ceylannur
Yeni Üyemiz
Namazını bilerek terkedenlere kaza namazı farz mı?
Soru: Peygamberimiz uyuyakalanların ve unutanların vakti çıkmış olsa da namazlarını uyandıklarında/hatırladıklarında kılmalarını emretmiştir. Uyumak ve unutmak fıkıh usulünde ehliyet arızlarından kabul edilir. Böyle kimseler bile namazı kaza etmekle emrolunduklarına göre, hiçbir mazereti olmadığı halde namazı terk edenlerin öncelikli olarak kaza ile emrolunması gerekmez mi? Yani kendilerinden sorumluluğun kaldırıldığı unutan ve uyuyan kimseye kaza farz olunca, bilinçli olarak terk edene evleviyetle farz olmaz mı?
Cevap: Uyuyakalanların ve unutanların vakti çıkmış dahi olsa namazlarını uyandıklarında ve hatırladıklarında kılmalarına dair emir Kur’an’ın gereğidir. Çünkü unuttuklarımızdan ve hatalarımızdan Allah bizleri sorumlu tutmayacaktır. (Bakara, 2/286) Bu haller, kulun gücünün yetmeyeceği hallerdir. Allah kullarını güçlerinin yetmediği şeyden sorumlu tutmaz.
Vakitle mukayyet olduğu Kuran’la sabit olan namaz, (“Namaz inananlara vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.” Nisa, 4/103) bu belirli vakitler dışında kılınamaz. Bu sebeple Allah Teâlâ, yolculukta bir düşmanla karşılaşan Müslümanların, namazlarını bir rekâta indirebileceklerini Nisa 102. âyette bildirdikten sonra Nisa 103′te bunun sebebi olarak yukarıdaki hükmü zikretmiştir. Kuran’da belirtilen ve Resulullahın sözleriyle teyit edilen mazeret durumları istisna edilmiştir. İstisnai olan bir hüküm kıyası kabul edenlerin kıyas nazariyesine göre bir başka hükme “asıl” olamaz. Mazeret kapsamına girdikleri için vakit şartı düşürülen ve vakti dışında kılmalarına rağmen bu kişilerin mazeretlerinden dolayı sanki vaktinde eda etmiş gibi kabul edildiklerine dair bir hüküm namazı kasten terk edenler için nasıl evleviyetle geçerli olabilir? Bu kişiler vakti dışında kıldıklarında namazlarını kaza değil eda etmiş oluyorlar. Eda edenlerin durumu kaza için asıl olamaz.
Soru: Peygamberimiz uyuyakalanların ve unutanların vakti çıkmış olsa da namazlarını uyandıklarında/hatırladıklarında kılmalarını emretmiştir. Uyumak ve unutmak fıkıh usulünde ehliyet arızlarından kabul edilir. Böyle kimseler bile namazı kaza etmekle emrolunduklarına göre, hiçbir mazereti olmadığı halde namazı terk edenlerin öncelikli olarak kaza ile emrolunması gerekmez mi? Yani kendilerinden sorumluluğun kaldırıldığı unutan ve uyuyan kimseye kaza farz olunca, bilinçli olarak terk edene evleviyetle farz olmaz mı?
Cevap: Uyuyakalanların ve unutanların vakti çıkmış dahi olsa namazlarını uyandıklarında ve hatırladıklarında kılmalarına dair emir Kur’an’ın gereğidir. Çünkü unuttuklarımızdan ve hatalarımızdan Allah bizleri sorumlu tutmayacaktır. (Bakara, 2/286) Bu haller, kulun gücünün yetmeyeceği hallerdir. Allah kullarını güçlerinin yetmediği şeyden sorumlu tutmaz.
Vakitle mukayyet olduğu Kuran’la sabit olan namaz, (“Namaz inananlara vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.” Nisa, 4/103) bu belirli vakitler dışında kılınamaz. Bu sebeple Allah Teâlâ, yolculukta bir düşmanla karşılaşan Müslümanların, namazlarını bir rekâta indirebileceklerini Nisa 102. âyette bildirdikten sonra Nisa 103′te bunun sebebi olarak yukarıdaki hükmü zikretmiştir. Kuran’da belirtilen ve Resulullahın sözleriyle teyit edilen mazeret durumları istisna edilmiştir. İstisnai olan bir hüküm kıyası kabul edenlerin kıyas nazariyesine göre bir başka hükme “asıl” olamaz. Mazeret kapsamına girdikleri için vakit şartı düşürülen ve vakti dışında kılmalarına rağmen bu kişilerin mazeretlerinden dolayı sanki vaktinde eda etmiş gibi kabul edildiklerine dair bir hüküm namazı kasten terk edenler için nasıl evleviyetle geçerli olabilir? Bu kişiler vakti dışında kıldıklarında namazlarını kaza değil eda etmiş oluyorlar. Eda edenlerin durumu kaza için asıl olamaz.