Meal NASR Sûresi Türkçe Okunuşu ve Meâli

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
NASR SURESİ OKUNUŞU VE MEALİ

NASR Sûresi 1-2. Ayetler
NASR Sûresi 1-2. Ayetler
Nasr Sûresi Hakkında

Nasr sûresi Medine döneminde nâzil olmuştur. Tam sûre olarak Kur’ân-ı Kerîm’in en son inen sûresidir. Vedâ haccı esnâsında Minâ’da indiği rivayet edilir. 3 âyettir. Sûre “Nasr” ismini, birinci âyette geçen ve “Allah’ın yardımı” mânasına gelen نَصْرُ اللّٰهِ (nasrullâh) kelimesinden alır. Efendimiz (s.a.s.)’in vefâtına işaret ettiği için “vedâ etmek” mânasında اَلتَّوْد۪يعُ (Tevdî) adıyla da anılır. Ayrıca اِذَا جَاۤءَ (İzâ câe) ve اَلْفَتْحُ (Fetih) isimleri de vardır. Mushaf tertîbine göre 110, iniş sırasına göre ise 114. sûredir.

Kur'an-ı Kerim'in yüz onuncu suresi. Üç ayet, yirmi dokuz kelime ve doksan dokuz harften ibarettir. Fasılası "elif" ve "ha" harfleridir. Tevbe suresinden sonra nâzil olmuştur. Veda haccı esnasında inmiş olmakla birlikte Medenî surelerden sayılmaktadır. Adını ilk ayetinde geçen ve müminlere Allah'ın yardımını bildiren nasr kelimesinden almıştır. "İzâcâe" adı verildiği gibi, veda haccı esnasında nâzil olduğundan dolayı "Tevdi" adı da verilmektedir. Kur'an'ın en son indirilen suresidir.

Bir hadis-i şerifte sure hakkında; "Bu sure, Kur'an'ın dörtte birine denktir" buyurulmaktadır (Tirmizî, Fedâilul-Kur'an, 10).

Müfessirler sûrede zikredilen fethin Mekke fethi olduğunu belirtirler. Çünkü Arap kabileleri müslüman olmak için önce Kureyş'in (Mekke halkının) müslüman olmasını bekliyorlardı ve; "Onu kavmiyle baş başa bırakın, eğer kavmini yenerse gerçekten o hak peygamberdir" diyorlardı. Allah vaadini gerçekleştirip, Mekke'nin fethini ona müyesser kılınca, diğer Arap kabileleri Medine'ye elçiler göndererek akın akın Allah'ın dinine girdiler. Fetih üzerinden daha iki yıl geçmeden yarımada bütünüyle müslüman oldu, İslâm'ı kabul etmeyen kalmadı.

Hz. Âişe validemiz der ki: Resulullah (s.a.s), bu sure geldikten sonra "Sübhanallahi ve bihamdihî estağfirullahe ve etûbu ileyh" tesbihini çokça yapardı (İbn Kesîr, Tefsir, IV, 563).

Nasr Sûresi Konusu

Sûre Allah’ın yardımının ve fethin geleceğini, insanların bölük bölük İslâm’a gireceğini müjdeler. Buna karşılık Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’den bir şükrâne olarak tesbihini, hamdini, tevbe ve istiğfarını artırmasını ister. Hz. Ebûbekir, Abdullah b. Abbas gibi bir kısım sahabîler, Nasr sûresinin inmesiyle Efendimiz (s.a.s.)’in vefatının yaklaştığını anlamışlar, işin farkında olmayanlar buradaki yardım ve zafer müjdelerine sevinirken, onlar hazin hazin gözyaşı dökmüşlerdir. (bk. Buhârî, Tefsir 110; Tirmizî, Tefsir 110)

Surede; "Rabbını hamd ile tesbih et" ve O'ndan mağfiret dile" buyurulması ve Resulullah (s.a.s)'in istiğfar ile emredilmesi, ecelinin yaklaştığını belirtiyordu. Bunun içindir ki, bu sûreye, Tevdi' (veda etme) sûresi de denilmiştir. Resulullah (s.a.s), bu sure ile, ecelinin yaklaşmış olduğunu anladı. Nitekim, Resulullah (s.a.s), bu sureyi okuduğu zaman amcası Abbas (r.a) ağlamış, Resulullah (s.a.s); Niçin ağlıyorsun" diye sorunca, "Bizzat veda haberini veriyorsun" demiştir.

Sahabe-i kiramın büyüklerinden İbn Abbas ve Hz. Ömer de, Nasr sûresinden, Resulullah (s.a.s)'in ecelinin yaklaştığının haber verildiğini anlamışlardır. Buhârî'nin, Said b. Cübeyr'den rivayet ettiğine göre İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: "Hz. Ömer (r.a) Bedir gazvesine katılmış olan ashabın yaşlıları arasına beni de alıyordu. Öyle sanıyorum ki onların bir kısmı bunu hoş karşılamıyordu. İçlerinden biri, Hz. Ömer (r.a)'a; "Bunu niçin bizim aramıza alıyorsun? Bizim onun gibi çocuklarımız var" demişti. Hz. Ömer (r.a); "Onu, sizin de bildiğiniz gibi ilminden dolayı aranıza alıyorum" diye cevap verdi. Bir gün beni onların meclisine yine çağırdı.

Zannediyorum ki o gün, beni onlara göstermek için yanına almıştı. Hz. Ömer (r.a) onlara; Allah'ın yardımı ve fethi geldiğinde" ayeti hakkında ne diyorsunuz?" dedi. Onların bir kısmı; "Bununla Allah'ın yardımına nail olup bize fetih müyesser olduğu zaman Allah'a hamdedip istiğfar etmemiz emredilmiştir" dediler. Bir kısmı da, hiç bir şey söylemeyip sustu. Hz. Ömer (r.a) bana yönelerek; "İbn Abbas! Sen de böyle mi diyorsun?" dedi. Ben; "Hayır" dedim. "Peki ne diyorsun öyleyse?" deyince, şöyle cevap verdim: "Bununla Allah, Resulullah (s.a.s)'e ecelinin yaklaştığını bildirmiştir. "Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde işte bu, senin ecelinin belirtisidir. O zaman Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Şüphesiz O, tevbeleri çok kabul edendir" buyurulmuştur. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a); "Bu hususta ben de senin dediklerinden başka bir şey bilmiyorum" dedi (Buharî, Tefsir Sûre, 3).

Nasr Sûresi Nuzül

Mushaftaki sıralamada yüz onuncu, iniş sırasına göre yüz on dördüncü sûredir. Medine döneminde Tevbe sûresinden sonra nâzil olduğu ve tam sûre olarak Kur’an’ın en son inen sûresi olduğu kabul edilmektedir (Elmalılı, IX, 6234). Sûrenin Vedâ haccı esnasında Mina’da indiği rivayet edilir (bk. Şevkânî, V, 602).
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
NASR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Bismillâhirrahmânirrahîm

110/NASR-1: İzâ câe nasrullâhi vel feth(fethu).
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman.


110/NASR-2: Ve reeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ(efvâcen).
Ve insanların grup grup Allah'ın dînine girdiğini gördüğün (zaman).


110/NASR-3: Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh(vestagfirhu), innehu kâne tevvâbâ(tevvâben).
O zaman Rabbini hamd ile tespih et. Ve O'ndan mağfiret dile. Muhakkak ki O, tövbeleri kabul edendir.
 
Üst Alt