MustafaCİLASUN
Özel Üye
Click here to view the original image of 960x712px.
An ne sessiz geliyordu
Ruhuma nezaketle sesleniyordu
Kalbim bu hakikati ne kadar biliyordu
Akıl kifayet mi ediyordu
İdrak her sahnesinde neler anlatıyordu
Bilincin sermayesi niye ihmal ediliyordu
Nefes üşüten vakti işaret ediyor
Takatinden kesilerek hüzün zerk ediyor
Hal ne kadar melülleşse de hakikati biliyor
Ecel davetsiz misafir gibi geliyor
Hiç olmadık yerde aczi yete düşürüyor
Avunan, bahaneye sığınan niye telaş ediyor
Hasta yatağında umutla bekliyor
Ağrı ve sancı nüksetti mi aman diliyor
Refakatçi şaşkın vaziyette etrafa sesleniyor
Oysaki ecel üç koşula bağlıydı
Kan, kalp ve ciğer hangisi iflas etmişse andı
Korkulan ve unutulan zaman içinde hakikatti
Musalla taşı ne hazin bir haykırıştı
Henüz okunmaya fırsat bulunmamış kitaptı
Müdavimler nasılsa mütereddit şekilde baktı
Son telaş yine hüzünlü başlamıştı
İçinden gelen, ne derleri önemseyen toplandı
İbret ve idrak sukuta çekildi, nefisler oradaydı
Kabir açıldı, toprak bir kenara yığıldı
İşin her tuhaflığı oradaydı, su kapları arandı
Mevta telaşla mezara kondu, hoca kıraate başladı
En yakınları kabre toprak atmaya başladı
Talkın vermek için hoca bir müddet bakındı
Sonra nasılsa mevtaya seslenerek, sualleri anlattı
Taziye için sıraya girmeye başlanmıştı
Mezarlıktaki taziye yetmeyince evlere ulaşıldı
Ölenin canına değsin diye kıymalı, ayran dağıtıldı
Cenazeye katılanlar her halde acıkmışlardı
Muhabbete dalarak kıymalının tadını çıkarttı
Adap ve edepten olması gereken her şey sulanmıştı
Mustafa Cilasun