Muhtazaf'ın Makaleleri.....

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Bir Ramazan daha Geçiyor.
Bir faziletin, bereketin ve mağfiretin iklimini geride bırakarak, bayrama ulaşacağız.
Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem azabından kurtuluş vesilesi olan ramazan ayında yapacağımız ibadetlerin verdiği huzur ve mutluluğun sevincini hep birlikte yaşıyacağız. Elhamdulillah.
Bugünün, şu güzel vaktinde, ramazanın aydınlığında nurlanmış kalplerimizle, her zamankinden daha coşkulu bir şekilde, Allah’ın birliğine inanmanın, sevinci ile âlemlere rahmet olarak gönderilen son Peygamber Hz. Muhammed (sav)’in gösterdiği yolda olmanın mutluluğunu şu an tadıyor olmamız ne mutlu.
Elhamdulillah.
Bizi ramazanın manevî ikliminden geçirip, bu bayram sabahına ulaştıracak olan Yüce Allah’a hamdolsun. Somali’den Kenya’ya, Gazze'den Kudüs'e, Irak'tan Çeçenistan'a, Pakistan'dan Afganista'na İslam coğrafyasında yaşanan olumsuz olayların feraha kavuşması için Cenabı Hakk'a dua ediyor ve edeceğiz, Allah'ın izni ile birlik ve beraberlik içinde yürüyüp daha neşeli günlere erişeceğimizi daima umuyorum. İçinde bulunduğumuz şu Ramazan ayında rahmetin sağanak, sağanak üzerimize düştüğü bu günlerde elini açıp kaçımız sebeplenmek adına yol alabildik?
Çevremizdekileri ağırlamaktan fırsat bulup kaç garibana yardım edebildik?
Sizden geldiğini bilmeden sadece Rabbinin emri üzerine kaçımız yardım edebildik? Bu adımları yapabildikse ne mutlu. Bayram Rahmetin, Şefkatin, Dostluğun, Kardeşliğin yaşandığı bir zamandır.
Sevginin, Muhabbetin, Ziyaretin ve Ziyafetin diğer adı Bayramdır.
İşte bu anlamda bayram gerçek bayram olur.
Paylaşmanın adıdır Bayram.
Mekkeli Muhacirleri Medineli ensarın kucakladığı gibi din kardeşini kucaklamaktır Bayram.
Bu vesile ile gelecek olan Kadir gecesi ve Ramazan bayramının başta milletimize, İslam âlemine ve tüm dünya insanlığına hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, gelecek olan kadir gecenizi ve bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

M.S.A. / Muhtazaf..
 

MURATS44

Özel Üye
Mekkeli Muhacirleri Medineli ensarın kucakladığı gibi din kardeşini kucaklamaktır Bayram.

Makalenin ana hatlarını tek cümle ile özetlmişsiniz. Koca bir yıl geçtikten sonra , mübarek ramazanı karşılarken , yaşarken ve uğurlarken içimizden geçenler apayrı bir mutluluk oluyor içimizde. Bu günleri anlamlı kılacak olanda ramazanın anlamıı bilerek yaşamaktan geçecektir.bilince başka güzel ramazan.
yüreğinize sağlık. Çok güzel bir yazıyı kaleme aldınız. Teşekkür ederim.
 

Okyay

ÖZEL ÜYE
Yüreğinize sağlık
Ellerin dert görmesin
Rabbimiz İman nurunuzu arttırsın
İnşaallah.
Allah c.c. razı olsun.
........................................................................

O “Bin aydan hayırlı, şanlı Kadir gecesi”
Sevinç göz yaşı salar, mü’min-lerden nicesi.

İnşaallah olsun diye kurtuluş reçetesi.
Ramazan’lar başkadır benim memleketimde.

Ya Rabbi! Ramazan’da, oruçla kâim eyle,
Oruca, oruçluya, hürmette dâim eyle,
Emrine hassasiyet, sevgi ve duyum eyle,
Ramazan rahmet olsun benim memleketimde.
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Şikayetim var ya Resulullah...

ŞİKÂYETİM VAR YA RASULULLAH…
Dünya yeniden ebu cehil devrini yaşıyor.
İnsanların çeşit, çeşit putları oluştu.
İnsanlar sadece bu dünyayı düşünür oldu.
Kumar, zina, içki, ahlaksızlık yeryüzünü sardı.
Fitne diz boyu alabildiğine çoğalıyor.
Ahlaklı hakkı üstün tutanlar yerilirken kötü işleri yapan insanlar el üstünde tutulur oldu.
Gidecek ne bir yerimiz nede ALLAH’dan (c.c.) başka sığınacak başka dostumuz kaldı.
İslamı ılımlaştıracağız diye nasılda uğraşıyorlar.
İslama göre yaşam değilde kendilerine göre İslam oluşturma peşindeler.
Çocuklarımızı istemesekte ebu cehil zihniyetinde yetiştiriyorlar.
Aileleri küçülttüler dedeleri nineleri huzur evine tıktılar.
Kendi başlarınada geleceğini bilerek.
Moda adına kadınlarımızı tesettürden uzaklaştırdılar.
Evde ne huzur kaldı nede yaşam.
Kadın hakları dediler islama zıd kadınlar oluşturdular.
Erkekler kahvehanelerde kadınlar televizyon karşısında konuşmayan bir millet olduk.
Ne kadın kocasından anlar ne erkek karısından anlar oldu.
Boşanmalar gırla gidiyor.
Saygı ve sevgi lafta kaldı.
Erkekler kadın gibi kadınlar erkek gibi giyinir oldu.
Yetiştirdikleri çocuklarda yaşadıkları memleketlere yararlı olacağına zararlı oldu.
Ya rasulullah!
Nereye gidelim nerede yaşayalım?
Bizim hicret edecek ne bir habeşistanımız nede bir necaşimiz yok.
Zulüm her yeri kapladı.
Artık müslümanı terörle birlikte anar oldular.
Topraklarımız, zenginliklerimiz, işgal edildi, kadınlarımız kirletildi, çığlıklarını duymak istemediğimizden kulaklarımızı kapattık.
Namusumuz haysiyetimiz yerle bir oldu.
İslamın sancağı sahibsiz kaldı.
Erkeklerimiz ölümden çok korkar oldular.
Biz hala günlük işlerle uğraşıyoruz.
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Haram helal birbine karıştı.
Yediklerimiz haramda helalde birbirine karıştı.
Yediklerimizde azda olsa haram var.
Biz ne soruyoruz ne helalini arıyoruz sadece mideyi dolduruyoruz.
Onun içinde evlerimizde bereket kalmadı.
Bizi ilgilendirmiyor mazlumların kanı.
Bizi ilgilendirmiyor İslam topraklarının işgali.
Bizi ilgilendirmiyor komşu Müslüman ülkelerin durumu.
Habire dünyaya daha sık sarılıyoruz.
Kendimizi bir şey olduğumuzu sanıyoruz.
Mezara en sevdiklerimizi defnettiğimiz halde.
Şikâyetim budur ya rasulullah…
Sen gideli öksüz kaldı ümmetin...
M.S.A. / Muhtazaf...


 

TaHKaR

Aktif Üyemiz
Bir Ramazan daha Geçiyor.
Bir faziletin, bereketin ve mağfiretin iklimini geride bırakarak, bayrama ulaşacağız.
Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem azabından kurtuluş vesilesi olan ramazan ayında yapacağımız ibadetlerin verdiği huzur ve mutluluğun sevincini hep birlikte yaşıyacağız. Elhamdulillah.
Bugünün, şu güzel vaktinde, ramazanın aydınlığında nurlanmış kalplerimizle, her zamankinden daha coşkulu bir şekilde, Allah’ın birliğine inanmanın, sevinci ile âlemlere rahmet olarak gönderilen son Peygamber Hz. Muhammed (sav)’in gösterdiği yolda olmanın mutluluğunu şu an tadıyor olmamız ne mutlu.
Elhamdulillah.
Bizi ramazanın manevî ikliminden geçirip, bu bayram sabahına ulaştıracak olan Yüce Allah’a hamdolsun. Somali’den Kenya’ya, Gazze'den Kudüs'e, Irak'tan Çeçenistan'a, Pakistan'dan Afganista'na İslam coğrafyasında yaşanan olumsuz olayların feraha kavuşması için Cenabı Hakk'a dua ediyor ve edeceğiz, Allah'ın izni ile birlik ve beraberlik içinde yürüyüp daha neşeli günlere erişeceğimizi daima umuyorum. İçinde bulunduğumuz şu Ramazan ayında rahmetin sağanak, sağanak üzerimize düştüğü bu günlerde elini açıp kaçımız sebeplenmek adına yol alabildik?
Çevremizdekileri ağırlamaktan fırsat bulup kaç garibana yardım edebildik?
Sizden geldiğini bilmeden sadece Rabbinin emri üzerine kaçımız yardım edebildik? Bu adımları yapabildikse ne mutlu. Bayram Rahmetin, Şefkatin, Dostluğun, Kardeşliğin yaşandığı bir zamandır.
Sevginin, Muhabbetin, Ziyaretin ve Ziyafetin diğer adı Bayramdır.
İşte bu anlamda bayram gerçek bayram olur.
Paylaşmanın adıdır Bayram.
Mekkeli Muhacirleri Medineli ensarın kucakladığı gibi din kardeşini kucaklamaktır Bayram.
Bu vesile ile gelecek olan Kadir gecesi ve Ramazan bayramının başta milletimize, İslam âlemine ve tüm dünya insanlığına hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, gelecek olan kadir gecenizi ve bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

M.S.A. / Muhtazaf..

Makalenin ana hatlarını tek cümle ile özetlmişsiniz. Koca bir yıl geçtikten sonra , mübarek ramazanı karşılarken , yaşarken ve uğurlarken içimizden geçenler apayrı bir mutluluk oluyor içimizde. Bu günleri anlamlı kılacak olanda ramazanın anlamıı bilerek yaşamaktan geçecektir.bilince başka güzel ramazan.
yüreğinize sağlık. Çok güzel bir yazıyı kaleme aldınız. Teşekkür ederim.

Yüreğinize sağlık
Ellerin dert görmesin
Rabbimiz İman nurunuzu arttırsın
İnşaallah.
Allah c.c. razı olsun.
........................................................................

O “Bin aydan hayırlı, şanlı Kadir gecesi”
Sevinç göz yaşı salar, mü’min-lerden nicesi.

İnşaallah olsun diye kurtuluş reçetesi.
Ramazan’lar başkadır benim memleketimde.

Ya Rabbi! Ramazan’da, oruçla kâim eyle,
Oruca, oruçluya, hürmette dâim eyle,
Emrine hassasiyet, sevgi ve duyum eyle,
Ramazan rahmet olsun benim memleketimde.


Ramazan dayanısması bu işte. hoşgörü bu işte..örnek Üç davranıs ve ortaya cıkan güzel bir eser. tebrıkler ALLAH razı olsun...
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Zaman!
Zaman denen kısıtlı bir ömür bizi bırakmadan, hazır olmak varken yine bir sabah uykudayım ve ezanlar rüyalarımda okunuyor.

Uzaklarda sıla denen özlemi yaşıyorum, minarelerden ezanları duymaya hasretim, mezarlarımı ziyarete hasretim, memleketin anadolumun havasına hasretim, suyuna insanına hasretim, yüreğimde daima bir kıpırtı ve bu hasret 40 yıldır hiç bitmedi taptaze.

Buradaki insanım uzanan elleri göremeden, selam veren sesleri duyamadan, kıpırdanan dudaklarını ne dediğini bilemeden, sanki kendime bir dünya oluşturmuşuz.

Kimileri tamamen kaybolmuş kimileri biryerlere tutunmaya çalışıyor.

Ama zaman denen bir mefkum var.

Seneler, aylar, günler, saatler, dakikalar, saniyeler, saliseler farkında olmadan eriyor.

Biz ise o kıymetli vakitleri bozuk para gibi çar çur ediyoruz. İnsanımıza bile sahip çıkamadan ve kaybeden zaman değil biz oluyoruz.

Buradaki insanımıza sahip olamadığımız gibi anavatanım,dakilerde bir, bir kayboluyor okyanuslarda. Hedefimiz bencillik, özellik, yaşama standardı, para, lüks, borç, iş, aş ve kaybolan nesiller çocuklar geleceğimiz. Birbirimizden sakındığımız ise biraz sevgi biraz gülümseme bir selam ve hal hatır sorma yaşamı sevince döndürme evet bütün bunlar varken hala batılı olmak adına değermi.

Hem bu dünya imtihan dünyası derken hemde sadece hiç ölmeyecekmiş gibi yaşama devam ediyor dengeleri bozuyoruz.

Kendi İslami kültürümüzden taviz vermemek varken, kendimizden utanıyoruz.

Nereden nereye geldik.

ALLAH c.c. bizleri ahirette utandırmasın.

Selam ve dua ile.
M.S.A. / Muhtazaf...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
MÜSLÜMANLARIN SEVGİ VE GÜVENE İHTİYACI VAR !

ALLAH’ın Selam’ı Rahmet’i Bereket’i Müslümanlar’ın üzerine olsun. Müslüman kardeşlerim ALLAH (c.c) rızası için bütün Müslümanlar’ı çok seviyorum. ALLAH (c.c) rızası için çok güveniyorum. Müslümanlar olarak binmişiz gururun at’ına gidiyoruz. Ufacık hatalar af edilmez olmuş senelerce küs senelerce kin taşıyoruz. Ömrümüzün ebedi olduğunumu sanıyoruz! Sanıyorsak yanılıyoruz! Acaba Kendimize soruyormuyuz neden ve niçin? Bakıyorsun kendi öz kardeşi ile veya en yakını ile velhasıl Müslüman kardeşi ile küsmüş sanki cephedeki düşmanı zannediyor. Bu misaller çoğaltılabilir. Mesele Müslümanlar’ ın hatalarını anlayıp hatalarından bir an dönmesidir. Gelin sevgi tohumlarını ekelim bir gün hasatı alacağımızı asla unutmayarak derdimize sahip çıkalım. Birbirimize gülümseyelim, sevelim, yardım edelim ve tövbe edelim. Sevgimizi eksik etmeyelim. Kimimiz O, kimimiz bu, kimimiz şu demeyelim. Birbirimizle tarağın dişleri gibi kenetleşelim. Medine’de Resul öyle emretmiş. Bizim örneğimiz günün magazin popcuları ve topcuları değil O olmalı yoksa kurtuluş beklemeyin. Bu yerin üstü olduğu gibi altıda var. Hemde hiç ölmemek üzere bin Düşünün bir karar verin, kararınız doğruya güzele olsun. Birimizin derdi hepimizin, hepimizin derdi birimizin derdi olsun. Benim güzel kardeşlerim Vesselam... M.S. A. / Muhtazaf...
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Müslüman’ın Derdi Ne Olmalı.
Bütün insanlıkla birlikte süratle yıkıma gidiyoruz.
Aynı gemide batıya derken batmaya aynı süratle gidiyor.
Batılı hangi delikten girse aynı deliğe dalıyoruz.
Ne menem insanlar olduk.
Müslüman’ım diyoruz, fakat faiz, yalan, zina, ikiyüzlülük, dedikodu, adam kayırma, sahtekârlıklara göz yumma, kumar, namazı, zekâtı, sadakayı basite alma, haccı turistik seyahate dönüştürme.
Bütün bunlarla birlikte esas meseleye gelelim.
Dertlerimiz çok ama esas mesele ümmetin vahdeti.
Harap olan yurtlar yıkılan şehirler.
Ateşe düşen evler.
Kardeşine düşmanca bakan gözler.
Bahtını kendi yanlışları ile karartan ümmet.
Bu durumları gördükçe ne kadar dünyalı olduğumuzu ve ahreti o kadar unuttuğumuzu gözlerimizin önüne getirelim.
Viran olmuş vicdanlar, dumura uğramış hisler, birbirine yabancılaşmış kardeşler,
Aynı evde yaşayan fakat ayrı, ayrı kulvarlarda koşan ev halkı.
Gününü gün eden onu da kar sayan zavallı insan.
Kurtuluş reçetesini duvarlara asmış kendisi kurtuluş arıyor.
Hastalığın tedavisini Doktordan değil hurafe işlerde arıyor.
İlacı eczanede değil meyhanede arıyor.
Ruhlar hasta olmuş, gözler görmez, kulaklar duymaz, diller lal olmuş.
Robotlaşmış bedenler, bozulmuş zevkler, ağızların tadı bile değişmiş.
Bizden olanlar bir köşeye atılmış.
Garip guraba olmuş tıpkı ebu zer gibi yalnızlaşmış.
Bizden olmayanlar baş köşede yer alıyor.
Bütün koltuklar işgal olmuş.
Evlerimizi lağım kanalları istila etmiş.
Bütün aile kumanda kapma peşinde.
Çocuklarımızı başkaları için besleyerek büyütmüşüz.
Başkalarının ellerine okutmak için teslim etmişiz.
Okuttuktan sonrada başkalarının fikirleri ile karşımıza çıkıyor.
İşte o zaman kaybettiğimizi anlıyoruz.
Ne zaman çocuklarımızı kaybettik.
O zaman sesimizi yükseltiyoruz.
İşte o zaman acıyla kıvranıyoruz.
Geç!
Çok geç!
O zamana kadar neredeydin be adam!
Demezler mi adama?
Sadece beslemek yeterli olduğunu sanıyorsan?
Sadece isteklerinin yerine gelmesi, istediğin gibi bir evladın yetişmesine yeterlimidir? Sadece nefsini beslemekle onu savunmasız bıraktığının farkındamısın?
Bedenini besledin beynini ruhunu niçin beslemedin de başkalarına güvendin.
Hani bir hikâye varya onun gibi.
Hikâye şöyle idi!
Herkes, birisi, herhangibiri ve hiçkimse adlı dört kişi hakkında.
Yapılması gereken önemli bir iş vardı.
Herkes, birisini, nin bu işi yapacağından emindi. Gerçi bu işi herhangibiri, de yapabilirdi. Ama hiçkimse yapmadı. Birisi buna çok kızdı. Çünkü iş herkesin, in işiydi.
Herkes, herhangibiri, nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu.
Ama hiçkimse, herkes, in yapamayacağının farkında değildi.
Sonunda herhangibiri, nin yapabileceği bir işi hiçkimse yapmadığı için herkes, birisi, ni suçladı.
Yani yapacağımızı başkalarından beklemek yerine nesillerimize kendimiz sahip olmamız gerekli değilmi? İdi. Vahdetimizin olmadığı, ailemize yavrularımıza ayıramadığımız zamanımız olmadığı bir hayattan daha ne bekliyoruz.
ALLAH’IN c.c. rızası olmadığı, resulünün ikaz ettiği fakat bizim tersini yaptığımız bir yaşamdan zarar görmemiz pek tabii.
Ümmetin vahdeti hepimizin kurtuluşuna sebeb olacaktır.
Vahdetin aleyhine olan işlere firen, vahdetin lehine olan işlere de destek olalım.
Bütün bunları ALLAH’IN rızası için yapalım.
RAB’bim ümmeti ve insanlığı doğru yoldan ayırmasın.
M.S.A. / Muhtazaf...

 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
BİLGİ

Zaman!
Zaman denen kısıtlı bir ömür bizi bırakmadan, hazır olmak varken yine bir sabah uykudayım ve ezanlar rüyalarımda okunuyor.
Uzaklarda sıla denen özlemi yaşıyorum, minarelerden ezanları duymaya hasretim, mezarlarımı ziyarete hasretim, memleketin anadolumun havasına hasretim, suyuna insanına hasretim, yüreğimde daima bir kıpırtı ve bu hasret 40 yıldır hiç bitmedi taptaze.
Buradaki insanım uzanan elleri göremeden, selam veren sesleri duyamadan, kıpırdanan dudaklarını ne dediğini bilemeden, sanki kendime bir dünya oluşturmuşuz.
Kimileri tamamen kaybolmuş kimileri biryerlere tutunmaya çalışıyor.
Ama zaman denen bir mefkum var.
Seneler, aylar, günler, saatler, dakikalar, saniyeler, saliseler farkında olmadan eriyor.
Biz ise o kıymetli vakitleri bozuk para gibi çar çur ediyoruz. İnsanımıza bile sahip çıkamadan ve kaybeden zaman değil biz oluyoruz.
Buradaki insanımıza sahip olamadığımız gibi anavatanım,dakilerde bir, bir kayboluyor okyanuslarda. Hedefimiz bencillik, özellik, yaşama standardı, para, lüks, borç, iş, aş ve kaybolan nesiller çocuklar geleceğimiz. Birbirimizden sakındığımız ise biraz sevgi biraz gülümseme bir selam ve hal hatır sorma yaşamı sevince döndürme evet bütün bunlar varken hala batılı olmak adına değermi.
Hem bu dünya imtihan dünyası derken hemde sadece hiç ölmeyecekmiş gibi yaşama devam ediyor dengeleri bozuyoruz.
Kendi İslami kültürümüzden taviz vermemek varken, kendimizden utanıyoruz.
Nereden nereye geldik.
ALLAH c.c. bizleri ahirette utandırmasın.

MÜSLÜMANLARIN SEVGİ VE GÜVENE İHTİYACI VAR !

ALLAH’ın Selam’ı Rahmet’i Bereket’i Müslümanlar’ın üzerine olsun. Müslüman kardeşlerim ALLAH (c.c) rızası için bütün Müslümanlar’ı çok seviyorum. ALLAH (c.c) rızası için çok güveniyorum. Müslümanlar olarak binmişiz gururun at’ına gidiyoruz. Ufacık hatalar af edilmez olmuş senelerce küs senelerce kin taşıyoruz. Ömrümüzün ebedi olduğunumu sanıyoruz! Sanıyorsak yanılıyoruz! Acaba Kendimize soruyormuyuz neden ve niçin? Bakıyorsun kendi öz kardeşi ile veya en yakını ile velhasıl Müslüman kardeşi ile küsmüş sanki cephedeki düşmanı zannediyor. Bu misaller çoğaltılabilir. Mesele Müslümanlar’ ın hatalarını anlayıp hatalarından bir an dönmesidir. Gelin sevgi tohumlarını ekelim bir gün hasatı alacağımızı asla unutmayarak derdimize sahip çıkalım. Birbirimize gülümseyelim, sevelim, yardım edelim ve tövbe edelim. Sevgimizi eksik etmeyelim. Kimimiz O, kimimiz bu, kimimiz şu demeyelim. Birbirimizle tarağın dişleri gibi kenetleşelim. Medine’de Resul öyle emretmiş. Bizim örneğimiz günün magazin popcuları ve topcuları değil O olmalı yoksa kurtuluş beklemeyin. Bu yerin üstü olduğu gibi altıda var. Hemde hiç ölmemek üzere bin Düşünün bir karar verin, kararınız doğruya güzele olsun. Birimizin derdi hepimizin, hepimizin derdi birimizin derdi olsun. Benim güzel kardeşlerim Vesselam...

Müslüman’ın Derdi Ne Olmalı.
Bütün insanlıkla birlikte süratle yıkıma gidiyoruz.
Aynı gemide batıya derken batmaya aynı süratle gidiyor.
Batılı hangi delikten girse aynı deliğe dalıyoruz.
Ne menem insanlar olduk.
Müslüman’ım diyoruz, fakat faiz, yalan, zina, ikiyüzlülük, dedikodu, adam kayırma, sahtekârlıklara göz yumma, kumar, namazı, zekâtı, sadakayı basite alma, haccı turistik seyahate dönüştürme.
Bütün bunlarla birlikte esas meseleye gelelim.
Dertlerimiz çok ama esas mesele ümmetin vahdeti.
Harap olan yurtlar yıkılan şehirler.
Ateşe düşen evler.
Kardeşine düşmanca bakan gözler.
Bahtını kendi yanlışları ile karartan ümmet.
Bu durumları gördükçe ne kadar dünyalı olduğumuzu ve ahreti o kadar unuttuğumuzu gözlerimizin önüne getirelim.
Viran olmuş vicdanlar, dumura uğramış hisler, birbirine yabancılaşmış kardeşler,
Aynı evde yaşayan fakat ayrı, ayrı kulvarlarda koşan ev halkı.
Gününü gün eden onu da kar sayan zavallı insan.
Kurtuluş reçetesini duvarlara asmış kendisi kurtuluş arıyor.
Hastalığın tedavisini Doktordan değil hurafe işlerde arıyor.
İlacı eczanede değil meyhanede arıyor.
Ruhlar hasta olmuş, gözler görmez, kulaklar duymaz, diller lal olmuş.
Robotlaşmış bedenler, bozulmuş zevkler, ağızların tadı bile değişmiş.
Bizden olanlar bir köşeye atılmış.
Garip guraba olmuş tıpkı ebu zer gibi yalnızlaşmış.
Bizden olmayanlar baş köşede yer alıyor.
Bütün koltuklar işgal olmuş.
Evlerimizi lağım kanalları istila etmiş.
Bütün aile kumanda kapma peşinde.
Çocuklarımızı başkaları için besleyerek büyütmüşüz.
Başkalarının ellerine okutmak için teslim etmişiz.
Okuttuktan sonrada başkalarının fikirleri ile karşımıza çıkıyor.
İşte o zaman kaybettiğimizi anlıyoruz.
Ne zaman çocuklarımızı kaybettik.
O zaman sesimizi yükseltiyoruz.
İşte o zaman acıyla kıvranıyoruz.
Geç!
Çok geç!
O zamana kadar neredeydin be adam!
Demezler mi adama?
Sadece beslemek yeterli olduğunu sanıyorsan?
Sadece isteklerinin yerine gelmesi, istediğin gibi bir evladın yetişmesine yeterlimidir? Sadece nefsini beslemekle onu savunmasız bıraktığının farkındamısın?
Bedenini besledin beynini ruhunu niçin beslemedin de başkalarına güvendin.
Hani bir hikâye varya onun gibi.
Hikâye şöyle idi!
Herkes, birisi, herhangibiri ve hiçkimse adlı dört kişi hakkında.
Yapılması gereken önemli bir iş vardı.Herkes, birisini, nin bu işi yapacağından emindi. Gerçi bu işi herhangibiri, de yapabilirdi. Ama hiçkimse yapmadı. Birisi buna çok kızdı. Çünkü iş herkesin, in işiydi.
Herkes, herhangibiri, nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu. Ama hiçkimse, herkes, in yapamayacağının farkında değildi.
Sonunda herhangibiri, nin yapabileceği bir işi hiçkimse yapmadığı için herkes, birisi, ni suçladı.Yani yapacağımızı başkalarından beklemek yerine nesillerimize kendimiz sahip olmamız gerekli değilmi? İdi.Vahdetimizin olmadığı, ailemize yavrularımıza ayıramadığımız zamanımız olmadığı bir hayattan daha ne bekliyoruz.
ALLAH’IN c.c. rızası olmadığı, resulünün ikaz ettiği fakat bizim tersini yaptığımız bir yaşamdan zarar görmemiz pek tabii.
Ümmetin vahdeti hepimizin kurtuluşuna sebeb olacaktır.
Vahdetin aleyhine olan işlere firen, vahdetin lehine olan işlere de destek olalım.
Bütün bunları ALLAH’IN rızası için yapalım.
RAB’bim ümmeti ve insanlığı doğru yoldan ayırmasın.


Bu yorumları birleştirerek okudum. Sonuçta baktım ki; hepside birbirini tamamlıyor. Müslümanın derdi ,sevgi ve güven olunca burada biraz düşünmek gerekiyor. En önemli düşüncemiz hiç bir şeyi zamana bırakmadan, müslümanlar arasındaki sevgi ve saygıyı bütünleştirerek kırılmaz bir zincire dönüştürmek olmalı. Bu bağları ne kadar güçlü ve sıcak tutarsak elbette ki, sorunlar teker teker çözülür. Bu bağın amacı da ALLAH rizası olunca , herşey olması gerektiği gibi olacaktır. Muhtazaf hocamız o kadar güzel anlatmış ki, her satırına katılmamak mümkün olmuyor. Herşey bizim elimizde , böyle bilip ,,ona göre kendimizi düzenlersek ,devamı elbette gelecektir. Ellerinize sağlık. Beğenerek ve düşünerek okudum.Allah razı olsun,,,,,,
 
Üst Alt