NAS SURESİ OKUNUŞU VE MEALİ
Nâs Sûresi Konusu
Ele aldığı tek konu, şeytanın şerrinden Allah’a sığınmaktır. Önceki Felak sûresinde insanın beden ve ruhu üzerinde menfi yönde tesir eden hâricî sebepler ele alınmış ve bunlardan Allah’a sığınma emredilmişti. Bu sûrede ise daha çok kalbe ve ruha olumsuz olarak tesir eden, insanın iç âleminde vesvese ve şüphe fırtınası koparan cin ve insan şeytanlarının telkin ve fısıltılarından Allah’a sığınma yolları gösterilir.
Felak sûresi ile aynı konuyu işleyen sûre, bilinen ve bilinmeyen bir takım zararlı şeylerin şerrinden Allah Teâlâ'ya sığınmayı emretmektedir. Sûre, Mekkeli müşriklerin, İslam'ın mesajını boğup, yoketmek için, bütün güçleriyle Resulullah (s.a.s)'in başına üşüştükleri bir zamanda nâzil oldu. Müşrikler onu susturmak için kullandıkları zorbaca yöntemler yanında, sihir yoluna da başvurmaktan geri kalmıyorlardı. Allah Teâlâ, Resulunü ve kendine inanan bütün insanları, bu tip kötü insanların ve onların yardımcı ve yol göstericileri olan şeytanların vereceği zararlardan korumak için bu iki sûreyi gönderdi.
Felak sûresinde, büyü ve hasetten doğabilecek kötülüklerden dolayı bir sığınmadan bahsedilmektedir. Bu sûrede ise, insanın kalbine vesvese verenlerin şerrinden korunmak için bir sığınma sözkonusudur.
Sûrenin ilk üç ayeti, kendisine sığınılması emredilen Allah Teâlâ'nın Rablık, Hükümdarlık ve İlâhlık sıfatlarını zikretmektedir.
Bu, sığınılan Allah Teâlâ'nın dilediğini her türlü kötülükten koruyabileceğini ve izni olmadan kimsenin kimseye bir zarar vermesinin mümkün olmadığım vurgulamaktadır. Vesvesecinin şerrinden bu sıfatlara sığınıldığı gibi, diğer bütün kötülüklerden korunmak için yine bu sıfatlara iltica edilir:" De ki: Sığınırım bütün insanların Rabbine bütün insanların hükümdarına, bütün insanların ilâhına" (1-3).
Peşinden, sığınılması gereken şer zikredilir: "İnsanlara kötü şeyler (vesvese) fısıldayan o sinci vesvesecinin şerrinden. O ki tekrar tekrar döner ve insanların göğüslerine (kötü şeyler) fısıldar" (4-5).
İnsanları saptırmak, başlarına kötü şeyler getirmek isteyenler, görünmez varlıklar olan cinlerden olabildikleri gibi, insanların arasında dolaşan hemcinslerinden de olabilirler:" Bu vesveseci gerek cinden, gerek insandandır" (6).
Bu şerden Allah'a sığınmanın anlamı, şerrin kalbe yerleşmemesi için Allah'a dua etmek ve sığınma isteminde bulunmaktır. İkinci anlamı: Allah yolunda çalışanların aleyhinde halkın kalbine vesvese verene karşı daima Allah'a sığınmaktır. Hak davetçilerinin, Allah'a daveti bırakarak, her bireyin davetçiler hakkındaki yanlış düşüncelerini düzeltemeyeceği ve ithamlara cevap veremeyeceği ve bunlar için vakit ayıramayacağı bilindiğine göre, tek çare bütün bunlardan Allah'a sığınmaktır. Ayrıca muhaliflerin seviyesine inilerek, kendini savunmak için onlara cevap verilmesi de uygun değildir. Onun için Allah, hak davetçilerine yol gösterir ve şöyle buyurur: "Şerre karşı Allah'a sığınarak hiç bir şeye aldırmadan davete devam edin".
Burada vesvesecinin, şer fiilinin başlangıcı olduğu sonucu da çıkmaktadır. Vesvese, gâfil ve zihni boşalan bir insan üzerinde önce etkili olur ve kalbinde kötülüğe istek meydana getirir. Bu kötü niyet daha sonra irade haline gelir ve vesvesenin de etkisiyle irade pekişir. Son adımda ise, şer amel ortaya çıkar. Vesvese verenin şerrinden Allah'a sığınmanın anlamı, Allah'ın henüz başlangıcında şerri yok etmesini istemektir.
Nâs Sûresi Nuzül
Mushaftaki sıralamada yüz ondördüncü ve son, iniş sırasına göre yirmi birinci sûredir. Felak sûresinden sonra, İhlâs sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Felak sûresinin Medine’de indiğini söyleyenler Nâs sûresi için de aynı şeyi söylemişlerdir (bk. Şevkânî, V, 620; İbn Âşûr, XXX,631).
Nâs Sûresi Hakkında
Nâs sûresi Mekke’de inmiştir. 6 âyettir. Kur’ân-ı Kerîm bu sûre ile sona ermektedir. İsmini, 4. âyet hâriç, âyetlerinin sonlarında tekrarlanan ve “insanlar” mânasına gelen اَلنَّاسُ (nâs) kelimesinden almıştır. Mushaf tertibine göre 114, nüzûl sırasına göre 21. sûredir.