Miken Uygarlığı (M.ö - 1600-1100)

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
MİKEN UYGARLIĞI (M.Ö: 1600-1100)
Miken Uygarlığı
Miken Uygarlığı
Miken uygarlığı, MÖ yaklaşık 1600-1100 yılları arasında Antik Yunanistan'da Tunç Çağı'nın son evresinde yaşanan dönem. Saray devletleri, şehir örgütlenmesi, yazı sistemi ve sanat eserleriyle Yunanistan'daki ilk gelişmiş uygarlıktır. Dönem özelliklerinin en belirgin gözlemlendiği Miken sitesi uygarlığa adını vermiştir.

Bazı araştırmacılar, Miken Yunanistanını Hitit metinlerinde adı geçen Ahhiyava Ülkesi ve Homeros'un Akaları ile bir kabul etmekte olsalar da bu görüş tartışmalıdır.

Linear B yazısının sahipleri, Yunanistan'da ilk Grek kültürünü oluşturan ve genellikle Mikenler adı ile anılan kavim MÖ 2. binin ortalarına doğru Doğu Akdeniz kıyılarında ve bu arada Anadolu'da ticaret kolonileri kurmaya başlamışlardır. Homeros'un Akhaioi adıyla andığı ve Türkçeye Akalar adıyla geçen bu ilk Helen kavmi daha MÖ 16. yüzyılda Miletos'ta yerleşmiş ve belki de orada ya da biraz daha güneyde MÖ 14. ve 13. yüzyıl Hitit kaynaklarında sözü edilen Ahhiyava Krallığı'nı kurmuştur.

Miletos'ta daha MÖ 1600 sıralarında Miken seramiği mevcuttur. Miken seramiğini 16. yüzyıldan başlayarak MÖ 12. yüzyıl sonuna değin dağınık buluntular halinde Batı, hatta Orta Anadolu'nun çeşitli yerlerinde; Troya, Pitani, Smirni, Panaztepe, Klazomenai, Erithrai, Kolofon, Efesos, İasos, Milasa, Stratonikeia ve Çine-Tepecik Höyük'te rastlanmıştır. Söz konusu buluntular Batı Anadolu'nun ve küçük bir ölçüde de olsa Orta Anadolu'nun MÖ 16. yüzyıldan beri Miken etki alanı içine girmiş olduğunu açıklamaktadır.
İçindekiler

Tarihçe​

Miken ya da Mikenler adı modern araştırmacıların verdiği bir isimdir. Söz konusu bu isim özellikle Heinrich Schliemann'ın Yunanistan anakarasında Mikenae kentindeki Bronz Çağı yapılarında gerçekleştirmiş olduğu kazılardan sonra ortaya çıkmış ve kabul görmüştür.

Ancak Ege Bölgesi'nde erken Yunan dönemi halkına verilen gerçek isim bilinmemektedir. Bazı araştırmacıların da kabul ettiği gibi Homeros'un verdiği Akalar adının bu erken Yunan dönemi halkının adı olma ihtimali bulunmaktadır. Ayrıca Yunan Mitolojisi'nde Miken uygarlığını Perseus'un kurduğuna inanılmaktadır.

Miken dönemi tarihsel süreç olarak üç ana bölümde incelenmektedir:
  1. Erken Miken Dönemi (MÖ 1600-1500)
  2. Orta Miken Dönemi (MÖ 1500-1400)
  3. Geç Miken Dönemi (MÖ 1400-1200)
Söz konusu bu tarihsel evreler aynı zamanda Geç Hellas I, II ve III ile de örtüşmektedir. Aynı zamanda Miken dönemi, Kiklad Adalarında Kiklad kültürünün Geç Kiklad Dönemi'ne denk gelmektedir.

Miken kültürü, Avrupa kıtasının ilk yüksek (gelişmiş) kültürü olarak kabul edilmektedir. Ancak Girit'teki Minos kültürünü oluşturan halktan farklı olarak Yunanistan anakarasında oturan halk, Yunancanın eski bir biçimini konuşuyorlardı. Bu 1950'li yıllarda Linear B yazısının çözülmesiyle ortaya konmuştur. Arthur Evans, Linear B yazısının çözümü için uğraşmış ancak söz konusu hece yazısı 1950 yılında Michael Ventris tarafından okunabilmiştir.

Erken Miken Dönemi​

Miken kültürü, Orta Hellas Dönemi'nde yani MÖ geç 17. yüzyıldaki kültürel bir gerileme döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Bu kültür Messini, Attika, Boeotia ve Argolis bölgelerinde ortaya çıkarılan çok zengin oda mezarlarda kendini göstermektedir. Özellikle Miken, Egina ve Keos adalarında bu kültür, belirli bir şekilde öne çıkmıştır.

Yunanistan anakarasının diğer bölgelerinde de ölüler, çok zengin ölü hediyeleri ile birlikte gömülmüşlerdir. Ayrıca Geç Hellas Dönemi'nin başlangıcında ilk kez Miken seramiği görülmektedir. Söz konusu bu seramik açık zeminli ve koyu firnislidir. Bu seramik türü Orta Hellas Dönemi'nin gri Minyas seramiğinden ayrılmaktadır. Söz konusu gri seramik, Geç Hellas I Dönemi'nde de ortaya çıkmaktadır. Önceleri Miken seramiğinde çok güçlü bir Minos etkisi bulunmaktadır.

Orta Miken Dönemi​

Orta Miken Dönemi'nde (Geç Hellas II, yaklaşık MÖ 1500-1400) kısmen oda mezarların yerini tholos mezarlar almaya başlamıştır. Bu dönemde Girit, Yunanistan anakarası halkları tarafından fethedilmiştir. Öyle ki Miken halkı, Rodos ile birlikte tüm Ege Adalarını hatta Batı Anadolu'daki Miletos kentini de kontrolü altına almıştır.

Büyük Miken İmparatorluğu'nun oluşup oluşmadığı eğer oluşmuş ise ne zaman oluştuğu ya da daha olasılıkla birbirinden bağımsız birçok Miken küçük devletçiğinin kendine has bir saray kompleksi ve savunma duvarı olup olmadığı açıkça bilinmemektedir. Girit kökenli Linear A yazısından geliştirilmiş olan Linear B yazılı birçok pişmiş toprak tabletten anlaşıldığı üzere MÖ 1200'lerde Yunanistan anakarasında Pilos, Thebai, Atina ve Mikenai gibi birçok bağımsız devlet bulunmakta idi.

Kural olarak bu küçük kent devletlerinin birer monarşik sisteme sahip oldukları kabul edilmektedir. Ancak 2009'da Eski Çağ Tarihçisi Tassilo Schmitt tarafından böyle olamayacağı öne sürülmüştür. Schmitt'e göre Linear B yazılarından çözümlenen VA-NA-KA kelimesi, daha öncesinde tahmin edildiği gibi Miken monarşisinin değil bir tanrının adıdır.

Geç Miken Dönemi​

Geç Miken Dönemi'nin ilk iki evresi GM IIIA ve GM IIIB (Yaklaşık MÖ 1400-1200), Miken kültürünün en yüksek safhasını oluşturmaktadır. Miken seramiği ve Geç Hellas Dönemi'nin diğer malları Akdeniz'in birçok bölgesine ihraç edilmiştir.

MÖ 1200'den hemen sonra bilinen birçok Miken yerleşimleri ile özellikle Miken merkezlerindeki yukarı şehirler tahrip edilmiştir. Bunun nedeni hâlen açıklanamamaktadır. Bu tahribat ile ilişkilendirilen ve eskiden beri kabul edilen, güçlü ve geniş kapsamlı Dor istilası teorisi günümüzde halen geçerliliğini korumaktadır.

Geç Hellas IIIC Dönemi'nde Miken kültürü, her ne kadar çok düşük seviyede olsa da devam etmiştir. Özellikle Miken seramiğindeki gelenek kesintisiz devam etmiş ve tüm merkezler tahrip edilmemiştir. Bu dönemde gerçekleşen kavimler göçü hakkında açık bir bilgi bulunmamaktadır. En azından eş zamanlı olarak Doğu Akdeniz'de yer alan birçok imparatorluk Deniz Kavimlerinin saldırısına uğramış ve kısmen yok edilmişlerdir. Yeni bir teori olarak, doğudaki huzursuzluk dönemi Ege'de bir kıtlığa sebep olmuş ve bu daha sonra paylaşım ve iç savaşlara yol açmış olabilir. Linear B yazılı tabletlere göre Pilos kenti, denizden gelen dış düşmanlar tarafından tahrip edilmiş gibi görünmektedir. Ancak araştırmada genel olarak birbirini tetikleyen birçok iç ve dış etkinin birleşmesi sonucu böyle büyük bir çöküşün MÖ 12. yüzyılda meydana geldiği öne çıkmaktadır. Geç Miken IIIC evresinin devamında da Yunanistan anakarasında tekrarlanan birçok tahribatın ortaya çıktığı bilinmektedir.

Yerleşim yerleri kısmen ıssız ancak iyi korunaklı yerlerde kurulmuşlardır. Bunun yanında Tirins ve Mikenai'deki çoğu saray kompleksinde yaşam devam etmiştir. Olasılıkla bu saraylarda yeni bir aristokratik sınıf yaşamakta idi. Milet'te bulunmuş Linear B yazılı bir vazoyu göz önüne alınmazsa bu döneme tarihlenebilecek hiçbir yazılı belge ele geçmemiştir. Bu yüzden arkeologlar ve Eski Çağ tarihçileri, MÖ 1190 yılındaki bu büyük tahribatla birlikte yazının ortadan katlığını ileri sürmektedirler.

MÖ 13. yüzyıla tarihlenen Atreus Hazine Binası'nın dışı
MÖ 13. yüzyıla tarihlenen Atreus Hazine Binası'nın dışı
Geç Hellas IIIC evresinin önemi, henüz birkaç on yıl öncesine kadar ortaya çıkmamıştı. Çok yeni olarak bu dönem tarihlenebilecek birçok vazo resmi ortaya çıkmıştır ki bu resimlerde büyük gemiler tasvir edilmiştir. Deniz ticareti ve deniz ile ilgili işler bu dönem ve sonrasında gelişmiştir. Geç Hellas IIIC evresinin Yunan mitolojisinin bir kısmının oluşmasında önemli bir etki ettiği kabul edilmektedir.

MÖ 1075 ile MÖ 1025 yılları arasında Geç Hellas III C evresi Alt Miken Dönemi'ne girmektedir ve daha sonra Protogeometik Dönem başlamaktadır. Bu dönemde kremasyonun artarak devam ettiği görülmektedir. Yunanistan anakarasının bazı bölgelerinde Alt Miken Dönemi ispatlanamamaktadır ancak bölgelerde Geç Hellas IIIC'yi doğrudan doğruya Protogeometrik Dönem izlemektedir.

Ordu​

Geç Tunç Çağı'nda Miken Uygarlığı'nın askeri doğası, arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan çok sayıda silah, savaşçı ve savaş temsilleri Linear B kaynaklarında açıkça görünmektedir. Askeri üretim ve lojistiği doğrudan saray merkezlerinden denetleyerek yapan Mikenler, askeri altyapının geliştirilmesinde önemli katkıda bulundular. Bu askeri kültür, daha sonra Antik Yunan geleneğine ve özellikle de Miken Dönemi kahramanlık destanları yazan Homeros'un eserlerine ilham oldu.

Geç Bronze Çağı'nda birçok savaşçı krallıklara ayrılan Yunanistan, bu dönemin kültürünün adını Tirins, Pilos ve Thebes'e borçlu olduğu Miken'de merkezledi. MÖ 15.yy'dan sonra Miken gücü Ege, Kıbrıs ve Anadolu kıyılarına doğru genişlemeye başladı.

Mimari​

Saraylar​

MÖ 13. yüzyıla tarihlenen Atreus Hazine Binası'nın içi
MÖ 13. yüzyıla tarihlenen Atreus Hazine Binası'nın içi
Mikenai, Tirins ve Pilos'ta ortaya çıkarılan sarayların çekirdeğini megaron adı verilen dikdörtgen planlı bir yapı oluşturuyordu. Girit'in aksine Aka sarayları sur duvarı ile çevriliydi. Akalardan sonra Yunanistan halkını oluşturan Arkaik ve Klasik Dönem Yunanları, bir insanın taşıyamayacağı büyüklükte iri taşlarla inşa edilmiş olan bu duvarların mitolojik dev yaratıklar olan kikloplar tarafından inşa edildiğine inanıyorlardı.

Mikenai'deki sarayın ana kapısını lentosu üzerinde yer alan karşılıklı pozda tasvir edilmiş iki aslan, sarayı koruyucu bir imaj veriyordu ve olasılıkla ana tanrıçanın temsili idi.

Aka merkezlerinde soylular ve iktidar sahipleri saray ve kalelerde hüküm sürerken halk bunların çevresinde evlerde yaşıyorlardı. Pilos'taki Nestor Sarayı'nda ele geçen Linear B tabletlerinden krala vanaks, yanındaki yüksek görevliye lavagetas adının verildiği öğrenilmiştir. Adı bilinen en ünlü Aka kralı, Troya seferini de yöneten Agamemnon'dur. Aka krallıklarının önceden düşünüldüğü gibi feodal bir yapıya değil, merkeze bağlı bir karaktere sahip olduğu anlaşılmıştır.

Mezarlar​

Mikenai'deki saray, kuyu mezarlar ve tholos mezarlar burada aristokrat kral hanedanının hüküm sürdüğüne işaret etmektedir. Erken dönemlerin yönetici sınıfına ait kuyu mezarları iki grup halindeydi ve her ikisi de duvarlarla çevrilmişlerdi. Bu nedenle literatüre A Mezar Halkası ve B Mezar Halkası olarak geçmişlerdir. Söz konusu mezarlarda ele geçen eserlerin Girit etkisi göstermesi o dönemde Yunanistan'ın Girit ile olan ilişkilerini göstermektedir.

Daha sonra ortaya çıkan kubbeli mezarların en önemlileri ise Atreus Hazine Binası olarak adlandırılan mezar yapısı ile Klitamnestra mezar yapısıdır.
 
Üst Alt