Meal MUTAFFİFÎN Sûresi Türkçe Okunuşu ve Meâli

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
MUTAFFİFÎN SURESİ OKUNUŞU VE MEALİ

MUTAFFİFÎN Sûresi 2. Ayet
MUTAFFİFÎN Sûresi 2. Ayet
Mutaffifin Sûresi Hakkında

Mutaffifîn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 36 âyettir. İsmini, birinci âyette geçip “ölçü ve tartıda hîle yapanlar” mânasındakiاَلْمُطَفِّف۪ينَ (mutaffifîn) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 83, iniş sırasına göre ise 86. sûredir. Kur'ân-ı Kerim'in seksen. üçüncü sûresi. Otuz altı âyet, yüz doksan dokuz kelime ve yedi yüz otuz harften ibarettir. Mekkî sûrelerden olup, Ankebut sûresinden sonra nâzil olmuştur. Adını ilk âyetinde geçen ve "ölçü, tartıda eksiklik yapanlar" anlamına gelen "Mutaffıfin" kelimesinden almıştır.

Mutaffifin Sûresi Konusu

Ölçü ve tartıda hîle yapanların kıyâmette başlarına gelecek felaketlere dikkat çekilir. Zira bu tür günahlar, pek büyük bir gün olan âhirete imansızlığın bir göstergesidir. Sûrede ağırlıklı olarak mü’min ve kâfirlerin âhirette karşılaşacakları mükâfat ve cezadan bahsedilir. Mü’minlerin, kendilerini dünyada alaya alıp üzerlerine gülen kâfirlerin âhiretteki perişan hallerine gülecekleri haber verilir.

Bu sure bize, İslama davetin ilk günlerinde Mekke'de meydana gelen pratik bir olayı aksettirmekte; kalpleri uyarmakta, duygulan harekete geçirmekte; yeni yeni hükümler, nizamlar getiren bu semavi risaletin yeryüzünde gerek Arap toplumu ve gerekse bütün insanlığın hayatında yerleşmesini hedef almaktadır.

Sure dört bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm, alışverişte dürüst davranmayanlara savas açmakla başlamaktadır: "İnsanlardan birsey ölçüp alırken, tam alan, onlara bir seyi ölçüp veya tartarken de eksik veren hilekarların vay haline! Yoksa onlar, büyük bu gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? O gün, insanlar, Alemlerin Rabbi olan Allah'in huzurunda dururlar" (1-6).

İslam'ın çıkışı sırasında Mekke'de yasayan müsrik toplumu, ticaret hayatını ellerinde tutuyordu. Bunların içinde güçlü ve nüfuzlu bir kesim, halka istediği gibi baskı yapmakta, alırken fazlasıyla almakta, satarken eksik vermekteydiler. Bunlar kervanlarıyla kışın Yemen'e, yazın Sam'a giderek Hicaz'a mal sevkediyor ve büyük servetlere sahip bulunuyorlardı. Aslında Mekke'de inen sureler, daha çok akideye ait genel prensiplere yer verirken, bu surede muamelatı ilgilendiren ticaret konusuna el atılması, bu yeni dinin sosyal ve ekonomik alanda Medine döneminde gerçeklestireceği reformlara bir baslangçtır. Diger yandan ticaret hileleri bir yönüyle ahlak konusuna girer.

Medine'ye hicret edilince, orada da Yahudi tüccarlari ticaret hilelerinde becerikli idiler. Ashab-i kiram ticaret konularına İslami bir yaklaşımla el atınca, dürüst bir ticaret başladı. Piyasada güven sağladılar. Ekonomi ve para gücü giderek onların eline geçti. Artık ayet ve hadislerle yapılan yeni ekonomik düzenlemelerde, hilekarlarin güç kazanmasına imkan bırakılmıştı. Ayetlerde söyle buyurulur: "Ölçüyü ve tartiyi adaletle yapın" (el-En'am, 6/152). "Bir şeyi ölçerken tam ölçün, tartarken de doğru teraziyle tartın" (el-Isra, 17/35). Cenab-ı Hak, ölçü ve tartida hile yapmaları sebebiyle Suayb peygamberin kavmini helak etmistir (İbn Kesir, Muhtasaru Tefsiri İbn Kesir, thk. M. Ali es-Sabuni, 1402/1981 Beyrut, 111, 613). Ahirette karşılaşılabilecek sıkıntı için de; "Yoksa onlar, büyük bir gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? " (el-Mutaffifin, 83/4,5) buyurulur.

Ebû Hureyre'den (Ö. 57/676) rivayet edildiğine göre; Hz. Peygamber bir gün pazar yerinden geçerken, elini bir zahire yığının içine sokmuş, alt kısmının ıslak olduğunu görünce sebebini sormuştur. Satıcının; yağan yağmurun ıslattığını söylemesi üzerine söyle buyurmuştur: "Bu ıslaklığı herkesin görmesi için zahirenin üzerine çıkarman gerekmez miydi? Hile yapan benden değildir" (Müslim, İman, 164; Ebu Davud, Buyu', 50; Tirmizi, Buyu', 72).

Surenin ikinci bölümünde inkarcıların ve azgınların durumuna yer verilir. Allah'ın emrinden dışarı çıkanların "siccin" adlı kitapta yazılı olduğu, bunların Kur'an-ı Kerim ayetlerine "öncekilerin masalları" dedikleri ve ahirette Cehennem'e girecekleri belirtilir. Üçüncü bölümde, kötülere karşılık iyilerin durumu, yüksek makamları kendileri için hazırlanan nimetler, kıyamet gününde koltuklara oturarak içecekleri güzel şerbetler tasvir edilir.

Son bölümde ise, iyilerin bu aldatıcı ve batıl azgın ve sapıklardan gördükleri kötü muameleler anlatılır: "Suçlular, süphesiz, inananlara gülerlerdi. Yanlarından geçerken birbirlerine göz kırparlardı. Evlerine neşe içinde dönerlerdi Mü'minleri gördükleri zaman, "doğrusu bunlar sapık kimselerdir" derlerdi. Halbuki kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemişlerdi. Kıyamet gününde de inananlar inkarcılara gülerler." Sure şu ayetle sona erer: "Mü'minler, kıyamet günü tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildigini seyredecekler" (36).

Mutaffifin Sûresi Nuzül

Mushaftaki sıralamada seksen üçüncü, iniş sırasına göre seksen altıncı sûredir. Ankebût sûresinden sonra, Bakara sûresinden önce Mekke’de inmiştir; Mekke döneminde inen son sûredir. Medine’de ilk inen sûre olduğuna ve bir kısmının Mekke’de bir kısmının ise Medine’de indiğine dair rivayetler de vardır (bk. Şevkânî, V, 461; İbn Âşûr, XXX, 187).
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
MUTAFFİFÎN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Bismillâhirrahmânirrahîm

83/MUTAFFİFÎN-1: Veylun lil mutaffifîn(mutaffifîne).
Eksik ölçenlerin (ve eksik tartanların) vay haline.


83/MUTAFFİFÎN-2: Ellezîne izektâlû alen nâsi yestevfûn(yestevfûne).
Onlar, ölçerek satın aldıkları zaman insanlara vefalı davranırlar (dürüst olup tam ölçerler).


83/MUTAFFİFÎN-3: Ve izâ kâlûhum ev vezenûhum yuhsirûn(yuhsirûne).
Ve onlara (insanlara) satmak için ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman eksiltirler (eksik tartarlar).


83/MUTAFFİFÎN-4: Elâ yezunnu ulâike ennehum meb'ûsûn(meb'ûsûne).
İşte onlar beas edileceklerini (diriltileceklerini) zannetmiyorlar (bilmiyorlar) mı?


83/MUTAFFİFÎN-5: Li yevmin azîm(azîmin).
Azîm gün için.


83/MUTAFFİFÎN-6: Yevme yekûmun nâsu li rabbil âlemîn(âlemîne).
Âlemlerin Rabbi için insanların kıyam edeceği (kalkacağı) gün.


83/MUTAFFİFÎN-7: Kellâ inne kitâbel fuccâri le fî siccîn(siccînin).
Hayır, muhakkak ki, füccarın (şeytanın fücuruna tâbî olan kâfirlerin) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette siccîndedir (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücrelerindedir).


83/MUTAFFİFÎN-8: Ve mâ edrâke mâ siccîn(siccînun).
Ve siccînin ne olduğunu sana bildiren nedir?


83/MUTAFFİFÎN-9: Kitâbun merkûm(merkûmun).
(O), rakamlandırılmış (kazanılan negatif ve pozitif puanların dereceler halinde yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir).


83/MUTAFFİFÎN-10: Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
İzin günü, yalanlayanların vay haline.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
83/MUTAFFİFÎN-11: Ellezîne yukezzibûne bi yevmiddîn(yevmiddîni).
Onlar ki dîn gününü yalanlıyorlar.


83/MUTAFFİFÎN-12: Ve mâ yukezzıbu bihî illâ kullu mu’tedin esîm(esîmin).
Ve onu (dîn gününü), haddi aşan asi günahkârların hepsi hariç, kimse yalanlamaz.


83/MUTAFFİFÎN-13: İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn(evvelîne).
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: “Evvelkilerin masalları.” dedi.


83/MUTAFFİFÎN-14: Kellâ bel râne alâ kulûbihim mâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
Hayır, bilâkis kazanmış oldukları şeyler, onların kalplerinin üzerini kapladı (kalplerini kararttı).


83/MUTAFFİFÎN-15: Kellâ innehum an rabbihim yevmeizin le mahcûbûn(mahcûbûne).
Hayır, muhakkak ki onlar izin günü Rab'lerinden elbette perdelenmiş olanlardır (Rab'lerini göremezler).


83/MUTAFFİFÎN-16: Summe innehum le sâlul cahîm(cahîmi).
Sonra, muhakkak ki onlar, elbette alevli ateşe atılacak olanlardır.


83/MUTAFFİFÎN-17: Summe yukâlu hâzellezî kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).
Sonra onlara: “Bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.” denilir.


83/MUTAFFİFÎN-18: Kellâ inne kitâbel ebrâri lefî illiyyîn(illiyyîne).
Hayır, muhakkak ki ebrar olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin, hidayette olanların) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin'dedir (zemin kattan 7 kat yukarıda olan birinci âlemdeki kader hücrelerindedir).


83/MUTAFFİFÎN-19: Ve mâ edrâke mâ ılliyyûn(ılliyyûne).
Ve illiyyin'in ne olduğunu sana bildiren nedir?


83/MUTAFFİFÎN-20: Kitâbun merkûm(merkûmun).
(O), rakamlandırılmış (kazanılan pozitif ve negatif derecelerin yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir).
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
83/MUTAFFİFÎN-21: Yeşheduhul mukarrebûn(mukarrebûne).
Ona, mukarrebin (yakın olan melekler) şahit olurlar.


83/MUTAFFİFÎN-22: İnnel ebrâre le fî naîm(naîmi).
Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni'metler içindedir.


83/MUTAFFİFÎN-23: Alel erâiki yenzurûn(yenzurûne).
Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler.


83/MUTAFFİFÎN-24: Ta’rifu fî vucûhihim nadraten naîm(naîmi).
Sen, ni'metin pırıltısını (sevincini), onların yüzlerinde görüp anlarsın.


83/MUTAFFİFÎN-25: Yuskavne min rahîkın mahtûm(mahtûmin).
Onlara, mühürlenmiş (sadece kendilerinin açacağı) halis şaraptan sunulur (içirilir).


83/MUTAFFİFÎN-26: Hitâmuhu misk(miskun). ve fî zâlike fel yetenâfesil mutenâfisûn(mutenâfisûne).
Onun (o şarabın) sonu misktir (şahane misk kokusudur). Ve yarışanlar, artık bunda (bunun için) yarışsınlar.


83/MUTAFFİFÎN-27: Ve mizâcuhu min tesnîm(tesnîmin).
Onun mizacı (muhtevası) tesnîmdendir.


83/MUTAFFİFÎN-28: Aynen yeşrebu bihel mukarrabûn(mukarrabûne).
O bir pınardır ki ondan, mukarrebin (Rabbine yakın) olanlar içer.


83/MUTAFFİFÎN-29: İnnellezîne ecremû kânû minellezîne âmenû yadhakûn(yadhakûne).
Muhakkak ki suçlu olanlar (günahkârlar), âmenû olanlara gülüyorlardı.


83/MUTAFFİFÎN-30: Ve iza merrû bihim yetegâmezûne.
Ve onların (âmenû olanların) yanlarına geldikleri zaman, birbirlerine kaş göz işareti yaparlar.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
83/MUTAFFİFÎN-31: Ve izenkalebû ilâ ehlihimunkalebû fekihîn(fekihîne).
Ve ailelerine döndükleri zaman neşeyle dönerler.


83/MUTAFFİFÎN-32: Ve izâ reevhum kâlû inne hâulâi ledâllûn(ledâllûne).
Ve onları gördükleri zaman: “Muhakkak ki onlar gerçekten dalâlette olanlardır.” dediler.


83/MUTAFFİFÎN-33: Ve mâ ursilû aleyhim hâfızîn(hâfızîne).
Ve onlar, onların (âmenû olanların) üzerine gözetici olarak gönderilmediler.


83/MUTAFFİFÎN-34: Felyevmellezîne âmenû minel kuffârı yadhakûn(yadhakûne).
Artık bugün âmenû olanlar, kâfirlere gülüyorlar.


83/MUTAFFİFÎN-35: Alel erâiki yanzurûn(yanzurûne).
Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler.


83/MUTAFFİFÎN-36: Hel suvvibel kuffâru mâ kânû yef’alûn(yef’alûne).
Kâfirler yapmış oldukları şeyler (sebebiyle) cezalarını buldular mı?
 
Üst Alt