığı söylenir. Bir Reiki uygulaması sırasında hafif bir rüya haline girmek, enerjiyi daha etkin bütünleştirmemize yardımcı olur ve enerjinin tam özümüze ya da tam benliğimize ulaşmasına izin verir.
Om sembolünün tepesinde yer alan yarım daire, her üç halin yani uyanık olma, uykuda olma ve rüya görmenin, tek bir hale dönüştüğünü gösterir; bir Reiki uygulaması sırasında olabileceği gibi kişi bunların tümünü aynı anda gerçekleştiriyordur. Hem Hindular, hem de Budistler, bilincin bu haline girdiğiniz zaman, evrenin gücüyle bağlantı kurabileceğinize inanırlar. OM sesinin, evrenin sesini temsil ettiği söylenir. Sembolde yer alan küçük nokta, genelde Tanrı adını verdiğimiz, evrenin açıklanamaz gücüyle kurulan bağlantı anını temsil eder. (Maureen J. Kelly, Reiki ve Şifa veren Buda)
Sembol Bilgisi
Sembollerin işleyişi ve evrenin düzenindeki tam yeri ile ilgili maalesef detaylı bir kitap ya da kaynak bulabilmemiz mümkün değil. Ancak eski geleneklerden, okült bilgilerden, enerjisel çalışmalardan elde edilen deneyimlerden ve farklı kaynaklardaki notlardan bazı bilgilere ulaşabiliyoruz. Sembol bilgisinin, eskinin kozmik bilimi olduğu aşikâr ama maalesef günümüzde unutulmuş durumdadır. Şurası bir gerçek ki;
Evrende, var olan hiçbir sır-bilgi kaybolmaz sadece tekrar hatırlanana kadar unutulur.
Bu yüzden sembol bilgisinin de hatırlanmaya başladığı bir süreçte olduğumuzu görebiliriz. Ezoterik semboller ile ilgili kaynaklar bolca varken, evrensel semboller ve enerjisel titreşimleri ile ilgili kaynaklara ve bilgilere ulaşmak oldukça zor. Yine de hatırlama sürecinde evren öğrenmemiz gereken bilgeliği bize bir şekilde öğretiyor. Bu süreçte sembol bilgisinin doğruluğu ve derinliği kişinin tekamül seviyesine göre değişiyor. İnanıyorum ki, yeni keşiflerle birlikte sembol bilgisi tekrar gündeme gelecek ve evrenin enerjisini kullanmanın bu pratik yolları yeniden hatırlanacaktır.