19. yüzyılın sonlarında Kızılderili savaşları sırasında 23 Ocak 1870 tarihinde binbaşı Eugene M. Baker komutasındaki ABD Ordusu tarafından Montana'da Marias Nehri yakınlarında Karaayaklar konfederasyonundan Pikani (Piegan) Karaayaklarına yapılan katliam.
Katliamın arka planı:
Marias Katliamının oluşması Avrupalı-Amerikalıların batıya doğru genişlemesi sürecinde Kızılderili savaşları döneminde olmuştur. Karaayak Konfederasyonu (Siksikáwa, Pikáni/Piegan, Káínai) ile Beyazlar arasındaki ilişkiler yıllardır büyük ölçüde düşmanca olmuştur. Bu gerilimin ortasında Malcolm Clarke adlı beyaz bir tüccarın atları Owl Child adlı genç bir Pikani tarafından çalınmış ve Clarke'tan aldığı bu atların kendi atları için bir ödeme olduğunu belirterek Clark'ı suçlamıştır. Clarke ve oğlu Owl Child'in izini sürerek bir grup Karaayak önünde dövmüşlerdir. Bunun intikamı olarak Owl Child ve bir grup Pikani savaşçısı ateş açarak Clarke'ı öldürmüş ve oğlunu da ağır yaralamıştır. Daha öncesinde, Malcolm Clarke bir Karaayak kadınına tecavüz etmiş ve tecavüz kurbanı o kadın sonra Owl Child'in karısı olmuş ve bu tecavüzden olan bir de çocuk dünyaya getirmişti.
Clarke'ın öldürülmesi fırsat kollayan Avrupalı-Amerikalılar tarafından kullanılmış ve intikam çağrıları yapmaya başlamışlardır. ABD Ordusu bu çağrılara sessiz kalmaz ve Owl Child'in öldürülüp cesedinin teslim edilmesini Karaayak Konfederasyonundan talep eder ve iki hafta süre tanır. Bu arada, Owl Child kaçarak Pikanilerin baş reisi olan Mountain Chief'in kabilesine sığınır. İki haftalık sürenin bitiminde, deyimleşmiş «en iyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir» (The only good Indian is a dead Indian) lafının sahibi olan general Philip Sheridan, binbaşı Eugene Baker komutasındaki bir süvari birliğini (Second US Regiment) gönderir ve cezalandırmak için izin verir. Emreder:
ızılderililere önyargılı yaklaşan ve yaşamı boyunca onları büyük bir düşman olarak gördüğü bilinen general Sheridan'ın her zamanki stratejisi Kızılderililerin kışlık erzakları korumak için bir araya geldiği kış mevsiminde saldırmaktır. O yüzden ağır kar yağışı altındaki Kızılderili köyüne yerliler ısınmak için birbirlerine sokularak yattığı için güneş doğmadan şafak vakti saldırılmasını söyler. Bu stratejiyi Sheridan daha önce de Washita River Muharebesi (ya da Washita Katliamı) sırasında Şayenlerden Black Kettle'ın kabilesine saldırırken uygulamıştır.
">
NOT
We killed one hundred and seventy-three Indians, captured over one hundred women and children, and over three hundred horses
«Biz 173 Kızılderili öldürdük, 300 at ile yüzden fazla kadın ve çocuğu esir aldık»
E. Baker,
«Biz 173 Kızılderili öldürdük, 300 at ile yüzden fazla kadın ve çocuğu esir aldık»
E. Baker,
Katliamın arka planı:
Marias Katliamının oluşması Avrupalı-Amerikalıların batıya doğru genişlemesi sürecinde Kızılderili savaşları döneminde olmuştur. Karaayak Konfederasyonu (Siksikáwa, Pikáni/Piegan, Káínai) ile Beyazlar arasındaki ilişkiler yıllardır büyük ölçüde düşmanca olmuştur. Bu gerilimin ortasında Malcolm Clarke adlı beyaz bir tüccarın atları Owl Child adlı genç bir Pikani tarafından çalınmış ve Clarke'tan aldığı bu atların kendi atları için bir ödeme olduğunu belirterek Clark'ı suçlamıştır. Clarke ve oğlu Owl Child'in izini sürerek bir grup Karaayak önünde dövmüşlerdir. Bunun intikamı olarak Owl Child ve bir grup Pikani savaşçısı ateş açarak Clarke'ı öldürmüş ve oğlunu da ağır yaralamıştır. Daha öncesinde, Malcolm Clarke bir Karaayak kadınına tecavüz etmiş ve tecavüz kurbanı o kadın sonra Owl Child'in karısı olmuş ve bu tecavüzden olan bir de çocuk dünyaya getirmişti.
Clarke'ın öldürülmesi fırsat kollayan Avrupalı-Amerikalılar tarafından kullanılmış ve intikam çağrıları yapmaya başlamışlardır. ABD Ordusu bu çağrılara sessiz kalmaz ve Owl Child'in öldürülüp cesedinin teslim edilmesini Karaayak Konfederasyonundan talep eder ve iki hafta süre tanır. Bu arada, Owl Child kaçarak Pikanilerin baş reisi olan Mountain Chief'in kabilesine sığınır. İki haftalık sürenin bitiminde, deyimleşmiş «en iyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir» (The only good Indian is a dead Indian) lafının sahibi olan general Philip Sheridan, binbaşı Eugene Baker komutasındaki bir süvari birliğini (Second US Regiment) gönderir ve cezalandırmak için izin verir. Emreder:
ızılderililere önyargılı yaklaşan ve yaşamı boyunca onları büyük bir düşman olarak gördüğü bilinen general Sheridan'ın her zamanki stratejisi Kızılderililerin kışlık erzakları korumak için bir araya geldiği kış mevsiminde saldırmaktır. O yüzden ağır kar yağışı altındaki Kızılderili köyüne yerliler ısınmak için birbirlerine sokularak yattığı için güneş doğmadan şafak vakti saldırılmasını söyler. Bu stratejiyi Sheridan daha önce de Washita River Muharebesi (ya da Washita Katliamı) sırasında Şayenlerden Black Kettle'ın kabilesine saldırırken uygulamıştır.
">
23 Ocak 1870 günü Güney Pikanilerinden (Aamsskáápipikani) Mountain Chief önderliğindeki bir grup Pikaninin Marias Nehri boyunca kamp yaptığı biçiminde bir keşif raporu binbaşı Baker'a ulaşır. Baker ve askerleri Willow Rounds yöresindeki kamp alanına saldırır, fakat Mountain Chief uyarılmış ve kamp terk edilmiştir. Bunun üzerine yakınlardaki başka bir kampa yönelirler. Baker'ın izcileri bu yeni kampın Mountain Chief'in kampı olmadığını söyleseler de ikna edemezler ve alkolik olarak bilinen binbaşı Eugene M. Baker ısrarını sürdürür ve ABD süvari birliği yanlış bir istihbaratla ABD hükûmetiyle antlaşma imzalayan Chief Heavy Runner'ın kampına tan ağarırken şafak vakti Marias Nehri yakınlarındaki Karaayak kampına erkekler Sweet Grass Hills yöresinde bizon avında olduğu bir sırada, tüfek, altıpatlar ve makineli silahlarla baskın yapmış ve 140'ı kadın ve çocuk olmak üzere toplam 173 Kızılderiliyi katletmiştir. Askerler ise yalnızca bir kayıp vermiştir, ki o kişi de attan düşüp bacağını kırmış ve daha sonra ölmüştür. Bir Karaayak izcisi tarafından katliam sonrası sayılan ceset sayısı 217 iken, alkollü ordu personeli tarafından yapılan aceleci bir sayımla 173 rakamı kaydedilmiştir
BİLGİ
Katledilen sivil Kızılderililerin yaşa ve cinsiyete göre dağılımı:
- yaşları 12 ilâ 37 arasında değişen 15 erkek
- yaşları 37 ilâ 70 arasında değişen 18 erkek
- 90 kadın
- 50 çocuk
Kampın reisi Heavy Runner, hükûmetle yapmış olduğu antlaşma karşılığı kendisine verilen ve kampın güvencesi olan bir Amerikan bayrağı ile birlikte kendisini öldürür. Kış ortasında sabahın köründe ısınmak için birbirlerine sokulan çocuk ve kadınların içinde bulunduğu çadırlar askerlerce ateşe verilir ve içindekiler yanarken, bir kısmı da dışarı fırlayıp kaçarken üzerlerine pusuya yatan askerlerce ateş açılır. Kurtulanların çoğu Marias Nehrinin soğuk sularında saklanmıştır. Sonra katliam mahalini terk eden askerler kırlarda Mountain Chief'i takibe başlarlar. Mountain Chief ve kabilesi ise soydaşlarının bulunduğu Kanada'ya geçerler. Kurtulanların torunları sözlü tarih olarak nesilden nesile bu olanları aktarırlar. Anlatılan bu tarihe göre öldürülen her Kızılderili erkeği ateşin içine atılarak yakılmıştır. Erkeklerden biri ise askerlerin süngüsüyle yarıya kesilmiştir.
Katliam mahali
Günümüzdeki Toole County, Montana'da Shelby, Montana'nın on mil güneydoğusunda Bear River (1804-1806 Lewis and Clark keşif gezisinde Meriwether Lewis tarafından Marias River olarak adlandırılmıştır) yakınlarında Big Bend denen yöredir ve bugünkü Tiber Reservoir göleti altında kalmıştır.[17] Katliam mahalinin 1990 yılında çekilmiş resmi bulunmaktadır.
Tepkiler
Katliamdan bir hafta sonra Pikanilerle birlikte kampa giden teğmen Pease barışçıl Heavy Runner kampında öldürülenler arasında savaşabilecek yaşta yalnızca 15 kişinin olduğunu, diğerlerinin ise kadın ve çocuklardan oluştuğunu rapor etmiştir. General Sully tarafından onaylanıp Washington'a gönderilen raporun kamuda duyulması üzerine halkın yoğun tepkisine sebep olmuştur. Fakat, Baker'den gelebilecek ikinci bir rapor henüz eline ulaşmadan general Sheridan bir basın açıklaması yaparak öldürülenlerin çoğunun Mountain Chief'in kampındaki savaşçılar olduğuna inandığını belirtmiş ve halktan gelen protestoları susturmuştur.
Mountain Chief'i yakalayamamış olması ve ilgisi olmayan kişileri katletmesi ve alelacele rapor düzenlemesi yüzünden birçok kişi alkolik oluğu bilinen binbaşı Eugene M. Baker'ı suçlamıştır (ve suçlamaya da devam etmektedir). Bununla birlikte, daha sonraki tartışmalarda general Sheridan, Baker'ın liderliğene olan güvenini ifade etmiş ve onun hakkında bu katliam olaylarıyla ilgili soruşturma açılmasını önlemiştir.
Binbaşı Eugene Baker 48 yaşında sirozdan ölmüştür. Marias Katliamından sonra Karaayaklar ile Beyaz yerleşimciler arasındaki çatışmalar azalmıştır. Zaten çiçek hastalığı yüzünden zayıflayan ve nüfusları azalan Karaayaklar bundan sonraki Kızılderili savaşlarına destek veremediği gibi katılamamıştır da.
Anma ve anıt
Her yıl 23 Ocak'ta Blackfeet Indian Reservation adlı Kızılderili rezervasyonunda anma törenleri düzenlenmekte ve katliamın anısına bir anıt yapılması düşünülmektedir