Mezarların Sessizliği !

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz

Gerçekten şu mezarların sessizliği bizi aldatmamalıdır. Orada ni'met görenlerde, azap çekenlerde vardır. Buna göre, aklı başında olan kimse kabre girmeden önce orayı sık sık hatırlamalıdır.

Nitekim Süfyan-ı Sevri şöyle demiştir: “Kim kabri sık sık hatırına getirirse orasını bir cennet bahçesi olarak bulur. Buna karşılık kabri hiç hatırına getirmeyen kimse de orayı bir cehennem çukuru olarak bulur.”

Yine Süfyan-ı Sevri şöyle demiştir: “İnsan, malını ve çoluk çocuğunu koruduğu gibi, amelleri de kişiyi korur. O vakit ona; “ALLAH seni yatağına mübarek etsin, ne güzel dostların ve ne güzel arkadaşların vardır!” diye söylenir.”

Ubeyd b. Umeyr şöyle demiştir: “Her ölüye mezarı şöyle seslenir: Ben karanlık ve yalnızlık yeriyim. Şayet hayatında ALLAH'a itaat ettinse, bugün ben sana rahmet yeri olurum. Eğer asi isen ben sana azap yeri olurum. Ben öyle bir yerim ki, itaat ettiği halde bana gelmiş olan sevinmiş olarak benden çıkar. İsyankar olarak bana girende helak olarak çıkar, der.”

Muhammed b. Sabih ise şöyle demiştir: “ Bir adam mezara konup azap olduğu veya hoşa gitmeyen bir şeyle karşılaştığı vakit, civarındaki komşular, “Bizden ibret almadın mı? Biz senden önce gelmiştik, bizi görmedin mi? Bugünü düşünmedin mi? Bizim amellerimizin kesildiğini görmedin mi? Halbuki senin defeterin açık idi.”

Mezarı kendisine seslenerek; “Ey dünyanın dış görünüşüne aldanan, tanıdıklarından, senden önce toprak altına girenlerden ders almadın mı? Onlarda dünyaya aldanıp dururken ecelleri kendilerini, mezar altına aldı, sen hiç aldırmadın, şimdi çekersin.” der.”

Ubeyd oğlu Abdullah'ın anlattığına göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) bir cenazede şöyle buyurmuştur:

“Ölü mezarına oturur. Kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnız mezarı konuşur. Ve der ki: 'Ey Ademoğlu! Yazıkları olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadı mı? Benim darlığımı, benim korkunçluğumu, kurt böcek ve şiddet yeri olduğumu sana anlatan olmadı mı? Benim için ne hazırladın?' " (İbn Ebi'd-Dünya)

Enes (R. A) şöyle anlatmıştır: “Çok hasta olan Hz. Peygamber (S.A.V)' in kızı öldüğü vakit, Hz. Peygamber (S.A.V.) onu takip etti. Hz. Peygamber (S.A.V.)'in durumu pek hoşumuza gitmiyordu. Mezar başına geldiğimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi değişti ve kızardı.

Hz. Peygamber (S.A.V.)'e: “Bu halin nedir?” diye sorduğumuzda şöyle buyurdu: “Mezarın kızımı sıkıştırmasını ve kabir azabının şiddetini düşünerek geldim ve bana ALLAH-u Teala'nın ondan bu mezar sıkmasını hafiflettiği bildirildi. Buna rağmen öyle sıkıştı ki, kızımın feryadını doğu ile batı arasında olan her şey duydu.” (İbn Ebi'd-Dünya)

Seyda Muhammed Konyevi (K.S)

 

*sürgün*

Yeni Üyemiz
Sen Yolcu bu yalan Dunya Hancidir
Oyle bir gun varki , Yurekte sancidir.

Yer gok bir olup da hesap sorulunca,
En sevdigin bile senden davacidir...


Heran aklımızda olması gereken ölümü hatırlattın için Allah razı olsun kardeşim malesef çoğu zaman gaflet içinde oluyoruzz..
 

yakup

Aktif Üyemiz
Allah razı olsun.

"Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. "(Ali İmran Suresi, 185)

“Ölümü hatırlayın ve dikkat edin, nefsim kudret elinde olan Allah c.c. a and olsun ki, eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar az gülerdiniz.” ...(Hadisi Şrif)
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
“Her ölüye mezarı şöyle seslenir: Ben karanlık ve yalnızlık yeriyim. Şayet hayatında ALLAH'a itaat ettinse, bugün ben sana rahmet yeri olurum. Eğer asi isen ben sana azap yeri olurum. Ben öyle bir yerim ki, itaat ettiği halde bana gelmiş olan sevinmiş olarak benden çıkar. İsyankar olarak bana girende helak olarak çıkar, der.”
 
Üst Alt