Onlarla vücut bulduğumuz, doğumumuzdan ölümümüze kadar hayatımızın her anında varlıklarıyla onurlandığımız, hayatımız süresince desteklerini bizlerden esirgemeyen, eğiten, yetiştiren, bizi biz yapma yolunda yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren fedakâr kadınlarımızın dorumları ile ilgili önemli bir hususu sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum.
İnsani değerlerden uzaklaşıp edepsiz, hayâsız, günahkâr kötü kadınların durumları ile ilgili Hz. Ali tarafından rivayet edilen bir hadis-i şerifte;
“Ben ve Hz.Fatıma, Resulullah’ın huzuruna vardık; Allah ona salât-ü selam eylesin: onu ağlar bulduk; Sorduk: (Ya Resulallah; seni ağlatan nedir?.) Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Miraca çıkarıldığım gece, bazı kadınları şiddetli azap içinde görmüştüm; onları hatırladım, ağladım.” Dedim ki; (Ya Resulallah, nasıl görmüştün?) Peygamber Efendimiz Hz: Muhammed şöyle buyurdular:
“-Bir kadın gördüm; saçlarından asılmıştı. Başı, beyni kanıyordu.
-Bir kadın gördüm dilinden asılmıştı, eli arkasından çıkartılmıştı, boğazından aşağı katran dökülüyordu.
-Bir kadın gördüm, memeleri arka taraftan çıkartılmış ve memelerinden asılmıştı, boğazından aşağı zakkum dökülüyordu,
-Bir kadın gördüm; ayaklarından asılmıştı, elleri ile ayakları alnına bağlanmıştı. Ayrıca, üzerine yılanlar ve akrepler salınmıştı.
-Bir kadın gördüm; kendi cesedini yiyordu, altında da ateş tutuşturulmuştu.
-Bir kadın gördüm; cesedi, ateşten makasla kırpılıyordu,
-Bir kadın gördüm; yüzü simsiyah olmuştu, bağırsaklarını yiyordu.
-Bir kadın gördüm; sağırdı, kördü, dilsizdi, ateşten bir sandık içindeydi. Beyni burnundan akıyordu. Bedeni alaca, cüzam illetinden ötürü kokuşmuştu.
-Bir kadın gördüm; başı domuz başı gibiydi. Bedenide eşek bedeni gibi idi. Kendisine 1 milyon çeşit azap ediliyordu.
-Bir kadın gördüm; köpek suretindeydi. Akrepler, yılanlar, ağzından ve makatından geliyordu, Melekler ise, bunun başına ateşten balyozlarla vuruyorlardı.”
Bunun üzerine, Hz Fatıma ayağa kalktı ve şöyle dedi:
Babacığım, gözümün nuru, bana haber ver; bu kadınların yaptıkları işler nelerdi?
Resulüllah Efendimiz şöyle anlattı;
“-Saçlarından asılan kadın; saçlarını erkeklere göstermekten çekinmez, saklamazdı.
-Dilinden asılan kadın; dili ile kocasına eziyet ederdi.”
Sonra Resulullah Efendimiz şöyle buyurdu;
“-Bir kadın, dili ile kocasına eziyet eder ise; Allah, onun dilini kıyamet günü, yetmiş zira uzatır; sonrada arkasından bağlar.”
Hz Ebubekir Sıdık şöyle anlattı: Resullallah’ın şöyle buyurduğunu dinledim:
“Hangi kadın dili ile kocasına eziyet eder ise, o kadın; Allah’ın lanetine, dargınlığına, meleklerin ve tüm insanların da lanetine uğramıştır.”
Hz Osman’ın dahi, şöyle dediği anlatılmıştır; Resullah’ın şöyle buyurduğunu dinledim:
“-Bir kadın, kocasına: “Senden, hiç hayır görmedim…” Der ise: “Allah, onun 70 yıllık amelini hiç eder; ister ise o kadın, gündüzlerini oruçlu, gecelerin namazlı geçirsin.”
Yine, Resulullah Efendimiz devam ederek şöyle buyurdular;
“-Memelerinden asılan kadın; halkın çocuklarını, kocasının izni olmadan emziren kadındır.
-Ayaklarından asılan kadın; kocasının izni olmadan dışarı çıkan, regl dönemi ve lohusalık sonrası hali bittikten sonra boy abdesti almayan kadındır.
-Cesedini yiyen kadın; yabancı erkekler için süslenir, insanların gıybetini ederdi.
-Cesedi ateşten makasla kesilen kadın; vücudunu, yabancı erkeklere teşhir eden kadındır. Yani; kendisini ve süsünü dünyada iken, yabancı erkeklere gösteriyordu.
-Elleri ile ayakları alnına bağlanan, üzerine yılanlar, akrepler salınan kadın; namaz kılmaya, oruç tutmaya gücü yettiği halde ne abdest alırdı, nede namaz kılardı. Ayrıca, boy abdesti alınmasını gerektiren hallerde boy abdesti almazdı.
-Başı domuz başı, bedeni eşek bedeni gibi olan kadın; yalancı ve dedikoducu, söz gezdiren bir kadın idi.
-Köpek suretinde olan kadın; fitneci ve kocasına öfkelenen ve kocasını öfkelendiren kadın idi.“
Hz. Ebu Zer’de bulunduğu bir sohbetinde Resulullah’ın şöyle buyurduğunu dile getirmiştir;
-Hangi kadın olursa olsun; haksız yere, kocasına: “Allah sana lanet etsin der ise..” 7 kat semanın üstünden, Allah o kadına lanet eder; ayıca insanlar ve cinler hariç, Allah’ın yarattığı her şey o kadına lanet eder.
Bir rivayete göre, Abdurrahman b.Avf şöyle demiştir: Resullullah Efendimizin şöyle buyurduğunu dinledim:
-Hangi kadın olursa olsun; geçim derdinden ötürü kocasını üzer, gücü yetmeyeceği bir şeyi kocasından ister ise... Onun ne farz ibadeti, nede nafile ibadeti makbul olur.
Bir başka rivayete göre: Abdullah b.Ömer’in şöyle dediği anlatılmıştır: Resullullah Efendimizin şöyle buyurduğunu dinledim:
-Yerin tamamı altın ve gümüş olsa da, kadın bunları alıp kocasının evine gitse, sonra da günün birinde kocasının başına kaksa, böbürlenerek dese ki; “Sende kim oluyorsun, mal benim, senin malın yok ki? “ Dese. Allah, onun amellerini boşa çıkarır; ne kadar çok olursa olsun...
İbn-i Abbas (ra)’da, Resullah’ın şöyle buyurduğunu dinledim:
-Hangi kadın olursa olsun; kocasının izni olmadan kocasının evinden dışarı çıkar ise; üzerine ayın ve güneşin doğduğu her şey ona lanet eder. Taa ki, kocasının evine dönünceye kadar.
Allah, kendisinden razı olsun; İbn-i Abbas’ın, bir başka rivayetinde Resulullah (sav) şöyle buyurdu;
-Bir kadın evinin kapısından dışarı çıktığı zaman; süslenir, kokulanır çıkarsa… Kocası da, o kadının bu halinden hoşnut olur ise… O kadının attığı her adımda, kocası için cehennem içinde bir ev yapılır.”
Talha b.Abdillah, Resulullah’ın şöyle buyurduğunu dinledim:
“-Hangi kadın olursa olsun; kocasının yüzüne, asık yüzle bakar, onu kedere boğar ise… Kocasının yüzüne gülüp onu neşelendirinceye kadar Allah’ın dargınlığındadır.”
Ebu Hüreyre’den rivayet edilen bir hadiste ise Resulullah efendimiz şöyle buyurmuştur;
“Erkek, kadını yatağına çağırdığı zaman, o kadın kocasının yatağına girmekten çekinir de gitmez ise.. bu yüzden kocası da ona dargın yatar ise..taa. Sabaha kadar, melekler o kadına lanet okurlar.”
Hz Ali ile Hz Fatıma annemizin, peygamber efendimizi ziyaretleri esnasında onu son derece üzüntülü ve ağlamaklı bir halde gördüklerinde “Ya Resulallah; seni ağlatan nedir?” Sorusu karşısında Efendimiz (as) “Miraca çıkarıldığım gece, bazı kadınları şiddetli azap içinde görmüştüm; onları hatırladım, ağladım.” Diye buyurduğu kadınların hallerini sizlerle paylaşmaya, özet olarak dikkatlerinize sunmaya çalıştım.
21.yy. bilgi çağında, miraçta kendileri için ağlayan Allah resulüne kaç kadınımız ümmet olabilme şerefine naildir. Bu soruların cevabını özümüze dönüp kendimizde aramamız dileği ile selam ve dualarımla. 21.02.2013
Kaynak: (Dürret’ül Vaizin.Cilt-1-s.219.222)
Hamit KURT